Seda Türkoğlu

İlk endüstriyel kenevir tarlasında hasat... 30 milyon dolarlık yatırımda sona gelindi

21 Kasım 2023

BİLDİĞİNİZİ UNUTUN

Kenevir deyince herkesin aklına uyuşturucu ve keyif verici madde ile bağımlık geliyor. Oysa ki endüstriyel kenevir ülke ekonomisine muazzam katkılar sağlıyor. Türkiye’de kenevir tarımı uzun yıllar küçük çaplı ve izne tabi olarak yapılsa da 2019 yılında işler değişti. 2019’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kenevir üretimini yeniden yaygınlaştırmak ve ülkemizin kenevir üretim hacmini artırmak için bir karar aldıklarını açıklaması ve 20 ilin pilot bölge olarak belirlenmesiyle, kenevire yönelik tarımsal politikalar yeniden şekillendi.

30 MİLYON DOLARLIK YATIRIM YAPILDI

Tekstil sektöründe faaliyet gösteren İstanbul merkezli UOB Grup da KENEVİRO markasıyla kenevir üretimine odaklandı. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’nde ıslah çalışması tamamlanan yerli sertifikalı tohum ‘Narlı’nın 10 yıllık üretim ve satış haklarını aldı ve ekim başladı. Keneviro, 30 milyon dolar yatırım yaparak Samsun Havza OSB’de kurduğu kenevir işleme fabrikasıyla da, tohumdan nihai ürüne kadar üretim zincirini kurdu. Fabrika şu an kademeli olarak faaliyete geçti ve Ocak 2024’te tüm fonksiyonları ile üretime başlayacak. İlk etapta, ham ve boyalı elyaf, boyalı ve ham iplik, kıtık, kıtıktan yüzde 100 doğal kedi kumu ve hayvan altlığı üretilecek.



Yazının Devamını Oku

Tek kemoterapi yapan hastanede 9 bin kanser hastası risk altında

22 Ekim 2023

Buna göre, bölgede yaşaması kemoterapiye bağlı 9 binden fazla kanser hastası bulunuyor.

TÜRK-FİLİSTİN DOSTLUK HASTANESİ

Gazze’de kemoterapi yapılabilen tek yer ise Türk-Filistin Dostluk Hastanesi. Ancak hastanenin ayakta kalmakta güçlük çektiği ve tek bir elektrik jeneratörüne bağlı olduğu bildirildi. Birçok hastanın hastaneye ulaşması zor ve riskli olduğu için randevularını kaçırdığı, bazılarının tümörlerinde büyüme görüldüğü belirtildi. Gazze’deki yaklaşık 2 bin kanser hastasının düzenli tedavi için Doğu Kudüs’e ve İsrail’e sevk edildiği, ancak çatışmaların başladığı 7 Ekim itibarıyla sonlandırıldığı bildirildi.

SAĞLIK HİZMETLERİ ÇÖKMEK ÜZERE

Tüm hastanelerin elektrik, ilaç, ekipman ve uzman personel kıtlığından çökmek üzere olduğu da kaydedildi. Tedavi edilen yaralı sayısı her geçen gün artarken, neredeyse tüm hastanelerin kapasitelerinin yüzde 150’sinin dolu olduğu, birçok hastanın koridorlarda ve yerlerde tedavi edilmeye çalışıldığı belirtildi. Öte yandan Tük Kızılay, Gazze’deki hastane ve ambulansların bir aylık elektrik ihtiyacını karşılayabilecek 400 bin litrelik akaryakıt sağlayacağını açıkladı.

 

Yazının Devamını Oku

Amasra maden faciasının 1’inci yıldönümü: Travmayı atlatamadık

14 Ekim 2023

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve parti meclisi üyeleri başta olmak üzere üst düzey misafirlerin katılacağı program öncesi, Amasra Belediye Başkanı Recai Çakır’la güncel durumu görüştük. “Bölgede bu bir yılda neler değişti” sorusuna Çakır, şu yanıtı verdi:

‘CEŞM-İ CİHAN’A MATEM HAVASI ÇÖKTÜ’

“43 canımızı maden ocağında kaybettikten sonra ‘Ceşm-i Cihan’a (Fatih Sultan Mehmed’in Amasra için kullandığı ‘Dünyanın gözbebeği’ anlamındaki söz) matem havası çöktü. Kentimiz büyük bir travma yaşadı ve hâlâ etkilerini silebilmiş değiliz. Amasra bir turizm ve maden kenti. Kentimizin tüm paydaşlarıyla bu psikolojiyi yenmesi, kamuya olan güvenin sarsılmaması için mücadele ediyoruz.

MADEN VE DAVALARIN GÜNCEL DURUMU

Şunu hatırlatmakta fayda var; Türkiye’de maden ve taşocakçılığı iş kazalarının en fazla yaşandığı sektör. Sorunuza gelecek olursak, Türkiye Taş Kömürü Amasra Müessesi’ne ait maden ocağı kısmi olarak aktif. Kazadan önce maden ocağının ana işletme projesinde madenin çalışma kotu eksi 100 ila eksi 350 arasında planlanmıştı ama şu an eksi 100 ila eksi 200 arasında kontrollü çalışma ve planlama yapıldığına dair bilgi alıyoruz.

TTK YÜZDE 100 KUSURLU BULUNDU

Maden faciasında şehit olan madencimiz Aziz Köse’nin ailesinin, TTK (Türkiye Taş Kömürü) aleyhine maddi ve manevi tazminat talebiyle açtığı davada, bilirkişi heyeti TTK’yi yüzde 100 kusurlu buldu. Bilirkişi heyetinin eylülde açıkladığı raporunda; ocak havasının derinlere indirilmesi ve havalandırmasının iyileştirilmesi için gerekli yatırım ve iyileştirme projelerinin hayata geçirilemediği, 40 ana aspiratörden emilen havanın yetersiz kaldığı, kontrol sondajlarının yetersiz olduğu gibi birçok ihmalden bahsediliyor.”

Yazının Devamını Oku

‘En büyük yükü’ onlar taşıyor

14 Ekim 2023

YÜK mühendisleri, Avrasya Tüneli, Osmangazi ve 1915 Çanakkale Köprüleri, Akkuyu Nükleer Santralı gibi mega projelerin görünmez kahramanları... Nükleer santrallarda 200-300 hatta 500 tonluk yükleri, 35 milyar Euro değerindeki rüzgâr türbinlerini çoğu kez ‘tek parça halinde’ ve daima ‘sıfır hata ile’ taşıyorlar. Sektörün inşaat, enerji ve yenilenebilir enerji, ağır sanayi, denizcilik gibi alanlarda ülke ekonomisine katkısı ve payı yaklaşık 10 milyar dolar. Yük Mühendisleri Birliği (YMB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Altunkum, devletin sağlayacağı iş kolaylıkları ve teşviklerle bu rakamın 2050’de 50 milyar dolara çıkarılabileceğini söyledi.

Yük mühendisliği işinin basit bir kaldırma ve taşıma faaliyeti olmadığına dikkat çeken Ahmet Altunkum şunları kaydetti: “Yük mühendisleri, milyar dolarlık mega projelerin bilimsel ve hataya yer olmayacak bir uzmanlıkla hayata geçirilmesinde kritik rol üstleniyor. Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün tabliyelerinin, İGA’daki bütün çelik konstrüksiyonlarının, Akkuyu Nükleer Santralı’nın makineleri, Star Rafinerisi’ndeki kazanların, 12 bin megawatt rüzgâr santralının 81 metre boyutundaki rüzgârgülü kanatlarının, tersanelerde gemilerin bir yerden alınıp başka bir yere taşınması, kaldırılması ve montajı. Her türlü endüstriyel ekipmanın taşınması, kaldırılması ve kurulumu yük mühendisleri tarafından yapılıyor.”

Ahmet Altunkum

YÜZDE 64 BÜYÜDÜ

Ahmet Altunkum, yük mühendisliği hizmetleri pazarının bu yılın ilk yarısında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 64 büyüdüğüne dikkat çekti. Hollanda, Belçika ve İtalya’nın yük mühendisliği sektörünün hâkimi olduğunu vurgulayan Altunkum, “Biz daha fazla pay alabiliriz. Eğer daha çok devlet teşvikine ulaşabilirsek yurtdışında çok daha büyük projelerde adımızdan söz ettirebiliriz” diye konuştu.

800 VİNÇ SAHADAYDI

- YÜK mühendisliği sektörünün önemi özellikle 6 Şubat depreminin ardından bir kez daha ortaya çıktı. Ahmet Altunkum, depremin etkilediği 11 ilde arama - kurtarma çalışmalarında kullanılmak üzere 800 vinci o dönem bölgeye yolladıklarını söyledi.

Yazının Devamını Oku

Fileye hücum

27 Eylül 2023

KAYITLARDA EZBER BOZAN ARTIŞ

“İstanbul’daki 9 kampüste 10-17 yaş aralığında toplam 80 takım var. Ağustos sonu itibarıyla, takımlara kayıt yaptırmış voleybolcu sayısı, bir önceki yıla göre yüzde 57 arttı. Sadece Ağustos ayında yapılan başvuranların sayısı, bir önceki yıla göre yüzde 27 yükseldi. Önceki sezonlarda Haziran-Temmuz-Ağustos aylarında takım başvuruları çok düşerken, Kadın Milli Takımı’nın FIVB Milletler Ligi ile Avrupa Şampiyonası maçlarının etkisi ile, bu sezon ezber bozan bir şekilde Milli Takım maçları devam ederken çok fazla başvuru gerçekleşti.”


 Eczacıbaşı-Geleceğe Smaç Okulları 

6-12 YAŞ GRUBUNDA 15 KAT ARTIŞ VAR

“6-12 yaş kategorisinde, Eylül-Haziran arası 10 aylık dönemde gerçekleşen voleybol okulu antrenman programlarına Ağustos 2022’de kayıt yaptırmış olan öğrenci sayısı 100 kabul edilirse, Ağustos 2023’te bu sayı 1500’e çıktı. Yani kayıtlarda 15 kat artış gerçekleşti. Ağustos 2023’teki voleybol okulu başvuruları, önceki yıla göre yaklaşık 2.5 kat arttı. Geçmiş sezonlarda Eylül ayında başlayan voleybol okulları programlarına Eylül-Ekim aylarında kayıtlar gerçekleşirken, başarıların etkisiyle, bu yıl kayıtlar çok erken tarihlerde başladı. 15 Ekim’de çoğu kampüsün voleybol okullarının kontenjanlarını doldurması ve kayıtlarını kapaması bekleniyor.”

SEZON SONU 7 BİN ÖĞRENCİ HEDEFİ

“2022-2023 sezonunu kapatırken 10 ildeki toplam 25 kampüste 6-16 yaş aralığında toplam 5 bin öğrenci varken, bugün itibariyle bu sayı 4 bini aşmış durumda. Ekim 2023 sonunda bu sayının 6 bini geçmesi, sezonun ise 7 bin öğrenci ile kapatılması bekleniyor. Bu sayılarla kampüslerin sporcu kontenjanlarını doldurması ve yüzde 100’e yakın dolulukta çalışması öngörülüyor. Bir önceki sezona göre Eczacıbaşı Geleceğe Smaç voleybol okulu öğrencilerinin ve voleybolcularının sayısında yüzde 40 artış tahmin ediliyor.”

Yazının Devamını Oku

Tekvandonun 70’lik şampiyonu

23 Eylül 2023

16-18 Eylül tarihlerinde KKTC’de gerçekleşen Avrupa GTF Taekwondo Şampiyonası’nda Türkiye’yi tek başına temsil eden eski dünya şampiyonu İsmet Sağlam, ‘Golden Age’ kategorisinde Avrupa şampiyonu olarak erişilmesi güç bir rekor kırdı. 70 yaşında yarışmalara giren tek milli sporcu olan Sağlam, hayatını tekvandoya adadığını belirterek, 56 yıllık spor hayatında çok sayıda madalya aldığını söyledi.

BU YAŞA NASİP OLDU

Hürriyet’e açıklamalarda bulunan milli sporcu Sağlam, şunları söyledi: “56 yıldır tekvandonun içindeyim. Dünyada 3 tane tekvando sistemi var; WTF, ITF ve GTF. Bunlar 3 ayrı teknik. Ülkemizde resmi federasyonu olan WTF’dir. Bizler tüm sistemlere hakim olsak da Türkiye’deki tekvandonun temeli GTF’dir. Ben de GTF için Türkiye’yi temsilen KKTC’ye gittim. ‘Kırış’ alanının ‘Golden Age’ kategorisinde Avrupa şampiyonu oldum. 9. Dünya Tekvando Şampiyonası’nda, 59 yaşında 2 altın madalya kazandım. Hyong ve diğer müsabakalarda şampiyon oldum. Ancak ‘Kırış’ kategorisinde altın madalya alamamak içimde ukde kalmıştı. Seri kırışlarda dünya mermer kırma şampiyonuyum. 300 mermeri 18 saniyede kırdım. 17 tane beton bloku, 9 saniyede midemin üzerinde balyozla kırdırdım. Ancak şampiyonalarda kullanılan metal, mermer-tuğla gibi bir şey değil. Uzakdoğu ülkelerinde var olan farklı bir metalden yapılıyor. Çok sert olan, demir gibi, geçmeli metallerden oluşuyor. Balyozla dahi vursanız kırılamayan, doğru teknikle doğru noktaya vurulursa ayrılabilen bir malzeme. Yani güçle doğrudan alakası yok, tecrübe ve teknik istiyor. Ülkemizde bu materyaller bulunmadığından, maalesef antrenman imkânı çok kısıtlı. O yüzden geçmişte ‘Kırış’ta kaybetmiştim. Ancak bu kez ‘Golden Age’ yani ‘Altın Yaş’ denen kategoride bunu başardım. Çok mutluyum.”

KENDİME ÇOK İYİ BAKIYORUM

“13 yaşlarında judo ile spor hayatıma başladım. 15 yaşında ise tekvandoya geçtim. Tekvando, Türkiye’de önce Ankara’da başladı. 1970’li yıllarda ise İstanbul’a geldi. Aslen Rizeliyim ama doğma-büyüme Sarıyerliyim. İstanbul’da tekvandoya ilk başlayanlardan biriyim. Hem yarışmacı hem de eğitimci olarak 56 yıldır bu işin içindeyim. Bugüne kadar on binlerce öğrenci yetiştirdim. Doğu felsefesini, ahlakını, disiplinini; tekvandoda geçen ‘do’yu, yani ‘yol’u hepsine aktarmaya çalıştım. Şu an 70 yaşındayım. Yıllardır, her an hazır ve nazır olmaya çalışıyorum. Kendime çok iyi bakıyorum. Çünkü bu bir yaşam biçimi, hayat felsefesi. Her yerde özü sözü bir biçimde, bu felsefeyi yaşam biçimi haline getirmek gibi bir toplumsal sorumluluğumuz var.”

İŞTE YENİ HEDEFİ

İsmet Sağlam, yeni hedefini de söyledi: “Yurtdışında da bayrağımızı her yere taşımaya çalışıyorum. Yeni hedefim, 80 yaşında da 80 milyon vatandaşımız için yeni şampiyonluklara imza atmak.”

Yazının Devamını Oku

Afgan Işfak Seyid Türkiye’ye şampiyonluk kazandırdı: Ben bu bayrağa hizmet ediyorum

15 Eylül 2023

“Şu an 26 yaşındayım ve 13 yıl önce, yani ben 13 yaşındayken ailemle birlikte Türkiye’ye geldik. Babam, Afganistan-Rusya savaşı gazisi bir asker. Malum, savaş sonrası bir ülkede ekonomi biter ve işsizlik baş gösterir. Babam da savaş biter bitmez komşu ülke Pakistan’a işçi olarak gitmiş. Orada çalışırken de benzer sebeplerle orada bulunan annemle tanışmış ve evlenmiş. Afgan asıllıyız ama ben ve kardeşlerim Pakistan’da doğup büyüdük.”

İLK DURAK PAKİSTAN

“Afganistan’da birçok akrabamız var ve memleketimize sık sık giderdik. Ancak 2010-2011 yıllarında, bu kez Pakistan’da iç karışıklıklar, darbeler ve siyasi çalkantılar başgösterdi. Can güvenliğimiz neredeyse kalmamıştı. Önce Kanada’ya sığınma başvurusu yaptık ama bürokratik işlemler çok uzun sürdü. Biz de daha fazla dayanamadık, başımıza her an bir şey gelebilirdi. Daha sonra yaklaşık 30 yıldır Türkiye’de yaşayan teyzem ‘Türkiye’ye gelsenize, örf, adet ve kültür olarak burası bize yakın’ dedi. Sonra biz de kendimizi Türkiye’de bulduk ve burayı çok sevdik. İstanbul’da Zeytinburnu’na yerleştik ve hâlâ aynı yerdeyiz. Bir daha Kanada’ya dahi gitmek istemedik.”

TÜRKİYE’YE GELİR GELMEZ ÇALIŞMAK ZORUNDA KALDI

“Pakistan’da okula gidiyordum ama buraya geldiğimizde maddi olarak tükenmiştik. Benden küçük kardeşlerim okusun diye Türkiye’ye gelir gelmez çalışmaya başladım. Büyüklerimle birlikte eve destek olmak için 13 yaşında fabrikada işe girdim. Ta ki bu sporun profesyonel seviyesine yükselene kadar fabrikalarda çalıştım. Başta günde 1 antrenmanla işler yürüyordu ama büyük seviyelerdeki maçlara hazırlanmak için günde 2 kez antrenman yapmak gerekti. Bu yüzden işten çıkmak zorunda kaldım.”

AİLECE SPORCUYUZ

Yazının Devamını Oku

Çocuklarda dişçi korkusuna son

8 Eylül 2023

2017-2019 TÜİK verilerine göre, 7-14 yaş aralığında çocukların okula gitmelerine engel olan birincil etken ‘kronik diş ağrısı’ olarak tespit edildi. Bu durum, çocukların eğitim alamaması ve beslenememesinin yanı sıra, evde ona bakmakla yükümlü çalışan anne, baba, abla, abi gibi kişilerin de iş gücü kaybına neden oluyor. Kronik diş ağrısının, dünyada senede 32 milyon ders saati kaybına yol açtığı belirtiliyor.

ETKİSİ ARAŞTIRILDIBu sorunu Türkiye’de çözmek üzere harekete geçen Dr. Gilman Yücel ve ekibi, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek ‘artırılmış gerçeklik’ (AR) teknolojisini kliniğe adapte etti. Burası, bembeyaz duvarları ve döşemeleri olan alışıldık bir klinikten ziyade oyun parkını andırıyor. Hatta yoldan geçen çocuklar dişçi olduğunu dahi anlamadan ‘oyun parkı’ diye içeri girmeye çalışıyor.

Üstelik ekip, AR teknolojisinin çocuklardaki dental korku-kaygıyı düşürdüğünü kanıtlayan bir de araştırma yaptı. Araştırmanın sonuçları, Temmuz ayında ABD’li ‘Journal of Clinical and Diagnostic Research’ adlı bilimsel dergide yayınlandı. 2021 yılında yaşları 6 ila 14 arasında değişen 511 çocuk üzerinde yapılan araştırmaya göre, muayene veya tedavi öncesinde artırılmış gerçeklik oyunlarını deneyimleyen çocukların diğerlerine göre anlamlı derecede daha düşük dental kaygı düzeyine sahip olduğu ortaya çıktı.

FİNLANDİYA’DA BİLE DURUM AYNI“Çocuklara dişçiye gitmeleri için bambaşka bir hikâye yaratıyoruz” diyen Dr. Gilman, özetle şunları söyledi: “Finlandiya’da 2006 ve 2017 yıllarında, çocuklarda 10 senede ortalama ne değişiyor diye bakılmış. Eğitim, teknoloji, bilişim ve sağlık sistemi değişirken, dental korku-kaygının değişmediği saptanmış. Sosyo-ekonomik olarak çok ileri durumdaki Finlandiya’da bile durum böyleyken, yapılanlarda ‘ya eksik ya da hata var’ deniyor. Biz de ‘tüm yöntemleri geliştirip bugünün çocuklarına entegre etmemiz gerekir’ diye düşündük.”

BEKLEME SALONUNDA KAYGI BAŞLIYOR“Çocuklarda dental korku-kaygıyı minimize edebilmek için ekipçe kafa yorduk. Korku-kaygının en yüksek hissedildiği yer ise muayenehaneden çok bekleme salonu. İşe kliniğimizi yeniden dizayn etmekle başladık. Çünkü çocuklar kliniğe geldiklerinde eğlenmek, oyun oynamak ve güvende hissetmek istiyor. Yabancı yüzler görmek, yabancı sesler duymak onları tedirgin ediyor. Yetişkinleri dahi korku-kaygıya sevk eden beyaz dekorasyondan vazgeçip, Walt Disney stüdyolarını da yapan ‘Imagination Design Studios’ ile çalıştık. Kendileriyle Türkiye’de çalışan tek klinik biziz. Hatta geçen yıl bizi ‘ilham veren klinik’ seçtiler. Kliniğimizin önceki hali ile yeni halinde muayene olan çocuklarla da bilimsel araştırmamızı gerçekleştirdik.”

SANA DEĞİL ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK“Türkiye’nin ilk tematik yaklaşımlı kliniği olarak, artırılmış gerçeklik uygulamalarını yüksek teknolojili ürünlerle uyumlandırdık. ‘Sanal gerçeklik’ (Virtual Reality) yerine ‘artırılmış gerçeklik’ (Augmented Reality) tercih etmemizin sebebi, VR gözlükleriyle çocuklar gerçek dünyadan kopuyor ama AR uygulaması öyle değil. Çocuklar kliniğe geldiklerinde, ormana benzeyen, sürprizlerle dolu bir atmosferle karşılaşıyorlar. Muayene öncesi ilk iş, kliniğimizdeki çocuk gelişimi uzmanıyla görüşüyorlar.”

ÇOCUKLARIN DİŞÇİYE GİTME SEBEBİNİ DEĞİŞTİRDİK“Daha sonra, oyun oynarken ağız temizliği eğitimi de veren eğlenceli karakterler (kaplan, maymun, zürafa) aracılığıyla çocuklar diş hekimi ziyaretinin yarattığı kaygıdan uzaklaşıyor. Ayrıca çocuklar bu karakterlerle çektikleri fotoğrafları almak için veya oynadıkları oyuna devam etme isteğiyle bir sonraki randevularına gelmeye son derece hevesli oluyorlar. Onların kliniğe gelme sebeplerini değiştiriyoruz. ‘Tellerini takmak’ için değil de, ‘fotoğrafını almak için gelir misin’ diyoruz. Karakterlerle çektirdikleri fotoğrafı çocuk gelmeden panomuza yapıştırıyoruz. Kendisi onu buluyor. Yani tüm tedavi sürecini oyunlaştırıyoruz. Çünkü çocukların en profesyonel mesleği oyun oynamak ve hayatı oyun aracılığıyla keşfediyorlar.”

KORKU OLUŞMADAN ÖNÜNE GEÇİYORUZ

Yazının Devamını Oku

İngiliz Büyükelçi Akdeniz ve Ege turu öncesi Hürriyet’e konuştu: ‘4 milyon turist ile rekor kıracağız’

8 Eylül 2023

İngiltere’nin yeni yılda göreve gelen büyükelçisi Jill Morris, Ege ve Akdeniz boyunca yapacağı ilk resmi ziyaretleri sürerken Hürriyet’in sorularını yanıtladı. “Geçen yıl 3 milyonu aşkın Britanyalı turistin Türkiye’ye gelmesiyle pandemi öncesi seviyeleri aşmayı başardık” diyen Morris, “Türkiye, Britanyalı turistlerin en çok tercih ettiği tatil yeri olmaya devam ediyor. Bu yıl 4 milyon rakamını aşarak bir rekor görmeyi bekliyoruz. Sürekli artış gösteren bu gidişin devam edeceğini umuyorum” dedi.

ÖNCELİK DEPREMDİ

“Ziyaretinizin amacı ve öncelikleri nelerdir?” sorusuna karşılık Jill Morris, “Bu ziyaret, Türkiye’de yaptığım ilk kapsamlı tur aslında. İzmir’in ardından, Aydın, Muğla, Bodrum, Marmaris, Fethiye ve Antalya’ya geçeceğim. Benden önceki büyükelçiler gibi, bu ziyaretlerimde, Britanya vatandaşlarının yardıma ihtiyaç duyduğu durumlarda konsolosluk ekiplerimize verdikleri mükemmel desteği konuşmak üzere valilerle, belediye başkanlarıyla ve il emniyet müdürlükleri ile görüşmeyi umuyorum. Önceliklerimden biri, Türkiye’ye gelen Britanyalıların emniyetini sağlamak konusunda gösterdikleri üstün çabalar için kendilerine teşekkür etmek” dedi. “Bu turu daha önce yapmak isterdim ancak o dönem, Türkiye’nin eski bir dostu ve müttefiki olarak, Birleşik Krallık’ın önceliği yıkıcı depremler sonrasında gerçekleşen uluslararası desteğe katkı sağlamaktı. Ama yine de bu ziyaretin zamanlaması, Türkiye turizm sanayinin yaşadığı çok yoğun bir dönemin ve rekorun ardından iyi oldu” diye konuştu. Jill Morris, Ege ve Akdeniz ziyaretine ilişkin şunları söyledi:

ANKARA-İZMİR YHT PROJESİ

“Birleşik Krallık ve Türkiye arasında, hava-uzay, temiz büyüme teknolojileri, tarım teknolojileri ve madencilik gibi alanları da kapsayan çeşitli sanayi dallarında kurulan işbirliği son derece güçlü. Örneğin, Birleşik Krallık İhracat Finansmanı Kurumu’nun (UKEF) son yıllardaki en aktif piyasalarından birinin Türkiye olması beni gerçekten sevindiriyor. Sadece bir yıl önce UKEF, Ankara ve İzmir arasında yüksek hızlı elektrikli tren projesinin inşası için 2.1 milyar Euro tutarında bir garanti sağladı. Projenin bölgedeki ulaşım sisteminin etkinliğini ve yeterliliğini sürdürülebilir alternatifler ile artırması bekleniyor. Karayolu trafiğini ortadan kaldırmayı amaçlamanın yanı sıra, İzmir’de turizm ve ekonomik fırsatlara da destek sağlayacağı düşünülüyor.

DENİZ ÜSTÜ RÜZGÂR ENERJİSİ İŞBİRLİĞİ

İzmir, karasal rüzgâr enerjisi açısından önemli bir üretim merkezi haline geldi ve deniz üstü rüzgâr enerjisi için de benzer hedeflere sahip. Deniz üstü rüzgâr enerjisi alanında Avrupa’da lider ve dünyada ikinci olan Birleşik Krallık ile işbirliği için ciddi bir potansiyel var. Bu yılın başında ekibim, Türkiye’nin lider enerji üretim firmalarından bazılarını ticaret ve işbirliği imkânlarını değerlendirmek üzere İskoçya’ya götürdü. Birlikte Türkiye’nin ilk deniz üstü rüzgâr enerjisi tesisini inşa edebileceğimize ve Türkiye’yi bölgesel deniz üstü rüzgâr enerjisi temin zincirlerinde bir merkez haline getirebileceğimize inanıyoruz.”

TURİST SAYISI ARTACAK

Yazının Devamını Oku

BAE Büyükelçisi Al DhaHeri: Türkiye ile yeni sayfa açtık

8 Eylül 2023

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılması öngörülen küresel iklim konferansı COP 28, 30 Kasım-12 Aralık 2023 tarihlerinde Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) gerçekleştirilecek. Türkiye-BAE arasında imzalanan ‘Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması’ (CEPA) ise 1 Eylül 2023 tarihi itibariyle yürürlüğe girdi. Gerek iklim zirvesi gerekse iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişimini değerlendirmek üzere, BAE’nin Ankara Büyükelçisi Saeed Thani Hareb Al Dhaheri, dün İstanbul’da bir grup gazeteci ile bir araya geldi.

1 EYLÜL’DE BAŞLADI

Toplantıda Al Dhaheri, ilişkilerin gelişmesi ve iki ülkenin kalkınma hedeflerine yönelik vizyonlarına hizmet etmek üzere, 1 Eylül 2023 tarihinde yeni bir sayfa açtıklarını belirtti. İmzalanan ekonomik işbirliği anlaşmasıyla, ticaret, yatırım, sanayi, turizm, ulaştırma, enerji, gıda, teknoloji, uzay gibi iki ülke tarafından belirlenen öncelikli kilit sektörlerdeki ‘iddialı planlar’ ışığında, “muazzam ticaret, ekonomi ve yatırım fırsatlarıyla dolu umut verici bir gelecek beklediklerini” kaydetti. Uzay alanına vurgu yaparak “Türk tarafının yatırımlarını bekliyoruz” dedi. Al Dhaheri sözlerine şöyle devam etti:

125 BİN KİŞİYE İŞ İMKANI

“BAE ile Türkiye arasındaki toplam petrol dışı ticaret hacmi, 2022 yılında 19 milyar dolara ulaşarak 2021’e kıyasla yüzde 40, 2020’ye kıyasla yüzde 112 arttı. BAE, Türkiye’nin en hızlı büyüyen ortağı haline geldi. Türkiye ile imzalanan CEPA, BAE’nin küresel ekonomik anlaşmalar programı kapsamında imzaladığı dördüncü anlaşma olma özelliğini taşıyor. Kısa süre içinde 50.7 milyar dolar değerinde 13 proje yaşama geçirilecek. Anlaşmanın petrol dışı ikili ticareti 5 yıl içinde yıllık 40 milyar dolara çıkarması, 2031 yılına kadar Türkiye’de 100 bin, BAE’de ise 25 bin yeni istihdam yaratması bekleniyor. Ayrıca anlaşmanın, BAE’nin Türkiye’ye ihracatını yüzde 21.7 oranında arttırması bekleniyor.”


Toplantıyı Hürriyet’ten Seda Türkoğlu izledi.

KARŞILIKLI FAYDA

Yazının Devamını Oku

İstanbul’un en lüks çiğköftecisi

20 Ağustos 2023

Vedat Milor’un “İstanbul’da çiğköfte yok, hepsi kısır” sözlerinin yankıları sürerken, Türkiye’nin çiğköfte zincirlerinden Oses, Karaköy’de açtığı ‘Oses Gurme’ ile sahaya indi. Burası mahalle arasındaki tipik bir ‘çiğköfteci’den ziyade, güzel bir akşam yemeği için tercih edilebilecek şık bir ‘çiğköfte restoranı’ olmaya aday. “Suşi restoranı oluyor da bu niye olmasın” diye arkadaşımla sohbet ediyoruz. Bir yandan merakla masaları ve dekorasyonu inceliyoruz. Cuma akşamı gittiğimiz restoranda neredeyse tüm masalar dolu. Hatta rezervasyon yaptırmakta fayda var. Masalara yerleştirilen orkideler dikkat çekici. Servis tabakları el yapımı.


Çıtır çiğ top

KURUCUSU İŞBAŞINDA

Oses’in kurucusu Osman Yaşar etli çiğköfte tezgâhının başında müşterileri karşılıyor. Camla kaplı tezgâhın gerisinde ustalar kâh eti dövüyor, kâh çiğköfte yoğuruyor, kâh müşterilerle sohbet ediyor. Ambiyans etkileyici olsa da Osman Bey’in elimize tutuşturduğu tadımlık çiğköfte ile ‘çiğköfteci’de olduğumuzu hatırlıyoruz ve buranın hikâyesini soruyoruz. Başlıyor anlatmaya:


Üzümlü-fındıklı çiğköfte,  Çiğburger 

‘HAMAMDA AKLIMA GELDİ’

Yazının Devamını Oku

Esenyurt’ta madalyonun öteki yüzü

13 Ağustos 2023

Festivale gitmek için Bayrampaşa’dan çıktım yola. Metrobüsten Avcılar durağında inip otobüs ya da minibüsle Esenyurt’a ulaşmak mümkün. Ancak Esenyurt o kadar büyük bir ilçe ki, minibüs hatlarına da otobüs gibi numaralar verilmiş. Sorup soruşturarak doğru minibüsü buluyorum ve başlıyor yolculuk. İndi-bindi 10 TL. Minibüs şoförüne “Rıfat Ilgaz Amfi Tiyatrosu’na gideceğim, gelince haber verir misiniz” diyorum. “Tiyatro mu, ne tiyatrosu” diye gülerek yanıt veriyor. “Festival varmış” diyorum. “Karakol nerede desen bilirim ama burada kimse tiyatroya gitmez” diye konuşuyor. Minibüs kalabalık. Ayaktaki yolcular da ‘amfi tiyatro’ deyince bir süre şaşırıp duraksıyor ve bana bakıyorlar.

‘ESENLER VE BAĞCILAR’DAN İYİ’

Daha sonra adının Eda olduğunu öğrendiğim genç bir yolcu, “Ben biliyorum” diyerek şoföre yolu tarif ediyor. “Abla, Ceylan Ertem konserine mi gideceksin” diye bana dönüyor. “Evet” diyorum. “Ben de arkadaşımı ikna edebilirsem geleceğim” diyor ve başlıyoruz minibüste sohbete. Diyarbakırlı Eda, 2014’ten beri Esenyurt’ta yaşıyor. Önce kendisi sonra ailesi akrabalarının yanına Esenyurt’a göç etmiş. Bölgenin eskisi değil. Memleketten gelen teyzesiyle birlikte Florya turundan eve dönüyorlar. Arada teyzesine dönüp Kürtçe konuşuyor. Son dönemde Esenyurt’un şiddetle anılmasına ilişkin, “Maalesef çok kalabalık. Her milletten insan var. Ama yine de Esenler ve Bağcılar’dan daha iyi” yorumunu yapıyor.

ORTAK DİL TÜRKÇE

Önümüzde bir yer boşalıyor. Eda bana dönüp, “Abla sen geç, sen misafirsin” diyerek teyzesi yerine bana yer veriyor. “Oysa ikimiz de aynı şehirde yaşıyoruz” diye içimden geçiriyorum ve oturuyorum. Minibüste, otogarlardaki samimi hava var. Herkes göçmen ve herkes yolcu gibi. Kimsede, bir yerde uzun süreli yaşayan kişilerin ‘Biz buranın yerlisiyiz’ kibri yok. Eskiden toplu taşımada gazete okuyanların sayfasına bakar gibi, insanların telefon ekranına gözüm kayıyor. Arapça videolar izleyen yolcular çoğunlukta. Minibüste Kürtçe ve Arapça konuşuluyor. Ancak indi-bindi yaparken “Müsait bir yerde inecek var” gibi Türkçe hitaplar kullanılıyor. Yani ortak dil Türkçe ve en azından minibüste göze çarpan bir gettolaşma yok.


Yazının Devamını Oku

Öymen de ‘Aday olurum’ dedi

5 Ağustos 2023

Prof. Dr. Örsan K. Öymen dün basın açıklaması yaptı. CHP’yi seçeneksiz bırakmayacaklarını, yakın zamanda kendi adaylarını açıklayacaklarını belirten Öymen, “Koşullar gerektirirse eğer, ben bu konuda her türlü sorumluluğu üstlenmeye hazırım” dedi. 

 

Yazının Devamını Oku

‘Türkiye’de 36 milyon ruhsatsız silah var’

2 Ağustos 2023

1993 yılından beri bireysel silahsızlanma konusunda çalışmalar yürüten Umut Vakfı, Türkiye’de yaklaşık 4 milyon ruhsatlı, 36 milyon ruhsatsız silah olduğunu belirterek, toplumda giderek artan bireysel silahlanmaya dikkat çekti. Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ayhan Akcan, konuya ilişkin şöyle konuştu:

YÜZDE 90’I RUHSATSIZ

“Ruhsatsız silah için kesin bir sayı söylemek mümkün değil. Ancak Emniyet Genel Müdürlüğü ile İstatistik Kurumu’ndan elde ettiğimiz veriler, cinayetlerde kullanılan asayiş denetim raporları, otopsi raporları ve adli raporlardan elde ettiğimiz verilere göre, ruhsatlı-ruhsatsız silah kullanım oranı yüzde 10’a 90 şeklinde dağılıyor. Bazı yıllarda bu oran yüzde 15-85 de olabiliyor. Resmi rakamlara göre, Türkiye’de 3.5-4 milyon civarında ruhsatlı silah bulunuyor. Yani bunun 9 katı ruhsatsız silah olduğunu söylemek mümkün. Bu da yaklaşık 36 milyon gibi bir rakama karşılık geliyor. Yani her iki kişiden birinde silah var denebilir. Geçmişte İçişleri Bakanlığı Komisyonu’na da gelen bir ‘Silah Kanunu Tasarısı’ var. Bunun bir an evvel yasalaşması lazım. Yasadışı silah kaydı için ortak veri tabanı kullanılmalı. Denetimler artırılmalı. Esenyurt, Esenler, Ümraniye gibi iç bölgelerde göç, yabancılar ve rant nedeniyle denetimsizlik ve şiddet olayları hâkim.”

KAMU SPOTU ÖNEMLİ

Psikiyatrist olan Dr. Akcan “En önemlisi de kamu spotu yapılmalı” diyerek şöyle devam etti: “Cinayetlerin yüzde 80’inde silah kullanılıyor. Aile içi şiddette de çok yaygın. Yani silah olmasa birçok şiddet olayı engellenebilirdi. Bu alanda ortak toplumsal bir bilinç oluşturulması lazım. Eskiden gençlerin rol modelleri futbolcu, şarkıcı ve mankenlerdi. Şu an mevcut dizi ve filmlerde, eli silahlı kişiler rol model olarak gösteriliyor.”

RESMİ VERİLERE GÖRE RUHSATLI SİLAH SAYISI 627.765

* İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre ise Türkiye’deki ruhsatlı silah rakamları şöyle:

* Kamu görevlilerine ait ruhsatlı silah sayısı 244 bin 184.

Yazının Devamını Oku

Kesik parmaktan bile net iz alıyor

29 Temmuz 2023

Türkiye halihazırda Rusya menşeili parmak izi tanıma sistemini kullanıyor. 2019 yılında İçişleri Bakanlığı ve HAVELSAN ile imzalanan ‘Ulusal Biyometrik Veri Yönetim Sistemi’ geliştirilmesine yönelik protokol kapsamında, POLSAN ile HAVELSAN ortaklığında BİYOTEKSAN adlı bir şirket kuruldu. Ancak HAVELSAN, yazılım geliştirme çalışmalarına protokol imzalamadan önce başladı. Böylece, yaklaşık 1.5 yıl gibi kısa bir süre içinde başarılı testlerin elde edildiği ilk yazılım geliştirme süreçleri tamamlandı.

7. ÜLKE OLACAĞIZ

Yerli parmak izi tanıma sistemi, ilk olarak nitelikli parmak izi ile 2021 yılında Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nde hayata geçirildi. Ocak 2022’de ise Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nde devreye alınarak tüm Türkiye’de hizmete sunuldu. Kriminal parmak izi tanıma sisteminin Emniyet Genel Müdürlüğü 81 ilde pilot canlı testlerine de başlandı. Yıl sonuna kadar EGM ve Jandarma Genel Komutanlığı’nda devreye alınması hedefleniyor. Kriminal parmak izi tanıma sisteminde, bir olay yerinden alınan ve kime ait olduğu belli olmayan parmak izi taratılarak sisteme aktarılıyor ve sistemdeki verilerle karşılaştırılarak doğru sonuca ulaşılıyor. Test aşamasındaki sistem devreye girdiğinde Türkiye, kendi parmak izi yazılımını kullanan 7’nci ülke olacak. Sistem, deprem bölgesinde vücut bütünlüğü bozulmuş cesetlerin teşhisi için kullanılmış.

HÜRRİYET TEST ETTİ

- IDEF’23’te, Emniyet Genel Müdürlüğü, Bilgi Teknolojileri ve Haberleşme Daire Başkanlığı standında bizzat test ettiğim sistem, yıllar evvel ehliyet almak için verdiğim parmak izi sayesinde saniyeler içinde beni tanımayı başardı.

SIRADA

Yazının Devamını Oku

Depremzede iller istihdam teşviki bekliyor

30 Haziran 2023

Hazırgiyim tesislerinin yüzde 10’unun depremin etkilediği illerde olduğunu belirten Kaya, “Hazırgiyim istihdamının yüzde 20’si bu 11 ilde. İstihdam kaybı şu an yüzde 20-30. TGSD olarak, aralarında uluslararası alım ofislerinin de olduğu destekçiler ile birlikte Adıyaman OSB’nin yanında 308 konteynerlik bir yaşam alanı kurduk. Burası en az 3-4 yıl için tasarlandı. İyi yaşam koşullarına ağırlık veriyoruz” ifadelerini kullandı. İstanbul Tekstil İhracatçıları Birliği (ITHIB) Başkanı Ahmet Öksüz ise, “Hatay turizm, Maraş ise sanayi şehriydi. Sanayinin ağırlıklı olduğu kentin ova tarafı depremden çok etkilendi. Ancak dayanışma bizi kurtardı. Sorun deprem değil talep. Yani algı sorunu var. Tekstil sektörü olarak desteğe, morale ihtiyacımız var. Kapasite tam ama talep az” diye konuştu.

‘ÜCRET MODELİNİ KONUŞALIM’

KİPAŞ Holding’in Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı da olan Öksüz, “Önceliğimiz insanların buraları terk etmemesi. Bu bölgelerde ücret modelini de konuşmamız lazım. Vergi konusunda bazı düzenlemeler yapılabilir. Bölge sanayicileri olarak buradaki insanlara istihdam sağlamamız lazım” mesajını verdi. Gezi kapsamında Adıyaman’daki üretim tesisini ziyaret ettiğimiz dünyanın önde gelen iplik ve kumaş üreticilerinden SANKO Tekstil, Gaziantep’teki fabrikalarının depremden bir hafta sonra, Adıyaman’dakilerin ise 1.5-2 aylık bir hazırlık ve devreye alma sürecinin ardından tekrar tam kapasiteye üretime başladığını söyledi. Şirket, sadece kendi çalışanları için 130 dönümlük arazi içinde 850 adetlik konteynerkent de kurdu.

Yazının Devamını Oku

Kahramanmaraş’a umut olan ayçiçeklerini yerinde gördük

28 Haziran 2023

6 Şubat depreminin merkez üssü Kahramanmaraş’ta, umudun sembolü enkazlar arasında yetişen ayçiçekleri oldu. Şehrin merkezindeki Azerbaycan Bulvarı’nda yıkılan bir kuruyemişçi dükkanının enkazından çıkan ayçiçekleri, kent sakinlerinin de gözdesi. Herkes gelip ayçiçekleri önünde fotoğraf çektiriyor. Çevredeki esnaflar, deprem sonrası burada çok yağmur yağdığını, yaklaşık 1,5 ay önce de ayçiçeklerinin belirdiğini söylüyor.

HER GÜN GİDİP SULUYORUM

Bölgenin en işlek merkezlerinde yer alan kuruyemişçinin sahipleri ise hayatta. 2016’da açılan Gaffaroğlu Kuruyemiş, 2021’de yenilenmişti. Hürriyet olarak görüştüğümüz kuruyemişçinin ortaklarından Mehmet Kartal, dükkanda pek çok anısı olduğunu, ayçiçeklerini gördüğünde ise çok şaşırdığını söylüyor. “Herkes konuyla ilgili beni arıyor” diyen Kartal, “Kimi oradan kopardığı ayçiçeğini almış evinin bahçesine ya da kaybettiği yakınının mezarına koymuş. Ben de her gün gidip onları suluyorum” diyor.

BİNADAKİ HERKESİ TANIRDIM

“Yılların anısı var orada” diye Kartal sözlerine şöyle devam ediyor: “Şu an fabrikada devam ediyoruz. Konteynerde yeniden açmak istemedik, çünkü müşteri nasıl bıraktıysa öyle bulmak ister. Her sabah 8’de açar 12’de kapardım dükkanı. 5 Şubat akşamı da 5 arkadaş dükkanda film izliyorduk. Ancak internette sorun çıktı ve evlere dağıldık.

Yoksa 4’e 5’e kadar dükkanda otururduk. İçeride ofis de vardı. O binadaki herkesi tanırdım. 5 katlıydı, her bir katta 3 daire vardı. Birinci derede yakınlarımızdan kayıp olmadı ancak personelimizin kayıpları oldu.”

Yazının Devamını Oku

Uzun yol yapacaklara 10 tavsiye

24 Haziran 2023

1- ÖN HAZIRLIK

“Güvenli sürüş” A noktasından B noktasına güvenle gidebilmektir. Bu süreç araca binmeden ve yola çıkmadan önce başlar. Kaç kilometre gideceğinizi, yolun kaç saat süreceğini, kaç kez mola vereceğinizi önceden hesaplayın.

2- ARAÇ BAKIMI

Yola çıkmadan önce elektrik, koltuk, oturma konumu, direksiyona uzaklık, aynalar, farlar iyi ayarlanmalı. Lastikler uzun yola ve mevsim şartlarına uygun olmalı.

3- KİŞİSEL BAKIMINIZ

Araç bakımı kadar sürücünün bakımı da çok önemli. Kullandığınız ilaçlar varsa unutmayın, molalarda sizi uykuya geçirmeyecek, canlı, dinç, enerjik ve dikkatli tutacak besinler alın.

4- SIK SIK MOLA VER

Sürücünün dinlenmiş ve uykusunu almış olması önemli. Eğer uykusunu tam almamışsa, beyni aktif olsa bile, araç kullanırken fark etmeden bedeni uykuya geçebiliyor. Bu da kazaya davetiye çıkarıyor. Sürücülere diyorum ki, “Kendinizi ispatlamaya ve kahraman olmaya çalışmayın. Cesaret edip mola verin!”

Yazının Devamını Oku

Taksi baronlarını sileceğim

22 Haziran 2023

SÜREKLİ taksicilerle karşı karşıya gelen mobilite platformu Martı, 40 bin TAG (Tek Araçla Gidelim) sürücüsü ve 10 milyon kullanıcısı için pazar günü festival düzenledi. Martı’nın CEO’su Oğuz Alper Öktem’in burada siyasetçi gibi konuşması ise etkinliğin ‘Martı Mitingi’ olarak anılmasına neden oldu. Festivalde Öktem, “Kendilerine biz taksi lobisiyiz diyen birtakım şahıslar burayı görsün. Siz taksi lobisiyseniz, biz de çevreci ulaşım lobisiyiz” diye konuştu. Hürriyet’in ulaştığı CEO Oğuz Alper Öktem, konuya ilişkin sorularımıza yanıt verdi:

- Festivalde siyasetçi gibi konuşmanız sosyal medyada büyük yankı buldu. Hemen soralım: Yakın ya da uzak gelecekte siyasete atılmayı düşünüyor musunuz?

Şu anda iki önemli önceliğim var. Birincisi taksi baronlarının milyonlarca İstanbulluya dayattığı çağdışı zihniyeti ortadan kaldırmak, İstanbulluları çağdaş, çevreci ve sürdürülebilir ulaşım çözümlerine kavuşturmak, bunun için yerli ve milli kaynaklarla sunduğumuz teknoloji platformunu sürekli inovasyonlarla geliştirmek. Diğeri ise Martı’yı New York Borsası’nda halka açarak, hem Martı’nın gelişmesini ve büyümesini sağlamak hem de bu yolla Türkiye’ye uluslararası yatırımcı çekmek.

Bayramdan sonra New York Borsası’nda gongumuzu çalacağız ve bayrağımızı Twitter’ın, Mastercard’ın, Boeing’in, Coca-Cola’nın ve daha birçok dünya devinin hisselerinin işlem gördüğü yerde dalgalandıracağız. Bundan daha büyük bir gurur hayal edemiyorum. Bunların dışında başka gündemim yok.

Oğuz Alper Öktem Hürriyet’e konuştu

‘HALKA KULAK TIKIYORLAR’

- Ülkemizde sizin de bahsettiğiniz gibi ‘taksi lobisi’ ve ‘çevreci ulaşım lobisi’ mi oluştu? Kendi deyiminizle, ‘çevreci ulaşım lobisi’ olarak talepleriniz nelerdir? Bu konuda nasıl lobicilik faaliyetleri yürütüyorsunuz?

Bir avuç taksi baronu kendi çıkarları uğruna ulaşımda milyonlarca İstanbullunun çile çekmesine, mağdur olmasına neden oluyor. Kendi kazançlarını katlamak için, İstanbulluların haykırışlarına kulak tıkıyor, taksi terörünün sona ermesine müsaade etmiyorlar.

Yazının Devamını Oku

ABD’nin İstanbul’da bağımsızlık günü: ‘İlişkiler uzaya dayandı’

15 Haziran 2023

ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Jeffry Flake ile eşi Cheryl Flake ve İstanbul Başkonsolosu Julie Eadeh ile eşi David Ng, Amerikan Bağımsızlık Günü resepsiyonuna ev sahipliği yaptı. Resepsiyona aralarında iş dünyası liderleri, diplomatik ve askeri temsilciler, din görevlileri, basın mensupları, akademisyenler ve sivil toplum temsilcilerinin de bulunduğu 1000’den fazla kişi katıldı. İstanbul Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt Gevrek, Türkiye Cumhuriyeti’ni temsilen davetteydi.

İŞBİRLİĞİ ÖVGÜSÜ

Açılışta konuşan Büyükelçi Flake, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılını da kutlayarak şöyle konuştu: “Atatürk modern Cumhuriyeti kurduğunda dünya oldukça farklı bir yerdi. Walt Disney 1923’te kuruldu, Louis Armstrong ilk kaydını o yıl yaptı, o yıl bir adet ‘Ford T’ 725 dolara satılıyordu. Amerika, Ankara’daki ilk büyükelçiliğini 1927’de bir tren vagonunda açtı. Bu tabii ki yeni hizmet binamızdan oldukça farklı bir yerdi. Geçen yüzyılda birlikte çok şey başardık. Bu yılın sonlarında ilk Türk astronotun ABD’li Axiom Space işbirliğinde Uluslararası Uzay İstasyonu’na seyahat etmesi bekleniyor. İşbirliğimiz ve ortaklığımız göğün epey ötesine, uzaya doğru yol alıyor. Aramızdaki ortaklığı, daha uzun yıllar sürdürmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz.”

EVLİLİK YILDÖNÜMÜNE ÖZEL ŞARKI

- Büyükelçi Flake, resepsiyonun gerçekleştirildiği 13 Haziran’ın eşiyle evlilik yıldönümleri olduğunu söyleyince davetlilerden alkış geldi. Flake, eşiyle favori şarkıları olduğunu söylediği “Just the two of us” ile müzik programını başlattı. Ziyaret için Türkiye’de bulunan çiftin çocukları ve torunları da törendeydi. Flake, “Mitinglere olan muazzam katılımı hayranlıkla karşılıyorum. Eski bir siyasetçi olarak geniş kalabalıklara duyduğum hayranlığın kıskançlık seviyelerine ulaştığını söyleyebilirim. Hatta bugün buradaki kalabalık daha büyük görünsün diye kendi ailemi getirdim” diye konuştu.

BİR GÜN ARAYLA RUS VE AMERİKAN RESEPSİYONU

- Rusya Başkonsolosluğu da 12 Haziran Rusya Günü’nü İstanbul Conrad Hotel’de seçkin davetlilerin katıldığı bir resepsiyonla kutladı. Rus ve ABD konsolosluklarının daveti bir gün arayla gerçekleşirken, iki ülkenin birbirinin resepsiyonuna katılmaması dikkat çekti. Rusya’nın 12 Haziran 1990’da Sovyetler Birliği’nden ayrılarak egemenliğini ilan ettiği günün 33’üncü yıldönümünde, Rusya’nın İstanbul Başkonsolosu Andrey Buravov, “Türkiye Cumhuriyeti ile çok yönlü ve karşılıklı yarara dayalı ortaklığı daha da derinleştirmeye kararlıyız” dedi.

Yazının Devamını Oku

Şampiyonluğu taraftarlarla izledik! Taksim’de Manchester City gecesi

12 Haziran 2023

İngiliz ve İtalyan futbol devlerinin karşı karşıya geldiği UEFA Şampiyonlar Ligi Finali’ni Beyoğlu Nevizade’de stada gitmeyen İngiliz taraftarlar ve diğer turistlerle birlikte izledik. Final maçının olduğu cumartesi akşamı Beyoğlu bölgesi Manchester City taraftarlarıyla hınca hınç doluydu. Inter taraftarları ise yok denecek kadar azdı. Taraftarların bölge bölge ayrıldığı, Inter taraftarının ağırlıklı olarak Sultanahmet tarafında olduğu konuşuluyordu.

HOLİGANSIZ GELDİLER

Elbette finalin favorisi başından beri Manchester City olarak gösteriliyordu. Dillere destan İngiliz futbol taraflarının coşkusu, final maçı nedeniyle günler öncesinden başlamıştı. Nevizade’de görüştüğümüz bazı işletmeciler, son 3 gündür İngiliz taraftarlardan oluşan müşterilere hizmet verdiklerini, taşkınlık vakalarının beklenenin aksine az olduğunu, holigan görmediklerini söylediler. Final maçından önceki akşam Nevizade boyunca yığılan kırık içki şişeleri ise çoktan temizlenmişti.

FİNAL COŞKUSU

Maçı ekrandan izleyecek taraftarlar güzel havayı ve haftasonunu fırsat bilerek mekânları doldurmuş, geleneksel olarak biralarını erkenden yudumlamaya başlamışlardı. İngiliz Konsolosluğu’na yakın köklü Irish Pub’dan başlayarak Balık Pazarı ve Nevizade’nin sonuna kadar tüm mekânlarda final coşkusu vardı. Hepsi ‘full’ çekiyordu. Maç daha başlamadan restoranlardan çevreye adeta bir heyecan ve coşku bombardımanı yayılıyordu. Nevizade sokaklarında yaya olarak ilerlemek oldukça güçtü.

MÜZİK YOK MAÇ VAR

Yazının Devamını Oku

Türk-Yunan mutfağındaki kokoreç krizinde söz şeflerde

10 Haziran 2023

HER BAĞIRSAĞA KOKOREÇ DENMEZ

Oğuzhan Sayı (Ozzie’s 1968’in kurucusu (Kendi deyimiyle ‘Kokoreç biliminsanı’): “Bu haber yayınlandıktan sonra telefonuma yüzlerce mesaj geldi, sosyal medyada hesaplarım kilitlendi. Ancak toplumumuz maalesef okumuyor. Adamlar ‘Kokoreç Yunan’dır’ dememiş ki, ‘Kokoretsi’ demiş. Nasıl ki her şişe takılan kıymaya kebap denmiyorsa, her şişe geçirilen bağırsağa da kokoreç denmiyor. İtalya’dan Çin’e kadar geniş bir coğrafyada kokoreç örneklerini görüyoruz. Ancak ülkemizde bilinen şekliyle kokoreç Balkanlar’dan çıkmadır. Hatta Türkiye’de kokoreçi ilk olarak İstanbul’da Sütlüce’ye yerleşen Arnavutlar yapıyor. Sütlüce’nin tamamı o dönem kesimhane. Sütlüce mezbahanesinde çalışanlardan biri de benim rahmetli babam. Biz Boşnak’ız. Türkiye’de sakatatçılığı başlatan aileyiz. Kokoretsi Arnavutça ‘koçan’ anlamına geliyor. Yani kokoretsi ile kokoreç aynı şeyler değil ve tek bir ülkeye atfedilemez.”

İKİSİ ARASINDA ÇOK FARK VAR

Mennan Tokgöz (Şampiyon Kokoreç Yönetim Kurulu Üyesi): “Bu konuyla ilgili dünden beri birçok telefon ve mesaj aldım. Ancak şunu net bir şekilde söylemek gerekiyor. Yunanların yaptığı ürünle bizimki aynı değil. Onlar kokoreçi daha çok sakatat grubu ile birlikte sarıyorlar; Mumbar, gömlek yağı, ciğer, böbrek, yürek, dalak ile... Bizimki ise daha sade; Kuzu bağırsağı, kuzu gömlek yağı, kuzu mumbarı, uykuluk, badem ve boğazlık ile hazırlanıyor. Aslında kokoreç Türkiye’ye ilk olarak Cumhuriyet’in ilk kurulduğu yıllarda meze olarak geliyor. Daha sonra Türk ustalar bunu yorumluyorlar. Biz de 1962’de bu işe başladık. Bunu kendimizce formüle ettik. Türk kokoreçini seven ve yiyen çok fazla Yunan müşterimiz de var. Yani iki ürün arasında çok ciddi fark var. Yunanistan’da kokoretsi daha çok butik kasaplarda ve restoranlarda satılır. Fiyatı da porsiyonu da Türkiye’dekine göre daha yüksektir. Tek kişilik olanı 300-400 gramlıktır.”

TEK BİR ÜLKEYE AİT OLAMAZ

Güven Rıza (Şef): “Yunanistan’da doğup büyüyen Türk bir aileye mensup, Türkiye’de çalışan bir şefim. Yunanistan’da askerlik yaptım. Askerdeki ustalarımız bize ‘Kokoreç Yunan’dır’ diye anlatırdı. Yıllarca iç içe geçmiş halklardan, mutfaklardan bahsediyoruz. Bu konu araştırılabilir. Ancak Türk mutfağındaki en büyük eksik, reçetelerin yetersiz olması. Birçok tarif usta-çırak ilişkisiyle, sözlü olarak aktarılıp günümüze gelmiş. Örneğin Fransız ve İtalyan mutfağı reçetelendirilmiş ve bu konuda çokça kayıt bulunabiliyor. Dolayısıyla kokoreç konusunda net bir şey söylemek şu an için mümkün değil. Fakat şu bir gerçek ki, iki ürün arasında malzeme ve sunum farkı var. Yunanistan’da kokoretsi halka şeklinde servis ediliyor, kıyılmıyor ve içine baharat katılmıyor. Ayrıca daha çok ara sıcak gibi tüketiliyor ve içinde ağırlıklı olarak ciğer bulunuyor. Bizimkine ise yağ konuluyor ve kıyılıyor, yoğun baharat ekleniyor.”

İKİSİNİ DE TADAN KIRBAKİ: TÜRK KOKOREÇİNİ BİN KEZ YEĞLERİM

Yorgo Kırbaki (Hürriyet Atina Temsilcisi):

Yazının Devamını Oku

Bağcılar Bağcılar olalı... Böyle kutlama görmedi

30 Mayıs 2023

Sandık sonuçlarının açıklanmasının ardından yüzbinlerce AK Partili dün akşam kutlama için sokaklara döküldü. Ancak bu önceki tüm seçimlerden farklı bir kutlamaydı. “AK Parti’nin kalelerinden” Bağcılar’da, benzerine az rastlanır bir coşku ve kalabalık vardı. Bağcılar’da ne önceki seçim dönemlerinde ne yılbaşlarında ne de herhangi bir milli bayramda böyle bir coşkulu kalabalık görülmemişti. Meydanda toplanan binlerce vatandaş, ellerinde AK Parti ve Türkiye bayraklarıyla tüm ara ve anayolları kapadı. Araçlarıyla meydana çıkmaya çalışan kişiler saatlerce yolda kaldı ve kontak kapattı. Tansiyonun yüksek olduğu kutlamalarda, coşkulu kalabalık zaman zaman agresifleşerek araçlarında seyir halindeki vatandaşlara sözlü olarak sataştı.

KADIN SAYISI FAZLAYDI

Bağcılar’daki kutlamalar, sıradan bir seçim zaferinden ziyade, tıpkı bir savaşın kazanılmasını andırıyordu. Öyle ki, birçok noktada Mehter Marşı’nın çalınması dikkat çekiciydi. Kutlamaların merkezinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bayrağı ve ‘Dombra’ şarkısı vardı. Herkes hep bir ağızdan ve kendinden geçercesine çalınan şarkılara eşlik ediyordu. Coşkulu kalabalık adeta bir ayinde gibiydi. Meydanda, sırtına Erdoğan bayrağı asıp gezen kadın sayısı bir hayli fazlaydı. Kutlamaların sembolü, adeta sırta asılan Erdoğan bayrağı olmuştu. Bağcılar Meydan’da, İstanbul’da hiç görülmediği kadar HÜDA PAR bayrağı da göze çarpıyordu. Rabia ve Ülkücülerin kurt işareti de kutlama yapanların sık kullandığı semboller arasındaydı. Kutlamalara katılan yabancı uyruklu kişi sayısı da bir hayli yüksekti. Kutlamalardaki kadın sayısı gözle görülür biçimde fazlaydı. Kadınlar, Bağcılar Belediyesi’nin meydana kurduğu platformdan çalınan müziklerle dans etti. Bazı kadın grupları, kutlamalardan yorulup yol kenarlarında dinlendi. Akşam saatlerinde başlayan kutlamalar gece yarısına kadar sürdü.

Yazının Devamını Oku

Astrolojide ‘etik’ polemiği... Tıklanma uğruna kâhin kesilen var

22 Mayıs 2023

ÖNER DÖŞER: BU İŞ 3-5 AYDA ÖĞRENİLMEZ

- 20 yıldır bu işi yapıyorum. Profesyonel astrologlar, ifadelerine özen gösterir ve bilgiyle manipülasyon yapmaz. Astroloji bir yorumdur. Haritalardaki göstergeleri farklı yorumlayan astrologlar olabilir. Ama ana ilkeler değişmez. Bu bir kehanet değil, öngörü tekniğidir.

- Siyasi figürlerin kariyerleri veya siyasi gelecekleri hakkında toplumda algı yaratacak veya toplum önünde küçük düşmelerine sebep olacak tahmin, yorum ve ifadelerden kaçınılmalıdır. Mümkün olduğunca ölüm ve benzeri olumsuzluklar hakkında tahmin yürütülmez.

- Astroloji öyle üç, beş ayda öğrenilebilecek bir disiplin değil, ciddi bir iştir. ‘Astroloğum’ demek sorumluluk ister. Biz en az üç yıllık eğitim veriyoruz, ilaveten uzmanlaşma sınıflarımız var.

- Yanıltıcı bilgilerin ve kişilerin şikâyet edilebileceği bir merci yok ne yazık ki. Yurtdışında, astrologların üye olduğu ciddi dernekler var. Eğer yanıltan kişi böyle bir derneğe üye ise şikâyet edilebilir. Ya da alınan bireysel hizmetle ilgili kusur varsa ve astrolog resmi şirket sahibiyse, tüketici haklarına gidilebilir.

AYGÜL AYDIN: ASTROLOJİNİN NAMUSU GİDİYOR

- 23 senedir bu işi yapan biri olarak söylüyorum. Sosyal medyada takipçi toplamak isteyenlerin kendisine ‘astrolog’ dediği bir dünyada yaşıyoruz. Öyle bir noktaya geldim ki, astrolojinin namusunu kurtarmaktan yaptığım işi unuttum. Gördüğüm yanlış bilgilerin altına düzeltmek için yorumlar yazıyorum.

Yazının Devamını Oku

Dev mısırın heykeltıraşı: Heykellerle üç çocuk okuttum

20 Mayıs 2023

İstanbul Alibeyköy’deki fıskiyeli dev mısır heykelinin heykeltıraşı Orhan Albaş, dijital içerik platformu GAİN’de Türkiye’deki estetikten uzak heykellerin konu edildiği ‘Heykel mi’ programındaki açıklamalarıyla gündem oldu. Heykeli kendisinin de beğenmediğini söyleyen Albaş’ın, “Önünden geçen 1 milyon kişiden 800 bini ‘Bu ne yaa’ diyor. Ben de diyorum. Ucundan su akması lazım, başka yerden akıtamazsın, evrensel bir şey. Resim, sanat, estetik, zarafet, kadın, sevmek, sevilmek günah… Ne bekliyorsun? Böyle bir yerde ben mısır heykeli yapmışım. Daha ne istiyorsun?” sözleriyle sosyal medyada olay oldu.

ARZ-TALEP MESELESİ

Hürriyet’e konuşan Albaş, eserlerinin estetikten uzak olduğu eleştirilerine şu sözlerle yanıt verdi: “Çok çalışan bir sanatçıyım. İstanbul meydanlarında 100 kadar heykel yaptım. Yine 500 kadar duvar resmim var. Genelde iktidar belediyeleriyle çalışıyorum. Ekrem İmamoğlu yönetimindeki İBB ile de çalışıyorum. Belediye başkanlarına ‘Sanat mı yapayım yoksa duvar mı boyayayım’ diyorum. İddialı çalışmalar konusunda halkın tepkisinden çekiniyorlar. Ben de üç çocuk babasıyım. Para kazanmak zorundayım. Dolayısıyla belediye başkanları ne isterse onu yapıyorum. Yani arz-talep meselesi.

ANATOMİ BİLGİM ÇOK İYİ

Anatomi bilgim çok iyi, insan resimlerim çok iyi. Son olarak Gülhane Parkı’nda havuzun mermerlerine motifler yaptım. Yoğurtçu Parkı’nda bir kadın heykelim de var. Bir resmi 1 günde de 1 ayda da tamamlayabilirsiniz. Önemli olan sizden ne istendiği. Örneğin şu sıra ABD’den çok talep alıyorum. 700 dolara yaptığım resmi 3 günde tamamlıyorum.

SANAT GÜNAH DEĞİLDİR

Resme günah deniyor, sanata günah deniyor, şarkı söyleyen kadına bile kötü gözle bakılıyor. Kuran’ı çok iyi bilen biriyim. Ancak maalesef sanata ‘günah’ denen bir toplum. Örneğin, bir belediyede heykel yapmıştım. Sonra başkan aynısını 5 ameleye yaptırdı. Çünkü bütçeler belli. Yine muhafazakâr bir ilçede bir duvara ağaçların arasından çıkan bir kadın resmi yapmıştım. Belediyeye ‘Bunu buradan kaldırın’ diye onlarca şikâyet gelmiş. Sonra onu değiştirip manzara resmine çevirdim. Ama bu işlerle de 3 çocuk okuttum. Ya aç kalıp kafayı yersin ya da bunu yaparsın. Neyse ki şu an rahatım ve beni tatmin eden işler yapıyorum.”

ÜNLÜLERE RESİM DERSİ VERİYOR

Yazının Devamını Oku

Moskova dış politika konseptini güncelledi... İşte Rusya'nın gözüyle Türkiye

29 Nisan 2023

Önceki gün Mersin Akkuyu’daki nükleer santralın yakıt getirme töreni düzenlenirken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin internet üzerinden törene canlı katıldı. Aynı günün sabahı, Rusya’nın İstanbul Başkonsolosu Andrey Buravov, ülkenin yenilenen ‘dış politika konseptini’ bir grup basın mensubuna Türkçe olarak tanıttı.

‘YAPICI’ BİR ÜLKE

Periyodik olarak yenilenen Rusya’nın dış politika konsepti, bu kez 7 yıl aranın ardından 31 Mart 2023’te güncellendi. Buravov, güncellemeye gerekçe olarak, dünyada eskisinden daha gergin bir atmosfer olduğunu, ihtilafların derecesinin arttığını, nükleer çatışmalardan bahsedilmeye başlandığını söyledi. Rusya’nın güncellenen dış politika konseptinde, ülkeler ‘yapıcı, tarafsız, dostane olmayan’ diye üç kategoride incelendi. Buravov Türkiye’nin, ‘Rusya’ya karşı ‘yapıcı bir tutum sergileyen, yapıcı bir siyaset güden’ ülke olduğunu belirtti.

‘İSLAM DEVLETİ’ YORUMU

Yazının Devamını Oku

NASA’nın takımını yendiler! Bravo çocuklar

12 Nisan 2023

ABD’de gençlere bilim ve teknoloji alanında ilham vermeyi amaçlayan FIRST Vakfı’nın düzenlediği Robot Yarışması’nda (FRC), Türk Sparc5665 takımı, geliştirdikleri dijital oyunla yarışmanın uluslararası alandaki en prestijli ödülü ‘Impact Award’ı kazandı. St. Pulcherie Lisesi öğrencileri ve mezunlarından oluşan takım, geçen hafta New York’ta düzenlenen yarışmada, NASA ve Bloomberg’ün sponsor olduğu takımları geride bırakarak ödüle layık görüldü.


Sparc5665 takımı, yarışmanın uluslararası alandaki en prestijli ödülü ‘Impact Award’ı kazandı.

19-22 Nisan’da Houston’da yapılacak FRC Dünya Şampiyonası’na gitmeye hak kazanan takımın öğrencileri, şimdi Teksas’a gitmek için sponsor arıyor. Türkiye’nin öncü FRC takımlarından olan Sparc5665, 10 yılı aşkın sürede 15’ten fazla da ödül aldı. Sparc5665 takımının geliştirdiği sosyal sorumluluk projeleri arasında, akıllı eğitim laboratuvarları, Afrika’da su kuyusu açılan bir köy ve ruhsal sağlık konusundaki farkındalık çalışmaları bulunuyor.

SPONSOR ARIYORLAR
Bu yıl Houston’da birçok ülkeden yüzlerce takım yarışacakken, dünya şampiyonasına katılma hakkı kazanan 15 Türk takımı daha bulunuyor. Bu takımlar arasında Sultans of Turkiye, IMC, Anatolian Eaglebots, Kaiser, Istech Robotics Society, 4th Dimension, NoktaParantez, Beşiktaş Rsports, PhoenixRobotics, Moon Star Robotics, Techtolia Robotics, X-SHARC 6838, Golden Horn ve Team Inertia yer alıyor. Tüm takımlar sponsor arayışlarını sürdürüyor. Zira takım üyeleri, yarışmalara katılım masraflarını kendi ceplerinden ve sponsorluklarla karşılıyorlar.

1992’DEN BERİ DÜZENLENİYOR

Yazının Devamını Oku

Kadınlar tepkili: Onur kırıcı

11 Nisan 2023

Adıyaman, Ardahan, Artvin, Bayburt, Burdur, Erzincan, Giresun, Gümüşhane, Karabük, Karaman, Kilis, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Osmaniye, Rize, Sinop ve Yozgat. Türkiye’nin tam 20 ilinde cumhuriyet tarihi boyunca kadın milletvekili olmadı.

1997 yılından beri siyasette kadın ve erkeğin eşit temsil edilmesi için mücadele veren Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA-DER) seçimlere 1 yıl kala bu kentlerden kadın aday çıkması için bir farkındalık kampanyası başlattı. KA-DER Başkanı Nuray Karaoğlu tam 22 senedir siyasette kadın varlığını güçlendirmek için çalışıyor.

“Türkiye’nin yüzde 50.7’si kadın ancak meclisin yüzde 17.2’si kadın. Zaten bizim olan koltukları alabilmek için mücadele ediyoruz” diyen Karaoğlu listelerin cinsiyet eşitliği açısından büyük bir hayal kırıklığı yarattığını söyledi. Karaoğlu listelerle ilgili, "AK Parti'nin adaylarının 487'si erkek, 113'ü kadın. CHP'nin adaylarının 434'ü erkek, 147'si kadın.

Siyasi partilerin kesinleşen listelerine baktığımızda yaşamın her alanında mücadele veren kadınların ülkeyi eşit bir biçimde yönetme talepleri bir kez daha erkekler tarafından görmezden gelindi. Aday adayı olarak başvuran kadın sayısında büyük bir yükseliş vardı. Listelerde seçilebilir sıralara yerleştiren erkekler ve kadınlar arasında liyakat olarak bir fark yoktu.

Karşılaştığımız durumu maalesef her seçim döneminde yaşıyoruz. Bu tablonun utancını her seçim döneminde kadınlara methiyeler düzüp, destek isteyen son anda ise kadınları liste dışı bırakan erkeklere bırakıyoruz. Biz kadınlar en temel haklardan olan eşit yurttaşlık mücadelemizi çok uzun yıllardır veriyoruz. Yılmadan, bıkmadan vazgeçmeden bu mücadeleye devam edeceğiz. Bu kadını ikincil gören siyasetin taşıyıcılığını yapan erkeklere sesleniyoruz. Artık yeter, 14 Mayıs'ta seçmenin yüzde 50.7'si olarak sandıklarda oy kullanacağız. Biz olmadan başaramazsınız" ifadelerini kullandı.

5 İL UMUT VERİYOR

Karaoğlu, KA-DER'in milletvekili çıkarmayan 20 il raporunda yer alan illerden bu dönem Giresun, Osmaniye, Ardahan, Burdur ve Nevşehir'den kadın milletvekili çıkabileceğini belirtiyor.

Yazının Devamını Oku

Kadınlardan son dakika çağrısı

9 Nisan 2023

‘İktidardaki Kadınlar 2023’ (Women in Power 2023) verilerine göre, Türkiye, parlamentoda kadın temsilinde 186 ülke arasında 132’nci sırada yer alıyor. Meclisin yarısının kadın olması için çağrı yapan kadın dernekleri ise partilere son dakika uyarılarını yineledi.  KADER (Kadın Adayları Destekleme Derneği) Başkanı Nuray Karaoğlu, Hürriyet’e özel verdiği demeçte şöyle dedi: “Bugüne kadar siyasetin oy deposu ve seçmen desteği olarak görülen kadınlar artık seçtirmek değil seçilmek için sahadalar. Hayatlarımızı eşitlemek istiyoruz.  Anayasamıza baktığımızda 10’uncu madde tüm vatandaşlara eşitlik ilkesinin uygulanması gerektiği yazar. Yasada olan ama uygulamada göremediğimiz eşitliği o halde karar mekanizmalarına biz kadınlar gelerek tesis edeceğiz. Bugün saat 17.00’ye kadar siyasi partiler listelerini YSK’ya teslim edecekler. 28’inci dönem milletvekilleri için kadınların ilgilerinin her zamankinden daha çok olduğunu görüyoruz. 

GÖZÜMÜZ ÜZERİNİZDE

10 Nisan sabahı ‘Gücümüz birlikte, gözümüz Meclis’te’ sloganımızdan yola çıkarak siyasi partilere ‘Gözümüz üzerinizde’ diye sesleneceğiz.  Seçilemeyen sıralara kadınları yerleştiren ve ‘mış gibi’ yapan ataerkil zihniyete yine KA.DER’in sloganı ile sesleniyoruz: Meclisteki o koltukların yarısı bizim. İşgal etmekten vazgeçin!”

EŞİK (Eşitlik İçin Kadın Platformu) ise “Eşit temsil lütuf değil kadınların hakkı ve demokrasinin önkoşuludur” dedi: “Bu seçimlerde Meclis’te eşit temsilin sağlanması için, kadınların erkeklerle eşit sayıda, listelerin seçilebilecekleri yerlerine yerleştirilmesi, fermuar sisteminin uygulanması ve kadın adayların kampanyalarının parti bütçelerinden desteklenmesi gerekir.

LİSTELERE BAKACAĞIZ

 Sosyal medyada “Meclisin Yarısı Kadın Oluyor” hesabının yöneticisi Aktivist Mine Olcay da, özellikle muhalefete yaptığı çağrıda, aday listelerini tek tek inceleyeceklerini belirterek “Öyle göstermelik ‘birkaç fenomen isim tepeye, geri kalanlar liste sonuna’ yaparsanız seçim sonrası çok ağlarsınız” mesajı verdi.

BİLGİ NOTU

Şu an TBMM’de bulunan 577 milletvekilinden sadece 100’ü kadın. Kadın milletvekillerinin partilere göre oranı ise şöyle: AK Parti yüzde 18, CHP yüzde 11, MHP yüzde 8, İYİ Parti yüzde 5, HDP yüzde 39, TİP yüzde 25.

Yazının Devamını Oku

7 üyesini kaybeden Medeniyetler Korosu Antakya’yı diriltecek

1 Nisan 2023

Konser, oyun ya da festival için defalarca gittiğim Zorlu PSM’de bu kez başka bir ambiyans vardı. Seyirciler de sahne alan sanatçılar da büyük bir hedefe hizmet ettiklerinin bilincinde, eğlenmek için değil dayanışmak için bir araya geldiklerinin farkındaydı. Öncelik konser değil, depremdi. ‘Gün eğlenme günü değil’ dayanışma günüydü. Herkesin yüzünde hüzün, yas ve acıyla karışık bir arada olmanın verdiği sevinç, güç ve güven vardı. Konser öncesi bekleme alanında bazı seyirciler birbiriyle depremi ve sonraki süreci değerlendiriyordu.

SANATÇI-SEYİRCİ BİR ARADA

Sanatçılar ile seyirciler arasındaki transparan çizgi dikkat çekiciydi. 30’dan fazla sanatçının sahne aldığı, 40’a yakın ünlünün de sunuculuk yaptığı etkinlikte, sahne arkası bir hayli kalabalıktı. Zira her bir sanatçının orkestrası, etkinliğin teknik ve diğer ekipleri düşünüldüğünde 500’e yakın isim kulisteydi. Daha doğrusu, Zorlu PSM dev bir kulise dönüşmüştü. Dolayısıyla, sanatçılar ve sunucular seyircilerin arasında mekik dokuyor, tıpkı 23 Nisan’da müsamereye çıkacak çocuklar gibi büyük bir ciddiyet ve heyecanla çalışmalarını yürütüyorlardı. Seyirciler arada sanatçılara laf atıyor, sahne öncesi kendilerine moral veriyorlardı. Keza röportaj için girdiğimiz kuliste de sanatçılar, depremden etkilenen Antakya Medeniyetler Korosu üyelerine geçmiş olsun dileklerini iletiyordu.



BOĞAZLAR DÜĞÜM DÜĞÜM

Yazının Devamını Oku

Konteynerde ikinci bahar

27 Mart 2023

Kahramanmaraş merkezli 2 büyük depremin ardından depremden etkilenen 10 ilde yaralar sarılmaya devam ediyor. İskenderun’da yaşayan Aysel-Arif Ateş çifti de bu zorlu süreci TURKON’un tahsis ettiği konteynerkentte beraber atlatmaya çalışıyor. Evleri hasarlı olan ve 13 yıldır evli olan çift konteynerkentte ikinci baharını yaşıyor. 59 yaşındaki Aysel Ateş, 86 yaşındaki eşine adeta bebek gibi bakıyor. “Allah Arif Bey’i başımdan eksik etmesin, ömür boyu usanmadan ona bakarım” diye konuşuyor. İkili sabah birlikte kalkıyor. Kahvaltı ve ardından öğle yemeği yiyor. 15.30’da kahve saati. Akşam çay ve meyve ile kapanış yapıyorlar. Aysel Hanım, “Kimsemiz kalmadı, ikimiz baş başayız. Diyorum ki Arif Bey’e, ‘Ölmezsem akşam çayı demlerim.’ Onun duası ile ayaktayım” diye konuşuyor.

İSKENDERUN’UN EN ÜNLÜ FOTOĞRAFÇISIYDI

Şimdilerde yürümekle ilgili sıkıntı çeken ancak akıl ve ruh sağlığı yerinde olan Arif Ateş, Kore Savaşı sonrası bir yıl Türkiye’de bir yıl da Kore’de askerlik yapmış. Kore’deyken fotoğrafçılık öğrenmiş ve daha sonra İskenderun’un ünlü stüdyosu Fotopan’ı kurmuş. Haber için kendisini ziyaret etmemize çok sevinerek “Çok sıkılıyordum, iyi ki geldiniz” diyerek başlıyor anılarını anlatmaya: “Kore’de ambulans şoförüydüm. Orada bir fotoğrafçıyla tanıştım ve samimi olduk. Daha sonra ondan fotoğrafçılık öğrendim. Türkiye’ye gelmeden önce Japonya’dan bir fotoğraf makinesi aldım. Çok kaliteli ve dönemin şartlarındaki en iyi makineydi. İskenderun’da öyle bir makine yoktu. Askerden geldikten sonra fotoğrafçılığa başladım. İskenderun’daki ünlü Fotopan’ı da kurdum ve elden ayaktan düşene kadar da işlettim. Hatta sonra çocuklarım ve torunlarım da fotoğrafçı oldu.”



Yazının Devamını Oku

Ören kadınlar! Depremzede çocuklara ilmek ilmek sıcaklık

26 Mart 2023

İstanbul Seyrantepe’de bir grup kadın, depremde üşüyen çocukları görünce örgü örmek için kolları sıvadı. Daha önce nefes terapisi için bir araya gelen kadınların sayısı 20 kişiye ulaştı. 7/24 battaniye, yelek, bere, atkı, patik ve oyuncak ören ‘Ören Kadınlar’, “Acımızı faydalı bir şeye dönüştürdük” diyorlar...



30 İLMEKLE BAŞLADILAR

‘Ören Kadınlar’ın isim annesi ve yıllarca çocuk kitabı ressamlığı yapan Nilüfer Ulaş, fikrin ortaya çıkış hikâyesini şöyle anlatıyor: “Pazartesi deprem haberleriyle uyandık. Şaşırdık, korktuk, üzüldük, inanamadık. Televizyon karşısında kitlendik. Hele o depremde her şeylerini kaybeden çocuklar... Üşüyen, titreyen çocuklar bizi çok etkiledi. ‘Çocuklara nasıl ulaşabiliriz?’ diye düşündük. Sosyal medyada bir Arnavut kaldırımına döşenmiş örgü fotoğrafı tesadüfen karşıma çıktı. ‘Neden olmasın’ dedim. Deprem sonrası, yine toplandık. Mutsuzduk ve ağzımızı bıçak açmıyordu. Biz 6 kadın konuşurken, ‘Çocuklara battaniye örelim’ dedim. ‘Hepimiz örgü örebiliyoruz. Evdeki yünlerle, ne varsa yapalım. Sizde şiş yoksa bende çok. Herkes 30 ilmekle başlasın. Ama ip kalın olsun, ısıtsın çocukları. Kare olunca keseriz. Sonra bir araya getiririz.’ Bir anda çıkmıştı ağzımdan. Sonra başladık örmeye. O gün bugündür örüyoruz.”

Yazının Devamını Oku

İsveç’ten sıcak mesajlar... ‘1739’dan bu yana ittifakız’

24 Mart 2023

İsveç’in İstanbul Başkonsolosu Peter Ericson, Türkiye-İsveç ilişkilerini Hürriyet’e değerlendirdi. İstanbul öncesi yaklaşık 8 yıl İsveç’in Moskova Büyükelçisi olarak görev yapan Ericson’un açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

- İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik için birlikte başvurması stratejik bir yön değişikliğidir. Finlandiya’nın NATO üyeliği İsveç olmadan tamamlanmış sayılmaz. Bunu anlamak için ittifaka (NATO) daha geniş bir perspektiften bakmak gerekiyor. İsveç olmadan Finlandiya nasıl savunulabilir? Tüm savunma planları, tatbikatlar, uygulamalar tek bir bağlamda ve birlikte ele alınabilir. Ortada NATO’ya üye olmayan bir İsveç varken, birlikleri nasıl Norveç’ten Finlandiya’ya gönderebilirsiniz? ABD’den Baltık Denizi’ne nasıl uçabilirsiniz?

TERÖRLE MÜCADELE YASASI

- Türkiye’nin terörle ilgili endişelerinin farkındayız. Bunlara sadece saygı duymuyoruz, aynı zamanda bunlarla ilgili Türk yetkililerle sıkı bir şekilde çalışıyoruz. Terörle mücadele konusundaki işbirliğimizi geliştirmeye gayret ediyoruz. Bu uzun süredir devam eden bir süreç. Hatta anayasamızın dahi değişmesiyle sonuçlandı. Çıkarılması planlanan terörle mücadele yasası şu an parlamentoda görüşülüyor. Yeni yasa ile terör örgütüne katılım kapsamı genişletilecek. Terör finansmanı konusunda sadece para akışı değil bu kişilere materyal desteği veren, örneğin barınma imkânı sunan kişiler de terör suçu kapsamında değerlendirilecek. Bunlar NATO’ya katılım sonrası değişmeyecek.  

SİLAH AMBARGOSU

- Türkiye’ye karşı hiçbir zaman resmi bir silah ambargosu olmadı. Ancak ‘İhracat Kontrol Ajansı’ (ISP) Türkiye’ye silah satışlarına verilen lisansları iptal etti. Artık Türkiye ile İsveç müttefik oldu. Bu perspektif değişikliği ile, ISP’nin hesabı değişti.  Şu an Türk hükümetinden gelecek her tür talep bu çerçevede değerlendirilecek ve onaylanacaktır. Çünkü artık aynı askeri ittifaktayız. 

RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI

- Rusya, Ukrayna’ya tam ölçekli olarak saldırdı. 2014’ten beri durum bu. Bu elbette İsveç’i çok etkiledi. 200 yıllık savunma politikamızı değiştirdik. NATO’ya üyelik için başvurduk. Rusya’nın saldırısı Avrupa’nın güvenlik mimarisini değiştirdi.

Yazının Devamını Oku

Tarihi çarşı yaralarını sarmaya çalışıyor... ‘Satış için değil Maraş için buradayız’

20 Mart 2023

TARİHİ çarşının yer aldığı merkez bölgesinde kentte kalan vatandaşlar sokakları doldurdu. Tarihi Maraş Çarşısı’nın dahil olduğu Kapalı Çarşı, Saraçhane, Bakırcılar, Semerciler, Mazmanlar, Kazzazlar ve Demirciler Çarşısı aralardaki bazı yıkımlara rağmen işler halde. Baharatçılar, kuyumcular, saatçiler, giyim mağazaları özellikle son 10 gündür eskisi gibi açık. Esnaf sohbetlerinin birinci gündem maddesi deprem.

HEPİMİZE İYİ GELİYOR

Çarşıda başörtüsü ve eşarp dükkânında tezgahtâr olarak çalışan üniversite öğrencisi Hüsne Karakuş (19), “Para kazanmak, satış yapmak için değil Maraş adına buradayız. Ben açıyorum, komşum açıyor, bir bakıyorsun çarşıda herkes dükkânı açmış. İnsanlar da öyle olunca çarşıya gelmeye başlıyor. Hafiften hareket oluyor. İnsanlara o havayı unutturmak aslında amaç. O psikolojiden çıkmak için açıyoruz. Sonuç olarak bir yerden başlamak lazım” diye konuşuyor. Bu arada alışverişe gelen bir amcanın pazarlık isteğini kırmayıp eşarbı kendisine istediği fiyattan satıyor. Bana dönüp, “Kimseyi kırmak istemiyorum” diye ekliyor.

GÜNDÜZ TEZGÂHTA GECE GÖNÜLLÜ

Üniversitede çocuk gelişimi bölümü 1. sınıf öğrencisi olan Hüsne şöyle devam ediyor: “Önce  tıp fakültesinde kurulan alanda çocuklara gönüllü olarak öğretmenlik yapmaya başladım. O kadar garipti ki. Artçılarla sallanıyorduk, çocuklar korkuyordu. Ama bunu eğlenceli bir şeye çevirmeye çalışıyordum. Çocuklar da biz de depremi bu şekilde atlatmaya çalıştık. Şu anda da gündüz burada çalışıyorum, akşam gönüllü çalışmalara katılıyorum. Ya depremzede çocukların yanına gidiyorum ya da dağıtım işlerine yardım ediyorum. Tüm gönüllülerle de burada tanıştık. Sanki hepimiz önceden tanışıyormuş ve buraya yardım için gönderilmiş gibiyiz. Bu bize inanılmaz bir güç veriyor. Patronum depremde en yakın arkadaşını kaybetti, o gelemiyor. Ama ortak karar aldık ve ‘Açalım’ dedik. Şimdi dükkâna ben bakıyorum.”

ESKİ GÜNLERE 

Yazının Devamını Oku

Depremin 40. günü: Yuva sıcaklığına en yakın çözüm prefabrik evler

18 Mart 2023

Depremin etkilediği 11 ilde birçok kişi yaşadığı şehri terk etmek zorunda kaldı. Geride kalanların büyük bir bölümü ise hayatına çadırlarda devam ediyor.

Ancak çadırda geçirilen süre uzadıkça depremzedelerin normal hayata dönüşü zorlaşıyor. Çünkü hem soğuk kış şartları hem de bölgede etkili olan şiddetli yağışlar çadırda uzun süre kalmayı zorlaştırıyor. Çadırda kalan pek çok kişi, ortak tuvaletlere ve duşlara gidebilmek için günde onlarca metre yol yürüyor. Bu da özellikle hasta ve yaşlıları zorluyor.


Gaziantep/Levent Kulu, Seda Türkoğlu

KONTEYNERLER YETERSİZ

Çadıra en yaygın alternatif konteyner olarak öne çıksa da kalıcı konutlara geçiş aşamasında o da etkili bir çözüm sağlamıyor. İçinde müstakil banyosu ve tuvaleti olan konteynerler, tek bölmeli oluşu ve yaklaşan yaz mevsiminde sıcağa dayanıksızlığı ile akıllarda soru işareti yaratıyor. Sahada şu an geçici barınma sorununa en etkili çözüm, yığma tuğla ve çelikten inşa edilen prefabrik evler. Bu evler, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Emlak Konut ve TOKİ eliyle inşa ediliyor. Halihazırda depremden en çok etkilenen 4 ilde; Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman ve Gaziantep’te bu evler yapılıyor.

DAHA ÇOK YAPILACAK

Afetzedelere teslim edilmeye başlanan prefabrik evleri Gaziantep’te yakından inceledik. Depremde büyük yıkıma uğrayan Nurdağı ve İslahiye ilçelerinde, ilk etapta bu geçici konutlardan 1068 adet inşa edilmiş. 528’i Nurdağı’nda, 540’ı da İslahiye’de yer alıyor. Pazar gününe kadar Nurdağı’ndaki konutların tamamı sahiplerine teslim edilecek. Ancak projenin genişletilmesi planlanıyor ve diğer etaplar için çalışmalar hızla sürüyor. Belirlenen arazilere su, kanalizasyon ve elektrik gibi altyapılar ivedilikle döşeniyor. Projede çalışan Emlak Konut mühendisleri, yığma tuğla ve çelikten inşa edilen prefabrik evlerin, sıvası-boyası olduğu için ‘ev sıcaklığına’ en yakın geçici konut olduğunu belirtiyor.

Yazının Devamını Oku

Depremzede güvercin ve kedinin ‘kader’ ortaklığı

17 Mart 2023

Günlük hayatta bir arada asla bulunamayacak bu iki hayvan, Büyükşehir Belediyesi ile valiliğin koordinasyonunda kurulan bu merkezde birlikte tedavi ediliyor.

KIRIK, ÇIKIK ÇOK

Çok sayıda kedi, köpek, güvercin ve tavşan merkezin hastaları arasında. Hayvanlarda ezik, kırık ve çatlak vakası çok. Bu arada sokaktaki sahipsiz hayvanlar için de mama dağıtımı yapılıyor. Aynı zamanda sahipsiz hayvanlar için sahiplendirme çalışmalarına da hız verilmiş. Merkezi ziyaret ettiğimiz gün, depremin üzerinden 1 aydan fazla süre geçmiş olmasına rağmen bir kedi enkazdan sağ çıkarılmıştı. Ancak dehidrasyon, yani uzun süreli susuz kalması nedeniyle hayatını kaybettiğini üzülerek öğrendik.

Yazının Devamını Oku

Altgeçitte boğulmak...

16 Mart 2023

Yaklaşık bir aydır depremler nedeniyle yerle bir olan bölgeleri geziyor, felaketin neden olduğu yıkım karşısında şaşkınlığa uğruyorduk. Tam yaralar sarılmaya, acılar bir nebze de olsa dinmeye başlarken bu kez sel baskınıyla sarsıldık. Haberi alır almaz selden en çok etkilenen illerden olan Şanlıurfa’ya hareket ettik.

HER ŞEY YARIM SAATTE OLUP BİTTİ

Dün sabah erken saatlerde Şanlıurfa’da etkili olan şiddetli yağış, Mance Deresi’nin taşmasıyla sele dönüşmüştü. Kent sakinleri sabah 06.00 sularında sıradışı bir şey olmadığını, her şeyin 20-30 dakika içinde olduğunu anlattı. Şiddetli yağış sonucu Şanlıurfa’nın, özellikle de Haliliye ve Eyyübiye ilçeleri büyük hasar gördü. Kent merkezindeki Haliliye ilçesinde Abide Kavşağı’nda bulunan 6 metre yüksekliğinde altgeçit sular altında kaldı. Altgeçitte seyir halindeyken araçlarının içinde mahsur kalan onlarca kişi için polis dalgıçlar saatlerce arama-kurtarma operasyonu yürüttü. Suyun çamurlu ve ağır olması arama-kurtarma çalışmalarını güçleştirdi. Üç kişinin yüzerek kendi çabalarıyla kurtulduğu belirtilirken, bazı vatandaşların cansız bedenine ulaşıldı. Altgeçitte sele yakalananların yakınları, arama-kurtarma çalışmalarını gözyaşları içinde izledi.

Jandarmalar kurtarılan çocukları kucaklarında taşıdı. Polisler yaşlıları sırtladı.

BALIKLAR BİLE ÖLDÜ

Kentin sembollerinden Balıklıgöl de sel sularına gömüldü. Çukurda kalan bölge, sürüklenen taş-toprakla çamur içinde kaldı. Bir önceki gün balıkları net şekilde gördüklerini belirten vatandaşlar, gözlerine inanamadıklarını söyledi. Sahadaki hasarı ve çalışmaları inceleyen Eyyübiye Belediye Başkanı Mehmet Kuş, balıkların yaklaşık yüzde 20’sinin telef olduğunu düşündüklerini ancak net bir şey söylemek için henüz erken olduğunu belirtti. Buradaki balıkların derinde yüzdüğünü ve çok yüzeye çıkmadığını, dolayısıyla daha dirençli olduklarını da sözlerine ekledi. Balıklıgöl’ün hemen ardındaki tarihi çarşıda da esnaf yoktu ve tüm dükkânlar kapalıydı.

Yazının Devamını Oku

Çocukları resimle iyileştiriyor

10 Mart 2023

Öğretmen eşi ve 10 yaşındaki kızıyla arabasının arkasına doldurdukları boya, resim defteri, boyama kitabı gibi malzemelerle sokak sokak gezip çocukların kafasını dağıtmaya kendini adadı.

GÜNDE BİN ÇOCUK

Aydoğan, bu anları sosyal medya hesabında paylaşınca gönüllülerden malzeme desteği yağdı. Daha sonra yanına sahada gönüllü çalışan çocuk psikoloğu, hemşire, doktor ve özel eğitim öğretmeni de eklendi. Sosyal medyadan etkinlik yeri ve saatini duyaran Aydoğan, “Bir gün etkinlikte 50-60 kişi beklerken yaklaşık bin çocuk geldi. Ne yapacağımızı şaşırdık” diye konuştu.

Bir sonraki etkinliği down sendromlu ve otizmli çocuklarla yapacaklarını belirten Aydoğan, “Şu an yaşadıkları travmanın farkında değiller. Boşluktalar. Bizim bu boşluğu doldurmamız lazım. Bölgeye destek olmak isteyen sanatçılara, biliminsanlarına ve psikologlara sahaya gelme çağrısında bulunuyorum. Bu çocuklar sadece birebir ilgi istiyor” dedi.

23 yıldır ressamlık yapan Vahap Aydoğan, 1 saat için planladıkları etkinliklerin 3 saati aştığını belirtirken, çocukların gitmek istemediğini söyledi.

Yazının Devamını Oku

Depremzedeler için ağaç evler yapılıyor: Ucuz ve hızlı

10 Mart 2023

Gaziantep’te depremzedelerin barınma sorununu çözmek için çözümler üretiliyor. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, maliyet olarak konteyner ve taş yapılardan daha avantajlı olan ahşap evler üretmeye başladı. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Kent Estetiği ve Yeşil Alanlar Daire Başkanı Gazi Kördeve ağaç evlerin gelecek hafta devreye sokulacağını söyledi.


Kalıcı konutlara geçiş için çok uygun bir ürün olduğunu ifade eden Gazi Kördeve, “Demonte edildiğinde ahşap malzemelerin farklı alanlarda tekrar değerlendirilmesi mümkün” dedi.

Pazartesi itibarıyla günlük 150 tane evi sahaya indireceklerini söyleyen Gazi Kördeve, ”Montaj dahil, günlük 100 adet yerinde kurabilme kapasitesine sahibiz. Zamanla bölge-ülke geneline de yayılabilir. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı kendi atölyelerimizde, Gaziantep Valiliği ve firmalarımızın da ortaklığı ile Küçük Organize Sanayi Bölgesi’nde üretiyoruz. Ağaç evler, demonte malzemelerden hazırlanıyor. Dolayısıyla bulunduğu yerde büyük bir hacim kaplamıyor ve depolama sorunu az” dedi.

UCUZ VE YALITIMI İYİ

Maliyet olarak konteyner ve taş yapılardan daha avantajlı olduğunu belirten Kördeve, “Sahada son kullanıcının bulunduğu yerde, geçme sistemlerle hızlı bir şekilde montaj yapılarak kullanılabiliyor. Isı yalıtımı daha iyi. Konteynerlere göre sıcağa ve soğuğa karşı ısı geçirgenliği daha az. Gaziantep’in yaklaşan yaz sıcağına da çok uygun. Böceklenme ve su yalıtımı gibi durumlar için özel bir vernikle kaplanıyor” diye konuştu.

EBATI BÜYÜTÜLEBİLİR

Yazının Devamını Oku

Bu kareden sadece İlayda hayatta

9 Mart 2023

Öğrenci evinde kalan ve 4 arkadaşını da depremde kaybeden Ülger, o anları anlattı:


Arama kurtarma ekipleri, enkazdan çıkardıkları İlayda’yı hastanede ziyaret etti.

“Daha önce Pötürge depremini Adıyaman’da hissetmiştim. Bu yüzden deprem konusunda çok araştırma yapmıştım. Telefonumda düdük uygulaması bile vardı. Ama enkazda tüm iletişim koptu, acil numaralar bile aranamadı. Dışarıdan hiçbir ses duymuyordum ama üzerimde biri gezerken ‘Buradayım’ diye bağırıyordum. Yanıma düşen masanın demir ayaklarına molozlarla vurmaya çalışıyordum. Ama molozlar elimde un ufak oluyor, dağılıyordu. Soğuktan çok etkilenmiştim. Kendimi rahatlatmak için telefonumda kayıtlı şarkıları açıp dinledim ve kurtarılmayı bekledim. Enerji harcamamak için daha çok uyuyordum. ‘Şu an dinlenmem lazım, kurtarılmam vakit alabilir’ diyordum. Nitekim telefonumun şarjı 1.5 gün dayandı. Sonunda ekipler beni fark etti ve enkazdan çıkardı.”

5’i de Adıyaman Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi 4’üncü sınıf öğrencisiydi. Dilek Apartmanı depreme dayanamayıp çöktü ve 5 yakın arkadaştan 4’ü can verdi. Sadece İlayda Ülger sağ kurtuldu. Onlardan geriye bu fotoğraf kaldı.

Yazının Devamını Oku

Bu birimlere ihtiyaç var

9 Mart 2023

AFET BAKANLIĞI

PROF. DR. MİKDAT KADIOĞLU-İTÜ ÖĞRETİM ÜYESİ

Mevcut şekliyle AFAD’ın yetkileri sınırlı. Bunun yerine ‘Şehircilik ve Afet Yönetimi Bakanlığı’ kurulabilir. Afet yönetimi risk ve kriz yönetimidir. Yani işin esas kısmı afetten önce yapılır. Hem riski azaltacak hem de krizi yönetecek yapıya ihtiyaç var. Öncelik toptan göçmeyi önlemek olmalı. İnsanlar evinde otururlarken iyileştirmeler en basit, en pratik şekilde badana-boya gibi yapılmalı.

ACİL DURUM KURUMU

HÜSEYİN ALAN-JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI BAŞKANI

Çevre ve Şehircilik birbirinden ayrılmalı. ‘Afet, Acil Durum ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ ya da buna eşdeğer bir yapı kurulmalı. Her türlü doğa ve teknoloji kaynaklı afetlere göre hazırlanılmalı. Bu kurum biyolojik, hidrolojik, meteorolojik afetlere de hazırlıklı olmalı. İmar-şehircilik, sağlık, altyapı-ulaştırma bakanlıklarını da sorgulamalı. Örneğin, ABD’de bunun için ‘Federal Acil Durum Yönetim Kurumu’ bulunuyor. Japonya’da Afet Bakanlığı var.

Yazının Devamını Oku

İstanbul’dan tersine göç teşviki

8 Mart 2023

- Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, İTÜ Acil Durum ve Afet Yönetimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi: İstanbul’un artık Türkiye’ye yayılması gerekiyor. ‘İstanbul Bakanlığı’ kurulup nüfusunun 5 milyona indirilmesinin planlanması da gerekebilir. Geriye göç kuvvetlice teşvik edilmeli.

5 BÖLGEYE AYRILMALI

- Faruk Göksu, Şehir Plancısı: İstanbul’un nüfusu yüzde 25-30 azaltılmalı. İstanbul’daki 39 ilçe idari sınırları, yapay ve doğal eşikleri dikkate alınarak alt bölgeler kurgulanmalı. İstanbul 5 bölgeye ayrılmalı. 

ALTERNATİFLERİ YOK

- Pelin Pınar Giritlioğlu, Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı: Nüfusun seyreltilmesi şart. İstanbul’dan gitmek isteyen çok kişi var. Ancak alternatifleri yok. 

ARTIK OBEZ ŞEHİR

- Afşin Hatipoğlu, Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkanvekili, Avukat: İstanbul obez bir şehir. İstanbul, gayriresmi nüfusuyla 20 milyon insanın yaşadığı bir şehir haline geldi. Kentsel dönüşüme, İstanbul’un boşaltılmasıyla başlanmalı. 

KUZEYE TAŞINMA OLMAZ

Yazının Devamını Oku

Geri Dönün... Geçmişi yok olan kentin antikacısı

6 Mart 2023

Depremde evinin ağır hasar gördüğünü, ailesinin yaralandığını anlatan Sincan, “Depremin üçüncü günü dükkanı görmeye geldim. Yolda yürüyerek gelirken bildiğim tüm tarihi yapıların, devlet binalarının dahi çöktüğünü gördüm. ‘Benimkisi de gitmiştir’ diye içimden geçirirken, bir geldim ki bina dimdik ayakta. Çok şaşırdım. Depremin başından beri arama-kurtarma ve diğer çalışmalarda koşturuyorum. Ancak son 10 gündür dükkanı yeniden açmak istedim. Çünkü Hatay’ı yalnız ve ıssız bırakamayız. Tek olma şansımız yok” diye konuştu.

BAYRAK İNMESİN, EZAN SUSMASIN

“Dükkana geldik ve bayrağımızı astık. Baktık ezan okunmuyor, ezan da okuduk. Kentimizde bayrak inmesin, ezan susmasın” diyen Sincan sözlerine şöyle devam etti: “Benim bir kaset koleksiyonum var. Bir gün cebime Pink Floyd’un bir albümünü koydum. Açtığımda ilk olarak ‘Wish you were here’ çaldı. Sonra o video sosyal medyaya düşmüş, haberim yoktu.”

‘KEŞKE BURADA OLSALARDI’

“‘Keşke burada olsaydı’ dediğiniz biri var mı” sorusunu ise “Elbette. Öğretmen arkadaşım Murat Ali Yapar ve avukat eşi Alev’in burada olmasını isterdim. Enkaz altından kol kola, birbirlerine sarılmış halde çıkardım cenazelerini. Bizzat ben çıkardım. Allah böyle ölümü kimseye göstermesin. ‘Keşke olsaydı’ dediğim daha birçok arkadaşımı kaybettim maalesef” diye yanıtladı.

Müzikle insanlara moral ve motivasyon vermeye çalıştığını söyleyen Sincan, ‘yas varken müzik olmaz’ diye tepki de aldığını, ancak genel bakışın oldukça olumlu olduğunu söyledi. “Bölgede görev yapan güvenlik güçlerimiz de çaya, sohbete uğruyorlar. Birbirimize moral ve destek veriyoruz. Kendimi böyle daha güçlü hissediyorum” diye konuştu. Kurtuluş Caddesi’nde şu an tek esnaf olduğunu söyleyen Sincan, Antakya’nın birkaç yerinde kahveci, kebapçı, ayakkabıcı gibi dükkanların yavaş yavaş açılmaya başladığını aktardı.

YOGA STÜDYOSUNDA KALIYOR

Yazının Devamını Oku

300 deniz rampası kurulmalı

4 Mart 2023

LİMANLAR ÜS OLMALI

Cem Gürdeniz (Emekli Tümamiral)

- Büyük bir depremde İstanbul’a ulaşım çok güç olacak. O yüzden en kritik alan deniz. Şu an İstanbul’da 17 deniz rampası var. Bu sayının tüm sahillerde, Boğaz hattında ve Haliç’te 300’e ulaşması gerekiyor.

- Koskoca İstanbul’da 6 deniz tahliye noktası var. Hızla yeni alanlar belirlenmeli.

YÜZEN İSKELELER HAYATİ ÖNEMDE

- Sadece deniz rampaları yetmez. Yardımlar denizden gelecek. Güncel iskelelerin ve yeni yapılacak deniz rampalarının şehrin iç kesimlerine rahat şekilde ulaşımı aktarması gerek. Bunun için entegre yollar yapılmalı. Sahil kesimlerinde sahra hastanelerinin ve çadır kentlerin kurulmasına uygun, denize çok yakın bölgelerde açık alanlar oluşturulmalı. Bazı yerlere önceden hazırlanmış ve yedekte çekilebilen şatlar (yüzen iskeleler) götürülerek bağlanmalı veya demirletilerek üzerine gemilerin yanaşması sağlanmalı.

- Marmara’daki limanlar güç toplama merkezleri olarak belirlenmeli ve şimdiden hazırlanmalı. Hangi limanda sahra hastanelerinin kurulacağı belirlenmeli.

Yazının Devamını Oku

Sarsıntıyı erken hissediyorlar

2 Mart 2023

Depremlerin ardından, hayvanların sarsıntıları önceden hissedip hissetmediği konusu da gündeme geldi. Bazı depremzedeler sarsıntıyı önceden hisseden evdeki can dostları sayesinde dışarı çıktıklarını söyledi. Bu konuyu uzmanlara da sorduk. Türkiye’nin sayılı kuş veterinerlerinden Burak Uçar şunları söyledi:

“Hayvanlar bizim farkında olmadığımız frekansları ve ses titreşimlerini ayırt edebilir. Kuşlar ve köpekler için de bu geçerli. Örneğin titreşime karşı en hassas yılanlardır. Bir yaprak daha havadayken yere düşünce çıkaracağı titreşimi hisseder. Kuşlarda ise diğer hayvanlardan farklı olarak ultraviyole (UV) görüş vardır. Güneşten gelen ışınları, UV özelliklerine göre ışın dalgalarını görürler. Deprem anında ise iyon transferi söz konusudur. Yerin altından çıkan iyonizayon olayını kuşlar görebilir. Yine deprem manyetik alanla da alakalıdır. Kuşlar için bu çok önemlidir.

KAFESTE ÇIRPINIR

Tabii kuşların insanlardan farklı olarak tehlike anında kanat çırpma ve uçma şansı var. Ancak evdeki bir muhabbet kuşu kaçamadığı için kafeste çırpınıyor ve kendini sağa-sola çarpıyor. Muazzam hassas canlılardır. Örneğin eskiden madenciler kömür madenlerine inerken yanlarında kanarya götürürlermiş. Çünkü havada zehirli bir gaz varsa, koku duyusu gelişmiş olduğundan dolayı ilk olarak kanaryayı öldürürmüş ve bu olursa madenciler derhal kaçarmış.

TAMAMEN BİLİMSEL

Şehir efsanesi zannedilen bu tarz konular tamamen bilimsel ve daha önce de tespit edilmişlerdir. İnsanlık bu metotları yıllarca kullandı. Hiçbir teknolojik alet, UV görüşe sahip bir kuş kadar hassas olamaz. Bir posta güvercini İstanbul’dan Erzurum’a gidip gelebiliyor. Hepsi UV görüşle alakalı. Bir de şu var; bu tepki her kuşta yüzde 100 aynıdır diyemeyiz. Nasıl ki her insanın tat ve koku duyusu farklıysa, bazılarının gözü bozuk ve gözlük takıyorsa, kuşlar için de bu geçerli.”

‘HUZURSUZ OLUYORLAR’

- Hayvan davranışları konusunda uzman olan Uludağ Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’nde İç Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ebru Yalçın ise şunları söyledi: “Hayvanlar bizden çok daha iyi duyabildikleri için, yerdeki titreşimi ve sarsıntıyı da daha iyi anlayabiliyor. Dalga boyu farklı olan sesi, ışığı görüp duyabiliyorlar. Yerküredeki sarsıntılar yukarı doğru geldikçe erkenden bir huzursuzluk başlıyor. Sadece muhabbet kuşları da değil, bazen bu tür büyük yer sarsıntılarından 2-3 gün önce bile karıncalar yön değiştiriyor ya da kuşlar uçma rotalarını değiştirebiliyor. Elektromanyetik alandaki değişimlerin de hayvanları şaşırttığı ve huzursuz ettiği söyleniyor. Japonya’daki büyük depremlerde de benzer gözlemler yapılmış.”

Yazının Devamını Oku

Kahramanmaraş’ta hayvancılık yapanlara destek devam ediyor

20 Şubat 2023

Deprem bölgesinde hayvancılıkla uğraşanlar da zor günler geçiriyor. Tarım ve Orman Bakanlığı konuyla yakından ilgileniyor. Kahramanmaraş’taki İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’ndeki çalışmaları yerinde izledik. Yem dağıtımı, yıkılan ağıl ve ahırlar nedeniyle açıkta kalan sürülere branda temini, elde kalan sütlerin fabrikalara ve üreticilere ulaştırılması öncelikler arasında. Enkaz altında kalan küçükbaş - büyükbaş hayvanların bakanlığa bağlı veterinerler tarafından tedavisi de sürüyor. Depremin 12’nci gününde mucize şekilde hayvanlarını kurtaran ve yem yardımı alan köylüler memnun.



Türkiye’yi sarsan deprem felaketinde hayvancılık da darbe aldı. Hayvancılıkla uğraşan birçok kişi ahırlarının yıkılması, hayvanlarının enkaz altında kalması ve yem - saman tedariki sorunları ile mücadele ediyor. Depremin merkez üssü Kahramanmaraş’taki İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nde bu konuda hummalı bir çalışma söz konusu. Bölgede Kahramanmaraş İl Müdürü Ramazan Bilir’e ek olarak, İstanbul İl Müdürü Ahmet Yavuz Karaca ile Kayseri İl Müdürü Mustafa Şahin görev yapıyor.

Depremin hemen ardından çalışmalara başlayan ekip personel ve gönüllülerle birlikte başta yaklaşık 800 kişi olsa da krizin ilk safhasının atlatılmasıyla sayısı yarı yarıya düşmüş. Aynı zamanda sıcak yemek, gıda, giyecek, çadır ve ekipman için de büyük bir merkez haline getirilen Kahramanmaraş İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, bölgeye gelen yardım TIR’larının da dev bir deposu haline dönüşmüş durumda.


Yazının Devamını Oku

Aras’ın kahramanı Yosefit hemşire

20 Şubat 2023

İsrailli hemşire Yosefit Moshe, deprem felaketinde Türkiye’ye gelen ve canla başla çalışan yabancı sağlık görevlilerinden biri. Tedavisini yürüttüğü 4 yaşındaki Aras’a sarıldığı fotoğrafla hafızalara kazındı. İsrail hükümetinin resmi hesabından paylaşılan fotoğrafa, “4 yaşındaki Aras ve annesi Türkiye’deki depremin ardından kurtarıldı. Farklı hastanelerde tedavi altına alındılar. Schneider Hastanesi’nde yoğun bakım ünitesi hemşiresi ve İsrail’in insani yardım misyonu üyesi olan Yosefit Moshe ve İsrail’in insani yardım misyonu üyesi Aras’ı tedavi etti. Uykuya dalana kadar ona sarıldı” denildi. Bu paylaşımın peşine düştük ve Yosefit hemşireye ulaştık.

‘ONU İLK GÖRDÜĞÜMDE YIKILDIM’

15 yıllık meslek hayatında 10 yıldır pediyatri yoğun bakım hemşiresi olarak görev yapan Yosefit Moshe, Schneider Çocuk Hastanesi’nde çalışıyor. İsrail’in Petah Tikva kentinde yaşıyor ve 41 yaşında. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) ile birlikte gönüllü olarak deprem bölgesine gelmiş. Bölgede 1 hafta kaldığını belirten Moshe, “Aras bizim ilk hastamızdı. Enkaz altından çıkarılmıştı. Dehidrasyon ve hipotermi yaşıyordu. Çok zayıf düşmüştü. Onu ilk gördüğümde yıkıldım ve yardım etmek için elimden geleni yaptım. Uyanır uyanmaz gülümsedi ve kola istedi” diye konuştu. Aras’ın çok zayıf ve yorgun bir sesle konuştuğunu belirten Yosefit hemşire, “O kadar tatlıydı ki, istediği her şeyi ona vermek ve yüzünü güldürmek için elimizden geleni yaptık. Anne olmasam da Aras’ın annesinin hayatta olduğunu duyunca bir anne kadar rahatladım” dedi.

‘TÜRKLERE HİZMET ETMEK ONURDU’

Yazının Devamını Oku

Elveda şehrim... Tahliye uçağında hüzün

20 Şubat 2023

UÇAK kalkmadan yaşadığı yere son kez bakıp ağlayanlar var. Bir teyze yeniden sarsılmış: “Çok kez uçağa bindim ama kalkıştaki sallantıda depremi hatırladım, çok kötü oldum.”

Aslen Hataylı olan ama uzun süredir Hatay dışında yaşayan bir kişi ise “Hatay bitmiş. Ama ben memleketimle vedalaşmaya, helalleşmeye geldim” diyor.

Seda TÜRKOĞLU

Uçakta birbiriyle dertleşen depremzedelerin diyalogları duyuluyor. Herkes birbirine evlerinin durumunu, deprem anında neler yaptıklarını anlatıyor. Tabii uçaktaki tek grup depremzedeler değil. Yolcular arasında arama kurtarma görevlileri, sağlıkçılar, güvenlik görevlileri, saha gönüllüleri ve benim gibi gazeteciler de var. Yolculuk boyunca depremzedeleri dinliyor ve yıkım üzerine fikir teatisi yapıyorlar.

Yazının Devamını Oku

Yaptığı binada tek bir tabak bile kırılmadı

17 Şubat 2023

Kahramanmaraş’taki mağaza, CNN Türk yayınıyla birlikte sosyal medyada da bir numaralı gündem oldu. Biz de o zücaciyeciyi bulmak üzere yola çıktık. Mağazanın bulunduğu Onikişubat ilçesine bağlı İsmet Karaokur Bulvarı’nda o kadar çok yıkım vardı ki, fotomuhabir arkadaşım Levent Kulu ile “Bu nasıl olabilir?” diye sürekli birbirimize sorduk. Adrese vardığımızda ‘Eva Home’ adlı mağaza denildiği gibi sapasağlam karşımızdaydı. Dükkân kapalıydı ve vitrinindeki tabak çanak dahil her şey muntazam bir şekilde yerli yerindeydi.

‘GEREKENİ YAPTIK’

Zücaciyenin üzerindeki bina da yanındaki ikiz blokla birlikte yıkıntıların arasında dimdik ayakta duruyordu. Hemen, günlerdir Türkiye’nin konuştuğu o müteahhidi aradık. Blokları yapan Öncül Yapı A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akın Öncül, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Matematik Bölümünü birincilikle bitirmiş. 1982 doğumlu ve ailesiyle birlikte 2005 yılından bu yana inşaat sektöründe.

‘TEBRİK YAĞIYOR’

Çok sayıda takdir, tebrik ve dua telefonu aldığını anlatan Öncül özetle şunları söyledi: “Öncelikle acımız çok büyük, milletimizin başı sağ olsun. Biz projelerimize ve mevzuata uygun olarak işimizi yapmaya çalışıyoruz. Teknik personelimiz ile birlikte daima işimizin başındayız. Denetim ve kontrollere inşaatlarımızın her aşamasında önem veriyoruz. Firma olarak Kahramanmaraş’ta faaliyetimizi sürdürüyoruz. Çok şükür depremde ağır hasarlı bir binamız olmadı.”

Yazının Devamını Oku

Ebrar Sitesi’nin enkazı kum gibi... 8 blok 320 daire un ufak serilmiş

15 Şubat 2023

Felaketin dokuzuncu günü olan dün Ebrar Sitesi’nin enkazı, altındaki kayıplarını bekleyenlerle doluydu. Ancak bekleyişte umudun yerini acı ve öfke almıştı. Neredeyse konuştuğum herkes ilk üç gün kimsenin kendilerine yardım etmediğinden şikâyetçiydi. Gelen her resmi görevliye, kurtarma ekibine ve gazeteciye dert yanıyorlar, şikâyetlerini ve üzüntülerini dile getiriyorlardı. Enkazda olup bitenleri anlamaya çalışırken, kaybı olduğu anlaşılan ve ağıt yakan gözü yaşlı bir kadın, “Işıl, sen Işıl mısın?” diyerek bana sarıldı. Daha sonra enkazın altında kızı Işıl’ın kaldığını, beni ona benzettiğini öğrendim. Bir süre birbirimize sarılıp ağladık ancak acılı anneyi teskin etmek elbette mümkün değildi. Çevrede, enkazdan sağ kurtulup yakınlarını bekleyen çok sayıda insan da vardı. 16 yaşındaki Ebru ablasıyla birlikte enkazdan sağ çıktı ancak ailesinin geri kalanını kaybetti. Yaşadığı kayıplara rağmen “Ben şikâyet etmeye utanıyorum çünkü en azından ailemden biri de sağ çıktı. Kimsesi olmadan çıkanlar var” diye ağladı.



Z BLOK BİLMECESİ

Ebrar Sitesi’nden sağ çıkan bir diğer kişi 34 yaşındaki Aydın Oğuz Tuğal’dı. Rehber öğretmenlik yapan Tuğal, enkaz altındaki eşi Tuğba (30) ve kızı Esila’dan (6) umutlu bir haber bekliyordu. Aydın Oğuz Tuğal felaketin 6’ncı saatinde çevredekiler tarafından tesadüfen kurtarılmıştı. Kendisinin deprem gecesi salonda uyuyakaldığını, eşi ve kızının ise yatak odasında bulunduğunu anlattı. “Ben herkesin sesini duyuyordum ama kimse beni duymuyordu. Ya hâlâ aşağıda benim gibi olanlar varsa” diye endişelerini dile getirdi. 9’uncu katta oturan Tuğal ailesi, Z Blok’ta yaşıyordu. En son inşa edilen Z Blok, arama kurtarma çalışmalarında da en çok zorlanılan yer olarak biliniyor. Zira hem en arka tarafta kalıyor ve hem de yanında çökmemiş ve ağır hasarlı bir bina bulunuyor. Bu nedenle özellikle bu bloktaki çalışmalar güçlükle yürütülüyor. Z Blok’taki yakınlarını bekleyenler, buradan neredeyse hiç sağ çıkan olmadığını belirtiyor.


Yazının Devamını Oku

Asıl kahraman Türk halkı

11 Şubat 2023

Yunanistan’ın konsolosluk basın müsteşarı Dimitrios Moustaklis “Ekiplerimiz Hatay’da. Yaklaşık 50 kadar Yunan personel sahada görev yapıyor. AFAD’la koordine çalışıyorlar. Ekiplerimizle gurur duyuyoruz. Ancak gerçek kahraman Türk halkı” dedi. Rusya Acil Durumlar Bakanı Danışmanı Danial Martinov “Profesyonel ekiplerimizi Türkiye’ye gönderdik. Birlikte bu acıyı aşacağız” açıklaması yaptı. İspanya’dan gelen arama-kurtarma ekibi “Bomberos GIRECAN” da Twitter’dan halkın kendilerine verdiği pidelerin fotoğrafını paylaşarak şu notu düştü: “Bizi yolda durdurup bu yemekleri verdiler. Ne kahvaltıya ne de başka bir şeye para ödetiyorlar. Tüm halk acil kurtarma ekibine dönüşmüş. Unutmayın, başkahraman onlar. Bizler sadece birer umuduz.” (Seda Türkoğlu)

ZEYNEP HANIM KORKMA DANİEL BURADA

Hatay’a Almanya’dan gelen arama-kurtarma ekibi kısa sürede çok zorlu operasyonlara imza attı. Bir görevlinin enkaz altındaki kadını kurtarırken söylediği sözlerin videosu da izleyen herkesi duygulandırdı. Alman görevli, Türk doktorlardan öğrendiği birkaç Türkçe kelime ile enkaz altındaki kadını sakinleştirmeye çalışırken, “Zeynep Hanım, Daniel burada korkma” diye seslendi. 


 

DÜNYA KOŞTU GELDİ

Türkiye’de halihazırda 60’tan fazla ülkeden arama-kurtarma ekibi görev yapıyor. Son verilere göre, 725 kişilik personeliyle Azerbaycan sahada en kalabalık ekibe sahip ülke. Azerbaycan’ı 450 personel ile İsrail takip ederken, Fransa’nın 204, Hindistan’ın 201, KKTC’nin 200, ABD’nin 159, Macaristan’ın 156, Rusya’nın 150, Irak’ın 150, Meksika’nın 145, Avusturya’nın 105, Bosna Hersek’in 104, El Salvador’un 100, Gürcistan’ın 100 ve Özbekistan’ın 100 kişilik ekibi bulunuyor. Bu ülkelerin dışında 70’e yakın ülke, farklı sayıdaki ekibiyle AFAD ile koordineli bir şekilde arama-kurtarma çalışmalarında yer alıyor.

AZERBAYCAN

Yazının Devamını Oku

Dünya çifte depremi analiz ediyor... Devasa enerji açığa çıktı

11 Şubat 2023

TÜRKİYE’deki deprem felaketinin büyüklüğünden ziyade yıkıcılığı tartışma konusu oldu. Zira benzer büyüklükteki bazı depremler bu denli büyük bir alanı ve nüfusu etkilememişti. ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu (USGS), Türkiye’nin 10 şehrinde büyük yıkıma yola açan, yaklaşık 15 milyon kişiyi etkileyen, 8 ülkede hissedilen depremin neden bu kadar yıkıcı olduğunu araştırdı.

ENERJİNİN BÜYÜKLÜĞÜ YIKICI

Amerikan Washington Post gazetesinin aktardığına göre, depremlerin yıkıcılığında altyapı sorunları kadar deprem sırasındaki sismik aktivite ve açığa çıkan enerji de etkili oluyor. Gazete, büyüklüğü kaydetmenin bilim insanlarına depremlerin ölçeği hakkında bir fikir verdiğini ancak bu doğa olaylarının serbest bıraktığı enerjinin onları ölümcül yapan etmen olduğunu aktardı. Depremlerin şiddeti logaritmik olarak ölçülüyor ve her bir derece arasında 10 birim fark bulunuyor. Örneğin, 7.0 büyüklüğündeki bir deprem 6.0 büyüklüğündeki bir depremden 10 kat, 5.0 büyüklüğündeki bir depremden ise 100 kat daha güçlü olarak kabul ediliyor. Ancak depremde açığa çıkan enerjiler, her bir basamakta 32 kat şiddetleniyor. USGS’de jeofizikçi olarak görev yapan Dara Goldberg, “4.0 ve 4.1 büyüklüğündeki depremler ile 7.7 ve 7.8 büyüklüğündeki depremler arasında açığa çıkan enerji aynı değil” diyor.

BİR YILDAKİNİN YÜZDE 26’SI

Öte yandan, Kahramanmaraş merkezli deprem felaketi son 365 günde dünyadaki depremler sonucu açığa çıkan toplam enerjinin yüzde 26’sına karşılık geliyor. Yani başlı başına Türkiye’deki depremler, 1 yılda açığa çıkan yeraltı enerjilerin 4’te birinin bir günde açığa çıkmasını sağladı. Bu da depremi oldukça yıkıcı hale getirdi. Bu arada Türkiye’deki iki depremin açığa çıkardığı enerji, son 3 ayda dünyada kaydedilen tüm depremlerde açığa çıkan enerjilerin toplamından bile daha fazla olarak hesaplandı.

HAİTİ DEPREMİNİN 15 KATI 5 BİN BOEİNG UÇURABİLİR

Yazının Devamını Oku

Sahadakiler anlattı: Tarifsiz duygular içindeyiz

10 Şubat 2023

Amasra’da TTK’ya bağlı maden işçisi olarak çalışan ve şu an Hatay’da arama-kurtarma çalışmalarına katılan Talip Uçar, 5 yaşındaki Sidra’yı kurtardığı anları şu sözlerle özetledi: “Anlatılmaz yaşanır. Daha önce de arama kurtarma faaliyetlerinde görev aldım. Ancak her seferinde çok etkileyici anlar yaşıyoruz. Başta sadece babası orada sandık fakat madenci ışığını enkaza tutunca Sidra ile göz göze geldim. Ben onu, arkadaşlarım da beni çeke çeke kızımızı içeriden kurtardık. Tarifi mümkün olmayan duygular içindeyiz.”

İNSANÜSTÜ MÜCADELE

Sahada büyük bir ekiple aralıksız çalışan en önemli kurumlardan biri de Arama Kurtarma Derneği AKUT. AKUT Başkanı Zeynep Yosun Akverdi, “Depremlerin ilk saatlerinden beri AKUT’un tüm ekipleri bölgede durmaksızın çalışıyor. Şu anda 30 ekip, sahada 760 masa başında 300 olmak üzere binden fazla gönüllümüz, 4 köpeğimiz ve 49 aracımızla birlikte arama kurtarma çalışmalarını yürütüyoruz. Soğuğun, yorgunluğun yıldıramadığı ekiplerimiz sahada, uyku bilmez ekiplerimiz masa başında insanüstü çabayla emek vermeye devam ediyorlar” dedi.

UMKE HAYAT DAMARI

Sahada durmaksızın çalışan bir başka grup ise kısaca ‘UMKE’ olarak bilinen Sağlık Bakanlığı’na bağlı Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi. Sağlık Bakanlığı’ndan Hürriyet’e yapılan açıklamaya göre deprem bölgesinde 1251 ambulans, 5 uçak ambulans ve 245 UMKE aracı görev yapıyor, 15 bine yakın UMKE ve Acil Sağlık personeli, sağlık tesislerinde 18 bine yakın doktor ve 111 bini aşkın sağlık personeli olmak üzere toplamda yaklaşık 144 bin personel canla başla çalışıyor.

 

Yazının Devamını Oku

Yardım gönderirken bunlara dikkat edin

9 Şubat 2023

1- İHTİYAÇ TESPİTİ

Afet bölgelerinin ihtiyaç listesinin günlük olarak değiştiğini unutmamakta fayda var. Bu nedenle, AFAD ya da Ahbap Derneği gibi sahada resmi olarak çalışma yürüten kuruluşlar başta olmak üzere, belediyeler gibi bölgeye ekip gönderen kuruluşların resmi internet hesaplarından ihtiyaç listesini kontrol edin. Önce gerçekten ihtiyaç olan malzemeleri tespit edin. Bu arada, bölgedeki soğuk hava koşullarını göz önüne alarak malzeme, kıyafet ve gıda gibi ihtiyaçları önceleyin.

2- TEMİN ETME

Doğru ihtiyaçları belirledikten sonra bunları temin etmeye odaklanın. Bölgeye gönderebileceğiniz sıfır ya da elinizde hali hazırda bulunan sıfıra yakın iyi durumdaki eşyaları belirleyin. Bunlar kış koşullarına uygun mont, kazak, eldiven, atkı, bere, çorap, sıfır iç çamaşırı, ayakkabı, bot, içlik gibi kıyafetler olabileceği gibi, battaniye, çadır, ısıtıcı, jenaratör, powerbank, çocuk bezi, kadın hijyen ürünleri gibi malzemeler de olabilir. Eğer şahsi çabalarınızla bir bütçe oluşturduysanız, toplu alımları gerçekleştirerek bunları ilgili kuruluşlara iletmek üzere bizzat temin edin.

3- SINIFLANDIRMA

Tespit ve temin ettiğiniz ürünleri doğru şekilde sınıflandırın. Elinizdeki farklı kategorilerdeki ürünleri bir araya getirip, “2 adet çocuk kazak” ya da “1 adet kadın M beden mont”, “100 adet battaniye” gibi notlarla ayrıştırın. Dağılmayacak şekilde paketleyip üzerlerine ne olduğunu yazın.

Yazının Devamını Oku

‘75 bin TL maaşlı’ yöneticisi olan lüks sitenin sakinleri: Zenginiz ama ‘keriz’ değiliz

4 Şubat 2023

SON dönemde birçok site yönetimi, fahiş aidat zamları ve şeffaf olmayan idari yapılarıyla gündemde. Suçlamaların merkezindeki son yer ise İstanbul Acıbadem’deki lüks bir site. Akasya Toplu Yapı Sitesi’nin yönetimi son bütçe görüşmelerinde, aylık olarak hizmet şirketine ödenen 55 bin TL’nin 95 bin TL’ye çıkarılmasına karar verdi.

MAAŞLARA FAHİŞ ZAM

23 Ocak tarihli toplantıda yönetime bağlı işletme müdürü olarak görev yapan Tuba P.’nin maaşı net 40 bin-brüt tahmini 75.5 bin TL, yardımcısı Ebru Ç.’nin maaşı ise net 22 bin-brüt tahmini 36 bin TL olarak belirlendi. Ancak blok temsilcileri, yapılması planlanan bu fahiş zammı reddetti. 27 blok temsilcisinin katıldığı oylamada, bazı temsilciler toplantıyı terk etti.

OLDUBİTTİYE GETİRDİ

Yazının Devamını Oku

Bu kuyrukluyıldızın tekrarı 50 bin yıl sonra! Comet’i izleme kılavuzu

31 Ocak 2023

Aslında biyolog olan ve hobi olarak astrofotoğrafçılık yapan Uygar Mitat, kuyrukluyıldızın nasıl oluştuğunu şu sözlerle anlatıyor: “Comet 2022 E3 (ZTF), adından da anlaşılacağı gibi 2022 yılında keşfedilen bir kuyrukluyıldız. Ancak Dünya’ya yaklaştıklarında keşfedilebilen kuyrukluyıldızlar özetle, gezegenlerin oluşumu sırasında meydana gelmiş buz, toz ve kayalardan oluşan gök cisimleri olarak biliniyor. Yani aslında yıldız değiller. Neptün tarafından geliyorlar. Güneş’in çevresinde hareket ediyorlar ve elips şeklinde bir yörüngeleri var. Zaman zaman Güneş’e yaklaşıyorlar ve bu ışık sayesinde Dünya’dan görünebilir hale geliyorlar. Güneş rüzgârları nedeniyle çekirdeğin dışına doğru itilen toz ve gazlar da kuyruk gibi görülüyor.

MODERN İNSAN İLK KEZ GÖRECEK

Astronomlar kuyrukluyıldızların yörüngelerini hesaplayarak tahminen ne kadar sürede aynı noktada olacaklarını hesaplıyorlar. Comet 2022 E3’ün de 50 bin yıl sonra aynı noktaya geleceği tahmin ediliyor. Yani 50 bin yıl önce bu noktadaymış ki bu da Neandertaller dönemine denk geliyor. Modern insan buna ilk kez tanık olacak diyebiliriz. ‘Yaşamda bir kez’ (Lifetime event) olarak adlandırılan bir deneyim yaşayacağız. Bir diğer özelliği, Temmuz 2020’de ‘NEOWISE’ kuyrukluyıldızından bu yana çıplak gözle görülen ilk kuyrukluyıldız olacak olması. NEOWISE kadar büyük olmasa da görmek mümkün olacak.”

EN İYİ TARİH 1 ŞUBAT

Mitat, kuyrukluyıldızın en net izlenebileceği tarihin 1 Şubat olduğunu söylüyor:

Yazının Devamını Oku

Gizli geçit ararken Kız Kulesi’nin yolu çıktı

28 Ocak 2023

Kız Kulesi sadece İstanbul’un değil Türkiye’nin ve hatta bölge ülkelerinin simge yapılarından biri. Son dönemde adı, geçirdiği köklü restorasyonla anılıyor. Bugün kulenin bulunduğu adacığın tarihi MÖ 5. yüzyıla kadar gidiyor. Ancak yapının bugüne uzanan hikâyesi 12. yüzyılda Bizans (Doğu Roma) döneminde başlıyor. 12. yüzyılda Bizans İmparatoru I. Manuel Kommenos, deniz üstündeki bu adacıkta savunma amacıyla bir kale yaptırıyor. Daha sonra bu kale gemilerin Boğaz’a giriş çıkışlarını kontrol etmek amacıyla kullanılıyor.

GİZLİ GEÇİDİ İNCELİYORDUM

Bugüne kadar Kız Kulesi’nin karadan bağımsız bir şekilde kayalıkların üzerinde durduğu biliniyordu. Ancak içmimar Misbah İşli, Kız Kulesi’nin geçmişte kara ile bağlantılı olduğunu öne sürüyor. Kız Kulesi’nin restorasyonuyla birlikte bu yapıya merakı artan İşli, bu konuda incelemeler yaparken ilginç bir bilgiye ulaşmış. O süreci şöyle anlatıyor: “Kule hakkındaki efsanelerin gerçek olup olmadığını anlamak istedim. Bunlardan en ilginci, 1960 yılında moleküler biyolog, fizikçi ve koleksiyoncu Sir Francis Crick’in, yanına gelen esrarengiz bir adamın kendisine sattığı defterle ortaya çıkmış. Bu defterde Kız Kulesi’ne ait bir çizimi gören Crick, Kız Kulesi’nin altında gizli bir geçit olduğunu tespit etmiş. Özellikle internette dolaşan bu iddiaları merak edip araştırmaya koyuldum. Hatta restorasyon aşamasında kuleyi ziyaret etme fırsatı bulup bizzat da tetkik ettim. Gizli bir geçitin izine denk gelmedim ancak karadan kuleye bir yolun varlığını tespit ettim.”


İçmimar Misbah İşli, uzaydan da görünen olası sütunlu yolun 3 boyutlu (3D) modellemelerini yaptı.

UYDUDAN NET GÖRÜLÜYOR

Söz konusu yolun denizin berrak olduğu günlerde yosunlu bir hat olarak göründüğünü belirten İşli, “Açık havalarda denizi Çürüksulu Yalısı önündeki merdivenli yoldan gözlemledim. Birkaç kez fotoğrafladım. Öyle ki, kuleye giden yolu net bir şekilde ayırt edebildim. Google Earth üzerinden alınan uydu görüntülerinde de, yol hattının Kız Kulesi’nin ne tarafına çıktığı rahat bir şekilde görülebiliyor” diyor.

Yazının Devamını Oku

İstanbul’dan dünyaya seslendi: Dostum’un kızından ‘baskı’ çağrısı

24 Ocak 2023

TÜRKİYE’de faaliyet gösteren Afgan derneklerinin katılımıyla İstanbul’da ‘Afganistan Kadınlarının Direnişini Destekleme Konferansı’ düzenlendi. Eski Afganistan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Mareşal Raşid Dostum’un kızı Rahila Dostum tarafından organize edilen konferansın açılışında Taliban tarafından öldürülenler için 1 dakikalık saygı duruşu yapıldı. Bini aşkın davetlinin katıldığı konferansın açılışında konuşan Rahila Dostum, “Afganistan’daki kadınların direnişini desteklemek ve bu yaşadıkları zulme karşı sessiz kalmamak her birimizin görevidir. Uluslararası toplumdan açık ve net şekilde kadınların temel haklarının geri alınması hususunda Taliban’a baskı yapmasını istiyoruz” dedi.

TÜRKİYE’YE TEŞEKKÜR

Dostum, Taliban’ın kadınlara karşı getirdiği yasakların dinde yeri olmadığını dile getiren Türk hükümetine, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya tek tek teşekkür etti. ‘İyilik Treni’ projesiyle Afganistan’a ulaştırılan insani yardıma dikkat çeken Dostum, “Dost ve kardeş ülke Türkiye’nin yaptıklarını hiç unutmayacağız” diye konuştu.

Dostum’un bu sözleri salonda büyük alkış aldı. Afgan medyası, Taliban’ın göreve geldiği 1.5 yılın ardından, İstanbul’daki konferansın ilk Taliban karşıtı organizasyon olması bakımından önem taşıdığını vurguladı.

ZULMÜN RESMİNİ YAPTI

AFGAN ressam Shabana Mohammedi, konferans boyunca sahnede doğaçlama resim yaptı. Mohammedi’nin Taliban zulmünü konu alan tablosu program sonunda davetlilere gösterilirken, eser büyük alkış topladı.

Yazının Devamını Oku

Kadın muhtar estetik izninde

23 Ocak 2023

İstanbul’un Şişli İlçesi’ne bağlı Teşvikiye Mahallesi’nin muhtarı Suzan Bektaş, sosyal medyadan yaptığı son paylaşımla gündeme geldi. Instagram hesabından duyuru yayınlayan Bektaş şöyle yazdı: “Sevgili komşularım ve dostlarım, geçirdiğim estetik ameliyat nedeniyle 1 haftalık bir araya ihtiyacım var. Doğrusu kendimi biraz şımartmak ve yenilenmek istedim. Bu kararımı da siz sevgili dostlarımla paylaşmak isterim. Bu kısa zamanda muhtarlıkla ilgili her türlü işleyiş kesintisiz ve her zamanki gibi devam edecek. Sadece çok sevdiğim sokaklarda olamayacağım ve internet/telefondan az bağlanacağım. Sonra yine sohbetlerde, ortaklaşmalarda, dayanışmalarda beraber olacağız. Sevgilerimle.”

DÜNYAYI KADINLAR YÖNETSİN

Bu samimi paylaşım kısa süre içinde yüzlerce beğeni aldı. Paylaşıma mahalleli olmayan kullanıcılardan da yorum geldi. Yorumlardan birinde, “Tesadüfen gördüm. Mahalleniz sakini değilim. Ama böyle medeni bir paylaşımı çok hoş buldum. Geçmiş olsun dileklerimle” ifadeleri yer alırken, bir diğerinde “Bu mahalleye taşınmak istiyorum” ve “Dünyayı kadınlar yönetsin” ifadeleri yer aldı.

KENDİMİ ŞIMARTTIM

‘Kendini şımartmak ve yenilemek istediğini’ söyleyen muhtar Suzan Bektaş, mahallenin sakini olan sanatçı kadınlarla sık sık bir araya gelerek istişarelerde bulunuyor.

 

Yazının Devamını Oku

Rami Kütüphanesi’nde bir gece yarısı

20 Ocak 2023

Saatler gece yarısına doğru ilerlerken, fotomuhabiri arkadaşım Murat Şaka ile arabaya bindik ve kütüphaneye doğru yola koyulduk. Sanayi bölgesi olarak bilinen Rami’nin ortasındaki kütüphane, güçlü aydınlatması ve büyük tarihi giriş kapısıyla bizi karşıladı. Açık otoparkta park sorunu yoktu ancak boş da değildi. Kütüphanenin büyüklüğü dikkate alınarak otoparka genişçe bir alan ayrılmıştı.

ÜNİVERSİTELİLER ÇOĞUNLUKTA

Ruhu ve tarihi olan bir yapının içinde olduğumuzu hissedebiliyorduk. Rami Kütüphanesi’nde halihazırda 6 farklı kütüphane hizmet verirken, 7 gün 24 saat açık olanı ‘İhtisas Kütüphaneleri’ne bağlı olan bir salondu. Kütüphane salonundaki masaların yaklaşık yarısı doluydu ve gece sakinlerinin büyük çoğunluğu üniversiteli gençlerdi. Ancak arada itfaiyecilik sınavına çalışan yaşça diğerlerinden büyük bir erkek dikkatimi çekti. Özetle, farklı yaş gruplarından ve çevrelerden ziyaretçiler vardı. Kadın-erkek dağılımı ise eşitti.

Kütüphane sakini üniversiteli gençlerle ayaküstü sohbet ettik. İstanbul Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü 2. sınıf öğrencisi Gürçağ Candan, Rami Kütüphanesi’ne ilk kez geldiğini belirterek, “Sınava çalışıyorum. Akşamüstü 8 gibi geldim. Buradan çıkıp direkt sınava gideceğim. Daha önce de birçok farklı kütüphanede çalıştım ancak ulaşımının rahat olması benim için bir artı” dedi.


Ders çalışmaya gelen öğrencilerden Gürçağ Candan

PRİZLERDEN ŞİKÂYETÇİLER

Karnı acıkan gençlerin bazıları gruplar halinde civardaki büfe ve çorbacılara gidip geliyordu. Sandalyeden yorulanlar koltuklarda dinleniyordu. Bazı masalardaki prizlerin henüz takılmamış olması ise gençlerin en büyük şikâyetiydi. Zira birçoğu şarjı biten telefonlarını ve laptoplarını şarj edebilmek için masa değiştirmek zorunda kalıyordu. Daha yeni açılması nedeniyle internet bağlantısında da zaman zaman aksama yaşanabiliyordu. Gece çay, kahve ve su otomatı olmaması da bir ‘sıcak içecek bağımlısı’ olarak beni üzdü.

Yazının Devamını Oku

Şarm el Şeyh’te turizm 10 yıldır Türklere emanet

18 Ocak 2023

Kahire ve İskenderiye’nin ardından Mısır’ın en önemli turizm merkezi olarak nitelendirilen Şarm el Şeyh, Türk turistler için de vizesiz seyahat imkanı sunan önemli tatil destinasyonlarından biri. Kent geçen yıl dünyanın her yerinden yaklaşık 10 milyon turisti ağırlarken Avrupalı, Amerikalı ve Asyalı birçok turistin en önemli aktarma durağı ise İstanbul oldu. THY Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Olmuştur, kente İstanbul aktarmalı uçuşların son dönemde arttığını belirterek, yoğun ilgiye vurgu yaptı. Olmuştur, “Halihazırda haftada 10 frekansa kadar uçuş gerçekleştiriyoruz. Bunu günde iki sefere çıkarmak için çalışmalar yürütüyoruz” dedi.

KÖRFEZ EMİRİ RIXOS’TA KALDI

THY’nin erişimle sağladığı katkının yanında Şarm el Şeyh turizminde etkisi olan bir Türk şirketi daha var. Kentte 10’uncu yılını tamamlayan Rixos Hotels, özellikle lüks tatil tercih edenlerin ilk adreslerinden biri. Mısır’daki ilk tesisini Şarm el Şeyh’te 2012 yılında açan şirket 2014, 2016 ve 2021 yıllarında ‘premium’ ve ‘+18’ kategorilerine yatırım yaptı. 2022’nin son çeyreğinde ise Golf Villas Sharm El Sheikh by Rixos’u faaliyete geçirdi. VIP segmente hitap eden Golf Villas, kasım ayında Şarm el Şeyh’te düzenlenen BM İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP27) Birleşik Arap Emirlikleri Emiri Muhammed bin Zayid bin Sultan en-Nehyan ve ekibini ağırladı.

 

Yazının Devamını Oku

Taliban şimdi de erkek doktora gitmeyi yasakladı

18 Ocak 2023

Afganistan’da Taliban’ın kadınlara yönelik baskı ve zulmü günden güne artıyor. Ülkede son olarak kadınların üniversiteye gitmesi ve çalışması yasaklanmış, Türkiye başta olmak üzere birçok ülke karara tepki göstermişti. Ancak baskı ve yasaklar bitmiyor. Kadınların sınırlı sayıdaki özgürlük alanları da tehdit altında. Son olarak, Taliban, ülkedeki kadınların erkek doktorlara gitmesini de yasakladı. Karara sosyal medyadan tepki veren yurtiçi ve yurtdışındaki kadın hakları aktivistleri, “Kadınların üniversitede okuyup doktor olmaları yasak. Şimdi erkek doktora gitmeleri de yasaklandı. Bu durumda kadınlara sadece ölmek kalıyor. Kadınlar ölüme mahkûm ediliyorlar” diyerek isyan etti.

GÜZELLİK SALONLARINA KİLİT VURULUYOR

Taliban’ın aynı yasak kapsamında kadın güzellik salonlarını da gelecek 10 gün içinde tamamen kapatacağı bildirildi. Baglan eyaletinde, Taliban’ın mülk sahiplerine, kadın güzellik salonlarına dükkân kiralamalarını yasakladığı, halihazırda işleyen salonların ise kapatıldığı belirtildi. Benzer şekilde, Kunduz, Takhar ve Badakşan’daki güzellik salonları da kapatıldı. Kapatılan salonlar kadınlar tarafından işletilirken, böylece kadınlarla ilgili bir sektörde kendi işlerini yapan kadınların çalışması da engellendi. Ülkenin eski bakanlarından Şebnem Nesimi, Taliban’ın son kararını kınayarak “Taliban’ın kadınlara açtığı savaşa karşı utandıran sessizlik sürüyor” diye Twitter hesabından açıklama yaptı.

VİTRİN MANKENLERİNİN YÜZÜNÜ KAPATTILAR

Ülkedeki bir diğer gelişme de kadın kıyafetleri satan vitrinlerdeki cansız mankenlerin yüzlerinin kapatılması oldu. Amerikan Associated Press (AP), abiye kadın kıyafeti satan mağazalarda, elbiselerin sergilendiği mankenlerin yüzlerinin kapatıldığı kareleri servis etti. Haberde, Taliban yetkililerinin esnaftan bu mankenlerinin kafalarını kesmelerini istediği, ancak esnafın maliyeti yüksek olan mankenlere zarar vermek istemediği ve yüzlerini kapama şeklinde çözüm bulduğu aktarıldı. Bazı mağaza sahipleri mankenlerin kafasını alimünyum folyo ile kaplarken, bazıları da eşarplarla daha estetik çözümler buldu.

AFGAN KADINLARIN RUHSAL VE ZİHİNSEL SAĞLIKLARI BOZULDU

Yazının Devamını Oku

Afgan kadınlar Hürriyet aracılığıyla dünyaya seslendi: Sesimiz olun zincirleri kıralım

17 Ocak 2023

Ajanslara neredeyse her gün Afgan kadınları hakkında yeni bir yasak haberi düşüyor. Afganistan’da ikinci Taliban dönemi yaşanırken, kadınların son 20 yılda geri kazandıkları hakları günbegün eriyor. Peki haberlerde üstünkörü okuyup geçtiğimiz, hakkında yasaklar çıkarılan, dört duvar arasına mahkûm edilen Afgan kadınlar sahiden ne durumda? Neler hissediyorlar? Bizlere neler söylemek isterler? İşte tüm bu sorulara cevap bulmak için çıktığım yolda, doğrudan konunun muhatabı kadınlara ulaşmaya çalıştım. Ancak bu hiç kolay değildi. Can güvenliğinden endişe eden kadınlar konuşmaya korkuyor ve ilk etapta doğal olarak bana güvenmiyorlardı. Konuşmak isteyenlerin ise dil bariyeri ve iletişim altyapı sorunları vardı.

O UÇAĞA BİNMİŞ

Yolum, Kazakistan’a göç etmek zorunda kalan üniversite öğrencisi Anka Hidayet ile kesişti. 21 yaşındaki Anka, Afganistan Amerikan Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümü 3’üncü sınıf öğrencisi. Babası uzun yıllardır önemli bir uluslararası örgütte çalışıyor. Taliban’ın göreve gelmesiyle birlikte ailece ülkeyi terk etmek zorunda kalmışlar. Anka ve ailesi, Ağustos 2021’de adeta can pazarının yaşandığı Kabil Uluslararası Havalimanı’ndaki bir uçağa binerek önce Pakistan’a gitmiş, ardından Kazakistan’a geçmiş. Şu an Kazakistan’ın başkenti Almatı’da yaşıyorlar. “Afganistan’da üniversite eğitimi yasaklanan kızlara ulaşmaya çalışıyorum” dediğimde, “Ülke dışındayım ama benim fikirlerimin bir önemi olmaz mı?” dedi ve kendi hikâyesini anlattı. Çok etkilendim. İngilizcesi iyi olduğu için samimi ve akıcı bir iletişim kurduk.

ZÜMRÜDÜANKA MİSALİ

Adını, yanarak kül olan ve küllerinden yeniden doğan mitolojik Zümrüdüanka kuşundan alıyor. Aslında hikâyesi de Anka kuşunu andırıyor. Siyaset bilimi eğitimine “ülkenin ilk kadın dışişleri bakanı olma” hayaliyle başlamış. Ancak üniversitenin ilk yılında Taliban rejimi yüzünden ülkeyi terk etmek zorunda kalmış. Afgan kadınlarının sesini duyurmak söz konusu olunca çok heyecanlandı ve ona yolladığım soruları aynı gün detaylıca yanıtladı. O kadar istekli, özenli ve cesurdu ki, isminin ve fotoğraflarının yayınlanmasından hiç çekinmedi. “Lütfen yaşadıklarımızı aktarın, sesimiz olun” dedi.

CESARET BULAŞICIDIR

Kadın hakları örgütleriyle bağlantıda olduğu için İngilizcesi olmayan kadınlarla da bağlantı kurmamı ve onlara ulaşmamı sağladı. Hepsinin tercümanlığını yaptı. Başta konuşmaya çekinen kadınlar, birbirlerinden cesaret alarak “Benim de söyleyeceklerim var” diye adeta sıraya girdiler. Ve o an içimden “Cesaret sahiden de bulaşıcıymış” diye geçirdim. Üstelik kadınların birçoğu isimlerinin ve fotoğraflarının yayınlanmasını özellikle isteyerek konuştu. Mevcut koşullar düşünüldüğünde, bu dünya için de Afgan kadınları için de büyük bir adım...

'NEFES BİLE ALAMIYORUZ'

Yazının Devamını Oku

Hürriyet yazdı, pasaportta fark krizi çözüldü

12 Ocak 2023

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, harç farkı alınmaması için ilgili birimlere talimat verdiklerini açıklarken şöyle konuştu: “Burada vatandaşımız haklı. Hepsi değil, bazı nüfus müdürlüklerimiz 31 Aralık’tan önce müracaat edip harcını yatıranlardan zam farkı almış. Bu da şikâyete konu oldu. Biz cuma akşamı (geçen hafta) talimat verdik. Bu hafta pazartesi itibarıyla, 31 Aralık 2022’ye kadar harcını yatırmış olanlardan bu farkın alınmayacağını bildirdik. Yani 1 Ocak 2023’ten önce harcını yatırmış vatandaşlarımızın ek bir ücret ödemelerine gerek yok.”

ÇİP KRİZİNE RAĞMEN REKOR KIRDIK

“Dünyada çip krizi olmasına rağmen Türkiye pasaport rekoru kırdı” diyen Soylu, şöyle devam etti: “710 bin yerli ve milli pasaport verdik. Hatta bu yıl milyonlarca pasaport basabilme kabiliyeti kazanıyoruz. Mart ayından sonra başka ülkelere de bir ihraç malzemesi olacak. Bunlar teknolojisi ve güvenlik kodları yüksek pasaportlar.

4.5 MİLYON PASAPORT TALEBİ

Normalde Türkiye’nin verdiği pasaport yılda yaklaşık 2 milyon 100 bin. Bu da hafta sonları hariç, günde 7-8 bin gibi bir pasaporta karşılık geliyor. Ancak biz bu yıl 4.5 milyon pasaport talebiyle karşılaştık. Yani normal talebin iki katını geçti. Nüfus idaremizdeki tüm çalışanlar hafta sonları ve akşam mesai yaptı. Onlar bizim kahramanlarımız. Kendilerine minnettarız ve müteşekkiriz.”

YILBAŞI SONRASI NORMALE DÖNDÜK

Acil olarak yurtdışına çıkması gereken kimseyi de mağdur etmediklerini belirten Soylu, “Yılbaşından itibaren müracaat eden herkes geçmişte olduğu gibi normal süreler içinde pasaportlarını alabilecek. 1 Ocak sonrası tüm pasaport taleplerini rahatça karşılıyoruz. Geçmişte birikenleri de peyderpey veriyoruz” diye konuştu.

Yazının Devamını Oku

Pasaportta 2023 şoku

10 Ocak 2023

PASAPORT harç ve ücretlerine 2023 yılı itibarıyla yüzde 123 zam gelirken, 2022 yılı fiyatlarıyla harç yatırıp, nüfus müdürlüklerinde randevu bulamadıkları için Ocak 2023’e tarih alanlardan harç farkı yatırmaları istendi. Örneğin dört kişilik bir aile Aralık 2022’de 225 TL defter bedeli ve 10 yıllık bordo pasaport için 1478,30 TL’lik harç bedeli ile toplamda 6.813,20 TL’lik ödeme yaptı. Ancak aralık ayına randevu bulamadığı için Ocak 2023’te bankoya gittiğinde bu rakam, 501 TL defter bedeli ve 10 yıllık bordo pasaport için 3.295,50 TL’den toplamda 15.186 TL’ye çıktı. Yani dört kişilik bir ailede istenen zam farkı toplam 8 bin 372 TL 80 kuruşu buldu. Duruma isyan eden pek çok kişi, CİMER üzerinden şikâyette bulundu. Sosyal medyada bir vatandaş, “Ben ürünü almak için ödeme yaptım ancak ürün bana gelene kadar fiyatı yükseldi. ‘Yeni fiyattan ödeme yapmak zorundasın’ denilebilir mi?” sözleriyle isyan etti.

İTİRAZ EDEBİLİRLER

Hürriyet’e bilgi veren Tüketici Konfederasyonu Başkanı Aydın Ağaoğlu şöyle dedi: “Vatandaşlara, hem harçların yatırıldığı Gelir İdaresi Başkanlığı’na hem de pasaportların alındığı İçişleri Bakanlığı’na hitaben internet üzerinden bir itiraz dilekçesi yazmalarını tavsiye ediyoruz. Bu kişiler, pasaport için müracaat ettikleri tarihte işlem yapılmış olsaydı ödeyecekleri ücretin miktarını ve daha düşük olduğunu belirterek bir dilekçe oluşturabilirler.

BİLGİ VERİLMELİYDİ

Bu süreç olumlu sonuçlanmadığı takdirde, yine internet üzerinden Kamu Denetçiliği Kurumu’na başvurarak bu uygulamanın ‘iyi idare ilkelerine’ aykırı olduğunu belirtip mağduriyetlerinin giderilmesinin sağlanmasını talep edebilirler. Kamu Denetçiliği Kurumu, TBMM bünyesinde kanunla kurulmuş olup, kamu kurumlarının vatandaşla ilişkilerinde ortaya çıkan olumsuzluklara karşı ‘vatandaşın avukatı’ konumundadır. Bu fonksiyonu sayesinde kamu kuruluşlarına tavsiyelerde bulunuyor. Ve bu tavsiyeler oldukça etkili sonuçlar verebiliyor. Öte yandan, söz konusu durum Aralık 2022’de pasaport başvurusu yapan vatandaşlara net olarak söylenmeliydi. Bilgilendirilme hakkı evrensel bir tüketici hakkıdır ve bu konuda doğan mağduriyetler giderilmelidir.”

VATANDAŞ İSTENEN HARCI ÖDEMİŞ

Konuyu tüketici hakları ve hukuksal açıdan değerlendiren avukat Aslı Yılmazcan şöyle dedi:

“Pasaport haçlarının yeniden belirlenmiş olmasında kamuyu rahatsız eden konu şuradan kaynaklanıyor. Vatandaş devlet tarafından belirlenmiş olan harç bedelini ödeyerek randevusunu almış, bu noktadan sonra harç bedelini ödediği kamu hizmetini almayı beklemektedir. Fakat söylenene göre yoğunluk nedeniyle vatandaşlara süresinde hizmet verilememiş olmasının faturası da yine zamanında tüm yükümlülüklerini yerine getirmiş olan vatandaşa çıkartılmıştır. Burada devlet, pasaport başvuru hizmetinde yetersiz kalmasının bedelini vatandaşa yeni harç yükümlülüğü ile ödetmektedir. Her ne kadar harçlar konusunda kazanılmış hak söz konusu olamasa da devletin sorumluluğunda olan kamu hizmetini gereği gibi yerine getirememesinin faturasını vatandaşa ödetmemesi beklenmelidir.”

Yazının Devamını Oku

Olmadı Türkiye! Vekillikte eşitlik yok: 20 il hiç kadın milletvekili çıkarmadı

5 Aralık 2022

Kadınların siyasette eşit temsili için mücadele eden KA.DER (Kadın Adayları Destekleme Derneği), Türkiye’nin seçim dönemine girdiği yeni süreçte, ülkenin her ilinden daha çok kadın aday ve milletvekili çıkması için ‘Olmadı Türkiye’ adlı bir kampanya başlattı. 5 Aralık Türkiye’deki kadınların seçme ve seçilme hakkı elde etmesinin 88’inci yıldönümü öncesi başlatılan kampanyanın tanıtımında çarpıcı veriler paylaşıldı:

TBMM’DE YÜZDE 20’Yİ AŞMADI

- Buna göre, Türkiye’nin tam 20 ili 100 yıllık Cumhuriyet tarihi boyunca Meclis’e hiç kadın milletvekili göndermedi.

- Bu iller Adıyaman, Ardahan, Artvin, Bayburt, Burdur, Erzincan, Giresun, Gümüşhane, Karabük, Karaman, Kilis, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Osmaniye, Rize, Sinop ve Yozgat olarak sıralandı.

- Meclis’teki kadın milletvekilleri hiçbir yasama döneminde yüzde 20’yi aşamadı. 2018 seçimlerinden sonra ülke çapında Meclis’e giren kadın milletvekillerinin oranı yalnızca yüzde 17.2 oldu.

- Cumhuriyet tarihi boyunca Meclis’te kadın erkek eşitliği hiç sağlanamadı. 88 yılın ortalaması alındığında, Meclis’e giren kadınların oranı yüzde 5.4 oldu.

 

Yazının Devamını Oku

‘Bu hem Türkiye’ye hem Almanya’ya faydalı bir durum’

30 Kasım 2022

Eski Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff, İstanbul Politikalar Merkezi-Sabancı Üniversitesi-Mercator Girişimi tarafından “Türkiye-Almanya İşgücü Anlaşması’nın 61. Yılında Türkiye-Almanya/AB İlişkileri” başlıklı panelde konuştu. Türk-Alman ilişkilerine dair, kültürlerarası arada kalma halinin aslında bir avantaj olduğunu vurgulayarak, bu durumun Alman ve Türk toplumuna çok büyük fayda sağladığını belirtti.

‘BÖYLE YAKINLIK YOK’

Alman Entegrasyon Vakfı’nın yönetim kurulunda yer alan Wulff şöyle dedi: “Dünyada Türkiye ve Almanya gibi sınıra sahip olmayıp bu kadar yakın olan iki ülke daha yok. Asıl yakın temas da 61 yıl önce imzalanan bu işgücü antlaşmasıyla Almanya’ya göç eden kişiler sayesinde oldu. Bu kişilerin çocukları, torunları, torunlarının çocukları şu anda bakanlık, müsteşarlık, bilim insanı, medya gibi Alman toplumunun farklı seviyelerinde görevlerini icra ediyorlar.”

Wulff, “Almanya’da entegrasyon konusu henüz tamamlanmadı ve zorlu şekilde ilerliyor. Zamanında Uğur Şahin’in babası Ford’a işçi olarak çalışmaya gitti. Oğlu Uğur ise matematiğe ilgi duydu, Katolik Kilisesi’nin kütüphanelerinde çalıştı. Mainz şehrinde BioNTech şirketinin mucizevi buluşuna imza attı. 1 yıl içerisinde aşı faaliyetlerinden dolayı, 1 milyon Euro vergi ödedi ve eskiden borçlu olan Mainz şehrinin tüm borçlarını kapatmış oldu. Bu iyi bir başarı hikayesidir.”

ARADA KALMA HALİ

Wulff son kuşağın sorunlarına dair de şunları söyledi: “Son vakıf etkinliğinde ‘arada kalma hali’ konulu bir konuşma dinlemiştik. Bu konuşmada son kuşağın kendini nasıl arada hissettiği anlatılıyordu. Bu çok geniş bir yelpaze ve bir avantaj. Her iki kültürün en iyi yanlarını bir bedende toplayabiliyorsunuz. Bu hem Alman hem Türk toplumuna çok büyük fayda sağlıyor. Eski milletvekili Özcan Mutlu’nun referans niteliğindeki ‘Almanya Nasıl Vatan Oldu’ adlı kitabı bu konuyu çok iyi anlatıyor.”

Yazının Devamını Oku

Protestoyu yapan iklim aktivisti Hürriyet’e konuştu: Eylemi alkışlayın diye yapmıyoruz

13 Kasım 2022

Eylemi gerçekleştiren iki kişiden biri olan Norveçli aktivist Astrid Rem, konuya ilişkin Hürriyet’in sorularını yanıtladı.

Norveçli “Petrol Aramayı Durdurun” (Stopp oljeletinga) adlı çevre örgütü için çalışan Astrid Rem, son dönemde çevrecilerin neden sanat eserlerini hedef aldığına dair soruya şu yanıtı verdi: “Şiddet içermeyen sivil itaatsizlik eylemleri aslında dünya genelinde bir soruna dikkat çekmek için en etkili yöntem olarak biliniyor. Sanat eserlerini hedef alan eylemlerimiz elbette tepki çekiyor. Zaten bunu insanların alkışlaması için yapmıyoruz, onları rahatsız etmek için yapıyoruz.

‘ZARAR VERMİŞ GİBİ YAPIYORUZ’

İlk tepki olarak insanlar öfkeleniyor. Ancak öfke, güçlü ve dönüştürücü bir duygu. Kültürel bir mirasa zarar verirmiş gibi yapıyoruz, yani aslında zarar vermiyoruz. Dünkü (önceki gün) eylemde de tablonun dışındaki çerçeveye çok az bir yapıştırıcı bulaşması dışında bir şey olmadı. Ancak bakın, bugün Türkiye’den bir gazeteci ile iklim sorununu konuşabiliyoruz. İnsanlar başta şoke oluyorlar. İlk birkaç gün eylemcilere karşı nefret duygusu ağır bassa da daha sonra insanlar esas meseleyi konuşup, tartışıyor. Esas amacımız, iklim değişikliği konusunda bir farkındalık ve siyasi bir baskı yaratmak. İklim krizi konusunda vakit kaybedilmeden, acilen bir şeyler yapılmalı. Bu konuda tüm dünyanın birleşmesi ve ortak hareket etmesi gerekiyor. İklim değişikliği sonucu gerçekleşen seller ve yangınlar, birçok müzeyi ve sanat eserini toptan yok edecek. İnsanlar biz böyle eylemler yapınca sinirleniyor, oysa ki devletler iklim değişikliğine karşı acil bir adım atmazsa çok daha büyük felaketler yaşanacak.”

 

Yazının Devamını Oku

Seul'deki faciadan kıl payı kurtulan Türkler anlattı

1 Kasım 2022

BARIN İÇİNE KAÇTIM

ALİ CAN DURMAZ (Doktora öğrencisi): “11 yıldır Güney Kore’deyim ve Itaewon’da yaşıyorum. Itaewon mahallesi, her yıl Cadılar Bayramı için tercih ediliyor. Bu yıl, pandemi sonrası kısıtlamasız ilk Cadılar Bayramı’ydı. Bu yüzden insanlar 3 yılın acısını çıkarırcasına bölgeye akın ettiler. O akşam bölgede yaklaşık 100 bin kişi olduğu söyleniyor. İzdihamın gerçekleştiği sokak ise oldukça hareketli ve barlar sokağı olarak biliniyor. Ben de o sokaktaydım. Arkadaşlarımla bir barın önünde oturuyordum ancak bir anda itiş-kakış başladı. Bir de yokuş olan bir sokak. Yokuş aşağı gitmek isteyenler kendini yukarı çıkanların üstüne attı. Büyük bir panik yaşandı. Biz barın içine kaçıp olaydan sıyrıldık. Her şey 5 dakika içinde oldu. Kimse başta ne olduğunu anlamadı. Bağırış, çağırış ve yardım isteyenler vardı. Adeta savaş alanı gibiydi. Yerde onlarca ceset vardı. Bazı yaralılara barda yardım ettik. Zaten daha sonra polis ve ambulanslar bölgeye akın etti. Sağlıkçılarla birlikte iki cesedi ambulansa taşıdım. Travmatikti.”

BİNLERCE İNSAN SIKIŞTI

CİHAN AYTEKİN (Uluslararası Ticaret Bölümü öğrencisi ve restoranda aşçı): “Cumartesi gecesi herkes sokaklara çıkmıştı. Barların olduğu bölge özellikle çok hareketliydi. Ben de arkadaşlarımla faciadan birkaç dakika önce oradan geçtim. Orası meşhur bir yer, normalde de insanlar oraya giderler. Etkinliklere yaklaşık 200 bin kişinin katıldığı söyleniyordu. Bu sokak gerçekten çok dar bir yer. Belki bir buçuk arabanın genişliği kadar. Binlerce insan orada sıkıştı. Üst üste düşenler, ezilenler, nefes alamadığı için boğulanlar oldu. Tüm bunlara şahit olmak korku filmi gibiydi. Olayın ardından medyada farklı iddialar ortaya atıldı, etkinliklerde insanlara uyuşturucu verildiği konusu yalanlandı. İnsanların ünlü bir kişiyi görmek için aynı yerde toplandığı iddiaları da doğru değil. Barlar sokağı meşhur bir yer, insanlar eğlenmek için buraya gelmişlerdi.”

ÖLEN TÜRK YOK

Seul Büyükelçisi Murat Tamer, Hürriyet’e yaptığı açıklamada, olayda ölen ya da yaralanan Türk olmadığını kaydetti. Haberi alır almaz polis ve hastanelerle iletişime geçtiklerini açıklayan Büyükelçi Tamer, kendilerine Türkiye’den de bir kayıp bildirisi yapılmadığını, en azından bu şekilde teselli bulduklarını bildirdi. Büyükelçi Tamer, Itaewon’un gençler arasında popüler bir bölge olduğuna işaret ederek, Güney Kore’de yaklaşık 250 Türk öğrenci bulunduğunu ancak bu kişilerin güvende olduğunu kaydetti. Tamer, “Temasta olduğumuz bir öğrencimiz, ‘o sokağa girmek üzereydim ama kalabalığı görünce son anda vazgeçtim. Sağa saptım, kurtuldum. Sola sapsaydım (izdihamın yaşandığı sokak) ölebilirdim” diye konuştu.

Yazının Devamını Oku

‘Kuş özgürleşti’ diye tweet paylaştı! Twitter artık Musk’ın

29 Ekim 2022

Mars’a yolculuk, elektrikli otomobiller ve beyne çip yerleştirme gibi fütüristik yatırımlarıyla dikkat çeken Tesla ve SpaceX’in kurucusu Elon Musk, Twitter’ı satın alma gerekçesini şöyle açıkladı:

‘DİJİTAL KENT MEYDANI’

“Twitter’ı satın almamın nedeni, geniş bir inanç yelpazesinin, sağlıklı bir şekilde ve şiddete başvurmadan tartışabildiği bir ‘ortak dijital kent meydanına’ sahip olmanın, uygarlığın geleceği için önemli olması. Sosyal medyanın, daha fazla nefret üreten ve toplumu bölen aşırı sağ ve aşırı sol yankı odalarına ayrılması büyük bir tehlike arz ediyor.

‘PARA İÇİN SATIN ALMADIM’

Geleneksel medyanın büyük bir çoğunluğu, duru-durağı olmayan bir tıklanma arzusuyla kutuplaşan aşırıcıları besliyor ve körüklüyor. Bunun para kazandırdığına inanıyorlar ancak bu şekilde diyalog fırsatı kayboluyor. Bu yüzden Twitter’ı satın aldım. Kolay olduğu için almadım. Daha fazla para kazanmak için de yapmadım. Sevdiğim insanlığa yardım etmek için yaptım. Ve bunu alçakgönüllülükle yapıyorum, tüm çabalarımıza rağmen bu hedefe ulaşmadaki başarısızlığın çok gerçek bir olasılık olduğunu kabul ediyorum.”

‘EN SAYGIN PLATFORM OLACAĞIZ’

Bununla birlikte Twitter’ın herhangi bir sonucu olmadan her şeyin söylenebileceği bir ortam olamayacağını savunan Musk, yasalara bağlı kalmanın yanı sıra platformun herkese karşı “sıcak” olması gerektiğini aktardı. Twitter gelirlerinin yaklaşık yüzde 92’sini reklamdan elde ederken, Elon Musk, reklam verenlerle ilgili de konuştu. Musk, “Alaka düzeyi düşük reklamlar spamdır ancak alaka düzeyi yüksek reklamlar aslında içeriktir” dedi. Musk, temel olarak Twitter’ın ‘dünyanın en saygın reklam platformu’ olmayı hedeflediğini duyurdu.

‘TWIT ŞEFİ’

Yazının Devamını Oku

‘Kadın girişimciler 5 yılda düşüşe geçiyor’

26 Ekim 2022

Kıbrıs Türk Girişimci Kadınlar Derneği (GİKAD) işbirliğinde gerçekleştirilen ‘Değer Yaratan Kadın Girişimciler Zirvesi’nde, ‘Kız Kardeşim’ projesi ile 7 yılda edinilen tecrübeler paylaşıldı. 

Panelistlerden Marmara Üniversitesi Ekonomik ve Sosyal Alanda Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Fatma Ayanoğlu,  “Türk kadın girişimci ve kadın kooperatiflerinde ciddi bir artış var. Ancak üretim yapan kadınların çoğunda start-up olma, unicorn olma, yatırım alma  hedefi yok. Birkaç iyi örnek olsa da bu bakış açısıyla yapılan girişimler çok az. Sadece üretmek, o üretimin sürdürülebilirliği için yeterli değil. Kadın girişimcilerimizin işletmeleri 5 yıl içinde düşüşe geçiyor” dedi.

165 KOOPERATİFE ULAŞTI

Etkinlikte konuşan KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, kadınların iş hayatına kazandırılmasında emeği geçen herkesi kutlarken GİKAD Başkanı İçim Kavuklu, KKTC’li kadınların güçlü girişimcilik örneği sergilediklerini söyledi. Coca-Cola Türkiye Genel Müdürü Başak Karaca da proje ile 165 kadın kooperatifine ulaştıklarını kaydetti.

ÜÇ BÜYÜK PROBLEM

“ESKAR olarak, ‘Kadın girişimcilerin neden sürdürülebilir işler yapamadığı’ konusunda bir araştırma yaptıklarını anlatan Prof. Ayanoğlu,  şöyle devam etti: “Bunun üç ana nedeni var. İlki, kadınlar sadece üretiyorlar ve yeni yönetim modellerini bilmiyorlar. Yani ‘Ürünümü nasıl satarım, nasıl pazara çıkarım’ gibi konulara bakmıyorlar. Sadece yerelde kalıyorlar. İkincisi, nakit akışını yönetemiyorlar. Finansal okur-yazarlıkları düşük. Üçüncüsü, dijital okur-yazarlıkları düşük. Dijitalleşiyoruz ve bu dünyada etkin olunmadığı zaman kadınlarımız yerelde kalıyor. Kadınlarımız bu alanlarda ufacık bir destek gördüklerinde ise o kırılma noktasını yaşayıp çok iyi yerlere gelebiliyorlar.”

Yazının Devamını Oku

İngiltere tahtında 70 yıl

9 Eylül 2022

İNGİLTERE tahtında 70 yılı deviren Kraliçe 2’nci Elizabeth, 10 yaşına kadar tahtın ilk varisi bile değildi. Elizabeth, 6 Şubat 1952’de babasının ani ölümü üzerine 26 yaşında tahta çıktı. Babasının ölüm haberini aldığında Kenya’da resmi ziyaretteydi. Londra’daki taht konseyi, daha ülkeye gelmeden onu apar topar yeni hükümdar ilan etti. Prenses olarak gittiği Kenya’dan Kraliçe olarak geri döndü. Prenses Elizabeth, “2’nci Elizabeth” adını aldı ve 2 Haziran 1953’te resmi törenle taç giydi.

15 BAŞBAKAN GÖRDÜ

Göreve geldiğinde ABD’nin başında Harry Truman, Sovyet Rusya’nın başında ise Joseph Stalin vardı. Şimdiye kadar Winston Churchill’den önceki gün göreve gelen Liz Truss’a kadar tam 15 İngiltere başbakanı gördü. Hükümdârlığı boyunca kendisine bağlı pek çok koloninin bağımsızlığını ilan etmesi, Soğuk Savaş dönemi, Avrupa Birliği’nin kuruluşu ve son olarak ülkesinin Avrupa Birliği’nden çıkışı (Brexit) gibi pek çok tarihi olaya tanıklık etti. Tüm dünyayı derinden etkileyen koronavirüs pandemisine de geç yaşında şahit oldu. Geçen Şubat ayında koronavirüse yakalandı ancak hastalığı çabuk atlattı.

PRENS CHARLES’IN BOŞANMA SÜRECİ

Kraliçe tahta çıkmadan önce sırasıyla Prens Charles ve Prenses Anne’yi, görev sırasında da Prens Adrew ve Prens Edward’ı dünyaya getirdi. 1947 yılında evlendiği Prens Philip ile kontrollü bir hayat sürmeye çalışsa da, çocukları büyüyünce Kraliçe’nin canını sıktı. Tahtın bir numaralı varisi ve Kraliçe’nin yerine gelecek olan en büyük oğlu Prens Charles, masalsı bir düğünle evlendiği Lady Diana’dan 1996 yılında sansasyonel bir şekilde boşandı. Prenses Diana’nın boşanma sürecinde kraliyet ailesi aleyhine verdiği çarpıcı röportajlar da Kraliçe’yi çok sarstı. 1997’de Mısırlı milyarder Dodi el Fayed ile Paris’te paparazilerden kaçarken trafik kazasında hayatını kaybeden Diana’nın ölümü üzerine de yapılan spekülasyonlar Kraliçe’yi üzdü.


Yazının Devamını Oku

Rusya-Ukrayna savaşı 6 ayda dünyada neleri değiştirdi

24 Ağustos 2022

KÜRESEL EKONOMİ SARSILDI

Rusya’ya yönelik yaptırımların ardından küresel enflasyon rekor seviyelere ulaştı. IMF’nin (Uluslararası Para Fonu) ‘Dünya Ekonomik Görünümü’ raporunda, Ukrayna Savaşı ve enflasyonun etkilerinin kontrol altına alınmaması halinde, dünyanın son 50 yılın en kötü ekonomik resesyonunun eşiğine gelebileceği belirtildi. Hatta IMF’nin Temmuz ayındaki değerlendirme raporunda, ‘Kasvetli ve belirsiz’ başlığı kullanıldı. Yılın başında gelişmiş ekonomiler için yapılan enflasyon tahmini yüzde 5,7’den yüzde 6,6’ya çıkarken, gelişmekte olan ülkelerdeki öngörü yüzde 9,5 olarak revize edildi. Bazı ülkelerde ‘hiperenflasyon’ olarak tezahür eden bu durumun en büyük sonucunun, artan gıda ve enerji fiyatlarının tetiklediği toplumsal huzursuzluk olacağı belirtiliyor.

ENERJİ KRİZİ ÇARPICI BOYUTA ULAŞTI

Ukrayna’daki savaş nedeniyle Rusya’nın Avrupa’ya gaz akışını aniden durdurması riski, Avrupa’yı daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir enerji krizi ile baş başa bıraktı. Rusya’ya enerji bağımlılığını azaltmak isteyen Avrupa, daha fazla likit doğalgaz (LNG) sağlaması konusunda ABD ile anlaşmaya vardı. Bu da Avrupa’yı bu kez ABD’den LNG alımı yönünde bağımlılığa itti. Bu sayede, ABD, Avrupa karşısında enerji ev ekonomi üstünlüğü elde etti.

İKLİM KRİZİ GÖLGEDE KALDI

Avrupa’da enerji krizinin neden olduğu alternatif enerji kaynakları arayışı, ülkeleri iklim politikalarını askıya alıp nükleer enerjiye geri dönmek zorunda bıraktı. Yeşiller Partisi’nin iktidar ortağı olduğu Almanya’da, Rusya’dan ithal edilen doğalgazın bu kış ihtiyaçları karşılayamayacağı belirtilerek, bu yıl tamamen sona erdirilmesi planlanan nükleer santrallerin yeniden canlandırılmasının seçenekler arasında olduğunu duyuruldu. Fransa’dan da benzer açıklamalar geldi. Avrupa bu yıl rekor orman yangınları ve fırtınalarla mücadele ederken, iklim krizinin etkileri ise çok daha çarpıcı hale geldi.

GIDA GÜVENLİĞİ VE AÇLIK TEHDİDİ

Ukrayna ve Rusya dünya buğday ihtiyacının yaklaşık yüzde 30’unu karşılarken, savaş başladığından bu yana, Rusya’nın buğday ihracatına ciddi bir şekilde kısıtlama geldi. Rusya’nın ele geçirdiği Ukrayna limanlarındaki tahıl yüklü gemiler de yakın zamana kadar yerinden hareket edemedi. Hal böyle olunca gıda tedarik zincirinde ciddi aksaklıklar yaşandı. Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), tahıl ihracat kısıtlamalarının dünya pazarında gıda ve yem fiyatlarını yüzde 22 oranında artırabileceğini açıkladı. BM Dünya Gıda Programı ise rekor seviyelere ulaşan kuraklık nedeniyle Afrika Boynuzu’nda açlığın 22 milyon kişiyi tehdit ettiğini açıklarken, gıda tedarik zincirinde meydana gelen aksaklık ile küresel açlık riski rekor seviyelere çıktı.

Yazının Devamını Oku

Finlandiya ikiye bölündü... Başbakan partilerde eğlenebilir mi

21 Ağustos 2022

Önce arkadaşlarıyla olduğu bir ev partisinde şarkı söylerken ve dans ederkenki görüntüleri sızdırıldı. Ardından bir kulüpte eğlenirkenki görüntüleri geldi ve eğlence videoları ülkeyi de ikiye böldü.

DESTEK VE ELEŞTİRİ

İnternete sızdırılan ve 6 Ağustos’ta kaydedilen son videosunda Başbakan Sanna Marin, 20 arkadaşıyla birlikte eğlenmeye gittiği bir gece kulübünde, sabaha karşı üç farklı erkekle yakın danslar ederken görülüyor. Dans ettiği kişilerden biri, ülkenin önde gelen pop yıldızlarından biri. İşte tam bu noktada, Sanna Marin’e yönelik destek ve eleştiriler gelmeye başlıyor.

İMAJA ZARAR VERİYOR

Amerikan AP Ajansı’na konuşan Josua Fagerholm isimli bir pazarlamacı, görüntülerin Finlandiya’nın imajına zarar verdiğini savunarak, politikacıların halkın güvenini kazanması gerektiğini belirterek videoların hoş olmadığını söylüyor. Helsinki’den Mintuu Kylliainen isimli öğrenci ise videoların gerektiğinden fazla ilgi çektiği görüşünde. “Onun hayatında da eğlenceye yer olmalı” diyor.

UYUŞTURUCU TESTİ VERDİ

Eleştiriler, evli ve bir çocuklu Sanna Marin’in eşi dışındaki erkeklerle samimi şekilde görüntülenmesi yönünde ağırlık kazanıyor. Bir diğeri de, ‘partileyen’ bir başbakanın ülkesini iyi yönetip-yönetemeyeceği ve temsiliyet meselesi. Hatta öyle ki, ırkçı, göçmen karşıtı ve ayrımcı tarzıyla öne çıkan İngiliz Daily Mail, dün attığı başlıkta şu ifadelere yer verdi: “Finlandiya’nın parti âşığı başbakanı için iş bitti mi? Evli Sanna Marin, hedonist yaşam tarzını savundu ve vahşi gecelerine dair görüntüler tüm dünyaya yayılınca uyuşturucu testi vermeyi seçti.”

‘YANLIŞ BİR ŞEY YAPMADIM’

Yazının Devamını Oku

3 yıl sonra istifa kararı aldı: Boris’i işte bu skandallar yaktı

8 Temmuz 2022

İngiltere Başbakanı Boris Johnson (58), uzun süredir direndiği baskılara dayanamayarak dün görevinden istifa etti. Hem başbakanlık hem de Muhafazakâr Parti başkanlığı görevinden istifa ettiğini açıklayan Johnson, ekim ayında yeni başbakan seçilene kadar vekâleten göreve devam edeceğini bildirdi. Sadece İngiltere değil dünya siyasetinin de renkli figürleri arasında şimdiden yerini alan Johnson, Osmanlı’nın son İçişleri Bakanı “Ali Kemal’in torunu” olarak (Stanley Johnson’un oğlu) Türkiye’de sempati kazandı.

BREXIT VAADİYLE GELDİ

Kariyerine The Times’ta gazeteci olarak başlayan Johnson, 2001 yılında Avam Kamarası’na seçilerek siyasete girdi. 2008 yılında Londra Belediye Başkanlığı’na seçilerek, 2016 yılına kadar iki dönem bu görevde bulundu. Ardından Dışişleri Bakanlığı görevine getirilen Johnson, 2018’de Theresa May’in istifasının ardından ‘Brexit’ (İngiltere’nin AB’den ayrılması) vaadiyle ülkenin yeni başbakanı oldu. Brexit vaadini 31 Ocak 2020 tarihinde yerine getirse de ardından patlayan pandemi ve sonraki süreç Boris’in 3 yıllık döneminde kapanmaz yaralar açtı.

KURALLARI ÇİĞNEDİ

Johnson, görevi süresince skandal üzerine skandallarla gündeme geldi. Bu süreçte adı bir yasak aşka karıştı. 25 yıllık eşinden boşanarak yasak aşk iddialarıyla gündeme geldiği Carrie Symonds ile üçüncü evliliğini yaptı. Pandemi kısıtlamaları sürerken Başbakanlık Konutu’nda verdiği gizli partilerle çok konuşuldu.

Ona son darbeyi vuran, Chris Pincher’ı şubat ayında Muhafazakâr Parti’nin parlamentodaki grup yöneticisi olarak ataması oldu. Pincher hakkındaki taciz iddialarından haberi olmadığını açıklayan Johnson’ın, bunları bildiği ortaya çıkınca kabinede istifalar peş peşe geldi. İstifası kaçınılmaz oldu.

PEŞ PEŞE SKANDAL

Yazının Devamını Oku

Özlem Türeci ve Uğur Şahin’den yeni başarı: Kansere 9 dozluk aşı umudu

9 Haziran 2022

TÜRÜNÜN tek örneği olan kanser aşısının klinik denemelerinin birinci aşama sonuçları, Amerikan Klinik Onkoloji Derneği’nin (ASCO) hafta sonu Chicago’da düzenlenen yıllık konferansında sunuldu. İngiliz Telegraph’ın aktardığına göre, BioNTech’in kurucuları, araştırmada yer alan pankreas kanseri hastaları için her hastaya özel olarak hazırlanan aşı ile ilgili New York’taki doktorlarla bir araya geldi. Haberde, İngiltere’de her yıl yaklaşık 10 bin 500 pankreas kanseri hastası tespit edilirken, bu kişilerden sadece 4’te birinin 1 yıldan uzun süre hayatta kaldığına dikkat çekildi. Dolayısıyla bu zorlu kanser türüyle baş edebilen bir aşının, diğer ölümcül kanser türlerinde de başarı elde edebileceği belirtildi.

‘ÇOK HEYECANLIYIZ’

Nitekim araştırmacılar, aşıya dair birinci aşama denemelerde ümit veren sonuçlar elde etti. 20 hastadan 16’sı, ameliyattan 9 hafta sonra ilk doz mRNA aşılarını aldılar. Bu hastalardan yarısı ise önemli ölçüde bağışıklık tepkisi geliştirdi. 18’inci aya gelindiğinde, 16 hastadan 8’i vücudunda kanser hücresi olmadan hayatına devam ediyordu. Aşılarla aktive olan T hücrelerinin kanserin bu hastalarda nüksetmemesinde başarılı olduğu bildirildi. Diğer 8 hastanın kanser aşısına olumlu yanıt vermediği belirtilirken, 6’sında ise 1 yıldan fazla bir süre sonra kanser nüksetti. Bilim insanları, çalışmaya katılan hastalardan yarısının aşıya neden tepki vermediğinin ise araştırıldığını söyledi. Araştırmanın yürütüldüğü New York’taki Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi’nin baş araştırmacısı Dr. Vinod Balachandran, “Bağışıklık sistemini hedef alan diğer bazı immünoterapilerin aksine, bu mRNA aşılarının pankreas kanseri hastalarda bağışıklık tepkilerini uyarma kabiliyetine sahip olduğu görülüyor. Erken sonuçlar gösteriyor ki, eğer bağışıklık tepkiniz varsa daha iyi bir sonuca sahip olabilirsiniz. Bununla ilgili çok heyecanlıyız” diye konuştu.

YENİ BİR ÇIĞIR AÇMAYA ÇALIŞIYORUZ

BioNTech’in kurucu ortağı Dr. Özlem Türeci, “Kanser aşılamasında uzun süredir devam eden araştırmamızdan yararlanarak bu zorluğun üstesinden gelmeye kararlıyız ve bu tür tedavi edilmesi zor tümörlerin tedavisinde yeni bir çığır açmaya çalışıyoruz” dedi. Araştırmacıların, bir sonraki aşamada araştırmayı daha büyük hasta gruplarıyla tekrar etmeyi planladığı da belirtildi.

ADIM ADIM BÖYLE ÜRETİLDİ

AŞININ klinik deneyi için, Pankreatik Duktal Adenokarsinoma (PDAC) teşhisi konulan 20 hasta belirlendi. Pankreas kanseri hastalarının yüzde 90’ında görülen bu tür, açık ara en kötü huylu pankreas tümörü olarak da biliniyor. Bu hastaların tümü tümörlerin vücuttan çıkarılabilmesi için ameliyata alındı. Hastalardan alınan tümörler ise 72 saat içinde Almanya’daki BioNTech laboratuvarlarına her bir hastaya özel aşı üretilmek üzere gönderildi. Bu arada hastalara immünoterapiler de uygulandı. Tümörlerden alınan genetik kodlarla kişiye özel olarak hazırlanan mRNA aşılarının ise tıpkı COVID-19 aşılarında olduğu gibi, her bir hastanın vücudunda bağışıklık tepkisi yaratmak üzere protein üretmesi hedeflendi.

Yazının Devamını Oku

Tadilat devri

5 Haziran 2022

Pandemi döneminde tüm dünyada artan enflasyon birçok üründe fiyat artışını beraberinde getirdi.

Tekstil ve teknoloji ürünlerinde, üretim, lojistik ve hammaddeye bağlı fiyat artışları vatandaşları tadilata yöneltti. 80’li ve 90’lı yıllarda büyük sükse yapan ancak seri üretim ve kolay erişilebilirlik nedeniyle kısa bir süre öncesine kadar gözden düşen lostralık, terzilik ve kuru temizlemecilik gibi meslekler için yeni bir fırsat kapısı aralandı. Yeni ayakkabı alamayan vatandaşlar elindekileri daha uzun süre kullanabilmek için lostraya, kıyafetleri için de terziye ve kuru temizlemeye yöneldi. Esnafın çoğu artan işlerden memnun olsa da, bunun kasalarına doğru oranlı yansımadığını ve iyi paralar kazanamadıkları söylüyorlar. Buna gerekçe olarak da daha önce hiç olmadığı kadar artan kira, elektrik, su ve malzeme giderlerlerine işaret ediyorlar. Bazı sektörler ise iş bilen usta ve eleman bulamamaktan şikayetçi. Tamirci esnafı, tüketicideki değişen eğilimi ve gözlemlerini Hürriyet’e anlattı:

TALEBE YETİŞEMİYORUZ

İşlerin çok yoğun olduğunu, 40-45 günde tesli yapar hale geldiklerini söyleyen Yeşilyurt Lostra’nın sahibi Tolga Agan durumu şöyle anlatıyor: “Yükselen ayakkabı fiyatlarıyla birlikte, işlerimiz hiç olmadığı kadar arttı. İnsanlar elindeki mevcut ayakkabılarını yenilemeye ve uzun süreli kullanabilmek için bakım yaptırmaya yöneldi. İhtiyaca göre değişmekle birlikte, en eski bir ayakkabıyı en fazla 300 TL’ye yeniliyoruz. Ayakkabı temizleme ücretlerimiz 80-100 TL civarında. Çok ciddi bir talep var. En önemli sorun ise bu alanda yetişmiş usta bulamamamız. Bu işi iyi yapan çok az usta var ve var olanlar da altın değerinde. Ustalar sürekli daha iyi maaşlara başka yerlere geçiyorlar. Şu an iyi bir ayakkabı ustası 7-10 bin TL gibi rakamlara çalışıyor. Bu işin bir okulu da olmadığı için maalesef yeni eleman yetişemiyor. Bir diğer sorun da artan maliyetler.”

‘YAMA’NIN GERİ DÖNÜŞÜ

Hürriyet gazetesinin emektar terzisi Filiz İzgel de işlerinin son dönemde yoğunlaştığını belirterek şöyle diyor: “Aslında geçen seneki fiyatlara çalışıyoruz. Ancak geçen yıl 10 TL’ye aldığım malzemeler şimdi 25 TL oldu. Pandemi dolayısıyla müşterilerimin çoğu evden çalışıyordu ancak artık ofise gelmeye başladılar. Dolayısıyla işler epey arttı. Daha çok tamirat işleri geliyor. Çünkü dışarıda fiyatları görünce insanlar elindekileri yaptırmak istiyor.” Bayrampaşa’da 60 yıldan fazladır terzilik yapan Salim Toroğlu ile Gürol Akkaya da, “Eskiden insanlar kotlarını ağında aşınma olunca atarlardı. Şimdi eskiden olduğu gibi yama yaptırmaya getiriyorlar” diye konuştular.

Yazının Devamını Oku

Marine Fransa’da sürpriz yapar mı?

10 Nisan 2022

67 milyon nüfuslu Fransa’da bugün gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimleri, sadece Fransa için değil Avrupa için de büyük önem taşıyor. Ukrayna krizinin patlak verdiği bir dönemde yapılan seçimler, eski Almanya Başbakanı Angela Merkel sonrası Avrupa’nın lider arayışına girdiği bir dönemde gerçekleşiyor. Seçimlerde yeniden aday olan mevcut cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile en yakın rakibi aşırı sağcı çizgideki Marine Le Pen arasındaki fark kapanırken, Le Pen liderliğindeki Fransa’nın, Donald Trump liderliğindeki ABD’den daha tehlikeli olacağı yorumları yapılıyor.

ANKETLERDE BAŞA OYNUYOR

Son kamuoyu yoklamalarında, Le Pen’in Macron’un önüne geçtiği dahi oldu. Hal böyle olunca Marine Le Pen’in adı, seçimlerde yarışan 12 adayın arasında öne çıktı. Hatta Marine Le Pen liderliğindeki bir Fransa’nın nasıl olacağı, bu tablonun Avrupa ve dünya siyasetini nasıl etkileyeceğine dair yorumlar dahi yapılmaya başladı.

Siyasi analistler, onu cumhurbaşkanlığı koltuğuna daha önce hiç olmadığı kadar yakın görürken, Marine Le Pen hakkında öne çıkan bazı unsurlar şöyle:

ASLAN BURCU

Tam adı ‘Marion Anne Perrine Le Pen’ (MLP). 5 Ağustos 1968’de Fransa’nın Neuilly-sur-Seine bölgesinde dünyaya geldi. “Liderlerin burcu” olarak bilinen aslan burcu ve 54 yaşında. Panthéon-Assas Üniversitesi’nde hukuk eğitimi aldı. İki kez evlenip boşanan ve üç çocuk annesi olan MLP, çocuklarını medyadan dikkatli bir şekilde korudu. Röportajlarında bekâr olmaktan mutlu olduğunu dile getiriyor.

BABADAN KIZA

Yazının Devamını Oku

Saffet Emre Tonguç: ‘Tam bir İstanbul âşığıydı’

25 Mart 2022

ABD’nin ilk kadın Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, 84 yaşında hayatını kaybetti. Albright’ın ABD’deki bir televizyon programında, Irak’a uygulanan ambargo sonucu ölen Iraklı çocuklara ilişkin “Bu çok zor bir seçimdi ancak buna değdiğini düşünüyorum” sözleri dünyada tepki çekmişti. Kariyeri boyunca bunun gibi bazı gaflara imza atan Albright, tam bir İstanbul âşığıydı. Hürriyet yazarlarından tarihçi ve profesyonel rehber Saffet Emre Tonguç, İstanbul seyahatlerinde eşlik ettiği Albright’ın bilinmeyen yönlerini anlattı:

‘DÜNYANIN EN GÜZEL ŞEHRİ’

“Türkiye’yi çok severdi ve tam bir İstanbul âşığıydı. Birlikte üç kez İstanbul’u gezdik. Hatta Oscar’lı efsane oyuncu Robert Redford’u İstanbul’a getiren de oydu. Hep beraber yaptığımız turda şehri övme görevini üstlenmişti. Redford’a dönüp, sanki 7 göbek İstanbullu gibi gururlanarak, ‘Ben sana söylemiştim, burası dünyanın en güzel şehri’ demişti.”

BİRBİRİMİZE FAL BAKTIK

“Birbirimize kahve falı bakmışlığımız bile var... ‘Size bir seyahat görünüyor. Fincanınızda Beyaz Saray çıktı’ dedi. ‘Bu bir davet mi?’ diye sorduğumda gülümseyerek onayladı.”

ATATÜRK HAYRANLIĞI

“İlk tanışmamızda etraf gizli polis falan kaynar sanmıştım. Fakat bırakın gizli polisi, koruması bile yoktu. Çok neşeli, hayatla ve kendiyle çok barışık bir insandı. Atatürk’ü çok severdi. Her 29 Ekim’de Atatürk tişörtü giyip kuaföre giderdi. Çünkü ABD’deki kuaförü Türk’tü. Türkiye karşıtlığı ile bilinen ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin de bu kuaföre gittiğini, ona inat karşısına Atatürk tişörtü ile çıktığını anlatıyordu.”

Yazının Devamını Oku

Suriyeliler evine dönmek istiyor

25 Mart 2022

“Suriyeli mülteciler geçici konuklar. Türk kardeşlerimize daha fazla zorluk yaşatmak istemiyoruz” diyen el-Muslat, bu konunun çözümü için uluslararası bir irade olması gerektiğini söyledi. Başkan el-Muslat, “Hedefimiz ülkemize, vatanımıza dönmektir. Ancak bu siyasi bir değişim, güven gerektiriyor. Elimizden geldiği kadar siyasi kurallara uyduk. Ancak sadece Türkiye değil diğer ülkeler de çözüme destek olmalı” diye konuştu.

Yazının Devamını Oku

Dünyanın konuştuğu adam: Putin

24 Şubat 2022

Sinirli ancak aceleci değil, sert ancak espri anlayışı gelişmiş, sağ gösterip sol vurabiliyor. Suriye’den Libya’ya, Mali’den Ermenistan’a kadar her çatışma sahasında bazen as bazen gölge oyuncu olarak yer alıyor. Özel hayatını bir sır gibi saklıyor. Onu kâh buz pistinde kâh kaslı vücudunu sergilediği orman yürüyüşlerinde basına yansıttığı güçlü yönleriyle tanıyoruz.

Şimdi Rusya-Ukrayna krizi nedeniyle dünyanın kaderi onun elinde. 2000 yılından bu yana Rusya’yı yöneten Vladimir Putin’in bilinmeyen yönlerini derledik.

FABRİKA İŞÇİSİNİN OĞLU

- 7 Ekim 1952’de, SSCB döneminde adı ‘Leningrad’ olan St. Petersburg kentinde yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Vladimir Spiridonoviç Putin, 2. Dünya Savaşı sırasında bacaklarında engel oluşan engelli bir fabrika işçisiydi. Bir çocuğunu difteriye kurban veren ve savaş sırasında açlık sebebiyle ölümle burun buruna gelen annesi Maria Ivanovna Shelomova, sokakları ve laboratuvar ekipmanlarını temizleyen bir kadındı.

- Baba tarafından dedesi Spiridon Ivanoviç Putin ise Sovyetler Birliği’nin kurucusu Vladimir Lenin’e, Lenin’in eşi Nadejda Krupskaya’ya ve Stalin’e belli sürelerde aşçılık yapmıştı.

KGB ÇOCUKLUK HAYALİYDİ

- Sovyetler Birliği döneminde bir devlet politikası olan paylaşımlı ev kullanımı sebebiyle, tuvaleti, sıcak suyu ve banyosu olmayan ufak bir odada büyüdü. Haşarı bir öğrenciydi. Okulda en sevdiği dersler tarih ve Almanca’ydı. Altıncı sınıfta bir öğretmenin desteğiyle burs almayı başaran Vladimir Putin’in notları bir anda yükseldi.

HEM HUKUK HEM EKONOMİ

Yazının Devamını Oku

70 yıllık hükümdar

13 Şubat 2022

Tahttaki 70’inci yılını deviren Kraliçe 2. Elizabeth, 10 yaşına kadar tahtın vârisi bile değildi. Büyükbabası Kral 5. George’un ölümünden sonra, amcası 8. Edward tahta çıktı. Ancak başından iki evlilik geçen Amerikalı sosyetik güzel Wallis Simpson ile evlenme talebi reddedilince tahttan çekildi. Babası 6. George kral oldu ve sıralama aileye geçti. 6. George’un erkek çocuğu yoktu, büyük kızı Elizabeth tahtın bir numaralı vârisi oluverdi.

Elizabeth, 6 Şubat 1952’de babasının ani ölümü üzerine 26 yaşında tahta çıktı. Babasının ölüm haberini aldığında Kenya’da resmi ziyaretteydi. Londra’daki taht konseyi, ülkeye gelmeden onu hükümdar ilan etti. Prenses olarak gittiği Kenya’dan kraliçe olarak geri döndü. Prenses Elizabeth, 2. Elizabeth adını aldı ve 2 Haziran 1953’te resmi törenle taç giydi. İlk rekorunu tahta çıkarken kırdı; tören 300 milyon kişi tarafından izlendi.


Kraliçe ve Prens Philip 1971’de Türkiye’yi ziyaret etti.

LADY Dİ’NİN ARDINDAN...

Tahta çıkmadan önce sırasıyla Prens Charles ve Prenses Anne’i, kraliçelik görevi sırasında Prens Andrew ve Prens Edward’ı dünyaya getirdi. 1947’de evlendiği Prens Philip ile kontrollü bir hayat sürmeye çalışsa da çocukları canını sıktı. Tahtın bir numaralı vârisi olan en büyük oğlu Prens Charles, Lady Diana’dan 1996’da sansasyonel bir şekilde boşandı. Prenses Diana’nın boşanma sürecinde kraliyet ailesi aleyhine verdiği röportajlar da Kraliçe’yi çok sarstı.

Ancak skandallar bununla bitmedi. Prenses Diana, 1997’de erkek arkadaşı Dodi el-Fayed ile gittiği Paris’te paparazzilerden kaçarken trafik kazası geçirerek hayatını kaybetti. Bu ölümün ardından pek çok spekülasyon üretildi. Günümüzde bile bu sır perdesi tam olarak aralanmadı. Halk tarafından çok sevilen Diana’nın ölümü sonrasında Kraliçe’nin mesafeli ve soğuk tavrı büyük tepki çekti.


Yazının Devamını Oku

‘İsim koyma, bağlanma’ diye kendime söz vermiştim, ne olduysa o bir haftada oldu

8 Ağustos 2021

Merkür’le nerede, nasıl tanıştınız?

Geçen haziranda, bir akşam yürüyüşü esnasında karşılaştık. Yavruydu. Sahilden eve dönerken bir banka tutunmuş, duruyordu. Çok da iyi görünmüyordu. Önce yaklaştım. Baktım, korkmuyor. Yanına oturdum. Bir tepki vermeyince başını okşadım. Buna izin verdiğini görünce o an ne yapacağımı bilemedim.

Normalde karga yavrusuna yaklaşmak pek mümkün olmaz. Acaba sürüden mi kopmuştu?

Doğru, kargalar aile bağları güçlü hayvanlar ve dışarıya karşı oldukça korumacılar. Merkür’ün yanında yaklaşık 1 saat oturdum. Ailesi etrafta yoktu. Hasta gibiydi. Ben sevdikçe titriyor ve başı öne doğru düşüyordu. Kafasında çok minik bir şişlik vardı, belli ki darbe almıştı. ‘Eve götürmeli miyim, bırakmalı mıyım, nasıl götürürüm’ soruları kafamda dönerken, “Ne olur bir işaret ver” dedim ve omzuma çıktı! O an eve birlikte gitmemiz gerektiğini anladım.

Eve nasıl götürdünüz? Kaçmaya çalışmadı mı?

Omzumda hiç kımıldamadan, gayet sakin bir tavırla, yıllardır birlikteymişiz gibi yürüdük. Yaşadığım şaşkınlığı anlatamam. Evde bir hafta kaldı. O bir hafta içinde her şeyi çok çabuk öğrendi. Uçmaya başlar başlamaz da onu bulduğum yere geri götürdüm. Birbirimize bağlanmaktan çekinmiştim. Elbette onun kendi doğasından uzak kalmasından da...

İSMİYLE ÇAĞIRIYORUM

Adını neden ‘Merkür’ koydunuz?

Yazının Devamını Oku

Biden, Müslümanlariçin Trump’dan çok daha iyi olmayacak

8 Nisan 2021

İslam İşbirliği Teşkilatı’na bağlı gençlik örgütü İslam İşbirliği Gençlik Forumu’nun (ICYF) ‘Genç Müslüman Kadınlar Zirvesi’ne katılan Zahra Billoo, ABD’deki Müslümanların durumundan, dünyada yükselen İslam karşıtlığına ve ABD’de türbanlı bir avukat olmaya kadar bir dizi konu hakkında Hürriyet’in sorularını yanıtladı. Billoo’nun konuşmasından satır başları şu şekilde:

BIDEN DAHA AZ KÖTÜ

“Donald Trump yönetimi, hem ABD’deki hem de dünyadaki Müslümanlar için yalnızca bir uyandırma çağrısıydı. Çünkü Trump yeni tür bir bağnazlık ya da baskı getirmedi, sadece var olanı ortaya çıkardı. Joe Biden yönetimi için sadece ‘daha az kötü’ denilebilir. Biden yönetiminden Müslümanların lehine radikal değişiklikler beklemek büyük bir yanılgı olur.”

“(İslamofobiye ilişkin) Ben de İslam’ı doğru yaşamaya çalışan biriyim ancak elbette mükemmel değilim. Bu yüzden, İslam’ı bilmeyenlerin ve merak edenlerin bana ya da bir başka kişiye değil, doğru dini kaynaklara bakmalarını tavsiye ederim. Nasıl ki, Hıristiyanlığı ya da Yahudiliği en kötü örneklerine bakarak değerlendirmiyorsak, Müslümanlığı da en kötü Müslümanlara bakarak değerlendiremeyiz.”

ABD’DE BAŞÖRTÜSÜ

“ABD’de başörtüsü takmak, hem bir ayrıcalık hem de bir meydan okuma. Şanslıyız çünkü bazı Batılı sözde özgürlükçü ülkelerde bununla ilgili yasaklar görüyoruz. Kadınları, ne giymemeleri gerektiğini söyleyerek ‘özgürleştirmek’ istiyorlar. Kadınlara ne giymeleri gerektiğini dayatan İslam yorumları da, bana göre aynı derece kabul edilemez. ABD’de kadınlara başörtüsü takma izni verilmiyor, başörtüsü takma hakları korunuyor. Kadınlara başörtüsünü çıkarmayı zorunlu tutan şirketlere karşı kazandığımız davalar var. Bu hakkın korunmasını rahatça konuşuyoruz.”

Yazının Devamını Oku

Ya yeni koalisyon ya beşinci seçim

25 Mart 2021

İsrail’de geçen salı günü gerçekleştirilen seçimlerde, 120 sandalyeli Knesset’te (İsrail meclisi), Başbakan Binyamin Netanyahu ve ona destek veren partiler hükümeti kurabilmek için gerekli 61 milletvekili sayısına ulaşamadı. Resmi olmayan sonuçlara göre, Netanyahu’nun partisi Likud ve müttefiklerinin en az yedi sandalye eksiği bulunuyor.

Netanyahu liderliğindeki Likud partisi yarışı önde götürse de, sandık çıkış anketlerine göre, milletvekili sayısı düşerek 30’a geriledi. Netanyahu’nun rakibi Yair Lapid liderliğindeki Yesh Atid (Gelecek Var) Partisi ise ikinci olarak 17 milletvekili çıkardı. İsrail’in önde gelen medya kuruluşlarından Haaretz, “Oyların çoğu sayıldı ama kazanan yok” başlığına yer verdi.

RAM DENGELERİ DEĞİŞTİRDİ

Bu arada, anketlerde yüzde 3.25’lik seçim barajının altında kalacağı öngörülen Mansur Abbas liderliğindeki Birleşik Arap Listesi (RAM) 5 milletvekiliyle Knesset’e girmeyi başardı. RAM’ın barajı aşmasıyla Netanyahu öncülüğündeki muhtemel bir koalisyona destek vermesi beklenen sağ bloktaki partilerin toplam milletvekili sayısı 59’a düştü.

Netanyahu ile ittifak yapma olasılığı bulunan Naftali Bennett liderliğindeki sağcı Yamina Partisi, resmi olmayan sonuçlara göre yedi sandalyeyi garantiledi. Fakat Bennett, henüz Netanyahu’ya destek verip vermeyeceğini söylemedi. Mevcut tabloya göre Netanyahu, ancak Yamina’nın koalisyona katılması ile 61 sandalyeye ulaşabiliyor.

‘BU KEZ STRATEJİ FARKLI’

İsrail üzerine araştırmalar yürüten Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Dr. Ferit Belder, Hürriyet’e yaptığı değerlendirmede şöyle konuştu: “Netanyahu, bu kez sağ bloğun liderliği için yarıştı ve kampanyasının merkezine pandemideki başarısını oturttu. ‘Hayata dönüyoruz’ sloganı ile merkez sağda seçmen kitlesini genişletmeye çalışırken, daha önceki üç seçimin aksine, İsrailli Arap siyasetini şeytanlaştırma yoluna gitmeyerek hem Arap kesiminden oy alma hem de Birleşik Arap cephesini (Müşterek Liste) bölme stratejisi izledi. Bir milyonuncu korona aşısının yapıldığı Arap yurttaşı ziyaret etmesi, partisi Likud’da Arap bir adaya yer vermesi ve Bedevi ziyaretleri bu stratejinin bir parçasıydı.”

Yazının Devamını Oku

Dan Piraro ile telifi görüştüm

12 Şubat 2021

Amerikalı karikatürist Dan Piraro’nun, karikatürlerini izinsiz yayınlamasıyla ilgili eleştiriler için, “O zamanlar ben de telif konuları nedir bilmiyordum. Piraro ve bulabildiğim diğer çizerlerle de iletişime geçip, durumu anlatıp, özür dilediğimi ve maddi ve manevi mağduriyetini gidermek için ne gerekiyorsa yapabileceğimi ilettim” dedi. İşte eleştirilerin odağındaki Erdil Yaşaroğlu’nun gözünden telif süreci...

* Erdil Bey, tüm bu dava açma süreci nasıl başladı?

Her şey 4-5 sene kadar önce telif hakları üzerine karikatürist arkadaşlarımla sohbet ederken, artık bir şeyler yapmamız gerektiği konusuyla başladı. Dijital dönüşüm çoktan gelmişti. Okuyucularımız internet ortamına kayıyordu ve bizim bulunduğumuz mecralardan uzaklaşıyordu. Biz de bu değişimin içinde ve farkında olduğumuz için, karikatürlerimizi dijital dünyaya taşımanın bir çok yolunu düşündük ve uyguladık. Ama bunları tam olarak çalıştırmayı başaramadık çünkü karikatürlerimiz zaten internette her yerdeydi. Biraz araştırınca, çizdiklerimiz üzerinden bir sürü sitenin çok ciddi menfaat sağladığını farkettik ve bununla mücadele etmeye karar verdik. Çünkü onlara engel olmadığımız sürece, bizim bir şey yapmamız mümkün olmayacaktı.

* Peki, bu kişi ve kurumları neye göre belirlediniz?

Karikatürlerimizi yayınlayan siteler arasında ticari kaygıları olanları konuya hakim arkadaşlarımızla belirledik. Sonra hukukçularımız uyarabildiklerini uyardılar. Bazılarının hiç iletişim bilgisi bulunmadığı için bir şey yapamadılar. Ardından da suç duyurusunda bulunuldu. Suç duyurusu yapılınca, savcılık bu siteyi araştırıyor, bilirkişilere danışıyor ve gerçekten bir suç unsuru bulursa, site sahibinin adını tespit edip, ifade vermek için davet ediyor. Bu süreç tamamen bizim dışımızda işliyor. Kanunen dahil olup, müdahale edebileceğimiz bir alan değil. Savcılık ifade sonrasında site sahibinin kanuna aykırı davrandığını düşünürse, kamu davası açılmadan önce bir uzlaştırmacı atayacağını ve telif hakkı sahibiyle anlaşma yapmayı denemesini istiyor. Onlar da hukukçularımıza gelip anlaşmaya çalışıyorlar. Onlar da işte o zaman suç duyurusu yaptıkları kişinin kim olduğunu öğreniyorlar.

* Karikatürlerinizi ticari amaçla kullanmadıklarını ancak yine de kendilerine dava açıldığını iddia edenler ve bu süreçte mağdur olduklarını söyleyenler var...

Bugüne kadar kanunen haklı olduğumuz halde, vicdanen üzüldüğümüz için vazgeçtiğimiz çok şikayet var. Ama şunu bilin ki hukukçularımız sadece şikayette bulunuyor. Bir internet sitesinin hukuk dışı işlem yapıp yapmadığına karar verecek olan hukuk sistemidir. Savcılık suç unsuru olmadan kimseyi ifadeye çağırmıyor. Bu süreçte yine de yanlışlık yaptığımızı düşünen ya da bilgi almak isteyen site sahipleri varsa her zaman iletişime geçebilirler.

* Son olarak, Amerikalı karikatür Dan Piraro’nun Twitter üzerinden size çıkışı çok konuşuldu. Kendisi, karikatürlerini izinsiz bir şekilde internet sitenizde paylaştığınızı, ve bununla ilgili bir özür mektubu yazdığınızı söylüyor. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?

Yazının Devamını Oku

Erdil Yaşaroğlu özür dilemiş

10 Şubat 2021

Karikatürlerini telifsiz olarak web sitelerinde paylaşan isimlere açtığı davalarla bir süredir gündemde olan Erdil Yaşaroğlu’nun başı, Amerikalı meslektaşı Dan Piraro ile dertteydi. Ünlü karikatürist Piraro Twitter’dan Yaşaroğlu’nun eski web sitesi ‘Komikaze.net’te, kendisine ait bir karikatürü Türkçeye çevirerek imzasız ve izinsiz yayımladığını söylemişti. Karikatürlerini paylaştığı web sitesi ‘Bizarro’daki blogunda bu konuya yer veren Piraro, ‘Varan 2’ başlığı altında uzunca bir kısmı Türkiye’deki karikatür telifi tartışmalarına ve konuya nasıl müdahil olduğuna ayırdı.

‘TEŞEKKÜR MESAJLARI ALDIM’

Konuyu baştan sona tüm açıklığıyla yazan Piraro, “Türkiye’den bir kişi bana, bir Türk karikatür sitesinde (Komikaze.net’te) yer alan bir karikatürü gönderip bunun bana ait olup olmadığını ve izinsiz bir şekilde kullanılıp kullanılmadığını sordu. Ben de ona, ‘Evet benim karikatürüm ve benden herhangi bir izin alınmadı’ dedim. Sonra bana, bunu tweet atıp atamayacağımı sordu. Konuyla ilgili daha fazla bilgi sahibi olunca da, bunu kabul ettim ve söz konusu görseli Twitter’dan paylaştım. Kibar bir şekilde de, eser sahibinin ismi kaldırılarak ve izin alınmadan internette bu tür paylaşımlar yapılmasını eleştirdim. Bunun üzerine Türkiye’deki birçok kişiden, başkalarının karikatürlerini izinsiz bir şekilde yayınlayan ancak kendi karikatürlerini izinsiz yayınlayanlara karşı dava açan bu kişiyi (Erdil Yaşaroğlu) ifşa ettiğim için teşekkür mesajları aldım. Twitter’daki yorumlara bakılırsa, bu kişi pek çok kişiyi bezdirmiş ve kendisine dava açmam için de bana ısrar ettiler. Onu kendi silahıyla vurmam gibi bir şeydi. Bana bunu yaparsam, ‘kahraman olacağımı’ söylediler” dedi.

Dan Piraro

‘DAVA AÇMAYI DÜŞÜNDÜM’

Piraro sözlerine şöyle devam etti: “Hem (karikatürümü) çalıp hem de (karikatürünü çalanlara) dava açtığı öne sürülen kişiden uzun bir özür mektubu aldım. Bana sorarsanız, ‘kendisini kurtarma’ tarzı bir not gibi görünüyor. Bu kişiyi dava etmeyi düşünmüş ve ezilenlerin yanında olmak istemişsem de şimdilik çekiliyorum. Ancak bu kısa hikâyeden keyif aldığımı kabul etmeliyim. Sadece bana atılan e-postalarda kullanılan İngilizce konusunda değil, aynı zamanda gelen yorumlarda Sacha Baron Cohen’in ‘Borat’ karakterinin sesini duyar gibi olduğumdan da keyif aldım. (Ve biliyorum, Borat Türk değil.)”

Piraro dava açmakla ilgili 6 karikatürünü paylaşarak, yazısını “Bir sonraki yazıya kadar, bildiğinizi düşündüğünüz her şeye inanmayın ve asla her şeyi bildiğinizi sanmayın” sözleriyle noktaladı.

Yazının Devamını Oku

Karikatürde etik savaşı

8 Şubat 2021

Selçuk Erdem ve Serkan Altuniğne karikatürlerini telifsiz olarak internet sitelerinde yayınlayanlara karşı dava açmıştı. Amerikalı ünlü karikatürist Dan Piraro ise Twitter’dan yaptığı bir açıklamayla Erdil Yaşaroğlu’nu kendi karikatürünü izinsiz yayınlamakla suçlamıştı. Paylaşımı büyük yankı uyandıran Piraro, konuya ilişkin Hürriyet’e konuştu, şunları söyledi:

“İnsanların işlerinin, bu tarz etik olmayan şekilde kullanımı internet üzerinde çok yaygın. Öyle ki, bunu yapan herkese dava açmaya kalksam, gelecek bin yılı mahkemede geçirmem gerekir. (Yaşaroğlu’na karşı yasal işlem başlatıp başlatmayacağı sorusu üzerine) Hayır, bu siteye karşı (Komikaze.net) dava açmayacağım. Ancak yine de insanların online bir iş yaptıklarında nasıl bir etik algısına sahip olduklarını görmek bakımından bu durum endişe verici. Şahsen ben, üzerinde bir düzeltme ve değişiklik yapmadıkları ve bana da link gönderdikleri sürece, herkesin karikatürlerimi internette yayınlamasına izin veriyorum. Söz konusu site (Komikaze.net) bunu yapmış değil. Kasıtlı olarak imzamı kaldırmışlar. İşte bu etik değil. 

Yazının Devamını Oku

Athena’lar yürüyor

2 Ekim 2020

Yaz aylarında doğada yalnız yürürken sözlü tacize uğrayarak seyahatini iptal etmek zorunda kalan yoga eğitmeni Şaylan Yılmaz, öfkesini muhteşem bir kadın hareketine dönüştürdü. 25 Eylül tarihinde Çanakkale’den yola çıkan 20 kadın, Troya Kültür Rotası’nı hep birlikte yürüdü. Kadınların doğada özgürce var olabilmesi için Yunan mitolojisinde sanatın ve barışın tanrıçası Athena’dan ilham alınarak yapılan yürüyüş, bugün Assos’taki Athena Tapınağı’nda, dolunay eşliğinde son bulacak.

60 KADIN DESTEK VERDİ

Yılmaz’ın, yazın yürüyüşüne devam etmek için sosyal medyadan yaptığı çağrıya, yurtiçinden ve yurtdışından 60 kadın destek verdi. İlk etapta 20 kadınla doğada yürüyüşe çıkan Yılmaz, bunu “Kadınların kendi gücünü yeniden eline alabilmesi için kadın kadına bir farkındalık yolculuğu” olarak tanımlıyor.

1 GÜNLÜĞÜNE ERKEK OLMASA

Yılmaz sözlerine şöyle devam ediyor: “Bir araştırma yapılmış. Kadınlara ‘Yeryüzünde 24 saatliğine erkekler olmayacak olsa ne yapmak isterdiniz?’ diye sormuşlar. Kadınların büyük bir çoğunluğu ‘Doğada tek başıma gezmek isterdim’ ya da ‘Şehirde gece tek başıma dolaşmak isterdim’ gibi yanıtlar vermiş. Doğada, sokakta tek başına yürüyememeyi normal görüyoruz. Bunu yapabilecek bir platform olması, kadınlara bir alan yaratacak. Eşine, sevgilisine, abisine bağımlı olmadan, özgür olmanın tadını çıkaracak.”Şaylan Yılmaz, bu oluşumu ileride ‘Doğada Özgür Kadın Platformu’na dönüştürmeyi hedefliyor.

Yazının Devamını Oku

Zaharova’ya iltifat eden Türk takipçi: ‘Pozitif enerji vermek istedim’

23 Temmuz 2020

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova’ya ‘Dağ lalesine benziyorsunuz’ diye iltifat edip kendisiyle sosyal medyada etkileşim kuran Türk takipçisi Fatih Uçar, Hürriyet’e konuştu. Önceki gün Zaharova, Facebook hesabından maskeli bir fotoğrafını paylaşarak, “İran heyeti ile görüşmeye hazır” diye yazdı.
Fotoğrafa binlerce beğeni ve 700’e yakın yorum gelirken, Zaharova, Türk takipçisi Fatih Uçar’ın yazdığı yoruma yanıt verdi. Uçar yorumda, “Dağ lalesi gibi güzelsiniz” notunu düştü. Rus sözcüden “O nasıl görünüyor?” cevabı gelince, Uçar da dağ lalesi fotoğrafını paylaşıp “İşte dağ lalesi” dedi. Bir diğer mesajında Uçar, Rusça ve İngilizce olarak “Bir Tanrıça gibi görünüyorsunuz” diye yazdı.
‘EN BÜYÜK İLTİFAT DOĞA’

40 yaşında ve bekar olan Fatih Uçar, bir kez Rusya’ya gittiğini belirtiyor. Yaşanan ilginç diyaloğu Hürriyet için değerlendiren Uçar şöyle konuştu: “Savunma sanayisi ve dış politika haberlerini uzun yıllardır takip ederim. Sayın Zaharova’yı da bu bağlamda takip ediyorum. Sonuçta kendisi bir model ya da sanatçı değil. Sosyal medyayı çok kullanmıyorum. Uzun zaman sonra hesabımı açınca, karşıma adeta ‘maskeli bir melek’ çıktı. Toplantı öncesinde, kendisine pozitif enerji vermek istedim. Onlar bizim yaşadığımız gibi coğrafyalarda yaşamıyorlar. Özellikle sert coğrafyanın insanları doğaya tapıyorlar. Bozkır, orman, nehir, dağ... Dağ ve lale kelimelerinin kendisinde iyi hisler yaratacağını tahmin ederek ‘dağ lalesi’ benzetmesi yaptım. Çünkü doğaya dair ifadeler onlar için en büyük iltifat. Herhalde ‘dağ lalesi’ deyince nasıl bir şey olduğunu merak etti ve sordu. Bu yüzden de bana geri döndü diye düşünüyorum.”

Bilgi notuSosyal medyadan sıkça paylaşım yapan Zaharova, bu mecrayı etkin şekilde kullanıyor. Zaharova’nın sosyal medyada yaptığı paylaşımlara birçok beğeni gelirken, yorumların çoğu olumsuz nitelikte ve yanıtsız kalıyor.

Yazının Devamını Oku

Forbes kadın liderlere dikkat çekti... Kadınlar salgını daha mı iyi yönetti?

15 Nisan 2020

FORBES dergisi Almanya, Tayvan, Yeni Zelanda, Danimarka, İzlanda, Finlandiya ve Norveç liderlerinin kadın olduğuna dikkat çekerek bu ülkelerdeki ölüm oranlarının daha az olduğuna işaret etti. Söz konusu ülkelerin nüfusunun az olduğu, küçük olduğu, ada ülkesi olduğu ya da yönetiminin kolay olduğu gibi düşünceler akla gelse de, haberde Almanya ve İngiltere örneklerine yer veriliyor. Avrupa anakarasının kuzeyinde, kıtadan ayrı bir ada ülkesi olan İngiltere’de salgın 93.873 vakaya karşılık 12.107 can aldı. Almanya’da ise 130.383 koronavirüs hastasına rağmen ölü sayısı 3.215. İngiltere’de hastalık nedeniyle ölüm oranı yüzde 10’ları aşarken, bu oran Almanya’da sadece yüzde 2...

ÖNE ÇIKAN 4 ÖZELLİK

Forbes’in haberinde, kadın liderlerin 4 özelliğinin altı çiziliyor; Dürüstlük, kararlılık, teknoloji ve sevgi.

* Dürüstlük başlığı altında, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in vatandaşlarını erkenden uyardığına yer veriliyor. Salgın ülkede başlar başlamaz açıklama yapan Merkel, virüsün nüfusun yüzde 70’ini etkileyebileceğini duyurmuş ve bunun ‘ciddi bir mesele’ olduğunun altını çizmişti.

KARARLI DAVRANDILAR

* Kararlılığa ilişkin olarak, Tayvan lideri Tsai Ing-wen’in hızlı şekilde harekete geçmesi örnek gösteriliyor. Öldürücü virüsün yeni yeni gündeme geldiği ocak ayında, Tayvan Cumhurbaşkanı Tsai Ing-wen, salgının yayılmasını önlemek üzere 124 maddelik tedbir listesi açıklamıştı. Bu süreçte kısıtlamalar neredeyse hiçbir ülkenin gündeminde yoktu. Çin’e komşu Asya’da bir ada ülkesi olan Tayvan’da, şimdiye dek virüse bağlı 6 ölüm kaydedildi. Aynı şekilde, Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern’in de ülkede henüz 6 vaka kaydedilmişken, yabancıların ülkeye girişini yasaklamıştı. Ülkede şimdiye kadar 9 kişi COVID-19 nedeniyle hayatını kaybetti.

TEKNOLOJİYİ İYİ KULLANIYORLAR

* Teknolojiyi iyi kullanma konusunda, İzlanda Başbakanı Katrín Jakobsdóttir ve Finlandiya Başbakanı Sanna Marin örnek gösteriliyor. Katrín Jakobsdóttir, tüm vatandaşlara ücretsiz COVID-19 testi sundu. Dünyanın en genç başbakanı olan Marin (28)  ise koronavirüsle mücadelede sosyal medya fenomenlerini devreye sokarak salgınla ilgili gerçeklerin yayılmasını sağladı.

Yazının Devamını Oku

Sıcak ülkelerde durum nasıl

6 Nisan 2020

SİNGAPUR Tropikal iklime sahip Güney Pasifik ülkesi Singapur’da şimdiye kadar 1189 vaka görüldü ve 6 kişi hayatını kaybetti. Ülkedeki ilk vaka 15 Şubat’ta kaydedilirken, aradan yaklaşık 1.5 ay geçmesine karşın hasta sayısı bini henüz geçti. Halihazırdaki hava sıcaklıkları 28-30 derecelerde seyrediyor. Ülkede sıcaklıklar yılın hemen hemen hiçbir zamanı 20 derecenin altına da düşmüyor. Ancak vaka sayısının bini geçmesinin ardından önlemleri arttıran yetkililer, önceki gün ülke genelinde 1 ay kısmi sokağa çıkma yasağı ilan etti.

MALDİVLER Dünyanın en gözde tatil merkezlerinden Maldivler’de, şimdiye dek kaydedilmiş 19 vaka bulunuyor. Bu kişilerden 13’ü de iyileşti. Maldivler hükümeti, virüs tespit edilen tüm kişilerin yabancı olduğunu bunlardan bir kısmının turist, bir kısmının da göçmen işçiler olduğu açıklamıştı. Ülkede hava sıcaklıkları 32 derecede seyrediyor. Güney Asya’daki takımada ülkesinin nüfusu ise yaklaşık 440 bin olarak biliniyor. Maldivler hükümeti, İspanya, Almanya, Fransa, İtalya, Güney Kore, Çin ve Bangladeş’ten turistlerin ülkeye girişini yasaklamıştı.

BAE Hava sıcaklıklarının 30 derecenin üzerinde seyrettiği, hatta 36 derecelere kadar çıktığı Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) şimdiye kadar 1.505 korona vakası görüldü. Bu vakaların 10’u ölümle sonuçlanırken, ilk vaka 15 Şubat’ta kaydedildi. Bu tarihin üzerinden yaklaşık 1.5 ay geçmesine rağmen, 9.5 milyonluk ülkede, salgın çok hızlı ilerlemedi.

MALEZYA Sıcak iklime sahip Güney Asya ülkelerinden Malezya’da da şimdiye dek kaydedilmiş 3483 vaka bulunuyor. Bu vakaların 57’si ölümle sonuçlandı. Ülkedeki mevcut hava sıcaklıkları en düşük 28 en yüksek 31 derecelerde seyrediyor.

AFRİKA KITASI Avrupa ülkelerinden gelen kişiler aracılığıyla Afrika’ya ulaşan koronavirüs, kıta ülkelerinden ilk olarak Mısır’da görüldü. Cezayir, Fas, Nijerya ve Güney Afrika’ya da sıçrayan virüs, daha sonra Lesotho ve Komor Adaları hariç kıtanın tamamına, toplamda 50 ülkeye yayıldı. Şubat ortasından bu yana Afrika kıtasında 8.536 koronavirüs vakası görülürken, 360 kişi de hayatını kaybetti.

 

Yazının Devamını Oku

Cevap böyle geldi: Naziler gizli gizli döner yer

24 Kasım 2019

Döner hakkında sempozyumlar düzenleniyor, tezlere konu oluyor, kitabı yazılıyor. Döner neden bu kadar ciddi bir konu oldu?
◊ Çünkü döner üzerinden küreselleşmeyi konuşabiliyoruz. Göçmen kimdir, kimlik nedir, hepsi döner konuşurken bahsettiğimiz şeyler. Siz Türksünüz, sokakta yürürken köşedeki dönerciyi fark etmezsiniz bile. Ama Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinde öyle değil. Ben çocukken, Fransa’da çok az dönerci vardı. Sıradan bir Fransız ailesi olarak hiçbir zaman dönerciye gitmezdik. Etin dışarıda durması bize hijyenik gelmiyordu. Müşterilerin profili de farklıydı, çoğu zaman yabancı işçiler ve erkekler gidiyordu. Çok maskülen ve sert bir görüntü yaratırdı. Bugün Paris’in biraz dışında oturuyorum, evimize en yakın olan dönercide kadınlar çalışıyor. Sadece Paris’te 550 dönerci var. (Pierre Raffard)
◊ Fast food, son derece ABD dominasyonunda. ABD dışında fast food’a dönebilen çok az ürün var. Bunlardan birinin döner olması gurur duyulacak bir şey. Global çapta en çok bilinen yemeğimiz. (Somer Sivrioğlu)

Avrupa’ya yayıldığı Almanya
için ne ifade ediyor?
◊ 1945 sonrasında Almanya’ya gelen en önemli iki göçmen gruptan biri Türkiye’den. Bu göç beraberinde döneri de getirdi. 1960’ta, Frankfurt’taki bir restoranın mönüsüne döner girdi, 1971’de de büfeler açılmaya başladı. Dönerin eti Almanlaştırıldı, çeşitli sos ve baharatlar adapte edildi. Almanya’nın en sevilen fast food ürünü oldu ve Almanya artık, dönersiz düşünülemez. (Marin Trenk)

Yazının Devamını Oku

Stadyumda tartıştılar

21 Nisan 2019

UKRAYNA Devlet Başkanı Petro Poroşenko (53) ile rakibi ünlü komedyen Volodimir Zelenski, bugün yapılacak seçimlerin ikinci turu öncesinde kozlarını önceki akşam 70 bin kişilik Kiev Olimpiyat Stadı’nda paylaştı. Yazı turayı kazanan 41 yaşındaki Volodimir Zelenski, ilk söz hakkının sahibi oldu. 2014 devlet başkanlığı seçimlerinde Poroşenko’yu desteklediğini, ancak daha yanlış karar verdiğini anladığını belirten ünlü komedyen, “Petro Poroşenko, ben sizin hatalarınızın sonucunda ortaya çıktım” dedi. Poroşenko ise “Ukrayna’nın geleceğini riske atamayız. Zelenski zayıf bir devlet başkanı olur ve (Rusya Devlet Başkanı) Putin’den gelecek yumrukları karşılayamaz” diye konuştu. Tartışmanın başlangıcında el sıkışan iki aday, program bitiminde birbiriyle tokalaşmadan sahneden ayrıldı.

MOSKOVA BELİRLEYİCİ OLACAK

Rusya’nın doğu bölgelerindeki ilhakının gölgesinde gerçekleşen seçimler, güvenlikten ekonomiye, uluslararası ilişkilerden halkın güvenini kaybettiği siyasilere kadar birçok farklı dinamiğe sahip. Rusya ilhakı altındaki Kırım ve tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Donbas bölgesindeki Donetsk ve Lugansk’ta 5 milyona yakın seçmen oy kullanamayacak. Hem Zelenski hem de Poroşenko’nun ülkenin Rusça konuşulan bölgelerinden gelmesi dikkat çekiyor. Zelenski’nin Yahudi kökenli olması dış basında yankı bulan bir detay olsa da, din faktörü Ukrayna siyasetinde belirleyici bir role sahip değil. Ukrayna seçimlerine ilişkin yapılan siyasi yorumlarda Zelenski’nin, adı yolsuzluklarla anılan Poroşenko ve geçmiş liderlere tepki oylarını aldığı belirtiliyor.

ANKETLERDE YÜZDE 70 İLE FAVORİ

Seçim öncesi yapılan anketler, yeni devlet başkanının komedyen Zelenski olacağına işaret ediyor. 31 Mart’ta 38 adayın yarıştığı ilk turda Zelenski yüzde 30.2, Poroşenko yüzde 15.9 oy almıştı. Bu kez Zelenski’nin oylarının yüzde 70’e çıkabileceği tahmin ediliyor.

 

Yazının Devamını Oku

Ünlü komedyen seçimin favorisi

31 Mart 2019

BATI ile Rusya arasındaki hakimiyet mücadelesinin merkezi haline gelen Ukrayna, bugün devlet başkanlığı seçimleri için sandık başına gidiyor. Ülkenin en kritik seçimi olarak nitelendirilen oylamada rekor bir sayıyla 38 aday yarışıyor. Adaylar arasında üç isim öne çıkıyor: Mevcut Devlet Başkanı Petro Poroşenko, ülkenin eski başbakanı Yuliya Timoşenko ve anketlerde birinci çıkacağına kesin gözüyle bakılan ülkenin ünlü komedyeni Volodimir Zelenski…

‘HALKIN HİZMETKÂRI’

Yarışın en güçlü adayı 41 yaşındaki Zelenski, Ukrayna’daki yolsuzluklarla savaşan bir öğretmenin devlet başkanı olarak göreve gelmesini konu alan ‘Halkın Hizmetkârı’ adlı dizide başrol oynuyor. Zelenski’yi üne kavuşturan bu komedi dizisi, aynı zamanda ülkenin en çok izlenen televizyon programlarından biri. İsmini diziden alan ‘Halkın Hizmetkârları’ partisinin adayı Zelenski, seçmenin güvenini kaybeden oligarklar ile çikolata milyarderi Poroşenko ve Timoşenko gibi eski siyasetçilerin yanında ‘taze’ bir isim olarak öne çıkıyor.

YENİ UMUT

Ukraynalılar, dizideki ‘adil başkan’ karakterinin de etkisiyle Zelenski’yi ülkenin ‘yeni umudu’ olarak görüyor. Zelenski’nin keskin espri anlayışı, yolsuzluk iddiaları ve Kırım krizi yüzünden güvenlik kaygısı yaşayan seçmenin yeniden siyasete ilgi göstermesini sağlıyor. Zelenski ile ilgili en büyük endişe, siyasi tecrübesinin olmaması ve ülkenin ünlü oligarklarından İgor Kolomoski sponsorluğunda ‘paravan’ bir aday olması. Kolomoski, başbakan olduğu dönemde Batı yanlısı Yuliya Timoşenko’yu da desteklemişti. Poroşenko ise Ukrayna Kilisesi’ni Rus Ortadoks Kilisesi’nden ayırması ve Rusya’ya karşı milliyetçi söylemleriyle ikinci kez seçilmek için oy istiyor. Ancak bugünkü seçimlerde hiçbir adayın salt çoğunluğu alamayacağı, seçimlerin 21 Nisan’daki ikinci tura kalacağı tahmin ediliyor.


Seda TÜRKOĞLU Kiev’den bildiriyor.

ZELENSKİ SEÇİLİRSE NE OLUR

Yazının Devamını Oku

Bir Trump şovu

1 Ocak 2019

SORU CEVAP 2018

1) Almanya Başbakanı Angela Merkel, 18 yıl liderliğini yaptığı Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinin başından ayrılacağını açıkladı. CDU’nun başına, partinin genel sekreterliğini yürüten Annegret Kramp-Karrenbauer seçildi. ‘A.K.K.’ olarak da bilinen Kramp-Karrenbauer’in partideki lakabı nedir?

2) Kanadalı bilim kadını Donna Strickland, Amerikalı bilim adamı Arthur Ashkin ve Fransız bilim adamı Gerard Mourou ile bu yıl Nobel Ödülü’ne layık görüldü. Donna Strickland’ın 55 yıl sonra ödül alan ilk bilim kadını olduğu bu ödül hangi kategoride verilmiştir?

3) Amerikan Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA), Kaşıkçı cinayeti emrini verenin Muhammed bin Selman (MbS) olduğuna ilişkin bir telefon görüşmesine referans verdi. Peki iddiaya göre MbS, cinayetten önce bu görüşmeyi kimle gerçekleştirmişti?

4) Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 18 Mart’taki başkanlık seçimleri öncesinde, nükleer başlık taşıma kapasitesine sahip ve radara yakalanmayan, hiçbir füze kalkanı tarafından durdurulamayacak Rus füzesi Sarmat’ı tanıttı. Adı Tatar Türkçesi’nden gelen 16 bin kilometre menzilli ‘Sarmat’ın anlamı nedir?

5) Başta Filistin olmak üzere neredeyse tüm ülkelerin itirazına rağmen, ABD yönetimi büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıdı. ABD’den yalnızca bir gün sonra hangi ülke aynı adımı atmıştır?

6) Dünyadaki en ağır insani krizin yaşandığı 27 milyon nüfusa sahip Yemen’de, 8.4 milyon kişi açlıktan ölmek üzere. Ülkeye insani yardımların ulaştırılmasında hayati önem taşıyan ve ‘Yemen’in dünyaya açılan kapısı’ olarak bilinen Kızıldeniz kıyısındaki limanın adı nedir?

Yazının Devamını Oku

Edoardo Tresoldi: Tasarım sanal hale gelecek

22 Ekim 2018

Çağdaş sanatın dünya çapındaki en önemli temsilcilerinden Edoardo Tresoldi, Geberit’in bu yıl 6’ncısı düzenlenen “Zamanın Ötesinde Tasarım Kaşifleri” etkinliği kapsamında Türkiye’ye geldi. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) tasarımcı ve mimarlar ile bir araya gelen İtalyan sanatçı, "İnsanlara ‘bozulmuş’ olanı, saf olmayanı anlatabileceğim basit dili bulmaya çalışıyorum" diyor. Ocak 2017'de Forbes tarafından ’30 yaşın altında en etkili 30 Avrupalı sanatçı'nın arasında gösterilen Tresoldi, Hürriyet’in sorularını yanıtladı. 

Kendinizi ‘mekanların sanatçısı’ olarak tanımlıyorsunuz ve şeffaflık eserlerinizde önemli bir yer tutuyor. Sizin için ‘şeffaflık’ nedir?Şeffaflık, çağdaş dünyada ‘saf olmayanı’ anlattığım bir dil. Tıpkı boş bir kutuyla çalışmak gibi. Bu sayede içinde olmasını istediğin şeye karar verebiliyorsun. Klasik mimaride de bu dil, farklı peyzajlarla bağ kurabilmek için kullanılıyor. Benim için şeffaflık, istediğim hikayeyi mekanlarda anlatmamı sağlayan bir tür filtre. 

Neleri filtreliyorsunuz?Eser için farklı bir kompozisyon ve eserin dış dünyayla kurduğu farklı bir ilişki… Ben burada bir heykel yapsam ve insanlar onun etrafında dolaşsalar, bu eserle kurdukları bir ilişkidir. Ancak ben görünen manzara ve insanlar arasında bir filtre yarattığımda, buradaki dil daha zengin bir hal alıyor. Hatta etrafında dolaştığınız her noktada farklı diller ortaya çıkıyor. Şeffaflık oldukça güçlü bir şey. Tıpkı sonsuzluk gibi. Burada mekanın materyalini anlamanız gerekiyor.

 Edoardo Tresoldi, 2013’ten bu yana “genius loci” (yerin ruhu) ve peyzaj öğeleri çalışması üzerine odaklanarak kamusal alan projeleri gerçekleştiriyor.

Belki boşluklar da size bir şeyler söylüyordur…Ben işe bir heykeltıraş olarak başladım. Heykeltıraşsanız farklı maddelerle çalışıyorsunuz ve anlatmak istediğiniz şeyler için farklı materyaller seçmeniz gerekiyor. Ancak şeffaflık olduğunda ortada bir materyal de bulunmuyor. Bir şekil üzerinde hiçbir madde olmadan çalışıyorsunuz. İlginç olan şey ise bu kez o şeklin dili üzerinde çalışmaya başlıyorsunuz. Ortaya koyduğunuz şeklin nasıl bir mekanda olduğu ve bunu nasıl ortaya koyduğunuz önemli hale geliyor. 

İNSANLAR HEM MİMARİ HEM DE GÖKYÜZÜYLE BAĞ KURABİLSİN

Galeride değil, dışarıda olayı seviyorsunuz. Siz kendi eserlerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yazının Devamını Oku

Dünya’nın 'düz' olduğuna inanan gençlerin sayısı artıyor

4 Nisan 2018

“Dünya düzdürcüler”in (Flat Earthers) sayısı gittikçe artarken, bu konuya ciddi olarak kafaya takmış olanların ‘Düz Dünya Topluluğu’ (Flat Earth Society) adında bir de grubu bulunuyor. Tesla Motors’un dahi girişimcisi Elon Musk da bu grupla birçok kez alay etse de, grubun argümanları gençleri şimdiden etkilemiş gibi görünüyor.

GENÇLER ŞÜPHELİ

İngiltere merkezli araştırma şirketi YouGov, ABD’de yaptığı bir araştırmada, 18-24 yaş arasındaki gençlerin sadece yüzde 66’sının Dünya’nın yuvarlak olduğunu düşündüğünü belirtti. Ancak özellikle 2000’li yıllarda doğan gençler, bu konuya daha da şüpheli yaklaşıyor. Henüz küçük bir oranda olsa da endişe verici bir biçimde, ankete katılanlar 18-24 yaş arası gençlerden yüzde 9’u, “Dünya’nın yuvarlak olduğuna inansa da son zamanlarda bu konuda şüphe duyduklarını” belirtti.


Araştırmada katılımcılardan, bu 5 ifade arasından kendilerine en uygun bulduklarını seçmeleri istendi.

Araştırmada 5 adet ifade yer aldı ve katılımcılardan bu ifadelerden kendilerine en uygun gördüklerini seçmeleri istendi:

1- Her zaman Dünya’nın yuvarlak olduğuna inandım

Yazının Devamını Oku