Elli milyon yıl sonra, eylülde buluştuğumuzda yine sevmek isteyeceğiz.

Günaydın hepinize yepyeni bir günden ve yepyeni bir haftadan….

Haberin Devamı

Eylül ayına giriş yaptık mı yaptık…

 

Dün dedemin mektuplarını karıştırdım. Bundan 80 yıl önce eylül ayında o ne hissediyormuş merak ettim işte…

 

Şöyle yazmış Eylül’e:

 

“Duygular, gerçeklerin talanına uğradı, hayalin yüksekliklerinde gezinmeye zamanımız kalmadı.”  Ethem AYDIN

 

Şöyle bir gözlerim doldu…

Bende aynı şeyi hissediyorum ama dedim. 80 yıl öncede aynı olması bir tesadüf değildi… Yani bundan 80 yıl sonra da birileri aynı hissedecekti.

 

Dedemi özlemiştim.

Keşke konuşsaydık diye iç geçirip burnumun ucu sızlamaya başlamıştı ama ben yazdığı mektubu okuyarak onunla sohbet ediyor havasına girmeye devam ettim.

 

Haberin Devamı

Mektuba devam ediyorum,

 

01 Eylül 1986

 

“Hemen çantamı topluyor, zaman boşa gitmesin diye de kendimce günün değerlendirmesini yapıyorum. Sonuç pozitif. Ufak tefek birkaç şey öğrenmişim. Polyanacılık oyununa başlıyor, doyumsuz olduğum öğretilerime bana yeter şimdilik diyorum. Gün değerlendirmesinde; karşıma arkadaşım Aykut, düşünceleriyle, kişiliğiyle, tavır ve hareketleriyle bilinçli kişiyi tanımlamasını bilen herkesten tam not alan arkadaşım çıkıyor. Onun artık üniversiteli olduğunu bilmek üzerimdeki stresi atmama ve yüzümde hafif bir tebessüm oluşmasına yetiyor. Mutlu oluyorum Aykut adına seviniyorum.
    O sevinçle yetkili mercilerden gerekli izinlerimi alıp kendimi dışarı atıyorum. Hızla açtığım kapıda oluşan aralıktan seni görüyorum. İyi adam düşüncenin üstüne gelirmiş diyorum. Gülüşlerimi çoğaltıp seni bekliyorum kapıda. Sevincini paylaşıp, tebrik etmek istiyorum seni. İsteklerim kısmen gerçekleşiyor. Seni tebrik ediyor, iyi dileklerimi dile getiriyorum. Fakat paylaşmayı beklediğim mutluluktan, sevinçten eser göremiyorum. Biraz daha sohbet ettikten sonra sen büronun, bende sana çaktırmadan gizlice aldığım sıkıntılarla evin yolunu tutuyorum. Sıkıntılı olduğunu kendine kabul ettirmiş olman ve Polyanacılık oyununu (belki de insanın kendini kandırması olarak nitelendirdiğin ama gerçekte insanın hayata boyun eğmesini önleyen ve acımasızlıklara karşı yüreklendirerek dimdik ayakta kalmasını sağlayan kimine göre aptallık bana göreyse mantıkçılığın ta kendisi olan oyunu) gerekli yerlerde kullanmaman canımı sıkıyor. 

 

Haberin Devamı

Düşüncelere dalıyor, o dalgınlıkla da otobüse biniyorum.

İçerisi insan kokuyor. Havadar olsun diye şoförün yanında ters yöndeki bölüme oturuyor, paramı ödüyor ve düşünmeye devam ediyorum. Belki de senin içindekinin iki katı bir sıkıntı oluşuyor içimde.

Şoför amcanın aniden fren yapmasıyla irkiliyor, bir an için düşünmeyi bırakıyor ve pencereden dışarı bakıyorum. 
    Ters yönde oturuyor olduğum için tekrar hızlanmaya başlayan otobüste her şeyi geçtikten sonra gördüğümü fark ediyorum. Tıpkı yaşam gibi. Sonuçları yaşarken bile göremiyoruz, ancak yaşadıktan sonra görebiliyor ve iyi ya da kötü olarak değerlendirebiliyoruz. Gözlerimi kapatıyor ve sana kızıyorum.
    Elbette ki elinden geleni yaparak, acı çekmek senin hakkın ama lütfen; herkesin gıpta ederek baktığı ve geleceğin yükünü çoktan sırtlamış, bugünün değil geleceğin adamı olan Aykut'a böyle davranmamalısın. 

 

Haberin Devamı

Bugünün olmayan sıkıntıları kafanda tasarlayıp, kendince tahminler yaparak morallini bozması ve tahminlerle yola çıkarak olayları değerlendirmesi gereken en son kişi olduğunu bilmen ve her zaman mutlu olmayı hakkettiğini unutmaman dileğiyle.”

 

Dememiz o ki; Aykut kimdi acaba? Dostu sevmek ve onun derdiyle nasıl güzel dertlenmektir bu? Hadi dertlendin, bu ne güzel ölümsüzleştirmektir. Bu nasıl sahiciliktir. Ters oturduğun otobüs koltuğunu nasıl yaşama benzettin. Polyanacılık benzetmen ne kadar tatlıdır öyle.

Sence ben, senle başlamış olabilir miyim dede….

 

Mektubun sonundaki cümleye vurulduğumu söylemem lazım:

 

Bugünün olmayan sıkıntıları kafanda tasarlayıp, kendince tahminler yaparak moralini bozması ve tahminlerle yola çıkarak olayları değerlendirmesi gereken en son kişi olduğunu bilmen ve her zaman mutlu olmayı hakkettiğini unutmaman dileğiyle…. Atalardan hep bağ bahçe, mal, mülk kalacak değil ya…

Haberin Devamı

Benimde servetim de bu mektuplar…

 

 

Mutlu günler ve harika bir hafta dilerim…

Eylül çok güzel olacak…

 

Yazarın Tüm Yazıları