Yeni yıla Beren’le girmek...

Bence Beren Saat, Türkiye ana akımındaki en cesur zeka ve en entelektüel duruş. Neden mi? İşte Hürriyet Pazar’da Hakan Gence’ye verdiği röportajının satır başları...

Haberin Devamı

Gazeteci çakal... “Özel hayat konuşulmayacak” diye sözleşilen röportajda sözü, allem edip kullem edip Kenan Doğulu’yla çalkantılı ilişkisine getiriyor. Cevap: “İlişkimiz bu yüzyılda nasıl gidebilirse öyle gidiyor.”
Kadın belki acı çekmiş ama çözmüş. Yaşanan bir sıkıntı varsa ne Kenan’dan ne kendisinden...
Sosyal medya yüzünden artık insanların ayrılamadığından dem vuruyor. Eskisi gibi “gözden ırak, gönülden ırak” durumu yok diyor özetle. Bu çağda birbirimizin hayatından bile çıkamıyoruz. Aşkın tanımı değişiyor.
Yeni nesiller “Ve sonsuza dek mutlu yaşadılar” sözüne inanmadan yetişiyorlar Beren’e göre.
Soyadını söylemeden “Beren” diyorum, çünkü arkadaşımmış gibi anlatıyor. Ben de yaşıyorum bize dizilerde, filmlerde öğretilen aşkla, günümüzde içinde yaşadığımız gerçeklerin arasındaki o büyük uçurumu. Tıpkı onun gibi, ezberlerimle bugün arasında gidip gidip geliyorum.
Ama Beren, artık aldatıldı mı veya Kenan Doğulu’yla arasında her ne yaşandıysa, ortada bir yere tutunmuş. Tutunabilmiş. Kabullenip sakinleşmiş.
Vurmadan, kırmadan, dünyayı yakmadan baş edebilmeyi becerebilmiş.
İngilizce “influencer” diyorlar; “ilham veren” demek.
Influencer, “Şunu sürün, buraya gidin” diyerek olunmaz; işte böyle olunur “ilham beren”.
Bu arada sosyal medyadan gelen bütün reklam tekliflerini elinin tersiyle ittiğini biliyor muydunuz?
Yeni yıla Beren’le girmek...
Anadolu’nun Beton Devri

Haberin Devamı

Tuzaklı soruya çok zekice cevap vermiş: Binlerce yıl sonra arkeologlar bugünümüzü araştırsalar hakkımızda ne derlerdi?
“Neden bütün toprağı betonla örttüğümüzü anlamaya çalışırlardı” diyor. Bir de isim koymuş içinde yaşadığımız çağa: “Anadolu’nun Beton Devri”.
Şapka senin zekana; isim koyma, başlık atma yeteneğine.

Erişim engelleri

Beni Beren Saat fan’ı olarak bellemeyin.
Oyunculuğundan çok etkilenmem, tipine hayran değilim. Ama ben “sanatçı” diye buna derim:
Gelebilecek bütün tepkilere göğüs germiş; yüzümüze yüzümüze çarpıyor ikiyüzlülüğümüzü:
“Zaten herkes erişmek istediği şeye erişiyor. Bunu yalan söyleyerek ya da doğrudan yapmak arasında ülkenin ideolojik bir seçim yapması gerek. Biz gerçekten bütün dünya bunları kullanırken ‘Twitter’ı kapatan ülke’ olmayı kendimize yakıştırıyor muyuz?”
Çok haklı, çünkü bence insanımıza güvenmiyoruz. Serbest bırakırsak Alman gibi, Japon gibi, Amerikalı gibi kendi kendine eğriyi doğruyu seçemeyeceğini düşünüyoruz...

Haberin Devamı

Tek bir eleştirim var

Kadın meselesinden de çok cesurca bahsediyor Beren. Kadınlarımızı koruyamamamızı kastederek, “Olmadı işte” diyor; “Erkek egemen toplumda geldiğimiz yer ortada. Erkekler beceremedi; bunu değiştirmemiz lazım.”
Evet haklı, beceremedik.
Kadınlarımız olmadan, onlar da egemen olmadan, bir yanımız hep eksik kalıyor.
Elalem koşarken biz topallıyoruz.
Evet haklı ama bir noktayı da o eksik görüyor: “Erkeklik krizi”.
Tıpkı aşkta olduğu gibi erkeklikte de yeni bir tanıma ihtiyaç var. Şöyle demiş Beren: “Sünnet dediğimiz şey bir ben aldırmak kadar basit bir operasyonken üzerine bir düğün organize ediyorsunuz. Sonra bu organını bir güç unsuru olarak görüyor.”
Bazı şeyler ulu orta konuşulmaz. Umarım bir gün yüz yüze tartışırız.
Çünkü işin o kısmı da oradan göründüğü kadar “kolay ya da basit” değil canım çağdaşım.
Ama son tahlilde...
Yeni yıla bizi böyle ufuk açarak soktuğunuz için ağzına sağlık Beren, eline sağlık Hakan.

Yazarın Tüm Yazıları