Şehrin tek gizli barı ve sonu gelmez dedikoduları

Dün gece siz uyurken, ekrandan/perdeden tanıdığınız ne kadar ünlü varsa, Emirgân’da bir pizzacının buzdolabından içeri girdi.

Haberin Devamı

Burası Türkiye’nin ilk gizli barı. Ahali bu kadar dikkat çekici, eğlenilen yer de bu kadar saklı olunca, ne içeride olup bitenin fiskosu ne de dedikodu ateşinin pizzacının bacasını saran dumanı bitiyor.

Şehrin tek gizli barı ve sonu gelmez dedikoduları

NEW YORK: East Village 113 St Marks Sokağı’na girdiğinde tabelası kocaman bir sosis olan bir hotdog’cı göreceksin. İçeri gir. Sol tarafta bir telefon kulübesi var. Çekinme Clark, gir kulübeye. Ahizeyi kaldır, bir kapı açılacak. Şaşırma... Dünyanın en cool kokteyl barlarından biriyle karşılaşacaksın. Kimsenin kendilerini bulmasını istemiyorlar, bu yüzden de barın adı Please Don’t Tell/Lütfen Kimseye Söyleme. Telefonla konuşmak bile yasak, istersen SMS atabilirsin.

PARİS: Adres kolay: Jean-Jacques Rousseau Sokak, Les Halles. 58 numarada sadece siyah bir kapı farkedeceksin. Kapıyı aç, merdivenleri in ve birdenbire 1920’lerin içki yasağı barlarından birinde bulacaksın kendini. Bir Demory birası söyle ve klasik dekorun tadını çıkar. Burayı bulmanda bir işe yaramaz ama hadi barın ismini de söyleyeyim: Le Ballroom du Beef Club.

BERLİN: Mitte’de Rosenthaler Plaza’dan içeri gir. İlerideki şarküteri standını geç, tuvaletlere giden koridorda kırmızı bir telefon kutusu var. Duvara vur. Sen göremezsin ama gizli kapıyı açmadan önce seni tepeden tırnağa süzecekler. Şanslıysan içerideki birinci sınıf kokteyllerden tadabilirsin. Tavsiyem, ‘Kan ve Kum’ kokteyli. Viski, vermut, vişne likörü ve portakal suyuyla yapıyorlar.

ŞANGHAY: Şehrin en yeşil sokaklarından Donghu Lu’yu bul. Aynı ismi taşıyan otelin solunda bir geçit göreceksin. Bu geçit seni doğruca bir restoranın mutfağına götürecek. Çekinme, gir. Soldaki merdivenleri inince karşına yüksek kalite bir votka barı çıkacak: Craft. Demlendirilmiş votkalarla yapılmış bir kokteyl sipariş et.

BUENOS AIRES: Şehrin Soho’su Palermo’daki Arevalo Sokağı aslında sakin bir yer. Frank’s yazan tabelayı bul. Buenos Aires’li kızların ve erkeklerin geniş kanepelere serilip kokteyllerini yudumladığı barı görmen için iki testten geçmen lazım. İlki güvenlik. Ama asıl mesele, içeri girebilmek için koridorun sonundaki ankesörlü telefonda doğru numarayı çevirmek. Numarayı bilmiyor musun? Davetli olduğuna emin misin?

LONDRA: Dışarıdan antikacı sanabilirsin. İçi de pizzacıya benziyor zaten. Ama aşağı inip tuvaletlerin yanındaki kapıdan girince çok gösterişli bir barla karşılaşacaksın: Danger of Death. Shoreditch Brick LN’deki bu barda ısmarlanacak tek şey var: Black Russian!

Veeee... İstanbul!

Anlı şanlı bütün şehirlerin gizli barı olur da İstanbul geri durur mu? İster sahilden gel, ister İstinye Bayırı’ndan aşağı vur... Emirgân sahilinde kırmızı boyalı üç masalı bir pizzacı göreceksin. Gir. Karşına gelen buzdolabı aslında buzdolabı değil, kapı. Şehrin dedikodu kazanlarını kaynatan, magazin manşetlerini süsleyen ilk gizli barına açılan kapı...
İçerisi hepi topu üç masa, iki stant... 30 metrekarelik camsız/penceresiz bir mekân. İki tabureli barın yanında bir org ve mütevazı bir bateri var.
Saat 11.45. Masaların, stantların üzerine mumlar, meyveler, çerezler, soda ve tonikler yerleştirilmiş. Dedikodusu/fiskosu bol, olağan bir gecesine hazır Pizza Emirgân! Henüz kimse yok ama 15 dakika sonra burada adım atılacak yer kalmayacak.
İnanılır gibi değil. Sanki sözleşip de hepsi aynı anda gelmiş gibi, saat 12.00’yi vurduğu anda, kıyıdaki yalılarda, sırtlardaki villalarda uyku tutmamış kim varsa, tek sıra kapıdan içeri girmeye başlıyor. Yaş ortalaması 30-35. Kılıklar rahat, hâlâ yaz casual’lığında. Boğaz jet-setinin en kıvamlı makyajları, en doğal estetikleri, en parlak dalgalı sarı bukleleri artık gizli Emirgân metrobüsünde... Metrekareye dört kişi düşüyor.
Dar alanda kısa paslaşmalar: “Arkaya doğru sıkışalım” diyor şef garson. “Nereye sıkışalım, kadının poposu aynen benimkinin içinde” diye çıkışıyor yan komşu. Barın bu yanında içki siparişi savaşı; arkasında, barmen Murat’ın ahaliye votka-nane-limon yetiştirme telaşı.
Saat yarım oldu mu? O zaman yoklamaya geçebiliriz: Elif Dürüst... Burada! Yeni sevgilisiyle barın kenarında saçlarını savura savura Kenan Doğulu’nun ‘Susma’ şarkısına eşlik ediyor. Sahi onlar nerede? Hah geldiler, buzdolabından içeri şimdi de Kenan&Beren çifti giriyor. Gonca Vuslateri yine geç kalmış ama eli kulağında... Tolgahan Sayışman, Emre Karayel, İlker Kaleli... Bora Uzer ve arkadaşları canlı müziğe başlamadan yetişebilseler bari... Gerçi ne kaçıracaklar? Eğlencenin daha sabah beşe kadar yolu var, zaten her akşam da oradalar.

Yazarın Tüm Yazıları