İbrahim Tatlıses’in Ege şubeleri

Çeşme, Alaçatı... Beldenin yeni otellerinden Alachi. O kadar yeni ki havuzunda ilk ben yüzmüş bile olabilirim.

Haberin Devamı

Kahvaltı saati. Ege reçelleri, pişiler falan yıkılıyor. Çayın tadını anlatmak için Türkçe biraz hoyrat; illa hayvan katletmek gerek: Tavşan kanı, sülün kanı, aslan kanı, kaplan kanı...
Görev bilinciyle kahvaltıya dokunmuyorum bile. Yazı yazmaya çalışıyorum ama ne mümkün!
Yan masamda kadın kadına tatile gelmiş üç Egeli abla var. Yaşları 50-55.
Dinlememeyim dedikçe insanın kulağı daha çok kayıyor, oturduğum yerde habire kikirdiyorum:
Yok, Alaçatı’nın biberleri menopoza fena geliyormuş, sabaha kadar hiç uyumamış... Yok, Muharrem (İnce) kaybedince daha duygulu, yakışıklı olmuş... Yok, odada gizli gizli patlıcan kızartırken otelin temizlikçisi basmış...
Alın beni buradan, odada mangal yapan İbrahim Tatlıses’in Ege şubesi bunlar, gülmekten öleceğim.

Akrep Nalan kaç kaplan?

Haberin Devamı

İbrahim Tatlıses’in Ege şubeleriBodrum, Torba... Koyun en ucunda bu yıl yeni açılan bir beach: Süslü.
Giriş bedava. İki katlı bir sahil apartmanının alt katını restoran yapmışlar, önüne de iskele kurmuşlar.
İskele deyince ince-uzun bir şey düşünmeyin. Üstünde şezlonglar var, denize inen merdivenler, duşlar var.
Bütün Bodrum yanıyor, burası nasıl esiyor inanamazsınız. Menü zengin değil ama patates kızartması bile acayip lezzetli. Mantıyı da kendileri açıyormuş.
Buranın gönüllü elçisi Akrep Nalan. Bodrum’da kimi görse Süslü Beach’in ne güzel bir yer olduğunu anlatıyor.
Akrep Nalan deyip geçmeyin: Karada yavaş ama denize girdiği zaman bir enerjik, bir şen, bir şakrak, 7 kaplan gücünde maşallah.

Ralf Tezman’ın küçük Kusto’su

Çeşme, Dalyan... Balıkçılarıyla ünlü bu yerde ilk kez bir beach açıldı: Momo.
Yurtdışında yaşayan yaşlı bir adamın şahsi mülküymüş, yıllardır öylece duruyormuş, şimdi halka açıldı.
Halka bak: Mert Fırat & İdil Fırat çifti nobranca bronzlaşıyor, Ralf Tezman oğluna yüzme öğretiyor. Baba olmanın verdiği egoizmden attığı çığlıkları görsen, ortaya Kaptan Kusto çıktı zannedersin.
Bizim grubun mevzusu Habertürk’ün kapanışı.
Aramızda o gazeteden arkadaşlarımız da var, yüzlerine sormaya çekiniyoruz ama kim bilir yine kaç kişi işsiz kalacak.
Böyle zamanlarda içim kıyılıyor: Batsın plaj, batsın tavla, batsın tatil! Allah’tan içim küçük, kıyılması kısa sürüyor:
Burada en çok “güneş” batsın; gölgelerin kıvrımlı hatları uzadıkça gün batımına doyum olmuyor.

Haberin Devamı

Aykut Gürel’in şansı...

Bodrum, merkez... Marinanın tam karşısındaki popüler teras Soprano’s Bar.
Bütün gün güneşi yemiş, alttan alta bir veriyor, ayaklarımıza ateş açılmış gibi zıp zıp dans ediyoruz.
Mekanın sahibi müzisyen Aykut Gürel. Çarşamba akşamları ekibiyle birlikte kendisi sahne alıyor.
Eski sevgilisi/yeni karısı Senem Çapa o akşam yok. Kadının İstanbul’da halkla ilişkiler şirketi var. Haftanın dört günü orada, üç günü Bodrum’da.
Biletleri daha kış başından ucuza kapatıyormuş; böyle bir düzen kurmuşlar. Evleri küçük ama manzarası mükemmel.
Soprano’s Bar’a eğlenmek için gitmeseniz bile, aşk seyretmeye gidin. Koskoca Senem’in Aykut’un gözlerine hem ürkek hem de hayran bir bakışı var kiii... İçin erir, cebinde yüzük olsa, ilk gördüğüne evlilik teklif edersin.

Haberin Devamı

Müslüm Gürses’in mirası

Alaçatı, köy içi... Beldenin popüler mekanı Limon yine tıklım tıklım, boş masa yok. Allah’tan işletmecisi tanıdık da kendimize zar zor bir stant buluyoruz.
Sahnede Rubato grubu var. İlk defa canlı dinliyorum, bu adamlar insanın ciğerini söküyor. Hayır tatildesin, zorla niye kendine eziyet ediyorsun?
Rahmetli Müslüm Gürses halimizi görse, “Size serbest, jiletleyin kendinizi” diyecek.
Kim bilir kaç kişiyi siroz ettiler o akşam...

 

Yazarın Tüm Yazıları