Çiçek Çocuklar’ın 50’nci yılı

“45’lik” adında yayın hayatına yeni başlayan bir kent, sanat ve nostalji dergisi var. Ana akım medyada dergiler birer birer kapanırken insana çok iyi geliyor bu tür girişimler. Beyoğlu’ndaki 45’lik Bar ekibi çıkarıyor ama Teoman, Pelin Batu, Nilüfer Açıkalın gibi konuk yazarları var.

Haberin Devamı


Dergide en çok Ümit Beyazoğlu’nun hazırladığı “Hippiler” dosyası ilgimi çekti.
Biliyorsunuz, bütün dünyayla birlikte Türkiye’yi de aşk, barış, özgürlük kavramlarıyla etkisi altına alan 68 kuşağının 50’nci yılı.
Beyazoğlu öyle ilginç detaylar vermiş ki bazılarını sizle paylaşmak istedim.

Çiçek Çocuklar’ın 50’nci yılı

BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?

◊ Barış yanlısı Hippiler’in Vietnam Savaşı karşıtı gösterilerde tarihlerinde ilk kez Amerikan bayrakları yaktıklarını...
Dönemin Kaliforniya Valisi Ronald Reagan’ın çok kızıp “Tarzan gibi giyiniyorlar, Jane gibi saç uzatıyorlar, Çita gibi kokuyorlar” dediğini...
◊ 1965’te ilk kez Altın Mikrofon yarışması düzenlendiğini, 1966’da Ankara’da Beatles Fan Club’ın kurulduğunu...
Beatles Fan Club’ın üyelerine iki buçuk lira karşılında imzalı Beatles fotoğrafları yolladığını...
◊ Doğu’ya uzanan güzergâhta İstanbul’un Hippiler için bir durak/buluşma noktası olduğunu...
Laleli’den Sirkeci’ye otellerin onlarla dolu olduğunu, uyku tulumuyla da ilk kez böylece tanıştığımızı...
◊ Hippiler’in Sultanahmet’ten başka Burgazada’daki Kalpazankaya’yı da keşfedip üs haline getirdiklerini...

Haberin Devamı

Çiçek Çocuklar’ın 50’nci yılı

◊ O dönemki basına gün doğduğunu, gazetelerin çekilen fotoğrafların altına yazılan düzmece haberlerle dolduğunu...
◊ Dövmeleri, hızmaları, incik boncukları, ulu orta sarılıp öpüşmeleriyle Hippiler’in ahaliye çok tuhaf geldiklerini...
◊ İzmir Belediye Başkanı Osman Kibar’ın bina pirelenir diye kendisini ziyarete gelen Hippiler’i belediyeden kovaladığını...
◊ İstanbul’da İngilizce bilen kolejlilerden, motosikletçilerden, diskoculardan mürekkep yerli bir Hippi komünü oluştuğunu...
12 Mart darbecilerinin başa gelir gelmez ilk iş bunları yakaladıkları yerde “eşek tıraşı”ndan geçirdiklerini...
◊ Parklarda, bahçelerde dans edip “dalgalarına bakan” Hippiler’in İzmirli Perihan Yücel’i kendilerine kraliçe ilan ettiklerini...
Öldüğünde annesinin mezar taşına “Hippiler Kraliçesi” yazdırdığını...

Haberin Devamı

Çiçek Çocuklar’ın 50’nci yılı

İkili delilik: Ailecek Şaşkınız

Ahmet Kural ve Murat Cemcir’in bugün vizyona girecek yeni filmleri “Ailecek Şaşkınız”ın ön gösteriminden bildiriyorum. Kafa boşaltmaya ilk fırsat bulduğunuz anda izlemeniz gereken, yorulmadan dinlenip mutlu sonla keyifleneceğiniz bir komedi. Gülmeye hazır mısınz?

◊ Ülkecek şaşkınız: Türk komikleri coştu, belki de en verimli dönemini yaşıyorlar. Şahan Gökbakar, Cem Yılmaz, Gülse Birsel herkes arka arkaya film patlattı. Şimdi perde Ahmet Kural&Murat Cemcir ikilisinin. ‘Ailecek Şaşkınız’ı ilk kez pazartesi akşamı Soho House’da tanıttılar.
◊ CEO, finans müdürü ve komiser: Karşımızda genç ve hırslı CEO Ferhat (Ahmet Kural), onun en yakın arkadaşı ve finans müdürü Gökhan (Murat Cemcir) ve Ferhat’ın ilk görüşte âşık olup bütün film peşinden koştuğu sert ve seksi komiser Elif (Saadet Işıl Aksoy) var.
◊ Işıl ışıl bir sürpriz: Rolü için iki ay dövüş dersi alan Saadet Işıl Aksoy sadece derin sanat filmlerinin yüzücüsü olmadığını, daha ‘sığ’ sularda da boy verebildiğini göstermiş. Bu rolün başka yapımcı/yönetmenlere de yeni fikirler vereceğinden eminim.
◊ Ahmet Kural’ın baklavaları: Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar, Ata Demirer... Ahmet Kural birkaç sahnede ‘cesurca’ sergilediği vücuduyla ‘komedyen dediğin göbekli hatta şişman olur’ klişesini yıkıyor.
◊ İkili delilik: Kural ve Cemcir’i izlerken neden ‘ikili’ sevdiğimi düşünüyorum. İkili demek kafadarlık demek. Kader birliği, fedakârlık, vefa gibi sıcak duygular uyandırıyor insanda. Tıpkı Zeki Alasya-Metin Akpınar gibi.
◊ Çanakkale’ye karşı Bursa: Ata Demirer’in Çanakkale’si varsa, Kural&Cemcir ikilisinin de Bursa’sı var. ‘Ailecek Şaşkınız’da çok kuvvetli bir Bursa vurgusuyla karşılaşıyorsunuz. Şehrin ünlü pidesi ‘cantık’ bile geçiyor repliklerde.
◊ Yapışkan bir soundtrack:
Filmden çıkarken “Yaradan’a kurbaaan, Yaradan’a Yaradan’a” türküsünün fena halde dilinize yapıştığını fark edeceksiniz. Korkmayın, ilk yalnız kaldığınızda şöyle omuzlarınızı kaldıra indire biraz oynayınca geçiyor: Tara belineee yar tara belineee... Can tara beline kurban olaam...

Yazarın Tüm Yazıları