Ben Urfa’ya uğurlu geldim

Bu hafta Urfa’dayız. 12 bin yıllık geçmişiyle, tarihiyle, yemekleriyle, tapınaklarıyla ünlü bu şehrimiz Göbeklitepe’siyle de UNESCO Dünya Mirası listesinde...

Haberin Devamı

Urfa çekimleri için havaalanına giderken, Göbeklitepe’nin UNESCO Dünya Mirası listesine kabul edildiği haberini aldım.
Neredeyse 12 bin yıllık geçmişiyle “Tarihin sıfır noktası” olarak nitelendirilen, dünyanın en eski tapınak merkezi olarak kabul edilen Göbeklitepe için alınan bu kararı büyük bir sevinçle karşıladım.

Ayağım uğurlu geldi diye çok mutlu oldum. Artık tescillenen ve marka olan Göbeklitepe aynı zamanda Urfa’yı tüm dünyayla buluşturacak eşsiz bir tarihi alan.
Epeydir süren restorasyon çalışmaları da sona ermiş, yeniden ziyarete açılmıştı.

Ancak size önerim, önce Suriye sınırına kadar uzanan uçsuz bucaksız bir toprak manzarası görünümündeki Harran Ovası’na bir gün ayırmanız.
Rengarenk giysili kadınlarını, yuvarlak kubbeli özgün kerpiç evlerini, ilk çağlarda kurulan Harran Üniversitesi arkeolojik kalıntılarını görmeden dönmeyin.
Türkmen, Kürt, Arap, Zaza, Suriyeli, Alevi, Sünni gibi farklı etnik kökenli insanların bir arada yaşadığı çok zengin bir coğrafya.
Ayrıca jeotermal enerjiyle yetişen çilek, domates ve salatalığı da pek meşhur.

Mezopotamya’nın en eski yerleşim merkezlerinden biri olan Şanlıurfa, Antik Çağ’dan beri ticaret yolları üzerindeki stratejik konumu, farklı inanışların, çok çeşitli milletlerin bir arada yaşadığı birleştirici bir güç olarak tarih sahnesinde her daim yerini almıştır.

Haberin Devamı

Ben Urfa’ya uğurlu geldim


12 bin yıllık çok köklü, çok kültürlü bir geçmişe sahip olan Şanlıurfa’nın keşfedilecek pek çok tarihi değerlerinden birisi de Soğmatar Antik Şehri’dir.
Tek tek dağları üzerindeki bu arkeolojik kazı bölgesinde bulunan 5 bin yıl öncesine tarihlendirilen minyatür savaş arabası, minyatür at ve çıngırağın, dünyanın en eski oyuncakları olduğu söyleniyor. Projenin başındaki Prof. Dr. Yusuf Albayrak, buldukları tüm oyuncakları müzede sergilediklerini heyecanla anlatıyordu.

Sıra gecesi

Urfa’ya her gidişimde mutlaka sevgili Mithat Şengöz’ü ararım. Kendisi Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı ve tam bir Urfa aşığı.
Sağ olsun yine beni kırmayarak, belediyenin Mahmutoğlu Kulesi’nde bulunan Urfa Kent Müzesi’nde muhteşem bir sıra gecesi ekibini hazır etmişti.
Biz de televizyon çekim ekibi olarak hemen kameraları kurduk.
Bendeniz bir türkü gönüllüsü olarak sıra gecesi müzisyenleri arasındaki yerimi aldım ve “Urfa’nın etrafı dumanlı dağlar” türküsünü keyifle okuduk.
Bu ülkede müzik kabiliyeti bu kadar yüksek, şarkıyı, türküyü, gazeli, uzun havayı yanık ve içten okuyan, sesi şahane insanların yaşadığı başka bir şehrimiz yok diye düşünürüm hep.

Haberin Devamı

Ben Urfa’ya uğurlu geldim

Balıklıgöl’de çöret ziyafeti

Urfa’nın sembolü Balıklı Göl’e kısa bir ziyaret yapıp, dış kapısından çıkıp Tarihi Hanlar Bölgesi’ne geldik. Önce Urfa’nın ünlü çöreği külünçe’yi yapmak için dermen (mahlep, çemen, rezene) denilen baharat karışımından aldık. Sonra da bu çöreğin hamurunu açmak için kullanılan oluklu merdaneyi bulmak üzere Nacar Pazarı’na geçtik. Bu arada bizim çekim ekibinin isot siparişlerini almak için baharatçı Mehmet Bey’in dükkanına daldık.
Koyu kırmızı, açık kırmızı, mor renkli isotlar arasından hafif acılı olanı tercih ettik. Urfa’da her ev kendi isotunu üretir ve isotsuz hiçbir yemek pişirilmez. Hatta acılı isot yiyenin bülbül sesli olacağını iddia ederler.

Haberin Devamı

Yemelere doyamadım

Benim yemelere doyamadığım bol isotlu lahmacun için en doğru adres ise Cevahir Han’dır. Sevgili Asuman Cevahir, Urfa’nın en kahraman kadın işletmeci olarak sıcacık bir misafirperverlikle yine bizi kucakladı.
Ertesi gün Urfa’nın yerlisi İffet Acet Hanım’ın evine yemek çekimine gittiğimizde, koruk ekşisi çıkarılmış, su kabağı soyulup doğranmış, sini taraklığı için kuzu pirzolalar hazırlanmıştı bile.

Ben Urfa’ya uğurlu geldim

Çiğköfte manileri

Çekim ekibi ise heyecanla çiğköftenin yoğrulma aşamasını bekliyordu. Bu işin uzmanı olan Ayşe Açanal, ilk iş olarak isotu ıslatıp hışır dedikleri yeşillikleri doğramaya başladı. Geline takılan altına da hışır diyen Urfalılar için, çiğköftenin altını da bu yeşilliklerdir. Meşhur çiğköfte manilerini de bizle paylaştı: “Çiğköfteyi yoğuran, kimdir seni doğuran? Bol ayran taze soğan, canım ister çiğköfte.” Aman efendim Urfalıların çiğ köfteye gösterdikleri sevgi ve saygıyı görmeniz lazım. Bunun için şarkılar, maniler, destanlar ve sözler yazmışlar. Usulüne adabına uygun yapılmayan çiğköfteyi “yalancı” olarak isimlendiriyorlar. Çiğköftenin dışında da Urfa’da yediğiniz her yemeğin tadı damağınızda kalacaktır. Ancak en çok methettikleri koruk suyuyla yapılan kavurmasının ve şabut balığı kızartmasının tadına, bir başka ziyaretimde bakmaya kararlıyım.

Yazarın Tüm Yazıları