Özetlersek

Zalim, cani, katil, eşkiya, korsan, gaddar, barbar...Bu coğrafyada her türlüsü vardır. Hepsiyle mücadele etmek mümkün.

Fakaat...

Kalleş’le ve kancık’la başa çıkılmaz.

Tek tehlike odur.

-Efendim, tüfek icat olmuş, mertlik zaten bozulmuş falan.

Geç bunları.

Bütün tüfekler senin olsun. Yeter ki arkadan vurma.

***

Pazar yazısına böyle tatsız bir girişten sonra, siyasete geçelim.

Son olaylar, hükümet kurma arzularını biraz kamçılamışa benzer.

Kurulamazsa da akıbet belli:

-Tekrar seçim.

Deniyor ki: Böyle ortamda seçim olur mu?

Olmaz.

Peki, böyle bir ortamda hükümetsiz kalınır mı?

Öyleyse?

Ne kırk satır, ne kırk katır. Çare: Kararlı ve güçlü bir hükümet...Anladık.

Kurulamıyor mu?

Eh, ne yapalım?

O zaman, yine tıpış tıpış sandığa.

***

En zor durumdaki parti HDP’dir.

Çünkü hem Kandil’le arayı iyi tutacak, hem İmralı’yla.

Hem Çözüm Süreci’ne özen gösterecek, hem çenesine hakim olacak.

Hem kendisine oy verenleri kaybetmeyecek, hem yeni bir üslup arayacak. Ne kadar zor yahu... Hem Bölgesel Parti tonunda konuşacak, hem Ulusal bir hüviyet yolunda yürüyecek.

Daha bir sürü şey.

Çünkü yeni bir durum var.

***

Yeni durum, AK Parti’de de yeni bir siyaset çizgisi gerektiriyor. Hem içte, hem dışta.

-Değişmek...ya da pozisyon değiştirmek...

Böyle şeyler ayıp değildir. Tıpkı Milli Görüş Gömleği’ni değiştirmek gibi...Tıpkı CHP’nin yeni bir koridora geçmesi gibi.

Siyaset budur.

MHP’ye değinmiyorum.

Çünkü MHP, bulunduğu noktada, sabit duruyor. Değişeceğe de hiç benzemiyor. Ne dediyse o... Bir santim oynamıyor. “En istikrarlı parti” ünvanı onundur.