Dil ve gönül

Desem ki size:

Haberin Devamı

Olmaz ilâç sine-i sâd-pâreme.

Necedir bu? Hangi dildir?

Osmanlıca mı, yoksa Osmanlı Türkçesi mi, yoksa başka bir şey mi?

Hadi bakalım, koşa koşa Murat Bardakçı’ya git, öğren...

***

Desem ki size:

Yine bir gülnihâl aldı bu gönlümü... Buyrun bakalım.

Anlaşılması gayet kolay... İsmail Dede’nin Vals ritmiyle yaptığı bir Rast beste... Bayılırsınız ama gülnihâl nedir? Hangi dildendir? Sim ü ten, gonca fem, bî bedel bir güzel... Canım efendim, her şarkıyı sözlerini bilerek söylüyor değiliz ya.

***

Arapça, Farsça, Türkçe karışımı bir dilden mi bahsediyorlar, onu anlayamadım. Nedir tartıştıkları??Osmanlıca’dan kasıt nedir?

Eski, ağdalı bir dil ise o başka...

Bir tane de Mahur’dan bir örnek verelim... Hacı Arif Bey’den:

“Zâhir-i hâle bakıp etme dâhil bir ferdi.”

Haberin Devamı

Az gayret etseniz anlarsınız. Bazı kelimeler gayet aşina... Hafız Post’un Rast şarkısını dinlerken bilirim ki burnunuzun direği sızlıyor, kafanız tempoyla bir sağa bir sola gidiyor, kelimelerin bazıları da pekalâ dudaklarınızdan dökülüyor:

Gelse o şuh meclise nâz-ü tegafül eylese.

Ne bu?

Herhalde Sanskritçe değil.

***

Canım musiki istemiş.

Osmanlıca bahane.

Siz tartışmaya devam edin.

Ben Nihavent Faslı’na dönüyorum.

Nar-ı aşkın...

Ve ahter-i düşkün diyerek.

Yok yok...

Oralara kadar götürmeyeyim sizi.

İçinden çıkamayız.

Yazarın Tüm Yazıları