Prof. Dr. Emre Akkuş

Cinsel organ eğriliğinde ameliyat geciktirilmemeli

22 Temmuz 2005
PENİSİNİZİN EĞRİLİĞİ EREKSİYONU ETKİLEMEZ

Selamlar Emre bey, benim sormak istediğim şey penisimdeki eğrilik! Lise yıllarında görünüş olarak normal olan penisim, daha sonra sağa doğru kayma eğilimi göstermeye başladı.

Nedeni aynı yöne doğru aşırı mastürbasyon sanırım. Şu an 24 yaşındayım ve eğrilik aynı durumda. Cinsel partnerim yok ama artık mastürbasyon da ayda bir veya iki kere yapıyorum, bazense hiç!

Asıl merak ettiğim ve benim için önemli olan, bu sonradan oluşan eğriliğin ilerki yaşlarda fonksiyon bozukluğu yapıp yapmayacağı? Ereksiyon olmamı etkileyip etkilemeyeceği?

Yanıt: Bu eğriliğiniz doğumsal da olabilir, mastürbasyon sırasındaki aşırı zorlamayla çok küçük bir yırtılma sonucu da olabilir. Tanımladığınız hafif eğrilik ilişki kurmanıza engel olacak düzeyde değil veya görüntü olarak sizi rahatsız etmiyorsa fonksiyon bozukluğu yapacağını, ereksiyonunuzu olumsuz etkileyeceğini sanmıyorum. Ancak olay bir penis fraktüründen gelişmişse bazen sertleşme sorunları oluşabildiği de bilinmektedir.

HİDROSEL BÜYÜYORSA AMELİYAT GEREKİR

Oğlum 2 yaşında ve çocuk doktoru, torbalarında sıvı biriktiğini hidrosel olduğunu, yumurtasının birinin de yerinde olmadığını söyleyerek ameliyat olması gerektiğini söyledi. Bunun aciliyeti nedir, ameliyat olmazsa ne olur?

Yanıt: Genellikle hidrosel 1 yaşın sonuna kadar kendiliğinden gerileyerek kaybolur ancak kaybolmadıysa ve giderek büyüyorsa ameliyat düşünülebilir. Ancak hidrosel büyümüyorsa ameliyat gerekliliği yoktur. İleride de çocuk sahibi olmasına engel değildir. Bunun kararını uzman bir ürolog verebilir. Testisin biri yerinde değilse, 2 yaş sınırdır ve ameliyatla bu testisin torbaya(skrotuma) bir an önce indirilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde testisin sperm üretme fonksiyonu etkilenebilir ve ileride çocuk sahibi olma şansını olumsuz etkileyebilir.

PENİS BOYU UZATMAK GERÇEKÇİ DEĞİL

Penisimin ince olduğunu ve boyunun da (11 cm.) kısa olduğunu düşünüyorum. Ameliyatla penisimin boyunu uzatmak ve kalınlaştırmak mümkün mü?

Yanıt: Penisiniz cinsel işlevini yerine getiriyorsa böyle bir ameliyata gerek yoktur. Sertleşme sırasında 11 cm. ilişkiye yeterlidir. Burada partnerinizin genital organıyla uyum da çok önemli olacaktır. Penis boyunu uzatma ameliyatlarını gerçek penis kısalığı yoksa önermiyorum, çok da gerçekçi bulmuyorum. Penisin kalınlaştırması ameliyatları da ancak seçilmiş olgularda uygulanabilir, biraz daha beklentileri karşılayabilecek sonuçlar verebilir. Ancak hasta beklentilerinin gerçekçi olmaktan uzak olduğu bu tip ameliyatlarda, ameliyattan önce hastaya gereksiz vaatlerde bulunulmamalı, hastaların da beklentilerini abartmamaları gerekmektedir.

Penis Fraktürü (Kırılması)

Dünyada da kullanılan terminoloji ‘penis kırılması’ olmakla birlikte, penis bir kemik olmadığı için aslında olay kırılma değil, ereksiyonu sağlayan dokuları çevreleyen kılıfın(tunika albuginea) yırtılmasıdır.

Özellikle zorlamalı cinsel ilişki, anal ilişkiler, değişik cinsel pozisyonların denenmesi, mastürbasyonda kontrolsüz manipülasyonlar sırasında penisin ereksiyon halindeyken bükülerek bu kılıfın yırtılmasıyla oluşur.

Ereksiyonu sağlayan kavernöz dokuların içini doldurmuş olan kan, kılıfın yırtılmasıyla cilt altına doğru hızla yayılarak penisin morarmasına ve deformiteye(şekil bozukluğuna) yol açar.

Tam da bu yırtılma esnasında, hastaların tipik ifadesiyle ‘’kırt’’ diye bir ses hissedilir. Cilt altına doğru olan bu kanama bazen tüm penisi, skrotumu(torbayı) ve genital bölge civarına yayılır.

Penis patlıcanvari bir renge bürünür ve ödem nedeniyle de şişer. Penis fraktürü penisin ereksiyon halindeyken olur, normal flask durumunda fraktür olması beklenmez. Hastaların kendi ifadeleri bile tanıyı olguların çoğunda koymaya yeterlidir. Ancak bazen gençler cinsel ilişkide bulunduklarını gizlemek için yataktan düştüm, otobüsten inerken ayağım takıldı düştüm gibi doktorları gülümseten ifadelerde bulunurlar.

Tanıda kuşku olursa ultrasonografi, kavernosografi MR gibi görüntüleme yöntemlerinden yararlanılabilir.

Penis fraktürünün tedavisinde dünyada genellikle kabul edilen görüş, en kısa sürede acil ameliyat ve yırtılan dokunun onarımıdır. Daha az olmakla birlikte ameliyatı savunmayan otörler de bulunmaktadır.

Benim de kişisel tercihim acil ameliyat ve sonrasında da antibiotik ve anti enflamatuar ilaçlar uygulanmasıdır. Gerek ailevi ve sosyal nedenlerle, gerekse ihmal edilerek ameliyat olunmaz veya gecikilirse, zamanla peniste belirgin eğrilikler ve şekil bozuklukları olabileceği gibi sertleşme sorunu da ortaya çıkabilir. Sağlıkla...
Yazının Devamını Oku

Hormonal sorunlar tedavi edilebilir

20 Temmuz 2005
<B>Hormonal yetersizlik için hormon ilaçları kullanılır<br> Hocam, hipoganadizmle ilgili sorunlarım var. İşimden dolayı pek araştıracak vaktim olmuyor. En azından durumum nedir, yapabileceğim bir şey var mıdır, öğrenebilir miyim?

Yanıt:
Hipogonadotropik, hipogonadizm denilen durum gerçek bir hormonal yetersizliğin olduğu bir hastalıktır. Testis gelişiminde veya hormonal sistemde bir bozukluk söz konusudur. Bu durum hormon ilaçları ile düzenlenebilir hale getirilebilir.

Özellikle çocuk sahibi olmanız veya sertleşme sorunu yaşıyorsanız da, bunların tedavisi olasıdır. Vücudunuzdaki bazı değişimler içinse bir endokrinoloji uzmanına başvurmanız gerekmektedir.

Tek testisli bir erkek normal hayatını sürdürebilir

Merhaba, ben 18 yaşında bir oğlu olan anneyim. Oğlumun bir testisi doğuştan yok. Şu an oğlum 18 yaşında ve bu konuyu onunla konuşamıyorum. İlerde çocuğu olmama veya cinsel hayatında bir problemle karşılaşma duruum olur mu?

Yanıt:
Tek testisli bir insanla iki testisli insan arasındaki tek fark o kişinin artık testis ile ilgili sigortası kalmadığıdır.

Vücudumuzda bazı organlar çifttir. Böbrekler, testisler gibi. Bu organlardan birinin kaybında diğeri onun görevini görece olarak üstlenir ve hayatını tehdit etmeden yaşamasını sağlar. Tıpkı tek böbrekli bir insanın yaşamı nasıl normal olarak devam ediyorsa, tek testisli bir erkeğin de yaşamı normal devam edecektir. Gene de bir sperm analizi yaptırmanızı öneririm. Cinsel hayatında bir sorun olacağını düşünmüyorum. Önemli olan o bölgeye olabilecek travmatik sporlardan uzak, kendini kollamasıdır.

Prostat ameliyatı sonrası sertleşme sorunu normal

Sayın hocam, 57 yaşındayım. Üç hafta önce prostat kanseri nedeniyle ameliyat oldum. Bana kesin olmamakla birlikte ameliyattan sonra cinsel hayatımın bitebileceği söylenmişti. Şu ana kadar hiç ereksiyon olmadı. Acaba tedavi olabilir miyim?

Yanıt:
‘Radikal Prostatektomi’ ameliyatlarından sonra sertleşme sorunu yaşanabilir. Her ne kadar son yıllarda sinir koruyucu cerrahi yöntemler geliştirilip bu olasılık azaltıldıysa da, pratik hayatta bu sorun sık karşılaştığımız bir durumdur.

Tedavi seçenekleri:

1) Ameliyattan kısa süre sonra (10 gün) en az 3 ay süreyle her gece düzenli alınan PDE 5 inhibitörü ilaçlar. (Cialis, Levitra, Viagra) Kesin olmamakla birlikte sertleşme normale dönebilir.

2) Her ilişki öncesi penise yapılan enjeksiyonlar. Bu yöntemle de sertleşme sağlanıp, her ilişkiden önce uygulamak koşuluyla cinsel hayat sürdürülebilir.

3) Penil protezler. Bu da bir kez ameliyatla yapılan bir işlemdir. Ömür boyu sertleşme sorunu olmadan ve yaşam kalitesi de düşmeden cinsel mutlulukla yaşanabilir.

Hormonal kaynaklı cinsel fonksiyon bozuklukları

Erkeklerle kadınları ayıran temel unsurlardan en önemlisi hormonal farklılıktır. Erkeklerin gerek genel vücut yapılarını, (gerek ses kalınlığı, sakal çıkması ve davranışlarını) belirleyen ama aynı zamanda da cinsel farklılıklarını androjen hormonu oluşturur.

Aynı şey kadınlar için söz konusu olduğunda da östrojen, baskın hormondur. Ancak kadın ve erkeğin her anlamdaki farklılığını oluşturan androjen ve östrojen hormonları aslında her iki cinste de (farklı oranlarda olmak üzere) vardır.

Erkekte de, kadında da özellikle 50’li yaşlar civarında bu hormonal denge bozulmaya başlar. Bu da beraberinde bazı cinsel sorunların oluşmasına neden olur.

Aslında özellikle de erkekte sertleşme sorununa neden olacak hormonal yetersizlik yüzde 5-8 civarındadır. Bu yüzden de sertleşme sorunu yaşayan erkeklerde hormonal tedavinin yeri sanıldığı kadar değildir.

Kadın cinsel fonksiyon bozukluklarında hormonal tedavi daha etkili olabilir. Bu tip hormonal tedavilerin ve ilaçların, vücutta belirgin eksiklikleri yoksa kullanılmaması, gerekiyorsa da doktor kontrollü kullanılması gerek. Erkeklerin sertleşme sorunu yaşadıklarında doktora da gitmeden bu tip hormon ilaçlarını kullandığını maalesef görüyoruz. Oysa bu, belki de çok tehlikeli bir hastalığa davetiye çıkarmaktır!

Erkeklerde en sık görülen kanserlerden prostat kanseri tam da bu noktada, kontrolsüz hormon ilaçlarının kullanılmasıyla bir anda tetiklenebilir ve kişinin hayatını tehdit edebilir.

Masum gibi görünen, ama gerçekte çok tehlikeli olabilecek kontrolsüz hormon ilacı alınmasının sonucudur bu. Kadınlarda da hormonal tedaviler doktor kontrolü altında ve dikkatle uygulanmalıdır. Aksi takdirde kadında da hiç istenmeyecek kıllanma, kas yapısında değişiklikler gibi bazı yan etkileri oluşturabileceği gibi, damar hastalıklarına da sebep olabilir.

Uzun süreli anti-depresan ilaç kullananlarda ise prolaktin hormonu artar. Prolaktinin artması ise cinsel isteksizlik(libido azalması) ile ortaya çıkabilir.

Gerçek anlamda hormonal yetersizlikle kendisini gösteren bazı hastalıklardaysa, hormon replasman tedavileri gereklidir ve uygulanmalıdır.

Bu tedaviler bazen ömür boyu sürebilir.

Sağlıkla...
Yazının Devamını Oku

Testis tümörünü gözardı etmeyin

15 Temmuz 2005
TORBAYA DÜŞMEMİŞ TESTİS MAĞDURUYUM

Sevgili hocam, cinsellik yönünde edinmiş olduğunuz bilgi ve tecrübenizden oldukça etkilendim. Geçenlerde yazmış olduğunuz yazıda testislerin torbalara düşmediği taktirde büyük bir sorunun oluşacağı ve kısırlığın gerçekleşeceğini söylemiştiniz.

Ben bu olayın mağduruyum ve sizden çözüm önerileri istiyorum. Kız arkadaşım bana evlenelim deyip duruyor ve ben bu sorun ortadan kalkmadığı sürece evlenmek istemiyorum.

Yanıt:
Öncelikle bir sperm analizi yaptırmanızı ve durumunuzun ne olduğunun görülmesi gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca muayene olduktan sonra da ultrasonografi ile testisinizin durumunun değerlendirilmesi ve her yıl testis tümörü olasılığı düşünülerek testis tümör belirleyicisi kan testlerinizin ve muayenenizin yapılmasını öneriyorum.

Bu tetkik ve değerlendirmelerinizi yapacak bir üroloji uzmanı, sizin durumunuzu daha net ortaya koyacaktır.

EŞİNİZ PENİSİNİZİ GÖRÜNCE GÜLMEZ

Merhabalar efendim, benim bir sorunum var ve kafamı çok kurcalıyor.

27 yaşında bir gencim. Bugüne kadar iki defa cinsel ilişkiye girdim. Çünkü penisim küçük ve erken boşalıyorum. Penisim 13 cm. Evlensem eşimi tatmin edebilir miyim? Yeterli penisim var mı? İlk gece nasıl yaklaşmalıyım eşime? Penisimi gördüğünde güler mi? Bir de çocukluğumdan beri çok mastürbasyon yaptım ve yapıyorum. Bu ilerde çocuğum olmasına bir engel teşkil eder mi?

Yanıt:
Penis boyutunuz kesinlikle yeterli. Eşinizin penisinizi gördüğünde neden güleceğini anlamak mümkün değil! Penis de sizin bir organınız, siz eşinizin cinsel organını görünce nasıl gülmeyecekseniz, o da gülmeyecektir.

Mastürbasyon çocuğunuz olmasına engel değildir. İlk gece siz ve eşiniz, nasıl hissederseniz öyle yaklaşın birbirinize, en doğal şekilde.

FİZYOLOJİK UYUMSUZUZ

Sayın Prof. Dr. Emre Akkuş, 29 yaşında, lise mezunu bir bayanım. Eşimle severek evlendim. Evlenmeden önce bir süre flört ettik. Mutlu bir evliliğim var ancak ben hala bakireyim.

Bir kez doktora gittik, o da vajinusmus olabilir dedi. Bir krem verdi, olmazsa psikolog ile görüşürüz dedi. Utandığımız için tekrar doktora gitmedik. Çok yoğun çalıştığımız için akşam eve yorgun ve çok geç saatlerde geliyoruz. Çok fazla deneme şansımız da olamıyor. Cinsellikten iğrenmek ya da nefret etmek gibi eğilimimiz yok. Birbirimizi de çok seviyoruz.

Eşimin penis boyu da biraz büyük olduğundan ilişkide zorlanıyoruz gibi geliyor. Problem psikolojikten çok fizyolojik uyumsuzluktan meydana geliyor gibi hissediyorum. Yardımlarınız için şimdiden çok teşekkürler.

Yanıt:
Sorununuzu belki de öncelikle eşinizle birlikte deneyerek aşabilirsiniz.

Olmuyorsa kesinlikle doktor yardımı gerekir. Büyük olasılıkla da bir psikoterapi gerekebilir. Ama bu sorun kesinlikle aşılacaktır. Fiziksel bir sorun olacağını da sanmıyorum.

İnmemiş testis

Testisler normalde doğumda torbaya(skrotum)inmiş olmalıdırlar. Vücudumuzun ısısı 36.5-37 arasındadır. Skrotumun ısısı 1.5-2 derece daha serindir, yaklaşık 35 derecedir.

Testisler sperm üretme fonksiyonlarını normal olarak yapabilmeleri için skrotumdaki serin ortama gereksinimi vardır. Bu nedenle de testislerin skrotumda olması çok önemlidir.

Bir yaşın sonuna kadar da testislerin skrotuma inmesi beklenebilir. Ancak bu yaştan sonra geçen her gün, testis dokularında geriye dönüşümsüz bozukluklara yol açabilir ve ileride de sperm üretimi kısmen veya tamamen bozulabilir. Bu da erkeğin çocuk sahibi olmasında ciddi bir sorun oluşturur.

Testisler anne karnında iken, batında böbrekler seviyesindedir. İnmemiş testis tek taraflıysa, genellikle testisin torbaya iniş yolunda bir sorun olduğu düşünülür.

Eğer her iki testis de inmemişse hormonal bir yetersizlikten kuşkulanılır. İnmemiş testis tanısı doğumdan hemen sonra yapılacak genital muayeneyle veya bebeğin düzenli doktor kontrollerinde saptanmalıdır. Ancak ailelerin de özellikle bebeklerin ve çocukların banyolarını yaptırırken, altlarını değiştirirken, testislerin torbada olup olmadığını kontrol etmelerini önemle hatırlatırım.

Bazen de testisler torbaya inip çıkarlar, hareketlidirler, buna da mobil testis denir ve onun da tedavisi gerekir.

Maalesef bu konularda ya ihmalden, ya önemsememekten ya da bilmemekten dolayı inmemiş testis, çocuğun ileriki yaşlarında hatta askerlikte fark ediliyor. Bu durum genellikle gecikilmiş kabul edilir ve kişinin çocuk sahibi olmaması ile sonuçlanıyor. Bir başka sorun da ailelerin tedaviyi geciktirmesidir.

İnmemiş testisin tedavisi bir yaşından sonra mümkün olan en kısa sürede yapılmalıdır. Tedavide özellikle iki taraflı inmemiş testiste öncelikle 3-4 haftalık hormon tedavisi uygulanır. Sonuç alınırsa başka bir şeye gerek kalmaz. Ancak sonuç alıamazsa ameliyatla testis(ler)in torbaya indirilmesi ve tespit edilmesi gerekmektedir.

Mobil(hareketli) testislerin de ameliyatla torbaya tespiti en uygun olanıdır. Sağlıkla...
Yazının Devamını Oku

‘İlk gece’ korkusu

13 Temmuz 2005
Balayı İmpotansı yani ilk gece korkusu, yeni evlenen bazı çiftlerin ilk cinsel girişim denemelerinde başarılı olamaması durumudur. Bu sorunu iki yönde incelemek gerekir:

1) Erkekten kaynaklanması

2) Kadından kaynaklanması

1) Erkeğin, özellikle ilk cinsel ilişki girişimi gerdek gecesi olacaksa, böyle bir durum başarılı olup olamayacağı kaygısına neden olur. Bazı yörelerimizde hala gerdek sonrası kanlı çarşaf beklentileri bazen durumu iyice çıkmaza sokabilir. O güne kadar hiçbir sertleşme sorunu olmayan erkek, bu tedirginlikle başarısızlık korkusu (Performans anksietesi) yaşar ve bu heyecanla da sertleşme sağlayamaz.

Tam da bu noktada eşinin ve veya çevrenin olumsuz etkisi, beklentilerin karşılanmadığı hissiyle özgüveninin de yitirmesine sebep olur ve kısır döngüye girerek, aylar boyu sertleşme sağlayamaz.

Bu durum psikolojik kaynaklıdır diye düşünülebilinir. Eğer o güne kadar da erkeğin sertleşme sorunu zaten vardıysa, bu durum ise organik bir etkendendir denebilir ve ayrıntılı tanı yöntemlerine yönlenilmesi gerekir.

Psikolojik kaynaklı balayı impotanslarında öncelikle ağızdan alınan ilaçlar denenir ve başarılı da olunur.

İlk ilişki gerçekleştikten sonra bir iki ilişkinin de bu ilaçlardan yardım alındıktan sonra artık ilaca gerek kalmaz. Erkek özgüvenini kazanacak ve her şey normal hale gelecektir. Bazen ilaçlar yeterli olmazsa, penise yapılan enjeksiyonlarla ereksiyon sağlanır.

2) O güne kadar hiç ilişkide bulunmamış genç kız, ilk ilişkide canının acıyacağı ve bir kanama olacağı korkusuyla gerdeğe girer. Bu kaygı ve korku nedeniyle de kendisini kasmaya ve ilişkiye izin vermemeye başlar.

Bu duruma vaginismus denir ve tıpkı erkekte olduğu gibi kadında da aynı mantıkla kısır döngüye kadar gidebilir.

Eşinin böyle bir durumuyla karşı karşıya gelen erkekte de bir süre sonra psikolojik etkiyle sertleşme sorunu veya cinsellikten uzak durma eğilimi başlar ve hem kadının hem de erkeğin tedavi edilmesi gereken bir sürece sebep olur. Vaginismus, psikolog veya psikiyatristlerin bazen de jinekologların tedavi etmesini gerektirebilir.

Sıklıkla gördüğümüz bir durum da çiftlerin bazen bu olumsuzluğu kabullenip hiç doktora başvurmamasıdır. Ta ki çevreden veya ailelerden çocuklarının olmaması ile ilgili sözler gelinceye kadar. Bu aşamada çiftlerin doktora gitmesi de hiç nadir olmayan, bazen doktorları da şaşırtan bir hayat gerçeği olarak karşımıza çıkar.

Sağlıkla...

İlişkiye girememenin tedavisi mümkün

TEDAVİ İLE CİNSEL HAYATA KAVUŞABİLİRSİNİZ

Sayın Hocam, biz 10 aydır evliyiz ve henüz ilişkiye giremedik. Eşimde sertleşme oluyor ama ilişkiye geçeceği sırada sertlik kayboluyor. Moralimiz çok bozuk. Eşim çok sinirli oldu. Biz birbirimizi severek evlendik ama bu durum nedeniyle birbirimize yaklaşmaktan çekinir olduk. Ailemiz bize ne zaman çocuk sahibi olacağımızı soruyorlar!

Yanıt:
Anlattığınız durumun psikolojik olması olası. Ancak bazen organik bazı nedenler, örneğin ‘venöz kaçak’ denen bir durum da olabilir. Bunun tanısının bir uzmanca belirlenmesi gerekir. Kesinlikle tedavi olur ve cinsel hayata kavuşursunuz.

GECİKTİRİCİ SPREYLER ZARARLI DA OLABİLİR UNUTMAYIN

Merhaba doktor bey, 23 yaşında bir delikanlıyım. Düzenli olarak bir cinsel ilişkim yok ama son iki aydır, üç farklı kızla beraber oldum. (Sadece cinsel anlamda!) İlk deneyimimi 19 yaşında yaşadım! Ben de erken boşalma sorunu olduğunu düşünüyorum. En son geçen hafta şimdiki kız arkadaşımla ilişkiye girdik ama ben daha girmeden boşaldım! Sex shoptan geciktirici sprey aldım, işe yaradı ama ben normal yollardan bu sorundan kurtulmak istiyorum!

Yanıt:
Erken boşalma süreklilik gösteriyorsa bu durumun tedavi edilmesi gerekir. Sorunun gerçekten erken boşalma olup olmadığını da bir uzmanın değerlendirmesi uygundur. Düzensiz cinsel hayat, özellikle gençlerde aşırı heyecan, bu durumu tetikleyen faktörlerdir. Rastgele alınan geciktirici spreylerin yararının sınırlı olduğuna inanıyorum, üstelik bunların içerikleri de bilinmediğinden Sağlık Bakanlığı onayından geçmemiş bu tip maddelerin zararlı da olabileceğini hatırlatmalıyım.

AYNI YÖNTEMİ TEKRAR DENEMEKTEN KORKMAYIN

Emre Bey, 34 yaşındayım ve iki yıllık evliyim. Yaklaşık iki ay önce tüp bebek tedavisi gördük. Sorun bendeydi. Daha öncesinde ve tedavi esnasında yapılan spermografi testlerinde sperm hücresine hiç rastlanmadı. Raporlara göre olgun ve canlı sperm hücresine rastlanmadığı ve eşimden toplanan yumurtaların bu kök hücrelerle döllendiği ve iki adet embriyo transferi yapıldığı yazılı... Tabii sonuç başarısız oldu. Benim öğrenmek istediğim, siz yüzde 40 oranında bir şanstan bahsetmiştiniz. Bir daha denememizi tavsiye eder misiniz?Bu arada raporda bende bol miktarda Spermatid hicresine rastlandığı da yazılı...

Yanıt:
Sanıyorum size Mikroskopik TESE ile Mikroenjeksiyon yönteni uygulanmış. Literatür de ve pratikte gördüğümüz ortalama yüzde 40’lara varan Mikroenjeksiyon başarısı olduğudur. Ancak olgunlaşmamış sperm hücreleriyle yapılan mikroenjeksiyon(ICSI) uygulamasında bu başarı şansı çok daha azdır. Spermatid de olgunlaşmasını tamamlamamış hücrelerdir. Bu nedenle de sizde başarı sağlanamamış olabilir. Tekrar aynı yöntemi denemenizin bir sakıncası yoktur, kaldı ki sonraki denemelerde işlemin maliyeti oldukça düşecektir.
Yazının Devamını Oku

Kadınlarda cinsel soğukluk ve viagra

11 Temmuz 2005
Rahim ameliyatı sonrası cinsel ilişki isteğim kalmadı

Soru: 48 yaşında bir bayanım. Altı yıl önce ameliyatla rahim ve yumurtalıklarım alındı. Şimdi eşim ilişki istediğinde çok ağrı duyuyorum, aslında hiç de ilişki istemiyorum. Benzer durumdaki bir hanım arkadaşım Viagra kullandığını ve etkisini gördüğünü söyledi. Benim de kullanmamı uygun bulur musunuz?

Yandaki sütunda da belirttim. Bu ilaçların özellikle uyarılma sorunu olanlarda etkisi bazen görülebiliyor. Etkinliğinin bilimsel olarak kanıtlanmadığını bir kez daha vurguluyorum. Ama bir uzman kontrolünde ve onayıyla deneyebilirsiniz.

İkinci ilişki için beklemek normal

Soru: Emre Bey, ben Ankara’dan yazıyorum size. 27 yaşında, evli ve bir çocuk sahibiyim. Dört-beş yaşlarımdayken yumurtalıklarımdan tedavi gördüm. Yumurtalarımdan biri torbada iken diğeri yukarıdaydı. Ameliyat olacaktım, fakat sonradan yerine geldiği söylendi ve ameliyat olmadım. Emre Bey, benim sorunum şu; ilk ilişkiden sonra ikinci kez ilişkiye girmem, yaklaşık 1,5 saatlik dinlenme süresinden sonra ancak gerçekleşebiliyor. Erken boşalma veya eşimi tatmin edememe gibi problemlerim yok. Tek sorun bir gecede birden fazla ilşkiye girememek... Acaba problem nedir, tedaviye gerek var mıdır?

Eşinizle uyumlu bir cinsel yaşantınız olduğu anlaşılıyor. İkinci ilişki için bir gereklilik olacağını sanmıyorum. Ama sizin için bu çok önemliyse, söylediğiniz süre veya belki daha az bir bekleme süresi, zaten normal olanıdır. Bunun için bir tedavi kesinlikle gerekmez. Testislerinizden nasıl bir tedavi olduğunuzu bilemiyorum, ancak bir çocuğunuz olduğuna göre sperm tablosunda bir sorun olacağını da sanmam.

Mikroskopik TESE umudu

Soru: Ben sekiz yıllık evliyim. 2002 yılında, bir hastanede mikro enjeksiyon yaptırmıştım, ama olumlu sonuç alamadım. Yapılan tahliller sonucunda bende sperm bulunamadı. 4 Temmuz tarihli Kelebek ekinde bu sorunla ilgili yazınızı okudum. Sizden konu hakkında bilgi istiyorum.

Mikroenjeksiyon, spermlerinizin eşinizin yumurtasına laboratuvar koşullarında mikroskop altında enjekte edilmesi yöntemidir. Size TESE denen testisten sperm alınarak yapılan yöntem uygulanmış olabilir. Burada önemli nokta bu işlemin Mikroskopik TESE olup olmadığıdır. Eğer Mikroskopik TESE, mikroskop altında yapılmadıysa hálá şansınız olabilir.

Küçük yaşta sünnet bir sorun yaratmaz

Soru: Çocuklarda erken yaşta yapılan sünnet, ileride onun cinsel hayatını olumsuz etkiler mi?

Hayır, böyle bir şey söz konusu değil. Hatta çocuk sünnet korkusu da yaşamayacağı için bu ona psikolojik rahatlık sağlayacaktır. Benim oğlum dört günlük bebekken sünnet oldu. Böyle bir risk olsaydı, ben oğlumu bebekken sünnet ettirir miydim?

Kadın cinsel fonksiyon bozuklukları

Kadın cinsel fonksiyon bozukluğunun görülme sıklığı yüzde 20-50 arasındadır. Kadınlarda en sık görülen cinsel sorunlar, uyarılma yetersizliği, cinsel isteksizlik, orgazm olamama, ağrılı ilişki ve vajinismus’tur. Bu sorunların nedenlerini, organik ve psikolojik olarak ikiye ayırabiliriz.

Organik nedenler: Diabet (şeker hastalığı), ateroskleroz (damar sertliği), menopoz, over yetmezliği gibi nedenlerle hormonal değişiklikler, radikal ameliyatlar, kronik doğum kontrol hapları kullanımı, multipl skleroz, omurilik yaralanmaları...

Psikolojik nedenler: Kronik depresyon, stres, uzun süreli depresyon ilacı kullanımı, özgüven sorunları, partner uyumsuzluğu... Sigara kullanımının da hem damarları etkileyerek organik hem de psikolojik etkileri bulunmaktadır. Tiroid hormonuna bağlı hastalıklar da cinselliği olumsuz etkiler.

Kadın cinselliğinde östrojen, androjen ve progesteron en önemli hormonlardır. Östrojen eksikliği özellikle menopoz sonrası daha sık yaşanır. Bu, vajinal dokularda kuruluk, dolayısıyla da hem ağrılı ilişki hem de uyarılma ve orgazm sorunu oluşturabilir. Tedavi amaçlı kullanıldığında östrojenin bu semptomların düzelmesinde etkili olduğu, klinik araştırmalarla saptanmıştır.

Androjenin de özellikle cinsel istek, uyarılma ve orgazmda rolü olduğu bilinmektedir. Östrojen ve androjenin özellikle DHEA hormon tedavileriyle birlikte uygulanmasında, semptomların daha da düzeldiği bilinmektedir. Vajinal kuruluk ve ağrılı ilişki tedavisinde lokal uygulanan jeller, kremler veya fitillerle, östrojen etkili olabilmektedir.

Androjen yetersizliği ise doğum kontrol hapı kullananlarda, over yetmezliklerinde, kortizon kullananlarda ve hipohiz yetmezliklerinde görülür.

Bu tedavinin kullanılmaması gereken durumlar, tiroid hastalıkları, psikiyatrik hastalıklar, partnerden kaynaklanan sorunlar, D vitamini yetmezliği ve demir eksikliğidir.

Hep irdelediğimiz gibi bu tip hormon ilaçlarını doktor kontrolü olmadan kullanmanın ciddi riskleri bulunmaktadır. Hormon ilaçları rastgele ve kişinin isteğine bağlı kullanılmamalıdır.

Kadın cinsel fonksiyon bozukluğunda PDE 5 inhibitörleri (Viagra, Levitra, Cialis) de kullanılabilir ve yararı görülebilir. Özellikle klitoral kan akımının artmasıyla uyarılma sorunu olanlarda etkili olabilir. Ancak bu tedavilerin sonuçlarını daha iyi bilmek adına geniş kapsamlı araştırmalara ihtiyaç olduğu bilimsel bir gerçektir.
Yazının Devamını Oku

Hamile kalmak cinsel hayatın sonu değil

6 Temmuz 2005
Gebelikte cinsel ilişki

n Eşim üç aylık hamile ve eşim istediği halde ben cinsel ilişkiden kaçınıyorum. Çocuğa bir şey olabilir diye endişe ediyorum. Eşim doktoruna danışmış, doktor ilişkiye girebileceğimizi söylemiş. Ben yine de ikna olmadım. Ne yapmalıyız?

Gebelikte eğer risk oluşturacak bir durum yoksa ve kadın doğum doktorunuz da onay verdiyse, cinsel ilşkinin sakıncası yoktur. Genellikle yedinci ayın sonuna kadar izin verilmektedir. Ancak doktorunuzun bilgi ve onayını almanızı öneriyorum.

By-pass olanlar da ilaç kullanabilir

n İki yıl önce by-pass ameliyatı olan 61 yaşında bir erkeğim. Özellikle ameliyat sonrası sertleşme sorunu yaşıyorum. Aldığım bazı ilaçların da bu sorunu artırdığını düşünüyorum. Cinsel hayatıma yeniden kavuşmak istiyorum ama denemelerim hep başarısız oluyor. By-pass olduğum için ilaç kullanmaya korkuyorum. Bana ne önerirsiniz?

By-pass ameliyatı olarak damarlarınız yenilenmiş, deyim yerindeyse rektifiye olmuşsunuz! Bu nedenle ameliyatınızdan endişe etmeyin. Kardioloğunuzun da kontrolü ve önerisiyle, eğer nitrat içeren ilaçlar da almıyorsanız PDE 5 inhibitörü ağızdan alınan ilaçlardan kullanabilirsiniz.

Kızımız oldu amaisteğimiz azaldı

n Merhaba doktor bey. Eşimle 10 yıllık evliyiz. Evliliğimizin yedinci yılında tedaviyle bir kızımız oldu. Hamilelik sürecimle başlayan sıkıntılı günlerle beraber, eşim ve benim cinsel isteğimiz azaldı. Kızım üç yaşında. Eşimle iki ayda bir kez ilişkiye giriyoruz. Cinsel isteğimizi artırmanın yollarını öğrenmek istiyorum. Teşekkürler.

Cinsel isteğinizi artırmadan önce isteksizliğiniz var mı, onu araştırmak gerekir. Bu amaçla da bazı hormon tetkiklerinin yapılması uygundur. Eğer sorununuza neden olacak hormonal eksiklik varsa, hormonal tedavi ile sorun çözülür. Değilse belki de bu durumu açıklayacak altta yatan psikolojik bir sebep bulunabilir. Konunun uzmanı bir psikolog veya psikiyatrist yardımcı olacaktır.

Sertleşme tedavisinde ağızdan alınan ilaçlar

Sertleşme sorununun birinci basamak tedavisi ağız yoluyla alınan ilaçlardır. Bu ilaçlara PDE 5 inhibitörleri deniyor. 1998’de sildenafil (Viagra) ile başlayan vardenafil (Levitra) ve tadalafil (Cialis) ile devam etmekte olan bu ilaçlar, ereksiyon fizyolojisinin önemli bir aşamasına etkili olan etkin ilaçlardır.

Sertleşme sorununa neden olan birçok hastalıkta, etkin ve güvenilir ilaçlar olarak dünyanın her tarafında yaygın olarak kullanılmaktadır. Her 9 saniyede bir tablet ilacın satıldığı, çok geniş bir pazar oluşturmaktadır. Bu ilaçların kullanımındaki temel unsur cinsel ilişkiden yaklaşık 30-60 dakika- öncesinden alınması ve etkisinin oluşması için de cinsel uyarının alınması gerekliliğidir.

Cinsel uyarı olmadan bu ilaçların yeterli etkiyi göstermesini beklemek, yanlış durakta yanlış otobüsü beklemek gibi düşünülmelidir. Cinsel uyarıyla birlikte ilaçlar aktive olmakta ve cinsel ilişkiyi gerçekleştirecek sertliğe ulaşılmasını sağlamaktadır. Bu ilaçların etkinliği hakkında kanıya varmak için de en az 6-8 kez denenmiş olması gerektiğini hatırlatıyorum.

Her ilacın olduğu gibi bu ilaçların da bazı olası yan etkileri vardır. En sık görülen yan etkileri baş ağrısı ,sıcak basması ve mide-barsak sistemine ait bazı yan etkilerdir.

Bu ilaçlar hipertansiyon, diabet ve hafif derecedeki kalp hastalarında dahi güvenle kullanılabilir. En önemli kontrendikasyonu yani kullanılmaması gereken durum, nitrat içeren kalp ilaçları alan kişilerdedir. Nitrat alanlar PDE 5 inhibitörleri ilaçları kullanmamalıdırlar. Bu hastalarda PDE 5 inhibitörleri ciddi bir risk oluştururlar. Bu ilaçları almasalar da cinsel ilişkinin risk oluşturabileceği ileri derecedeki kalp hastalarının da ilaçları kullanması önerilmez.

Bu ilaçların farmakolojik etkileri aynı sisteme etki edecek olmakla birlikte, formüllerinde ve dolayısıyla da etki özelliklerinde bazı farklılıklar olabilir. Örneğin yarılanma ömrü uzun olan ilaçların etki süresi biraz daha uzundur veya hücre içi etkileşiminde bazı farklılıklar bulunabilir. Ancak genel anlamda PDE 5 inhibitörleri etkili ve güvenilir ilaçlardır.

Yalnız bu ilaçların sertleşme sorununa neden olan etkenleri değil, sertleşme sorunu semptomunu gideren ilaçlar olduğunu belirtmek ve bu nedenle de sertleşme sorunu yaşayanların her cinsel ilişkiden önce almaları gerektiğini hatırlatmak isterim. Uzun süreli kullanımının gerçek tedavi oluşturup oluşturmayacağı ise henüz tam olarak bilinmemektedir.
Yazının Devamını Oku

Erkek İnfertilitesi (Çocuk sahibi olamama)

4 Temmuz 2005
Erkeklerde çocuk sahibi olamamanın çeşitli nedenleri vardır. 1) Hormonal nedenler (beyin-testis iletişimi)

2) Testise ait nedenler

3) Testisten spermlerin atıldığı kanal yolundaki sorunlar

Hormonal etkenler, genellikle doğumsal veya genetik bazı hastalıklar nedeniyle hormonal yetersizliklerin oluşarak, sperm üretiminin düzeninin bozulmasıdır.

Testise ait nedenler ise en sık görülenlerdir. Testisin torbalara zamanında (doğumda veya en geç 1 yaşın sonuna kadar) inememesi, geçirilmiş bazı sistemik hastalıkların testislerde küçülmeye yol açması, kemoterapiler, çocuklukta geçirilen bazı ameliyatlar veya komplikasyonları, varikosel...

Testisten sonraki kanallarda görülebilecek (epididim) kanal tıkanıklıkları, kanalların anatomik yetersizliği veya yokluğu, ejakülatör kanal kistleri, idrar kanalı darlıkları, idrar deliği anomalileri, üretral enfeksiyonlar, cinsel fonksiyon yetersizliği...

Tedavi seçenekleri aslında tanıya ve etkene yönelik olarak farklılıklar gösterir.

1) Etki mekanizması tam bilinemese de bazı medikal ilaçlar (ampirik tedavi)

2) Hormonal tedaviler

3) Cerrahi tedaviler

4) Yardımcı üreme yöntemleri

Tedavinin belirlenmesinde ayrıca sperm analizi ve bunun değerlendirmesi de çok önemlidir. Eğer sperm tablosunu düzeltmeye yönelik tedavi şansı varsa, bu tedaviler uygulanır. Özellikle bu konuda varikosel ameliyatları hastaların düzelmelerinde önemli bir seçenektir.

Ancak burada hastayla ameliyat kararından önce paylaşılması gereken önemli nokta, bu ameliyatlardan sonra sperm tablosunun düzeleceğinin garantisinin olmadığıdır. Her varikosel infertilite nedeni değildir, ancak varikosel varsa ve sperm tablosu bozulmuşsa varikosel tedavi edilmelidir.

Günümüzde sperm analizinde hiç sperm görülmeyen hastaların bile çocuk sahibi olma şansı vardır. Bu yöntem Mikroskopik TESE denilen, testisin içinde ameliyatla sperm hücrelerini mikroskopla araştırıp bulma yöntemidir. Deyim yerindeyse samanlıkta iğne aramak... Ama başarı şansı bulunan ve böylece de çocuk sahibi olamayacağını düşünen birçok erkeğe umut ışığı olan bir yöntemdir.

Sperm hücresi bulunmasa da çocuk sahibi olabilirsiniz

Sekiz yıllık evliyim çocuğum olmuyor

Soru: Sekiz yıllık evliyim. Çocuğumuz olmadı, sorunun bende olduğu tespit edildi. Hiç sperm hücresi görülemedi. Tüp bebek ya da başka bir yöntem var mı? Pahalı yöntemler önerdiler ama çok da umut vermiyorlar. Ne dersiniz, denesem mi?

Öncelikle iyi bir muayeneden geçmeli ve tanı belirlenmelidir. Eğer etkene yönelik tedavi şansı yoksa, o zaman Mikroskopik TESE ile Mikroenjeksiyon yöntemi denenebilir. Başarı şansı yüzde 40’lar civarındadır. Bu yöntem, ürolog, jinekolog ve embriologların ekip olarak, konuyla ilgili bir merkezde yapacakları bir işlemdir. Anlattığınızdan edindiğim izlenim, sizin için de bu şansın olduğudur. Maddi imkanlarınızı zorlayabiliyorsanız bence deneyin.

Varikosel’in sertleşme oluşumuyla ilgisi yok

Soru: 25 yaşındayım ve üç yıllık evliyim. Ancak sertleşmeyi tam olarak sağlayamıyorum. İlişkide bulunabiliyorum ama ben de eşim de pek memnun değiliz. Başvurduğumuz bir pratisyen doktor, bende varikosel olduğunu, toplar damarlarımdaki sorun nedeniyle varikosel ameliyatı olmam gerektiğini söyledi. Üroloğa gitmedim henüz. Sizce bu ameliyatı olmam gerekir mi?

Varikosel, testisin toplar damarlarının genişlemesidir (varisi)... Sertleşmenin oluşmasında hiçbir etkisi yoktur. Sizin sertleşme sorununuzun tedavisiyle varikoselin uzaktan yakından bir ilgisi olamaz. Ancak, çocuk sahibi olmanızla ilgili bir sorun var ve sperm analizinde bazı olumsuzluklar varsa varikosel ameliyatı önerilebilir. Konunun uzmanı bir üroloğa başvurun.

Peyroni’yi kader olarak görmeyin

Soru: Hocam, bende beş yıldır Peyroni hastalığı var. Organım yukarı doğru büküldü ve ilişkide bulunamıyorum. Ameliyatla kesin tedavi olur mu? Yoksa kaderime razı mı olayım?

Ameliyatla bu belirttiğiniz durumun düzelmesi mümkün. Bunu kader olarak değil, tedavi olabileceğiniz bir hastalık olarak görün. Burada önemli olan nokta, eğriliğiniz nedeniyle mi yoksa sertleşme sorununuz var da o yüzden mi ilişkide bulunamadığınız.... Sertleşme sorununuz yoksa, cerrahi tekniklerle eğriliğiniz düzeltilir. Ancak belirgin sertleşme sorununuz da varsa çözüm penil protez (mutluluk çubuğudur). Hem eğriliğiniz düzelir hem de sertleşme sorununuz ortadan kalkar.

Menopoz ağrılı cinsel ilişkiye yol açabilir

Soru: Menopoza girmiş 60 yaşında bir hanımım. Cinsel ilişkide daha önce olmayan ağrılar oluyor. Nedendir ve tedavisi var mıdır?

Menopoz sonrası hormonal değişiklikler, vaginal dokuda da kurumalara neden olabilir. Disparoni denen ağrılı ilişkiye yol açabilir. Özellikle östrojen hormonu lokal veya oral tedavisiyle ağrılarınızın azalması ve kaybolması mümkün. Uzman bir doktora başvurun.
Yazının Devamını Oku

Eşiniz iktidarsız diye hemen hayata küsmeyin

1 Temmuz 2005
Mastürbasyon çözüm değil

Soru: Sevgili doktor... Benim gibi kocasında iktidarsızlık problemi olan kadınlara ne tavsiye edersiniz? Cinsellikten vazgeçmelerini mi yoksa mastürbasyon yapmalarını mı? Saygılarımla...

Her ikisini de tavsiye etmem. Doğrusu, eşinizle bu sorunun tedavisi olduğunu konuşmanız ve birlikte bir uzmana başvurarak eşinizin tedavi olmasını sağlamanızdır. Kesinlikle sorunun giderileceği bir tedavi seçeneği size sunulacaktır.

Ameliyat sonrası cinsel hayatım tamamen bitti

Soru: Sayın Hocam, 56 yaşındayım. İki yıl önce prostat kanseri nedeniyle ameliyat oldum. O tarihten beri cinsel hayatım tamamen bitti. Sertleşme hiç olmadığından, çok isteğim olmasına rağmen cinsel ilişki kuramıyorum. Herkesin bildiği malum bazı haplardan aldım, ancak hiç yararı olmadı. Tedavi şansım var mı? Kanserden kurtulduğum söyleniyor ama cinsel sorunum şimdi daha önemli hale geldi. Ne yapabilirim?

Ameliyattan hemen sonra her gece düzenli olarak ve 3-6 ay boyunca alınan malum ilaçlar, (Viagra, Levitra, Cialis) cerrahi tekniğine de bağlı olarak bazen yararlı olabilir. Sonuç alınamazsa, her ilişki öncesi penise yapılan enjeksiyon tedavisi denenir. Yine işe yaramazsa radikal çözüm penis protezidir. Penis protezi ile hayatınız boyunca sertleşme sorununuz olmadan cinsel hayatınızı sürdürebilirsiniz..

Genel performans için aşırıya kaçmamak şart

Soru: Doktor bey merhaba. Aşırı boşalma, günde birkaç defa, her gün ve uzun yıllar devam etse, sperm sayısının düşmesine neden olur mu? Şimdiden teşekkür ederim.

Daha önce de bu sütunlarda belitmiştim. Mastürbasyonun aşırısı olmamalı, bu genel performansı olumsuz etkiler, psikolojik olumsuzluklara da yol açabilir. Sperm sayısına gelince... Genel anlamda düşme olmaz, ancak aynı gün birinci boşalmadan sonra sperm analizi yaptırsanız, sperm sayısının düşebileceğini görebilirsiniz. Sperm üretimi devamlılığı olan bir süreçtir. Ancak her gün defalarca mastürbasyon, o günler içinde sperm sayısını tabii ki düşürecektir.

Prostat hastalıkları ve erektil disfonksiyon

Prostat hastalıklarını üç ana başlıkta değerlendirebiliriz:

1) Selim prostat büyümesi: Erkeklerin en az yüzde 60’ında, özellikle 50’li yaşlardan sonra görülür. İdrar kanalından idrar geçişinin engellenmesi nedeniyle, idrar yapmada zorluk, gece sık idrara kalkma, ani sıkışma hissi, idrar yaparken yanma gibi belirtilerle seyreden bir hastalıktır. Ayrıca ereksiyon problemlerini de beraberinde getirecektir.

Birçok erkek selim prostat büyümesinin tedavi seçeneklerinden biri olan cerrahi tedaviyi, ameliyat sonrası cinselliğimi kaybederim kaygısıyla olmak istemiyor. Oysa selim prostat büyümesine bağlı yapılan açık veya kapalı (TUR) ameliyatlardan sonra bu olasılık yüzde 15-20’ler civarındadır. Ülkemizde son iki yıldır uygulanan Greenlight (yeşil ışık) laser cerrahisinde bu risk daha da azdır. Gereklilik oluşmuşsa, hastanın cinsel hayatım kaybolur endişesiyle ameliyattan kaçınması yersizdir.

2) Prostat kanseri: Hastalığın kendisi değil ama tedavi seçenekleri cinsel hayatı olumsuz etkileyebilir. Erken teşhis ile kesin tedavi şansı bulunan hastalara çoğunlukla Radikal Prostatektomi ameliyatı uygulanır. Ameliyat sırasında ereksiyonu sağlayan damar ve sinir kılıfı korunamazsa, hasta kanserden kurtulur ancak bir daha ereksiyon sağlayamaz hale gelir. Damar, sinir kılıfının olabildiğince korunduğu olgularda bile, ameliyat sonrası dönemde ereksiyon sorunu sıklıkla gözlenir. Tabii burada ameliyatı yapan üroloğun birinci amacı, hastayı kanserden kurtarmaktır.

Hastanın bu ameliyatı olmama lüksü sınırlıdır. Yine de bu kaygıyla ameliyat istenmezse, radyoterapi veya brakiterapi yöntemleri de seçenektir. Bu yöntemlerde ereksiyon sorunu oluşma riski biraz daha az olmakla birlikte yine de vardır.

3) Prostat enfeksiyonları: Özellikle Kronik (müzmin) Prostatit’li hastaların önemli bir kısmında ereksiyon sorunu veya isteksizlik gözlenebilir. Bunun temelinde enfeksiyona bağlı olumsuzluklar da olmakla birlikte psikojenik faktörlerin cinsel isteksizliği artırdığını biliyoruz.
Yazının Devamını Oku