Pako'nun Sayfası

Transferin starı minyatür su aygırları

25 Haziran 2011
Darıca’daki Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi sakinlerinin hayatı büyük bir değişime uğradı. Rahatsız barınaklar gitti, ihtiyaçlara göre döşenmiş odalar geldi. Karanlık kafeslerse yerini hayvanların rahatça gezinip sosyalleşebileceği açık alanlara bıraktı. Hayvanat bahçesinin en dikkat çeken sakinleriyse, yeni transfer minyatür su aygırları Zeynep BİLGEHAN
Bundan 20 yıl önce kurulan Darıca Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi ve Botanik Parkı, kurucusu iş adamı Faruk Yalçın’ın vefatından sonra adeta terk edilmişti. Neyse ki beş yıllık bir aradan sonra, geçen yıl Yalçın Ailesi tarafından hatırlandı ve bakıma alındı. Avrupa Hayvanat Bahçeleri ve Akvaryumlar Birliği üyesi olan park, hayvanat bahçesi uzmanı Koen Brouwer’ın ellerine bırakıldı. Yeni Genel Müdür Arif Sankur’un çabalarıyla bir yılda yüzde 75’i değiştirildi; hayvanat bahçesi yepyeni bir çehreye kavuştu.
/images/100/0x0/55eab7c3f018fbb8f8924042
SOSYAL HAYVANLAR

İşe hayvanat bahçesinin daimi sakinleri hayvanların barınaklarından başlandı. Sankur, “Tüm hayvanlarla ilgili; kışlık alanları, yazlık ihtiyaçları, yatakları, ayaklarının nasıl toprağa basması gerektiği gibi detayları topladık. Bunun sonucunda hayvan alanları iki buçuk kat genişletildi; peyzajları yapıldı. Örneğin cüce samurunun kışlık yeri 2 metrekarelik tahta bir kulübe ve ufak havuzlu 20 metrekarelik beton bir yazlık alandı. Şu anda 90 metrekarelik bir alanda, iki büyük havuzlu, 10 metrekarelik kapalı alanlı ve 60x60 ölçülerinde yataklı bölgede yaşıyorlar” diye anlatıyor. Ayrıca Avrupa’daki son trendler uygulanmış: “Artık büyük bölgeler oluşturup iyi anlaşan hayvanları bir arada tutmak moda. Bizde de çeşitli bölgeler oluşturuldu. Örneğin Büyük Afrika Bölgesi’nde altı değişik tür bir arada yaşıyor; zürafalar, zebralar, antilop, siyah turna,e Afrika tavukları ve nayalalar. Avustralya bölgesinde de üç ayrı kanguru türü, Avustralya devekuşları ve siyah kuğular barınıyor. Gündüz ortak yazlık alandalar, akşam özel odalarına çekiliyorlar.”

BUZ PATENİ PİSTİ

Ziyaretçiler de unutulmamış. Sankur, “Alanlar genişleyince kötü kokular da gitti. Tel kafesleri kaldırıp cam kullanımını artırdık. Alan, bu sayede daha rahat gezilebiliyor. Bahçede engelli yolları ve ahşap bariyerler yapıldı. Oturma grupları yenilendi. Tuvaletlerin temizliğine özellikle dikkat ediyoruz. Yeni bir buz pateni pistimiz var. Üç tane 150 kişilik eğitim salonu oluşturduk. Buralarda botanik, doğa ve çevre koruma, biyoçeşitlilik ve endemik türleri koruma eğitimleri veriyoruz. Kışın okulları gezip seminerler düzenliyoruz. Halka açık kütüphanemizde 700’e yakın kitap bulunuyor” diyor.
Hayvanat bahçesine giriş yetişkinlere 15, öğrencilere 10 lira. Engelliler ücretsiz.

MÜRÜVVETLERİNİ GÖRDÜLER

80 dönümlük Darıca Hayvanat Bahçesi’nde 200 çeşit 2 bin hayvan ve 250 bitki türü var. Bunların 135’i enderleşen ve 40’ı nesli tükenmek üzere olan hayvan türlerinden. Anadolu’nun enderleşen türlerinin de 14’ü burada. Başka hayvanat bahçelerinden yeni hayvanlar da transfer oldu, bazıları da eş olarak geldi. Mürüvvetini gören hayvanlar arasında vaşak, cüce su samurları, lama, jaguar, Asker Ara Papağan ve zebra var. Papağan ve zebralar eşlerinden çok memnunken, jaguar ve yeni hanımı henüz birbirlerine ısınamamış. Yeniler arasından bazılarıysa Türkiye’ye ilk defa geliyor. Aralarında en dikkat çekeni cüce su aygırları. Batı Afrika bataklıkları ve yağmur ormanlarında yaşayan cüce su aygırları, bildiğimiz su aygırıların minyatürü. Boyları en fazla 70 santim. İlaç şirketleri, vücutlarında salgıladıkları bir yağdan dolayı peşlerinde. Bu nedenle yalnızca 300 adet kalmışlar. Şirin görünüşlerine rağmen, hayvanat bahçesinin şu an en saldırgan hayvanları. Bakıcılar onları aslanlardan bile tehlikeli bulup dikkatli yaklaşıyor.

MUTLULUĞU HAYVANLARDA BULAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSİ

Darıca Hayvanat Bahçesi’ndeki değişikliğin mimarı Arif Sankur ODTÜ mezunu bir endüstri mühendisi. Önde gelen şirketlerde projeler müdürü, pazarlama direktörü ve genel müdür yardımcılığı yaptı. Uzmanlık alanı perakende, pazarlama ve insan kaynakları. Fakat şu an bir zoologu aratmayacak kadar hayvan, botanikçiyi aratmayacak kadar bitki bilgisi var. Tüm hayvanlarla ilgileniyor, hepsinin huyunu suyunu biliyor. Yenileme çalışmaları kapsamında kimi yerleri kendi tasarlamış. Yürürken yerdeki en ufak çöpleri bile görüp derhal topluyor. Sankur, “İş dünyasındayken kazandığımın yarısından daha az maaş alıyorum. Fakat daha mutlu olamazdım” diyor.

Pako pano

* Minik kedinin iç, dış parazit aşıları ve bakımı yapıldı. Biz onu kör sanırken o iyileşip hayata sarıldı. Adını Umut koyduk. Bir buçuk aylık, dişi ve siyah-beyaz... (549) 742 30 39

* İnanılmaz uysal oğlumuz yaklaşık iki aylık. Dokunduğunuzda guruldamaya başlıyor, tam bir kucak kedisi. Ona İstanbul’da bir aile arıyoruz. (532) 311 48 20

* Yucin, iki yaşında shih-tzu cinsi bir erkek. Kadıköy’de oturuyorum ve oğlumuza aynı cinsten dişi arkadaş arıyorum. (536) 416 96 66

* 8 aylık dünya güzeli Çitloş’un aşıları tamam, kısırlaştırıldı, kuru mama ve balığa bayılıyor. Tuvalet alışkanlığı da edindi. Denge problemi yaşasa da koşuyor, oynuyor, zıplıyor. Beş buçuk ayı kafeste geçmiş, sahiplenilmezse kafese geri dönmek zorunda... (534) 468 73 83
Yazının Devamını Oku

Şila bir aşk kedisi

18 Haziran 2011
Aşk çocuğu olur da, aşk kedisi olmaz mı? Olur tabii. İşte Nilgün Belgün’ün 12 yaşındaki kedisi Şila da bir aşk kedisi. Sanatçının yaşadığı tutkulu bir aşktan geriye kalan Şila olmuş Pınar YILMAZERLER
Şila ne kadar zamandan beri sizinle yaşıyor?

- Benim 10 yıllık bir sevgilim vardı. Şila bana onun hatırası. Tam bir aşk kedisi. Sevgilimle kırgın dargın da ayrılmadık. Ama artık ayrılmamız gerekiyordu, zamanı gelmişti. Benden 16 yaş küçüktü. İşte Şila, bana o aşktan geriye kalan...

Şila’yla ilk tanışma anı nasıldı?
- Küçücüktü geldiğinde. Çok büyük heyecandı benim için. Hatta bir gün sevgilimle bozuşmuştuk. Şila’yı da alıp gitti bana ceza olsun diye. Ben de sırf Şila geri gelsin diye barıştım. Ondan sonraki gidişlerinde almadı tabii ama o zaman öyle bir ceza verdi. /images/100/0x0/55eb3889f018fbb8f8b3375d

Daha önce hiç hayvan beslemiş miydiniz?
- Hayatım boyunca hep kedim oldu. Küçükken annem bana köfte yedirirken önce kedi yerdi, sonra ben yerdim köfteyi. Evliliklerimde de kocaları kedi severlerden seçtim. Sevgilileri de... Hayvan sevmeyen hiçbir flörtüm yok. Hayvan sevmesi lazım önce.

Nasıl bir karakteri var Şila’nın?
- Çok iyi. Derler ya, sahibine benzer kediler diye, son derece yumuşak karakterli ve çok kendiyle barışık. Üç gün tatile giderim, evde yalnız kalır. Yemeğini, suyunu bırakırım. Sesi çıkmaz. Sadece onu evden dışarı çıkarmayacaksın. Evi sever. Kediler öyledir ama. İstersen küçük bir odada yaşa, önemli değil. Kedi, köpek gibi değil. Köpek sahibini, kedi evi sever. Onu evinden çıkarmayacaksın. En meraklı olduğu şey; arkadaşlarımla konuşurken laf dinlemek. Ben müzik setinin yanına oturduğumda da müzik dinler. Ha, bir de profiterole bayılır.

BABASI VETERİNERDİ

Kaç yaşında?

- 12 yaşında. Rahmetli babası da veterinerdi! (Kahkahalar)

Peki babası hiç; “Çocuğumu göreyim” demedi mi?
- Çocuğunu görmek için bahane edip birkaç kez geri geldi ama sonradan kendi çocuk yaptı!

Şila’nın yokluğu çok acı olur değil mi?
- Olur. Şöyle bir iddiam var, çocukluğumdan bu yaşıma kadar kedi besliyorum. Benim kedi sevgim var. Sadece üçüncü evliliğimde eşim köpek de sevdiği için hem kedimiz hem köpeğimiz vardı. Ayrılınca köpeğini alıp gitti. Köpek de besledim ama kediciyim. Kedisiz yaşayamam. Ama Şila’ya bir şey olursa tekrar bir kedi beslemek için gücüm var mı bilemiyorum. Hayvan özgürlükleri kısıtlıyor.

Ne gibi?
- Ona göre düzen kuruyorsun. Evimde sereserpe yaşamıyorum. Bir bedeli var. İyi bakacaksın, ilgileneceksin, sevgi göstereceksin. Her hayvan mutlaka sevgi ister. Tırmalayan, huysuz hayvanlara sevgi gösterilmiyordur mutlaka. Öyle hayvanlar çok huzursuz oluyor.

Kısırlaştırdınız mı?
- Evet, hiç çocuğu olmadı. Ben anlamıyorum kısırlaştırılmasın diyenleri. “Çocuğum çok istedi aldık ama artık bakamıyoruz. Siz bakar mısınız” diyenler var. Bunlar hiç affedemediğim şeyler. Bir hayvanı almadan önce onun sorumluluğunu bileceksin. Oturup düşüneceksin. Onun sorumluluğunu alıyorsan alacaksın hayvanı, yoksa alma.

Hamster beslenmesi

İyi beslenip beslenmediklerini anlamanın en iyi yolu tabağına bakmak

Hamster türleri yabani ortamda değişik bitkiler, tohumlar, meyveler, sebzeler ve bazı böcekleri yiyerek beslenir. Evcil olarak beslenen hamsterlar için de en sağlıklı beslenme yöntemi, değişik tahıl tanelerini, tohumları, kuru meyve ve yemişleri belli bir karışım halinde içeren hazır yemler.
Bu karışımlardan besin değerlerine ve enerji düzeyine göre değişmekle birlikte yaklaşık günde bir yemek kaşığı kadar veya daha az miktarda vermek genellikle hamsterlar için yeterli beslenme sağlıyor. Ama yemleri küçük miktarlardaki kutularda ve taze almak, saklarken ortaya çıkacak bayatlama ve bozulma gibi problemleri önlemek açısından önemli.
Hamsterların dengeli beslendiğinden emin olmak için günlük yediği yemi tamamen bitirip bitirmediğini kontrol etmek gerek. Özellikle bu karışımın içinden yem seçip, bazılarını bırakıp bazılarını yediğini gördüğünüzde hamsterınızın beslenmeyle ilgili sorunlar yaşayabileceğini akılda tutmalısınız.

SAKIN ÇİKOLATA VERMEYİN

Hazır hamster yemlerinin yanı sıra düzenli olarak (fazla olmamak kaydıyla) havuç, lahana yaprakları, kereviz, karnabahar ve brokoli gibi taze sebzeler de hamsterlere beslenme amacıyla ilave olarak verilebilir. Bunun yanı sıra ödül olarak küçük miktarlarda meyve de... Ayrıca haftada birkaç kez kuru çayır otları ve saman vermek de faydalı.
Bununla birlikte hamsterınıza çikolata ve kendiniz için hazırladığınız tuzlu ve tatlı yemeklerden kesinlikle vermeyin. Sarımsak, limon türleri, domates gibi besinlerden de yedirmemelisiniz.
Ayrıca suluğunda daima temiz ve taze içme suyu bulunduğundan emin olmalısınız.

Pako pano

* Bu pamuk minişleri sepette bırakıp gitmişlerdi. Onları sevecek bir sıcak yuva vadediyorsanız lütfen arayın. (216) 384 51 65

* Yaklaşık iki aylık, son derece sağlıklı ve iyi huylu Panda bebeğe yuva arıyoruz. Onu hayat boyu terk etmeyecek bir yuvaya ihtiyacı var. (533) 529 16 51

* Bir buçuk aylık rengarenk beş minik kardeş yuva arıyor. İç ve dış parazit tedavileri yapıldı ve son derece sağlıklılar. Onlarla evinizi paylaşır mısınız? (216) 384 51 65

* Hamileliğinin son günlerinde anneye araba çarptı. Dört yavrusunu sezeryanla doğurdu. Şimdi bir buçuk aylıklar. İlk bakımları yapıldı. Tuvalet alışanlıkları var, çok güzel kuru mama yiyorlar ve oyuncular. Onlara sevgi dolu yuvalar arıyoruz. (555) 986 97 30

* Yaklaşık iki aylık bebek kedilere yuva arıyoruz. Çok sağlıklı oyuncular. Anne sütüyle büyüdüler. (533) 529 16 51
Yazının Devamını Oku

Siz de destek verin

11 Haziran 2011
Mamasepeti.com sitesi bir kampanya başlattı. 25 bin destekçiye ulaştıkları takdirde barınaklara 5 bin liralık mama bağışlayacaklar

Bir okurum göndermese haberim olmayacaktı. Benim bu ara işlerin yoğunluğu yüzünden yaşadığım asosyallikten midir yoksa tesadüflerin işlememesinden mi bilmem ama bir şekilde görmedim işte...
Mamasepeti.com sitesi bir
sosyal sorumluluk kampanyası başlattı. Kampanya bitimine
kadar toplam 25 bin destekçiye ulaştıkları takdirde barınaklara 5 bin liralık mama bağışlayacaklar. Alışveriş yapmak zorunda
değilsiniz üstelik. Oturduğunuz yerden bundan daha iyisi can sağlığı!
İstanbul’da yedi barınak seçmişler: Ataşehir, Beykoz, Yedikule, Ümraniye, Üsküdar, Şile ve Tuzla barınakları. Biraz hayvanseverim diyenler, bunların ne kadar üzücü durumda olduğunu, nasıl acil yardıma ihtiyaç duyduklarını bilir.
Katılmak için www.mamasepeti.com sitesindeki ‘Barınak Destekle’ linkine girip üye olmanız gerek. Adres falan derken, biraz fazla soru var bence ama değer...

Yazının Devamını Oku

Kum kabından taşan sorun

4 Haziran 2011
Kedinizin kum kabı dışına tuvalet yapmasının nedeni, stres ya da kum değişikliği değilse bir hastalıktan şüphelenebilirsiniz

Kedilerde kum kabı dışındaki yerlere tuvalet yapma en sık karşılaşılan davranış problemlerinden. Sosyalizasyonu diğer evcil hayvanlara göre daha zor olan kedide, strese bağlı ortaya çıkabileceği gibi, kum kabının yeterli büyüklük ve temizlikte olmaması, çok fazla kedinin aynı kum kabını kullanması gibi çevre koşullarından ya da bunlardan bağımsız sık  bir hastalıktan kaynaklanabilir.
Öncelikle kedinizin kum kabının yerinin uygunluğundan ve diğer kedilerle paylaşmaktan hoşnut olduğundan emin olmalısınız. Hoşlanmadığı bir tuvalet parfümü ya da farklı marka bir kum kullanmaya başladıysanız bu da neden olabilir. Eğer evdeki tüm kedilere yeter sayıda kum kabı varsa ve kumunu düzenli değiştiriyorsanız kedinizin stres ve başka hastalık belirtileri gösterdiğinden şüphelenebilirsiniz. Bu durumda ilk olarak bir veterinere muayene ettirmeli ve özellikle idrar ve üreme yollarının sağlıklı olup olmadığını kontrol etmelisiniz.

HAMİLE KALAMIYORSA

Kedinizin çiftleştiği halde hamile kalmamasıyla, tuvalet kabı dışındaki yerlere idrar yapması, ürogenital sisteminde bir hastalık olması ihtimalini akla getirmeli. Muayenedeki incelemelerle kedinizin hamile kalmasını engelleyen sağlık sorunu varsa bunun kum kabı dışındaki yerlere idrar yapmasıyla ilişkisini de ortaya çıkarabilir.
Kedinizde sık idrar yapmaya ve dolayısıyla kum kabı dışındaki yerleri de tuvalet olarak kullanmaya yol açan hastalıklar; şeker, hipertiroidizm, böbrek ve karaciğer hastalıkları, üreme sistemi ve alt üriner sistem hastalılarından biri olabilir. Bunların teşhis ve tedavi edilmesini takiben sorun ortadan kalkar.
Kedinizle ilgili rutinlerdeki, aile fertlerindeki ve diğer evcil hayvanlardaki değişiklikler ve sorunlar da stres nedeniyle tuvalet alışkanlığının bozulmasına neden olabilir. Bu stres faktörlerinin azaltılması da sorunun düzelmesine yardım edebilir.


Yazının Devamını Oku

Parti programlarında hayvanlar var mı

28 Mayıs 2011
Seçimler giderek yaklaşırken, parti programlarında hayvanlar için bir şeyler var mıdır acaba dedi bir arkadaşım. Çok net bir önyargıyla, tabii ki yoktur dedim. Olanlar da kâğıt üzerinde, uygulaması hemen hemen yok gibi... Bugünkü yazı her fırsatta ikinci, üçüncü, bininci plana atılan dostlarımız için çıkarılan 5199 sayılı Hayvanları Koruma(ma) Kanunu hakkında. Gayet uzun olup da uygulanması bu kadar kısa ve özensiz olan bir kanun daha var mıdır? Hepsine değil, sadece aralardan cımbızladığım birkaç maddeye değineceğim, belki bazılarına bu vesileyle bir hatırlatma olur. Eğer bir parti üyesi çıkıp da, “Biz hayvanlar için şunu değiştireceğiz, bu yapacağız, programımıza aldık” der ve bunu kanıtlarsa, özür dilemeye hazırım.
BİRİNCİ BÖLÜM, MADDE 1: Amaç: Bu kanunun amacı; hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamaktır.
Daha ilk virgüle bile gelmeden devletin, belediyeler eliyle bu işte nasıl çuvalladığını biliyoruz. Bomboş arazilere, ormanlara atılıyor, ferah feza takılıyorlar di mi? ‘İyi ve uygun muamele’den, ‘acı, ıstırap, eziyet çekmemekten’ kasıtları ne, bilmiyorum. Barınaklarda ehil olmayan kişilerce yapılan kısırlaştırmaların, kobay hayvanı gibi kullanılmaların, aç, susuz, soğukta veya güneşin altında bırakmanın başka tanımları var onların gözünde.
Birinci Bölüm, Madde 3’teyse tanımlar var. Mesela;
ı) Ev ve süs hayvanı: İnsan tarafından evde, işyerlerinde ya da arazisinde özel zevk ve refakat amacıyla muhafaza edilen veya edilmesi tasarlanan, bakımı ve sorumluluğu sahiplerince üstlenilen her türlü hayvan.
Tanımda sorun yok. Sorun, bu tanımın hayata geçişinde. Bakınız, ‘özel zevk’ ve ‘bakımı ve sorumluluğu üstlenilen’ kısmı. Ne köpekler, kediler biliyorum, güya sahipli ama sefalet içinde.
Bu kısmı olduğu gibi aktarıyorum:
Birinci Bölüm, Madde 4, İlkeler:
a) Bütün hayvanlar eşit doğar ve bu kanun hükümleri çerçevesinde yaşama hakkına sahiptir.
b) Evcil hayvanlar, türüne özgü hayat şartları içinde yaşama özgürlüğüne sahiptir. Sahipsiz hayvanların da, sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir.
c) Hayvanların korunması, gözetilmesi, bakımı ve kötü muamelelerden uzak tutulması için gerekli önlemler alınmalıdır.
j) Yerel yönetimlerin, gönüllü kuruluşlarla işbirliği içinde, sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların korunması için hayvan bakımevleri ve hastaneler kurarak onların bakımlarını ve tedavilerini sağlamaları ve eğitim çalışmaları yapmaları esastır.
k) Kontrolsüz üremeyi önlemek amacıyla, toplu yaşanan yerlerde beslenen ve barındırılan kedi ve köpeklerin sahiplerince kısırlaştırılması esastır. Bununla beraber, söz konusu hayvanlarını yavrulatmak isteyenler, doğacak yavruları belediyece kayıt altına aldırarak bakmakla ve / veya dağıtımını yapmakla yükümlüdür.
J’de ‘gönüllü kuruluşlarla işbirliği’ diyor ya, tercümesi şudur: Gönüllü kuruluş yoksa, barınak marınak yapılmaz kardeşim. K’daysa ‘sahiplerince kısırlaştırılmaları’ derken, hangi sokak hayvanının hangi sahibini kastettiklerini biraz açabilirler mi acaba? Evde yaşayanların çoğu zaten kısır, sorunun kaynağı, belediyelerin görmezden gelip itlaf ettiği zavallı hayvanlar değil mi? Ve son olarak Dördüncü Kısım’a, Cezai Şartlar’a değineceğim.
Kanun hükümlerine karşı gelen kişilere 50 - 7 bin 500 lira arasında değişen idari para cezaları veriliyor. Çoğunlukla verilmiyor bile. Sorun, cezaların sadece parayla sınırlanmasında. Hayvanlara eziyet edenlerin, canlarını alanların çok daha ağır cezalandırılmaları gerekiyor.

Bu da onların festivali

Herkesin kendini festival alanlarına attığı mevsimdeyiz artık. Ancak, “Bu keyiften hayvanım niye mahrum kalsın!” diyorsanız, önümüzdeki hafta sonu yapılacak Petfest tam size göre. Parkorman’da iki gün sürecek festivalde hem hayvanlara hem de sahiplerine yönelik çok sayıda etkinlik var

Zeynep BİLGEHAN
Bir tarafta yarışmalar, diğer yanda eğitim seminerleri, gösteriler yiyecek-içecek standları, alışveriş alanı, müzik... Türkiye’de ilk kez düzenlenen Petfest aslında bir sosyal sorumluluk projesi. Çocuklara hayvan sevgisini aşılamak ve hayvanlara eğlenceli bir hafta sonu geçirtmek için düzenleniyor. Fikir annesi Işıl Tan: “Neden hayvanlarla ilgili eğlenceli ve faydalı etkinlikler düzenlenmiyor ki düşüncesiyle yola çıktık. Dünyada köpek şovları düzenleniyor ama Petfest, sosyal yanıyla onlardan farklı. Elde edilecek tüm gelir Barınak Gönüllüleri ve Hayvanlara Yaşam Hakkı Derneği’nce belirlenecek barınaklara bağışlanacak” diyor. Festivalde yarışmalar, köpek şovları, midilli gösterileri, felçli köpeklerin şovu yer alacak.
Çocuklar için oyun alanları ve bu alanlarda hayvan sevgisi bölümleri olacak. Alışveriş standında katılımcılar özel fiyatlarla ucuz alışveriş imkânı bulacak. Bunun dışında barınaklardan gelen kedi ve köpeklerin sahiplenileceği özel bir alan olacak, Uzman psikolog Gökçen Çetiner, çocuk psikolojisinde evcil hayvanların etkisini anlatacak.
Festival 10.00-18.00 arasında. İki günlük bilet 12 lira ve Biletix’ten alınabiliyor.

HEYECANLI YARIŞMALAR

Petfest’in en eğlenceli etkinlikleri yarışmalar... Sahibiyle en uyumlu yürüyüş, benzerlik ve özel yetenek yarışmaları için 4-5 Haziran’da festival alanında kayıt yaptırabilirsiniz. Yarışmaların kıran kırana geçmesi bekleniyor. Örneğin Çetin Dalva, terrier’i Zuzu’yla benzerlik yarışmasında iddialı: “İkimiz de sekerek yürüyoruz, uzanmayı ve yemeyi çok seviyoruz. En büyük yeteneklerinden biri cüssesinden beklenmeyecek kadar horlaması. Bu da bana benziyor...” Esra Yıldız’sa, köpeği Zeytin’le hem benzerlik hem de uyumlu yürüyüş yarışmasının favorilerinden: “Her köpek sahibine benzer. Biz de Zeytin’le süslenmeyi çok seviyoruz. Ona elbise giydireceğim zaman ‘Haydi anne, giyinelim de gidelim’ der gibi kollarını kaldırıyor. Çok hızlı öğreniyor; ‘otur, kalk, yuvarlan’ gibi komutları biliyor. Etrafta yakışıklı köpekler yoksa benimle gayet uyumlu yürüyor. Petfest’e sokak hayvanlarıyla ilgili mesaj içeren, aynı tişörtler giyerek geleceğiz.”

Pako pano

Sokakta yaşayan yaklaşık yedi haftalık tekir kedi. Yuvasını açacak bir aile arıyoruz. (532) 311 48 20

Bir aylık bu dişi kedi sütanneyle büyüdü. İç ve dış parazit tedavileri yapıldı. Kısırlaştırma şartıyla yuvalandırılacak. (216) 384 51 65

İki aylık erkek ve dişi kedilerin iç ve dış parazit aşıları yapıldı. Acil yuvalar aranıyor. (216) 384 51 65
Yazının Devamını Oku

Başbakan eziyetin fotoğraflarını görünce bembeyaz oldu

21 Mayıs 2011
Yonca Evcimik’in şarkıcılık, oyunculuk ve dansçılık kariyerinin önüne geçmeyi başaran tek şey; hayvan sevgisi! Bu uğurda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la bir araya gelen Evcimik ve diğer hayvanseverler farkındalık yaratmak için uğraşıyor Pınar YILMAZERLER
Hayvanlarla ilgili dikkat çekmek için Ankara’ya gittiniz. Farkında mıymış Başbakan hayvanlara yapılan eziyetin?
- Hayvanlara yapılan eziyetin fotoğraflarını görünce Başbakan’ın yüzü bembeyaz oldu! Başbakan’a gitmemizdeki sebep; bu eziyetlerin kanunda suç olarak kabul edilmesini sağlamaktı. Bunun ancak seçimlerden sonra olabileceğini, torbanın zaten taştığını söyledi. “Bunun sözünü şimdi verirsem yanıltmış olurum ama söz veriyorum seçimlerden sonra ilgileneceğim” dedi. Yapılanların sadece suç olarak kabul edilmesinden öte, hayvan satan dükkanlar, yunuslar ve sirkler var. Sorun çok yani... Toplantıda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da vardı. O da iki gün içinde bir randevu verdi bize. Diyanet İşleri Başkanı hayvanları çok seviyor. Her cuma anlatılsın diye hutbe hazırlıyor şimdi.

Başbakan hayvanlara tecavüz edildiğini ilk kez mi duydu gerçekten?
- Başbakan’ın veya İstanbul gibi bir yerin belediye başkanının her konuya vakıf olması mümkün olmayabilir. Dolayısıyla birinin bunları anlatması lazımdı. Biz bunu fotoğraflarla da anlatmaya çalıştık. “Gerçekten bunlar oluyor mu?” diye sordu Başbakan. Biz de tablonun büyüklüğünü anlattık. Bunun hayvan değil toplum meselesi olduğunu söyledik. Çünkü Avrupa ve Amerika’da bilimsel olarak ispatlanmış artık. Seri katil ve tecavüz suçluları ilk olarak hayvana eziyetle başlıyor. Bana, “Çocuklara tecavüz edilirken, neden hayvanlara tecavüz edenlerin peşindesin?” diye soruyorlar. E, çocuklara tecavüz edenlerin bir öncesi hayvana tecavüz! Çünkü şöyle bir zincir var; hayvana şiddet ve tecavüz kesmiyor, çocuğa, o da kesmiyor engelli vatandaşa, o da kesmiyor kadına saldırıyorlar. Bu insanlarla toplumda beraber yaşıyoruz. Belki de dolmuşa biniyorsunuz, yanınızda oturuyor.

Hayvanlara eziyet edenler sadece para cezasıyla kurtuluyor, değil mi?
- Evet sigara içen kadar ödüyorlar sanırım. Merhamet, vicdan meselesi. Bunu anlatmaya çalışırken bazen anlıyorsunuz ki; insanların bakışında merhamet duygusu yok. Yaradan’dan korkma yok. Biz daha zekiysek yardımımıza ihtiyacı olanlara bakmakla yükümlüyüz. Bir kap yemek veya su koymakla bir şey kaybetmeyiz. Kedi, köpekli evde büyüyen çocuk çok daha merhametli, sorumluluk ve vicdan sahibi oluyor.

KÖPEĞİMİN UYUZU BULAŞTI

Hayatınız boyunca hep hayvanlarınız oldu mu?

- Küçüklükten beri kedi yavrularıyla oynamaya başladık sokakta. Yavru kediler, hamile kediler derken köpek girdi hayatıma. Köpekten sonra kediden biraz uzaklaşmıştım. Çünkü en son baktığım kedi, tatile gittiğimde daha çok yemek veriyor diye beni bırakıp komşuya gitti. Çok moralim bozuldu. Kediyle köpek kadar çok iletişim kurulamıyor.

Bobo ve Çipo’nun eve gelişi nasıl oldu?
- Çipo’yu, yani küçük olanı Ümraniye’de bir işyerinin önünde bulduk. Bir buçuk aylıktı, gözleri maviydi daha. Yara bere içindeydi. Veterinere götürmüşler; “Mantar olmuş” demiş. İyileşeceğine daha da kötü oluyordu. Dayanamadım, kendi veterinerime götürdüm. İlhan Bey daha uzaktan gördü; “Uyuz bu” dedi. Bu arada kaşınıyoruz, meğer bize de geçmiş. Sonra hep beraber uyuz tedavisi olduk. Bobo’yu ise sokakta gören yol değiştiriyordu. Halbuki bilseler, kedi gibi bir Alman kurdu. Bir akşamüstü ağlak bir sesle arkadaşım aradı; “Bir köpek buldum. Çok tatlı. Kurt diyorlar. Birkaç gece sende kalsın, yer bulacağım” dedi. Bir geldi tombalak ama görüntüsü sokak köpeği. Geliş o geliş. Bir daha da bir yere göndermedim.

Ya karşınıza bir tane daha çıkarsa?
- Artık haddimi bilmem lazım. Yedi tane de Bodrum’da var zaten. Masrafları da çok, çünkü kuru mama veriyoruz. Çipo çok hiperaktif, devamlı hopluyor, zıplıyor. Zamanında veterinerimize “Evde Çipo var. Bir hayvan daha götürürsem ne olur?” diye sordum. “Örnek alır. Huylarını edinir” dedi ve dediği çıktı. Eve geldiğimde penceredeki manzara şu; Çipo uçuyor, arkadan da koca bir kurt havada! Bir gün eve girdim, ‘yanlış yere geldim herhalde’ diye geri çıktım! Önümde bir dağ duruyordu. Salonu mahvetmişler... Her şey yerde, didik didik. Resmen parti yapmışlar. Hangi birine kızayım? En baştan boya badanaya giriştim. Ama onlarla yaşamak, anlayabilmek ve sizi anladıklarını görmek hiçbir şeyle ölçülemez.

39 BELEDİYEYİ DOLAŞACAĞIZ

Projemizin adı ‘Türler Arası Dayanışma’. Bu projenin asıl evsahibi İstanbul Büyükşehir Belediyesi. Kadir Bey bilhassa ilgileniyor. Beni hızlandıran etkenlerden bir tanesi de HAYTAP’ın bir federasyona dönüşmesi. İtici güç oldu. Ekim’de kendimi yollara vuracağım. 39 belediyeyi dolaşacağız. Her belediye bir yer gösterecek. 500-1000 küsur kişilik yerlerde, civar okullarda insanları, çocukları bilinçlendirmeye çalışacağız. Tiyatro grubumuz var. İnteraktif bir oyunla, çocuklarda farkındalık yaratmaya çalışacak. İsteyenler neler yaptığımızı ve yapacağımızı www.turlerarasıdayanisma.com’dan takip edebilir. Bu yolculukta öncü grup olarak insanları bilinçlendiriyoruz, belediyelerle ortak çalışıyoruz. Bizden sonra önemli olan; gönüllüler ve hayvanseverlerin bu tür yerleri ziyaret etmesi. Çünkü oradaki hayvanların yemek ve içmekten çok sevgiye ihtiyacı var.

Pako pano

* Bir buçuk aylık kardeşler, ilk bakımları yapıldı. İstanbul’daysanız ona evinizi açmak ister misiniz? (216) 384 51 65

* Evde büyüyen bir buçuk aylık 12 yavruya yuvalar aranıyor. İlk bakımları yapıldı, tuvalet alışkanlıkları var. İstanbul içi tercih edilir. (555) 986 97 30

* Yedi aylık erkek kedi. Sağ ön ayağını trafik kazasında kaybetti. Ameliyatı yapıldı, aşıları tam. Sahiplenebilecekler acil arasın lütfen. (535) 273 83 94
Yazının Devamını Oku

Kendi boğazımdan beş kuruş geçmeyecek

14 Mayıs 2011
Ömür Gedik, gazetecilik ve televizyonculuktan sonra artık şarkı da söylüyor. Hatta üç şarkılık maksi single’ı hazır bile. ‘Hop Dedik Orda Kal’ adlı single’da Gedik’e Burak Kut, Teoman ve Halil Sezai Paracıkoğlu eşlik ediyor. Koyu bir hayvansever olan Gedik 17 Mayıs’ta çıkacak albümün bütün gelirini HAÇİKO Hayvan Hakları Derneği’nin barınaklarına aktaracak

Hakan GENCE
Müziğe merakınız hep var mıydı?

- İlkokul dahil neredeyse 30 yıldır korolarda şarkı söylüyorum. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki çoksesli rock korosu Mavi Topluluk’ta beş yıl çalıştım. Teoman’la da o zaman tanıştım. Sonrasında Teoman’ın Mirage grubunda kısa süre vokal yaptım ama profesyonel anlamda müzik işiyle uğraşmayı hiç düşünmemiştim. Çünkü asıl işim gazetecilik.

Peki şimdi ne değişti?
- Şimdi çok önemli bulduğum bir amaç uğruna, yani hayvanlar için bunu yapmaya karar verdim. Ama bu albümü alırken sadece hayvanlara katkıda bulunalım diye düşünmeyin. İyi isimlerin bulunduğu iyi bir iş. Bu albümden plak şirketi DMC dahil kimse kuruş almayacak ve tüm geliri HAÇİKO Derneği’ne ve hayvanlara gidecek.

Albümde Ferhat Göçer’in etkisi var mı?
- Ferhat’tan sonra müzisyenlerle daha çok vakit geçirdim, heveslendim ama “Ferhat’tan sonra bunu yapayım” diye düşünmedim. Ferhat kadar DMC’den Samsun Demir ve Özden Bora’nın etkisi çok. ‘Orda Kal Portakal’ şarkısı da Özden’in seçimi ve uğurudur.

Nasıl bir sound’unuz var?
- Teoman’la söylediğimiz ‘Orda Kal Portakal’ şarkısının söz ve müziği Sezen Aksu’ya ait. Pop tarzında sözleri derinlikli bir şarkı. Diğer şarkı, bu sefer oyuncu Halil Sezai Paracıkoğlu’yla düet yaptığımız slow şarkı ‘Paramparça’. Burak Kut’la da Fikret Kızılok’un ‘Aşk Var Ya’sını rock tarzında okuduk. Hayvan haklarıyla ilgili sözler kullanmak yerine, bu şarkılarla daha çok kişiye ulaşmaya çalıştık.

Sesinizi beğeniyor musunuz?
- Beğeniyorum ama başkası beğenmeyebilir. Kulağımın iyi olduğunu biliyorum ve kendime güveniyorum. Yanlış nota söylemem.

Peki bu albüm tutarsa devamını getirir misiniz?
- Satacağına ve para geleceğine inanıyorsam, olur. Profesyonelliğe geçiş için “Hayvan hakları konusunu kullanıyor” diyenler olabilir. Şu sözü veriyorum, müzikten sahne de dahil kazandığım her şeyi, bu derneğe ve hayvanlara yatıracağım. Kendi boğazımdan beş kuruş girmeyecek.

Sinema eleştirmenliği, köşe yazarlığı, televizyon programı ve albüm... Çok mu marifetlisiniz çok mu hırslı?
- Ne kadar marifetliyim bilmiyorum. Mutfağa girip bir şey yapamam, erkek gibiyim. Kadın işlerini çok beceremem ama dış dünyada ne varsa uğraşırım... Yapabildiklerimden keyif almaya çalışıyorum. Sevmeden bir işi yapabilecek biri değilim.

FİZİĞİMİN DEZAVANTAJLARINI YAŞADIM

Dış görünüş yaptığınız işlerde ne kadar önemli?

- Mutlaka etkili. Hepimiz dış güzelliğe bakıp iç dünyamızı bir kenara attık. Bazen de güzellik ters tepiyor. Özellikle programcıysan izleyiciyi televizyona baktırıyorsun ama bir yandan da ‘Güzel olduğu için buralara geliyor’ laflarını duyuyorsun. Bir süre sonra her şeye gülümseyerek bakıyorum. Bazılarını haklı buluyorum, bazıları da art niyetli.

Ferhat Göçer’le üç yılı aşkın süredir birliktesiniz. Bu ilişki sizde neleri değiştirdi?
- O sahneleri olduğu için gece yaşıyor, gündüz dinleniyor. Ben de artık öyle yaşamaya başladım. Gece çalışıyoruz. Yazılarımı daha rahat yazıyorum. İş hayatıma daha çok önem vermeye başladım.

Aşk şarkıları söyleyen bir adamla yaşamak nasıl?
- Romantik anlarımız oluyor tabii ama yüzde 90 çalışıyoruz.

Kızınızla ilişkiniz...
- İsmi Tayga, kuzey ormanları anlamına geliyor. 16 yaşında, üç gün benimle dört gün babasında kalıyor. Mükemmel bir babası var bu yüzden çok şanslıyım. İlişkisi çok iyi.

Ferhat Göçer’le evlilik düşünüyor musunuz?
- Şu an düşünmüyorum. Zaten işlerden kafamı kaldıramıyorum. Çocuk düşüncem de yok.

HAÇİKO’NUN AÇILIMI SİNAN AKÇIL’DAN

Haçiko sahibini hiç bırakmayan, sahibi öldükten sonra bile onu bekleyen köpeğin hikayesini anlatan bir filmdi. Bu adı derneğe vermek istedim ama bir türlü açılımını bulamıyordum. Bir gün Sinan Akçıl, “Hayvanları Çaresizlik ve İlgisizlikten Koruma Derneği olsun” dedi ve böylece HAÇİKO Hayvan Hakları Derneği’nin ismi belli oldu. HAÇİKO aynı zamanda HAYTAP’a (Hayvan Hakları Federasyonu) bağlı. Sezen Aksu ve Ata Demirer gibi sanatçıların yanı sıra pek çok işadamının üye olduğu bir dernek. Soner Gedik’in desteği de çok önemli. Albüm ve derneğin kurulmasında sponsor bulan ve arkasında duran oydu.

KÖPEĞİM BENİ İYİLEŞTİRDİ

Annem ve babam da hayvansever. Erenköy’de büyüdüm. Çocukken sokakta hayvanlarla oynardım, pazara gitmek için tek nedenim civciv almaktı. Apartman dairemizde tavuklar ve horozlar vardı. Kızım doğduktan sonra, bir dönem hiçbir şeye dokunamama hastalığım başladı. Kimseyle tokalaşamıyor, kapıları bile tutamıyordum, mikrop gelir diye düşünüyordum. Doktora bile gittim. Sonunda beni köpeğim Badi iyileştirdi. Mikrop takıntımı bitirdi. Şimdi üç köpek ve bir kedimiz var.

Kuşlarda tüy değiştirme stresi

Tüy değiştirme dönemlerinde; kuşun gürültü, kötü beslenme, gün ışığı alamama ve uykusuzluk gibi stres faktörlerinden daha dikkatli korunması çok önemli

Kafes kuşları, gerek yaşlanan ve yıpranan tüylerini değiştirmek, gerekse fizyolojik durumları ve çevresel koşullara uyum sağlamak için tüy değiştirirler. Özellikle, hasar görmüş ve yıpranmış tüyler sözkonusuysa; bu işlem rutin ve sistematik bir şekilde tüm yıla yayılmış olarak görülür.
Genel kural olarak, yabani yaşamdaki kuşlar yılda iki kez tüy değiştirir. Bu işlem, üreme dönemlerinin öncesinde ve sonrasında gerçekleşir. Evde yaşayan kafes kuşlarıysa yabani ortamdaki akrabalarının tüy değiştirme dönemlerindeki düzeni takip etmeksizin, yılın herhangi bir zamanında tüy değiştirebilir. Tüy değiştirme zamanı ve sıklığı aynı zamanda kuşun yaşına, yaşadığı ortama, gün ışığının etkin olduğu süreye, mevsimsel değişikliklere ve üreme aktivitesine göre de değişiklik gösterir.

KALİTELİ PROTEİN ŞART

Tüy değiştirme döneminde eski tüyler dökülürken yerine yeni tüyler çıkar. Bu süreçte kuşların bazen daha halsiz olduğu ve bazı aktif davranışlarının azaldığı gözlenebilir. Bu dönemde kuşun gagasıyla kaşınıyormuş gibi, bu işleme katkıda bulunacak davranışlar göstermesi normal. Fakat bu kaşıma hareketi uzuyor ve dökülmeden sonra da devam ediyorsa, bir deri sorunu ya da dış parazitlerle ilgili bir mesele olup olmadığını anlamak için veteriner hekiminizden kuşunuzu muayene etmesini istemelisiniz.
Tüy değiştirme döneminde kuşların beslenmesi ve tüy oluşumu için gerekli besin maddelerini eksiksiz almaları oldukça önemli. Bu nedenle tüy üretimi için gerekli besin maddelerini içeren yüksek kalitede yem karışımları kullanmalısınız. Tüylerin yapısında bulunan proteinlere ve aminoaistlere ihtiyacı da artacağından kuşun tüy değiştirme döneminde kullandığınız yem karışımında kaliteli proteinler içeren tohum tanelerinin de bulunması faydalı.
Taze içme suyu kullanılması ve düzenli değiştirilmesi her zaman önemli olmakla birlikte, tüy değiştirme döneminde daha da dikkatle takip edilmeli. Unutmayın ki, tüy değiştirme dönemi kuş için başlı başına bir stres faktörü. Bu nedenle kuşun çevresel faktörlerden kaynaklanan gürültü, kötü bakım ve beslenme, gün ışığı alamama, uykusuz kalma gibi stres faktörlerinden daha dikkatli bir şekilde korunması oldukça önemli

PAKO PANO

* Bir buçuk aylık beş kardeş evde biberonla büyütüldü. Sağlıklılar, kuru mama ve tuvalet alışkanlıkları var. İç ve dış parazit aşıları yapıldı. Onları sahiplendirmek istiyoruz. (555) 986 97 30

* İki aylık, anne sütüyle büyümüş sağlıklı dört kediye yuva arıyoruz. Kum terbiyeleri ve kuru mama yeme alışkanlıkları var. (532) 514 92 55

* Evde bir köpek ve bir kedi olduğu için bakamadığım 10 aylık Labrador-Golden Retriever kırmasına yuva arıyorum. (532) 613 93 65

* Bir aylık kedi, süt anneyle büyüdü. Zamanı geldiğinde kısırlaştıracak sorumluluk sabihi aileler arıyoruz. (545) 774 75 49

* Bir buçuk aylık erkek ve dişi kediler. Evde büyütüldüler, ilk bakımları yapıldı. Tuvalet eğitimleri var, kuru mama yiyorlar. Onları sahiplenmek ister misiniz? (216) 384 51 65
Yazının Devamını Oku

Güzellik yarışmaları gerekli mi

9 Nisan 2011
Hayvan sahibi olmak için illa da safkan ırklar gerekmiyor. Hatta safkan takıntısını ırkçı buluyorum. Sorumluluk bilinci olan, çok pahalı bir köpeğe de barınaktan aldığı soysuza da aynı sevgiyi verir. Yine de bu konuda kafam karışık biraz Geçenlerde Köpek Irkları Federasyonu’nun bilimsel ve kültürel çalışma grubunda görevli Gülru Batur’dan bir e-mail aldım. Kendisi aynı zamanda ‘pozitif köpek eğitmeni’. Yani hayvanları cezalandırarak, korkutarak değil, ödülle, teşvikle eğitim vermekten yana olan bir yaklaşımın temsilcilerinden. Batur, mailde Mart sonunda gerçekleşen Ulusal Köpek Irk Standartları Yarışması’ndan bahsediyordu. O, yarışmanın haberini yapmamı istiyordu aslında ama farkında olmadan beni bambaşka bir düşünceye yöneltti.
Köpekler ırklarının standartlarına uygunluklarının ötesinde; davranışları ve genel hal-tavırlarıyla da değerlendirilmiş. Bir tür güzellik yarışması yani. Bir kiloluk Chihuahua’dan 70 kiloluk Mastiff’lere kadar 100 farklı ırktan köpek katılmış.
Düşündüm, bu tür güzellik yarışmaları lazım mı, dedim. Biraz kendimle çeliştim. Çünkü bir hayvan sahibi olmanın, onu sevmenin illa da safkan ırklar üzerinden olması gerektiğini düşünmeyenlerdenim. Hatta safkan köpek sahibi olma takıntısını ırkçılık ve şekilcilik olarak değerlendiriyorum. Çevremde bu yüzden çok ciddi tartışmalara girdiğim arkadaşlarım var. Sorumluluk bilinci olan, 3 bin Euro’luk köpeğe de, barınaktan aldığı soysuza da aynı sevgiyi verir çünkü.

İÇİMİN GİTTİĞİ GÖRÜNTÜLER

Yanlış anlaşılmasın, köpek ırk ve güzellik yarışmalarına yekten karşı değilim. Hayvan sevgisinin bilinçli ve sorumlulukların layıkıyla yerine getirildiği ülkelerde yapılanlara bayılıyorum. Hele hepsinin bir arada dizildiği, çember oluşturduğu, mum gibi durduğu görüntülerde içim gidiyor.
Neyse biraz kendimle itişip kakıştıktan sonra, böyle yarışmaların Türkiye’de de iyi oldukları konusunda ikna oldum. Çünkü bu yarışmaların hayvan sahiplerine aşıladığı hırs, onlara layıkıyla bakmayı gerektiriyor. Bir tür teşvik yani. Mesela yarışmaya hazırlanan bir köpeğin fit kalması için düzenli yürüyüş yapması gerekiyor. Beslenmesine özen gösteriyorlar ki, tüyleri parlak ve sağlıklı olsun, gözlerinin feri ışıldasın. İşkence yapamıyor, döverek eğitemiyorlar; travmatik, tırsak olmasın diye...
Kulağımı tersten tuttum bugün ama haksız mıyım? Durduk yerde iyi bakamıyorlarsa bir hayvana, bari bir hedef için uğraşsınlar, hayvanlar da bundan nemalansın. Fena mı?

Pako pano

* Bu yavru kedilerin biri dişi, biri erkek. Biberonla büyütüldüler. Kum terbiyeleri var, iç ve dış parazit tedavileri yapıldı. Onlara yuva arıyoruz. (216) 410 40 57

* Sütlü tekir bir erkek kedi... Tuvalet terbiyesi var ve parazit tedavileri yapıldı. İstanbul’da ailesi olmak ister misiniz?(536) 989 80 74

* Bu annesiz kedi beş aylık. Tuvalet terbiyesi var ve parazit tedavileri yapıldı. İstanbul’da sahiplendirilecek. (536) 989 80 74

* Zeytin bir erkek kedi. İç ve dış parazit tedavileri, sağlık kontrolleri yapıldı. Sağlıklı ve tuvalet eğitimi var. Sıcak bir yuva arıyor. (555) 986 97 30 - (216) 384 51 65

* Bir buçuk aylık erkek kedi Tiger. Tuvalet alışkanlığı var, iç ve dış parazit tedavileri de yapıldı. Yuva arıyor. (216) 410 40 57

* Bu altı aylık kedi, yürürken denge problemi yaşasa da yaşıtlarından hiç farkı yok. Tüm aşıları tamam ve kısırlaştırıldı. Kuru mama yiyor, tuvalet alışkanlığı var. Onu evine alacak bir hayvansever arıyoruz. (534) 468 73 83

* Bu kedi on aylık. Aşıları tam ve kısırlaştırıldı. Onu bir ömür boyu evlat edinmek isteyenler arasın. (536) 437 21 46
Yazının Devamını Oku