AlphaGo Zero: Binlerce Yıllık Birikimimizi 40 Günde Devirdi

Yeni bir yapay zeka modeli, insanoğlunun binlerce yılda öğrendiği strateji ve taktiklerin hepsini kendi kendine ve hiç bir insan eğitimine ihtiyaç duymadan 40 günde öğrendi. Bu, insanlık ve yapay zeka tarihi için çok büyük ve önemli bir dönüm noktası!

Haberin Devamı

Nature dergisinde 19 Ekim’de, yapay zekâların artık insan bilgisine başvurmadan, kendi kendini eğiterek bir kaç haftada binlerce yıllık sıçramaya denk öğrenme yapabileceğine dair bir makale yayınlandı. (okumak için tıklayın)

 

Deepmind, Londra merkezli bir yapay zeka şirketi ve 2014 yılında Google tarafından satın alındı. Bu birleşmenden sonra da dünyanın her yerinden en iyi yapay zeka uzmanlarını takımlarına katarak bugünlere geldiler.

 

Go oyunu, yapılabilecek hamle sayısı bakımından, dünyadaki toplam atom sayısının katlarcası büyüklüğünde olması nedeniyle, en kompleks strateji oyunu olarak kabul ediliyor. Bu nedenle de, bir bilgisayarın bu kadar komplike bir oyunda, insanoğlunu asla yenemeyeceği öngörüsü hakimdi.

 

Haberin Devamı

AlphaGo, Deepmind’ın bir ürünü ve geçen sene Çin’de dünya şampiyonu Lee Sedol’u Go oyununda yenerek büyük yankı yaratmıştı. Görünen o ki, Google Deepmind ekibi bu zaferle yetinmişe benzemiyor.

 

Dünyanın en zeki insanları ve süper zeka

 

Bu yıl mayıs ayında İngiltere’de Rajgauri Pawar adlı 12 yaşındaki bir kız, Mensa IQ testinden 162 puan alarak dünyanın bugüne kadarki en yüksek puanını aldı. Öyle ki bu puan, Stephan Hawking ve Albert Einstein’dan bile daha yüksek!

 

Peki süper zeki kabul edilen bütün insanları birbirine seri bağlayarak karşılaştığımız problemleri çözebileceğimiz bir sistem olsaydı? İşte AlphaGo, süper zeka konusunda küçük adımlarla bu hedefe doğru bugün çok önemli bir kilometre taşını daha geride bıraktı.

 

İnsanoğlunun binlerce yıllık birikimini 40 günde öğrendi

 

AlphaGo Zero, Deepmind’ın en yeni yapay zeka ürünü ve her ne kadar daha alacağı çok yol olsa da, biz insanoğluna ait rekorları her gün birer birer kırmaya devam ediyor. Daha da ilginci her yeni adımı bir öncekinden fersah fersah ilerde bir gelişmeye imza atarak gelişiyor.

 

Haberin Devamı

Geçen yıl Lee Sedol’le karşılaşan versiyonu, hem binlerce insan tarafından hem de bugüne kadar kaydedilmiş bütün Go oyunlarını izleyerek eğitildiği için, insanın mantık sınırlarını çok iyi bilerek hamlelerini yapıyordu. Ancak Zero ile artık hiç bir insan desteğine ihtiyaç duymadan, sıfırdan kendi kendisiyle oynamaya başlayarak bu sıçramayı başardı.

 

Filmin koptuğu noktada işte tam olarak burası; yani, yeni yapay zeka bizim yönlendirmemize, eğitimimize artık ihtiyaç duymuyor, ona sadece kuralları bildirmemizi ve biraz zaman tanımamızı istiyor. Hepsi bu! Sonucunda ise, strateji oyunundaki binlerce yıllık birikimimizi 40 günde alt üst edebiliyor.

 

Haberin Devamı

AlphaGo Zero, eğitiminin ilk 3 gününde, AlphaGo’nun ilk versiyonlarının tamamını 100-0 gibi ezici bir galibiyetle yendi. Geri kalan 37 günde ise kendi kendisiyle milyonlarca oyun oynadıktan sonra, bizim binlerce yılda öğrendiğimiz tüm hamleleri ve taktikleri kendisi keşfetmekle kalmadı; bugüne kadar gün yüzüne çıkmamış çok ileri yeni hamleler de geliştirerek, öğrenmeye devam etti.

 

AlphaGo’nun daha önce dünya şampiyonunu yenen versiyonu, bu işlem için 176 makine ve 48 yapay zeka işlemcisi kullanırken; Zero ise sadece bir makine ve 4 yapay zeka işlemcisi kullanarak bu başarıya imza attı. Bu da, çok büyük data setlerine ihtiyaç duymadan öğrenebilmesinden kaynaklanıyor.

 

Haberin Devamı

AlphaGo Zero: Binlerce Yıllık Birikimimizi 40 Günde Devirdi
 

Deepmind’ın kurucu ortaklarından ve CEO’su Damis Hassabis, programlarının çok güçlü olduğunu çünkü artık insanoğlunun bilgisiyle kendisini sınırlamadığını belirtiyor.

Yapay zekaları, insanoğlunun en ciddi sağlık sorunlarına uygulandığında, örneğin Alzheimer’a, bizlerin yüzlerce yıllık araştırma sonucunda ulaşabileceğimiz tedaviye, bir kaç haftada ulaşabileceğini de belirtiyor.

 

Zero’nun eğitimi için, çok taze bir konu olan destekli öğrenme modeli (reinforcement learning) kullanılarak bu başarı sağlandı. Destekli öğrenmeyle ilgili daha önceki yazımda da (okumak için tıklayın) bu konunun hayatımızda bir çok kırılmaya gebe olduğunu ve robotlarda kullanımını da sizlerle paylaşmıştım.

 

Haberin Devamı

Diğer kıtada ve ülkemizde neler oluyor?

 

Çin, yapay zekanın önemini en hızlı kavrayan ülkelerden biri ve kendine 2030 için koyduğu hedef dünya lideri olmak! Ülkemizin yapay zeka alanındaki çalışmaları ise maalesef çok kısıtlı. Bir kaç şirketimiz ve üniversitemizde bu alanda çalışmalar olmasına rağmen (Ankara Üniversitesindeki Samsung Yapay Zeka Laboratuvarı gibi), özele indiğimizde daha çok bir kaç değerli hocamızın fedakar emekleriyle devam ettiğini görmekteyiz.

 

Yapay zekada kuantum sıçraması nasıl gerçekleşebilir?

 

Washington Üniversitesinden profesör Pedro Domingos’a göre asıl büyük adım, bir yapay zekânın, öğrenmek için yaptığı tekrar sayısı, insanla eşleştiğinde en büyük devrim gerçekleşmiş olacak. Tabi şimdilik bu çok uzak bir ihtimal olsa da; bilgisayar işlemcilerinin hızlanması hatta Nvida’nın iki hafta önce kuantum bilgisayar çiplerini satışa sunması gibi gelişmeler ivmenin artmasına neden oluyor. Örneğin bir bilgisayarın öğrenmek için milyonlarca tekrar yapması, artık sadece bir kaç hafta alıyor!

 

Economist dergisi bu yıl 6 Mayıs’taki  sayısında, geleceğin süper gücünün artık petrol değil data olduğuyla ilgili geniş bir makale yayınladı. Buna hakim olup kullananlar, geleceğin süper güçleri olacak.

 

Millet olarak bu alanda davranış değişikliğini nasıl gerçekleştirebiliriz?

 

Girişimciler olarak öncelikle bizlerin artık başka teknolojileri taklit etmeyi bırakması; devlet olarak, verilen desteklerin kesintisiz ve bürokrasiden arındırılmış olması; üniversiteler olarak ise patent hakları konusunda girişimcilerin boynunda bir vampir olmaktan çok “yeter ki bizim kurumumuzdan o teknoloji gelişsin” mantığına, bir an önce geçmemiz gerekiyor.

 

Aydınlık bir Türkiye için hepimiz, taşın altına elimizi koymak zorundayız. Bilimi kucaklamak ve geliştirmekle ilgili mevcut zihniyetimizi, bizden olmayanı da kucaklayarak başlayabiliriz.

 

Bu tür teknolojilere de uzaktan “helal olsun be adamlara” seviyesinden, “biz inandık mı yaparız”a geçmenin zamanı, sizce de geçmiyor mu?

 

 

Beni Facebok ya da Twitter’dan takip edebilir, sorularınız için mail (cikmazozcan@gmail.com) atabilirsiniz.

 

Yazarın Tüm Yazıları