Şekerin doğalı zararsız mı?

Bilelim ki sabah sofralarımızı süsleyen o “taze sıkılmış portakal suları”, o “filanca bölgenin feşmekanca dağından getirilen organik balları” veya “eşi benzeri bulunmaz doğal pekmezleri” fazlaca tüketmek ciddi bir sağlık yararı sağlamaz.
Netice şudur: İçinde ister bakkal şekeri sakkaroz, ister meyve şekeri fruktoz, pancar şekeri glukoz, isterse çakma şeker nişasta bazlı fruktoz şurubu olsun, fark etmez!
Tat duyunuzu gıdıklayıp damaklarınızı çatlatan lezzetlerin hemen hepsi aynı zamanda damarları çatlatan, kansere davetiye açan, karaciğerinizi yağlandıran, obeziteye çağrı yapan, insülin direncini yol arkadaşı yapan, bellek bozan, kısacası sağlığınızın canına okuyan beslenme yanlışlarıdır. Lütfen dikkat!

ÇiNKO ZENGiNi BESiNLER NELER?

Çinko eksikliği önemli bir sorun. Özellikle bağışıklık düşüklüğü, saç ve tırnak kalitesinde bozulma, zihin karışıklığı, yumurtalık ve testis faaliyetlerinde azalma yani üremeyi bozma, zihin karışıklığı gibi neticeleri var.
Ne var ki düzgün ve dengeli beslenen birinin kolay kolay çinko eksikliği yaşaması beklenmemeli.
Çinko zengini gıdalara gelince ıspanak, enginar, kabak, kuşkonmaz, bezelye, mantar gibi sebzeler; susam, yer fıstığı, badem, kabak çekirdeği gibi yağlı tohumlar; kırmızı etin her türlüsü ve balıklar çinko zengini besinlerin en önemlileridir.

HURMADAN FAYDALANIN

Zengin kalori içeriği bir yana bırakılırsa, hurma vitamin ve mineral zenginliği nedeniyle “hayat ağacı” tanımını fazlasıyla hak eden bir meyve. Özellikle B vitaminlerinden, posadan, kalsiyumdan çok zengin. Demir, potasyum, magnezyum ve çinko içeriğinin de ciddi boyutlarda olduğunu bir kenara not edin.
Ben özellikle potasyum zenginliğini çok önemsiyorum. Kabızlıkla mücadelede, açlık ataklarını önlemede de işe yaradığı söylenebilir.
Özeti şu: Hurmayı sadece bir ramazan sofrası süsü gibi görmek gerçekten ciddi bir hata.

BAĞIRSAK BİYOLOJİSİ ÇOK MÜHİM

Bağırsaklardaki biyolojik denge önemli, dengenin bozulması ise pek çok sağlık sorununun hazırlayıcısı veya suçlularından biri.
Eğer bağırsaklardaki bakteri ve mantarlar arasındaki mevcut doğal denge bozulacak olursa (disbiyozis), birbiri ardına gelişen sağlık problemleri ile karşılaşmak (gaz, şişkinlik, ishal, karın ağrısı) sürpriz sayılmıyor.
Nedenini belirlemekte zorlandığımız birçok sağlık probleminin arka planında da maalesef bu mühim dengenin bozulması meselesi var. Parkinson’dan depresyona, Hashimoto gibi otoimmun hastalıklardan geçirgen bağırsak sendromuna, nöropatilerden artritlere (eklem hasarlarına), fibromiyalji gibi kronik kas ağrılarına, B12 eksikliğinden mitokondriyal disfonksiyonlara çok sayıda sağlık problemi disbiyozisle şu veya bu şekilde ilgili.
Eğer disbiyozis meselesine ticari amaçlarla değil de bilinçli ve doğru bilgilerle yaklaşılacak olursa, çok sayıda sağlık sorununun da çözüleceği kesin.

UYKU SORUNUNA MAGNEZYUM TAKVİYESİ

Magnezyum yaşamsal minerallerden biri...
Migren tipi baş ağrılarından kas kramplarına, kabızlıkla mücadeleden fibromiyaljik ağrılara, periferik nöropatiden hipertansiyona, depresyondan yorgunluğa pek çok alanda ilaçların yerine magnezyum tuzları kullanılmaya başlandı.
Magnezyumun mühim bir marifeti de uykusuzluk sorununa getirdiği etkin çözümler. Ama bu amaçla kullandığınızda da doğru magnezyum tuzunu seçmek zorundasınız.
Bu noktada devreye “Hangi magnezyum tuzunu kullanacağınız?” sorusuna yanıt aramak giriyor. Ben uykusuzluk söz konusu olduğunda tercihimi magnezyum sitrat, malat, bisglisinat tuzları karışımından yana kullanıyorum.
Bu üçlü tuz karışımını içeren magnezyum preparatları ile sadece uyku sorunlarında değil kas ağrıları, yorgunluk, fibromiyalji problemlerinde de iyi netice almak mümkün diye düşünüyorum.
Özellikle fibromiyaljide bu üçlü karışımın çok etkili sonuçları var.