Ruhu da tedavi

Sadece bedensel sağlık yetmez. Ruh sağlığı da önemli hatta bir tık daha mühim bir ayrıntı. Kısacası, hedef mükemmel sağlık olduğunda ruh sağlığı üzerine odaklanmamız lazım. Ruh sağlığımızın temel belirleyicileri ise “huzur” ve “maneviyat”. Bayramlar işte tam da bu noktada devreye giriyor, huzura ve maneviyata “can suyu” veriyor. O can suyunun kıymetini iyi bilin. Huzur ve maneviyatınızı sadece bayramlarda değil, daima güçlü tutmaya gayret edin. Bayramınızı kutluyor, yaşam sevincinizin ömür boyu sürmesini diliyorum.

Haberin Devamı

6 CÜMLE

İlahi kanun kusursuz nedamet gerektirir.
Dua ruhun konuşmasıdır.
İlahi bilgi öğrenilmemiş olandır.
Affetmek, unutmaktır.
Manevi tohumlar sadece kendi topraklarında filizlenir.
Paylaşım, kederi katlanılabilir kılar.
(*) Dr. Toksöz B. Karasu-Huzurlu Yaşama Sanatı, Boyner Yayınları 

Ruhu da tedavi

D VİTAMİNİNİN 7 KURALI

YAŞINIZ, cinsiniz, işiniz gücünüz, yaşadığınız yerin neresi olduğu fark etmiyor, her 4 kişiden en az üçü “D vitamini fakirliği” çekiyor. Bayram tatili için size öncelikle sağlık tavsiyem bu güzel, bu keyifli dinlenceyi “güneşle daha sık buluşarak” bir “D vitamini bayramı”na dönüştürmenizdir. Teklifime yanıtınız “Evet” ise -ki öyle olsun- gelin, eski notlara yeniden bir göz atıp belleğimizi şöyle bir yoklayalım.

Haberin Devamı

1) ÜRETİM DERİMİZDE BAŞLAR

Yumurta, yağlı balıklar, hayvansal yağlar, sakatat grubu besinler D vitamininin en güçlü besinsel kaynakları. Ne ki D vitamini ihtiyacının en çok 10’unu bunlarla karşılayabiliyoruz. Geri kalan yüzde 90’ı için güneşe muhtacız. Güneş olmadan, güneşlenmeden, cildi güneşle buluşturmadan yeteri kadar D vitaminine sahip olmamız mümkün değil. En güvenli ve faydalı D vitamini, deride güneşten gelen UVB ile üretilen doğal sülfatlı D vitamini. Deride üretilen D vitamini hem yağda hem de suda çözülebildiğinden hücrelere kolayca girebiliyor. Etkisi yağda çözünen yapay şekline oranla daha güçlü oluyor.

2) GÜNEŞLENME MUTLAK ŞART

Güneşin UVB ışınları sayesinde ciltte üretilen doğal sülfatlı D vitamini sülfat bağından ayrıldığında bir enerji açığa çıkıyor, sülfat bağı adeta güneş enerjisini vücutta depolayan bir tür “güneş pili” işlevi görüyor. Kanserden korunmada, bağışıklığı güçlendirmede, depresyonu engellemede, kalp-damar hastalıklarını önlemede işe yarayan da işte bu D vitamininin sülfat formu ve güneşlenerek doğal D vitamini elde edip depolamak bu nedenle çok daha doğru.

3) ÖĞLE SAATLERİ DAHA ETKİLİ

Ciltte D vitamini üretimini tetikleyen enerjiyi sağlayan UVB ışınlarının (mor ötesi ışınlar) cilde dağılmadan doğrudan ulaşabilmesi için açık havada bulunmamız ve o ışınların bedene/cilde dik açıyla gelmesi, başka herhangi bir fiziksel engelle karşılaşmaması gerekiyor. D vitamini üretimi işte bu nedenle en çok, güneş ışınlarının cilde dik açıyla geldiği öğle saatlerinde oluyor. Bu benim de geç öğrendiğim ayrıntı. Sabah saat 10’dan önce, öğleden sonra saat 4’ten sonra yapılan güneşlenmelerin D vitamini üretimi açısından tatmin edici bir gücü yok. 

Haberin Devamı

4) BRONZLAŞMAK ENGEL OLUR

Günün çok erken ve çok geç saatlerinde yapılan güneşlenmeler daha ziyade cildinize UVA ışınlarının ulaşmasını sağlayıp sizi bronzlaştırıyor ama D vitamini üretimine ciddi bir katkısı olmuyor. Hatta tam tersine bu saatlerdeki güneşlenmelerde UVA ışınları, D vitamini öncüsü bir maddeyi, yani kolekalsiferolü parçaladığından D vitamini üretimi aksamaya başlıyor. Bu nedenle gölgenizin boyunuzdan daha kısa olduğu saatlerde kısa güneşlenmeler yapmanız daha doğru. 

5) UVA DEĞİL, UVB ÖNEMLİ

UVA, UVB’den farklı olarak ciltteki melanin hücrelerini uyararak bronzlaşmayı, yani kararmayı da arttırabiliyor ama D vitamini üretimine katkı sağlamıyor. Hatta üretimi azaltıcı bir etki bile yapıyor. UVA’nın yarattığı önemli bir problem daha var: UVA ile gelişen aşırı bronzlaşma UVB ışınlarının cildin derin tabakalarına temasını engelleyerek D vitamini üretimini bloke edebiliyor. Kısacası aşırı güneşlenme D vitamini zehirlenmesi filan yapmıyor, tersine “kararmak” cildi koruyan ama D vitamini üretimi bloke eden bir değişim haline gelebiliyor. Bu nedenle yaz boyu güneşlenip “marsık gibi yanmak” bedene binlerce ünite D vitamini depolamak anlamına gelmiyor.

Haberin Devamı

6) HAFTADA 2 KEZ, 10 DAKİKA

ÖĞLE saatlerinde koruyucu krem sürmeden kısa süreli güneşlenmeler yaparak ve bunu cildiniz kararmadan sık sık tekrarlamak, D vitamini ürettirmenin en etkili yollarından biri. Ayrıca güneşlenmeyi yaz ayları ile sınırlamayıp yıl boyu güneşi bulduğunuz her gün yapabilmeniz de lazım. Bunun gibi yıl boyu sık sık haftada 1-2 kez tekrarlanan 5-10 dakikalık el-ayak ve yüz güneşlenmeleri bile işe yarıyor.

7) GÜNEŞ SONRASI DUŞA DİKKAT

ÜRETİLEN D vitamini öncüsü madde önce cildinizdeki yağ bezlerinin salgılarıyla derinin yüzeyine doğru çıkıyor. Sonra da 48 saat içinde ciltten yeniden geri emilerek kanınıza geçiyor. Eğer siz cilt yüzeyindeki bu harika, doğal D vitamini öncü maddesini daha henüz geri emilmeden bol sabun ve şampuan kullanarak cildinizden uzaklaştırıyorsanız yine sınıfta kaldınız! Bu işi hele bir de sıcak su ile duş/banyo yaparak destekliyorsanız işiniz daha da zor. Tavsiyem şu: Güneşlendikten sonra 1-2 saat duşa girmeyin ve yüz, kol, omuz, bacak gibi güneş gören bölgeleri sabunlamayıp sadece ılık bir duşla yetinin.

Yazarın Tüm Yazıları