Ramazanda diyet olmaz

Ramazan ayında düşebileceğiniz önemli hatalardan biri; bu güzel ayı “diyet zamanı” gibi değerlendirip lüzumsuz bir kilo verme çabasına girmektir.

Haberin Devamı

Ramazan ayının anlamını ve faydasını bu kadar bozan bir yaklaşım düşünemiyor,  gazete ve dergilerde uzmanların (!) “kilo verdiren ramazan diyetleri”ni, tariflerini, açıklamalarını ve önerilerini gördükçe hayretler
içinde kalıyorum.
Bilmeliyiz ki ramazan ayı, kilo verme, diyet yapma, zayıflama için uygun bir zaman değildir.  Bu güzel ay şükredip inanmanın, huzura, sevgiye, saygıya ve paylaşmaya odaklanmanın, hayatı bize sunan güce sonsuz ve sınırsız inanmanın zamanıdır.
Eğer bu süre içerisinde bilinen bazı yanlışları tekrarlamazsanız ne kilo alırsınız, ne şişmanlarsınız.
Tersine birkaç kilo yağdan kurtulmanız bile mümkün olabilir.
Yapmanız gereken “ramazana özel diyet listeleri” gibi saçmalıklara vakit ayırmak yerine deneyimli bir beslenme uzmanıyla konuşarak iftar ve sahurda “yapacaklarınız ve yapmayacaklarınızı” öğrenmekten ibarettir.
Mühim bir nokta da şu:
Bu ay yapacağınız ağır/sert diyetler iki öğün beslenme (iftar-sahur) ritmi nedeniyle kas kaybına da yol açabilir, aman dikkat!

RAMAZAN TAVSİYELERİ

İFTAR

Haberin Devamı

◊ 1-2 hurma
◊ Ezme sebze çorbası (tarifi aşağıda)
10 dakika bekleyin (bol su için)
◊ Çoban salata
◊ Izgara köfte
◊ Avuç içi kadar pide veya bulgur pilavı

SAHUR

◊ 1-2 adet haşlanmış yumurta
◊ 1 çay bardağı
lor peyniri
◊ 2-3 bütün ceviz
◊ Ekşi mayalı ekmek
◊ Söğüş domates, salatalık

Ezme sebze çorbası (4 kişilik)

◊ 1 orta boy soğan
◊ 3 yemek kaşığı kadar zeytinyağı
◊ 2 yemek kaşığı kadar
tam buğday unu
◊ 4 adet kereviz yaprağı
◊ 1 adet pazı yaprağı
◊ 2 küçük maydanoz sapı
◊ 1 küçük boy havuç
◊ 1 çorba kaşığı bulgur
◊ 1 çay kaşığı kadar karabiber
◊ 1 adet yumurta
◊ 1 su bardağı süt
Hazırlanışı: Soğanı ince doğrayın, zeytinyağı ile kısık ateşte 1-2 dakika kavurun. Unu yavaş yavaş ekleyip sararıncaya kadar pişirin. Su ekleyip kaynayıncaya kadar bekleyin. Sebzeleri ince ince doğrayın. Havucu rendeleyin, bulguru ayıklayıp kaynayan karışıma ilave edin. Pişen karışımı blender’dan geçirip tekrar ocağa koyun.
Yumurtayı sütle bir kapta çırpın, içine sıcak olan çorbadan 1-2 yemek kaşığı kadar ilave edin, yavaş yavaş kaynayan çorbanın içine karıştırın.
Çorbayı 2-3 dakika sürekli karıştırın, üzerine karabiber serpip servis yapın.

Haberin Devamı

Hangi besinlerde daha fazla omega-3 var?

Omega-3 yağlarını bedenimiz maalesef üretemiyor, onların besinlerle alınmaları gerekiyor. Omega-3 yağlarının kaynaklarını hatırlatalım: Bu yağlar en çok balıklarda bulunuyor. Özellikle de soğuk sularda yetişen yağlı balıklarda.
Su ne kadar soğuksa balığın Omega-3 üretimi o kadar fazla oluyor. Bunun nedeni Omega-3 yağlarının balık vücudunu soğuktan koruyan bir antifriz görevi yapmaları.
Kuzey denizinde yetişen somonlarda veya Karadeniz dağlarının çaylarında büyüyen alabalıklarda Omega-3’ün daha fazla olmasının sebebi bu olmalı.
Ama siz her balıkta size yetecek kadar Omega-3 bulunduğu düşünebilirsiniz.
Bu yağlar cevizde, keten tohumunda ve yeşil yapaklı sebzelerde de bulunabiliyor.
Keten tohumu yağı kullanarak, ekmek ve kurabiyelerinize keten tohumu ekleyerek daha fazla tam buğday, fındık tüketerek ve salatalarınıza daha çok semizotu ekleyerek vücudunuza daha çok Omega-3 yağı kazandırabilirsiniz.
Ayrıca Omega-3 katkılı yumurtalardan da faydalanmanızın mümkün olduğu hatırlatalım.

Haberin Devamı

Klinik depresyonun 6 işareti var

Depresyon yaygın ve mühim bir sorun. Hafifi, ortası, ağırı olabiliyor. En önemlisi “klinik depresyon” olarak bilineni. Bunun da başlıca altı işareti var:
1- Aşırı yorgunluk, bitkinlik hali
2- Bitmez tükenmez bir mutsuzluk duygusu
3- İşe, güce, eve, barka, eşe, dosta, kısacası ilişkilere yönelik ilgi kaybı durumu
4- Yeme bozukluğu, aşırı iştah ya da iştah kaybı, kilo alma/verme
5- Uyku bozuklukları ve sürekli huzursuzluk durumu
6- Kendini sorgulama, yoğun suçlama duygusu, hatta intihar düşüncesi/davranışı...
(Not: Depresyonun her türlüsü tedavi edilebiliyor, en azından kontrol altına alınabiliyor. Etkin ve kalıcı tedavi içinse bir ruh hastalıkları hekimiyle temasa geçmek yetiyor.)

Bellek bozan ruhsal sorunlar

Haberin Devamı

SORUN 1:
Depresyon belleğin kurdudur
Özellikle yaşlılarda fark edilmeyecek kadar hafif depresyonlar bile belleği olumsuz etkileyebiliyor. Depresyon tedavisi sadece belleği değil, diğer zihinsel fonksiyonları da iyileştirebiliyor.
Yaşlı olmasanız da uzun süreli depresyonun belleğe etkileri mühim. Araştırmalara göre uzamış depresyonlar beynin “hipokampus” ve “amikdala” bölümlerinde nöron kaybına yol açabiliyor. Bu iki bölge belleğin en önemli belirleyicileri.

SORUN 2:
Stres belleğin törpüsüdür
Stresle bellek arasında ters bir ilişki var. Stres arttıkça bellek azalıyor. Bellek zayıfladıkça stres skalanız yükseliyor. Özellikle kronik ve tekrarlayan streslerin belleğe etkileri çok açık ve net. Belleği en çok “zaman baskısı”nın yarattığı stresler etkileyip öğrenmeyi, odaklanmayı ve dikkati koruma yeteneğini bozabiliyor.

Haberin Devamı

SORUN 3: Travma sonrası stres
“Bellek-stres” ilişkisinde sonuçları en net olan durum burada gözleniyor. Burada kişi travmatik olayı tekrar tekrar hatırlamakta, bu da belleğin “pekiştirme ve bilgiyi hatırlama” gücünü zayıflatmaktadır.
Bu kişilerde de zamanla hipokampus ve limbik sistemde yapısal değişikliklerin oluşabileceği biliniyor.
Not: Travma sonrası stres bozukluğu, depresyon ve strese bağlı bellek kaybında en çok artan kortizol hormonu sorumlu tutuluyor. Bu üç sorunun hepsinde kortizol artışı beklenen bir yanıt. Yüksek kortizolün belleği olumsuz etkileyebileceğini gösteren çalışmaların sayısı ise oldukça fazla.

Yazarın Tüm Yazıları