Karaciğerinizi fruktoz yağlandırıyor

Uzmanlar, karaciğer yağlanmasında görülen hızlı artışı öncelikle fruktoz tüketimindeki artışa bağlıyorlar. Karaciğerimiz daha az yağlı olsun istiyorsanız şeker eklenen her türlü besine mesafeli olun.

Haberin Devamı

Farkında mısınız bilmiyorum aramızda yaşı 40’ı geçip de karaciğer yağlanmasından şikayet etmeyen kimse neredeyse kalmadı.
Herkesin karaciğeri az ya da çok ama mutlaka yağlı. Peki, bunun nedeni ne?
Ne oldu da karaciğerlerimiz bu kadar hızla yağlanıyor? Hemen “Alkol tabii ki!” yanıtını vermeyin.
Muhakkak ki alkol baş suçlu. Tamam ama gözden kaçan çok daha mühim bir suçlu var...
Bana göre en önemli suçlulardan biri de şeker. Özellikle de fruktoz tüketiminin fazlalaşıp artması çok mühim bir ayrıntı. Şeker tüketiminin arttığı kesin. Bunda hepimiz hemfikiriz.
Ama son yıllarda tükettiğimiz şekerin yapısının da değiştiği doğru. Öncekilerden biraz daha farklı olduğu, gıda endüstrisinin şeker olarak sakaroz yerine (daha ucuz ve daha tatlı olan) nişasta bazlı fruktozu kullanmaya başladığı kesin.
Uzmanlar karaciğer yağlanmasında görülen bu hızlı artışı (bir ölçüde alkol kullanımının yaygınlaşmasına ama daha da önemlisi) öncelikle fruktoz tüketimindeki bu hızlı artışa bağlıyorlar.
Hatırlayalım: Vücudumuz günde 15-20 gram fruktozdan fazlasını tolere edemiyor, daha doğrusu karaciğerlerimiz bu miktardan fazla fruktozu işleyip yok edemiyor. İşleyemediği fruktozu da trigliserid isimli yağa çeviriyor. Trigliseridin bir kısmı karaciğerde depolanırken bir kısmı da dolaşıma veriliyor.
İşte o “karaciğerde depolanan” trigliserid karaciğerlerimizin yağlanmasına sebep oluyor. Sorun bununla da bitmiyor. Dolaşıma verilen fazla trigliserid de önce kan-yağ dengesinin bozulmasına (trigliserid artışı, kötü kolesterol artışı, iyi kolesterolün azalması) sonra da damar sertliğine sebep oluyor.
Özeti şu: Karaciğerimiz daha az yağlı olsun istiyorsanız şeker eklenen her türlü besine mesafeli olun.
Meyvelerde bulunan ve doğal şeker kabul edilip tehlikesiz sanılan fruktozun da sonuçta mısır nişastası bazlı fruktoz gibi bir fruktoz olduğunu unutmayın.
Bir oturuşta koca bir salkım üzümü, bir tabak dolusu kirazı, yarım karpuzu veya 5-10 inciri midenize indirmeyin.
Bunu yapan birinin karaciğeri er geç ama mutlaka yağlanacaktır.

 

İYİ BİLGİ

Haberin Devamı

Ergen çocuğunuzla konuşun

Haberin Devamı

Şu soruyu ergenlik yaşında çocuğu olan her anne babaya sormak lazım: Oğlunuz ve kızınızla bazı ergenlik konularını konuştunuz mu?
Bizde maalesef anneler kızlarıyla, babalar da oğullarıyla ergenlik konularını konuşmaktan çekinirler. Oysa ergenlik çağına giren her kız ve erkek çocuğun bilmesi gereken, öğrenmesi şart olan bazı “özel” bilgiler ve gerçekler var.
Bunların çoğu cinsellik alanıyla ilişkili. Böyle olduğu için de üstü kapalı tutulan konularda çocuklar yanlış fikirlere kapılıyor. Yanlış bilgilere itibar ediyor. Yanlış şeyler yapabiliyor.
Daha da önemlisi karşılaştıkları bazı sorunları çekinip saklıyorlar. Daha önceden bilgilendirilmedikleri için de sorunlara hazırlıksız yakalanıyor, şaşırıp kalıyorlar. Bilmedikleri ve birden karşılaştıkları doğal değişimleri bile sorun olarak görüp korku tepkileri veriyorlar.
Ergenlik çağına yaklaşan çocuğu olan her anne ve baba onlarla konuşulması lazım gelen her konuyu konuşmaktan, bilgi verip hazırlamaktan çekinmemeli.

 

OKUR SORUSU

Haberin Devamı

Hamilelik diyabeti tehlikeli mi?

Eğer genetik olarak diyabet adayı biriyseniz, yani ailenizde yetişkinlik çağı şeker hastalığına yakalananların sayısı fazlaysa, özellikle anne ya da babanız, dayı, teyze, hala veya amcanızın herhangi birinin diyabetli olduğu biliniyorsa bu hamilelik dönemi diyabeti sorunu ile sizin de karşılaşabileceğinizi akla getirir.
Eğer 4-4,5 kilonun üzerinde doğan bir bebekseniz, hipertansiyonunuz, gut hastalığınız, kolesterol dengesizliğiniz varsa olasılık daha da artar.
Zira gizli bir diyabeti açık diyabete dönüştüren, yani zaten dolu olan silahın tetiğini çeken şeyler çoğu zaman ruhsal ve bedensel yüklerdir.
Hamilelik de bedene eklediği yükler nedeniyle gizli bir şekeri açık şekere çevirebilir. Zaten böyle olduğu için de gebelik takibi yapan kadın sağlığı uzmanları risk gördükleri hastalarında gizli bir diyabet eğiliminin olup olmadığını araştırmak isterler.
Böyle bir durum belirlediklerinde de bazı tedbirler önerirler. Diyelim ki böyle bir durum var ama farkına varılmadı ve hamilelik döneminde (özellikle 5.-6. aydan sonra) kan şekeri aniden fırladı.
Bu durumda da aşırı korkuya gerek yoktur. Hamilelik dönemi diyabeti de diğer diyabetliler gibi yönetilebilen bir sağlık sorunudur ve zaten çoğu zaman hamilelik dönemi tamamlanınca ortadan kalkacaktır.

 

OKUR SORUSU

Haberin Devamı

Fibrokistik memede kanser gelişir mi?

Fibrokistik meme hastalığı 30 yaşını deviren her üç kadından birinin karşılaşabileceği yaygın bir sorun.
Bu kistlerin potansiyel olarak tümöre dönüşebilme eğiliminde oldukları da doğru. Zaman zaman yersiz endişelere, telaşlara yol açsalar da fibrokistleri gereğinden fazla büyütmemek ama mutlaka da dikkatle izlemek gerekiyor.
Prensip olarak yeni teşhis edilen bir fibrokistiniz varsa ciddiye alıp doktorunuzun verdiği takip programına uyun.
Önemli bir ayrıntı da şu: Fibrokistler bazen arka plandaki bir meme kanserini maskeleyebiliyor, üstünü örtebiliyorlar, dikkatli olmak lazım. Fibrokistik meme hastalığı olduğu düşünülen kadınlar sadece el muayeneleri ile değil, ultrasonografi ve mamografi gibi modern tarama teknolojileri ile de izlenmeli.
Herhangi bir şüphe söz konusu olduğunda ise biyopsi ile doku örneği alınıp patolojik teşhis kesinleştirilmeli.
Peki, alınabilecek tedbirler neler? Net ve açık bir tedbir olmasa da fibrokistik kadınların varsa fazla kilolarını vermeleri, şekerli, unlu besinlerden uzak durmaları, söz konusuysa insülin direnci sorununu çözmeleri, gazlı, kolalı içeceklere, meşrubatlara, alkole itibar etmemeleri, sebze ağırlıklı bir beslenme planını ısrarla uygulamaları öneriliyor.

 

DİKKAT

Haberin Devamı

Kapınızda ikinci bir kriz olabilir

Kalp damarlarına şu veya bu nedenle stend takılan veya bypass ameliyatı uygulananların sık yaptıkları hatalardan biri her şeyin tamamen düzeldiğini düşünmek. Oysa önceden kalp sorunu yaşayan veya kalp krizi geçiren ve bu nedenle stend uygulanan ya da bypass cerrahisi tatbik edilenlerin eskisinden çok daha dikkatli olmaları lazım.
Onların da kilolarını koruma, kanlarındaki şeker, kolesterol, trigliserid seviyelerini dikkatle izleme, tansiyon takiplerini düzenli yapma, uykularına, aktivitelerine, istirahatlerine, stres yönetimine azami dikkati gösterme yükümlülükleri var.
Zira sorunu geçici olarak stendler veya bypass operasyonları ile çözümlenen damarların dışında kalan diğer damarlarda da aynı sorunlar az da olsa var ve onlar da ilerleyip damarı tıkama eğilimindeler.
Ayrıca stendli veya bypasslı damarın da yeniden tıkanması riski her zaman söz konusu.
Kısacası tedbiri elden bırakmamak lazım.

 

OKUR SORUSU

Fibromiyaljinin tedavisi mümkün mü

Fibromiyalji karmaşık bir sağlık sorunu. Pek çok sağlıksızlık durumunu fibromiyalji şemsiyesinin altına yerleştirmek mümkün.
Kronik ağrı sendromları, kronik/müzmin yorgunluk halleri, tanımlanamayan kas ve eklem problemleri, çözümlenemeyen tükenme halleri, baş ağrısı, uyku bozuklukları ve sindirim düzensizlikleri, hele bir de depresif belirtilerle birlikte olduğunda fibromiyalji damgası yapıştırılıveriyor.
Kesin ve net bir tanımı olmadığı için maalesef ortak kabul gören bir tedavi tarzı da yok. Sorunu kökünden çözmek de zaten bu nedenle asla mümkün olmuyor, olamıyor.
Durum böyle olunca da devreye anında “alternatif tıp uzmanıyım” diyen şarlatanlar giriveriyor.
Kimi probiyotiklerle, kimi cıva detoksuyla, kimi otla, çöple fibromiyalji tedavisine soyunuyor. Sorunun net ve açık yanıtı şu: Fibromiyaljinin köklü bir tedavisi hâlâ yok...

 

 

Yazarın Tüm Yazıları