İnsülin direncinde mükemmel başarı için üçlü formül

Kilo sorunu olan her üç kişiden ikisinde “insülin direnci” var. Bu direnç kırılmadan da alınan kilolar kolay kolay gitmiyor, beller kalınlaşmaya, göbekler büyümeye devam ediyor.

Haberin Devamı

 Önceleri birkaç kilo gitse de, kısa bir süre sonra o kilolar fazlasıyla geri geliyor. Bu nedenle olaya “diyet yapmak” veya “kilo vermek” olarak değil de “metabolik sorunu çözmeyi, yönetmeyi öğrenmek” olarak bakmamız gerekiyor. Yani sorun “insülin direnci” olduğunda elde diyet listeleri kapı kapı dolaşmanın, mucize formüllere bel bağlamanın hiç ama hiçbir faydası yok. Peki ne yapmalı? Bana sorarsanız üç temel formülü bir arada ve aynı anda devreye sokmanız lazım. Ne mi o formüller? Buyurun...

Soruna diyetle yaklaşma

◊ Sürece “diyet” olarak değil, “sorun” olarak yaklaş.
◊ Problemi “kilo” olarak değil, metabolik bir problem olarak düşün.
◊ Beslenme önerilerinin etkisinin yüzde 50’yi;
◊ Aktivite önerilerinin etkisinin yüzde 40’ı;
◊ İlaçların desteğinin (metformin) yüzde 10’u geçmediğini unutma.
◊ Başarmak istiyorsan sadece ilaca (metformin) sakın güvenme.
◊ Bil ki ilk ikisi birlikte olmadan sistem işlemez.
◊ Egzersiz imkânın mı azaldı, hemen beslenmene de fren koy!
◊ Beslenmeyi mi abarttın, durma, egzersizde gaza bas!

Haberin Devamı

Egzersizi sakın bırakma

◊ Her gün düzenli fiziksel aktivite şart!
◊ Zira o direncin esas noktası iskelet kaslarıdır.
◊ Direnç önce hareketsiz kalan kaslarda başlıyor.
◊ Bu nedenle öncelikle üzerine oturduğumuz “kalça kasları” yani gluteus maksimuslarda gelişiyor.
◊ En etkili direnç kırıcı olarak da kalça ve bacak kaslarını aktive eden yürüyüş gösteriliyor.
◊ Günde tempolu 5000 adım atmak korunmaya yetiyor.
◊ Günde tempolu 7500 adım ise direnci kırıyor.
◊ Yüzme, kayak, dans, golf, pilates hepsi işe yarıyor.
◊ Ama her gün “yürümek” şart.

İnsülin direnci olan ne yesin, içsin?

İnsülin direnci olan biri;
◊ Şeker, tatlı, meyve suyu, bal, pekmeze veda edecek.
◊ Una, nişastaya, ekmeğe, pilava, unlu tatlılara “sizden vazgeçtim” diyecek.
◊ Meyvelere “günde bir porsiyon sınırı”
getirecek.
◊ Sebze ağırlıklı beslenecek.
◊ Kararında bakliyat tüketecek.
◊ Sofralarında yumurta, az yağlı et, balık, yoğurt, peynire daha sık yer verecek.
◊ Daha çok çiğneyip daha yavaş yiyecek.
◊ Ana öğünlerle yetinecek.
◊ Atıştırmalık ihtiyacını ayran, yoğurt, peynir ya da badem-fındıkla geçiştirecek.
◊ Cipsler, kraker, bisküviler, gofret ve poğaçalardan vazgeçecek.

Haberin Devamı

10 büyük beslenme günahımız var

◊ Şekeri abartmak
◊ Beyaz unu çoğaltmak
◊ Yağları kızartmak
◊ Gıdaları ateşte, kömürde, tavada yakmak
◊ Probiyotikleri unutmak (kefir, yoğurt, turşu)
◊ Eti kemiğinden ayırıp tencere yemeklerini bırakmak
◊ Sakatat grubunu ayıplamak (kolajen kaybı)
◊ Omega-3/6 oranını bozmak, çok az omega-3, çok fazla omega-6 kazanmak
◊ Sodyum/potasyum oranını bozup potasyumu azaltıp sodyuma (tuza) abanmak
◊ Fastfood kültürüne paçayı kaptırmak

Magnezyum neden çok mühim?

◊ 300’den fazla enzim o olmadan görev yapamıyor.
◊ Sinir sistemi onsuz sınıfta kalıyor.
◊ Kaslar o olmazsa gevşeyemiyor, kasılıp kalıyor, ağrıyor, sızlıyor.
◊ Uykumuzun kalitesi bozuluyor.
◊ Kemiklerimizin gücü azalıyor.
◊ Stres yanıtlarımız güçsüz kalıyor.
◊ D vitamininin, insülinin görevleri aksıyor.
◊ Özetle magnezyum azalınca bedenin de ruhun da keyfi kaçıyor.

Haberin Devamı

Magnezyumu  azaltan 5 şey

◊ Yanlış beslenme
◊ Alkol kullanımı
◊ İlaçlar (idrar söktürücüler)
◊ Aşırı kahve tüketimi
◊ Kötü diyetler

Magnezyum zengini besinler

◊ Bakliyat (bezelye, mercimek)
◊ Kuruyemişler (ceviz, fındık)
◊ Sebzeler (Domates, soğan, sarımsak)
◊ Kepekli bulgur
◊ Meyveler (incir, hurma, üzüm)
◊ Deniz ürünleri
◊ Çekirdekler (kabak ve ayçiçeği çekirdeği)

Yazarın Tüm Yazıları