Hangi yağ ne kadar

Şu bilgi çok önemli: Besinlerle ihtiyacımız kadar yağı kazanmazsak sağlığımızı koruyamayız. Prensip olarak da günlük enerji ihtiyacımızın en az yüzde 20, en çok yüzde 35’ini yağlardan kazanmak zorundayız. Bunu yaparken de ayrıntılara dikkat etmemiz, katı ve sıvı yağları doğru miktarlarda kazanmamız lazım.

Haberin Devamı

Katı yağlar (tereyağı, sadeyağ) doymuş, sıvı yağlar (zeytinyağı, ayçiçeği, mısırözü yağı) doymamış yağlardan zengin olan yağlardır.
Prensibiniz şu olsun: Eğer imkânınız varsa bir günlük yağ hakkınızı “bir birim tereyağı, üç birim zeytinyağı” olacak şekilde kullanın. “Zeytinyağı pahalı, her yemekte kullanamıyorum!” diyorsanız, ölçünüzü “bir birim tereyağı, iki birim zeytinyağı, bir birim de başka bir bitkisel yağ (ayçiçeği, mısırözü yağı)” olarak ayarlayın.
Trans yağlara gelince: Trans yağlar, sıvı veya katı yağların işlenmeleri esnasında özellikle yüksek ısıda kullanılmaları halinde oluşuyor.
Bu yağların hücrelerde çok ciddi bir “oksidatif stres” etkisi oluşturdukları, neticede de başta damarlar olmak üzere vücuttaki her doku ve organda iltihabi süreçleri hızlandırdıkları biliniyor. Yüksek oranda kazanıldıklarında bu yağların damar sertliği, kronik iltihap yanında meme, prostat, yumurtalık, kalınbağırsak kanserlerinin oluşma riskini artırdığı da düşünülüyor.
İşte bu nedenle beslenme planlarımızdan trans yağ içeren (börek, kurabiye, poğaça, pasta, gofret, bisküvi, hazır kekler, çikolatalar, kızartılmış her türlü besin, fastfood gıdalar) çıkarmamızda fayda var.
Özeti şudur: “Hangi yağ ne miktarda?” sorusunun yanıtı mühimdir. Yağın azı da fazlası da problem çıkarmaya eğilimlidir. “KARARINDA!” sözcüğü yağ konusunda da önemlidir, mühimdir.

Haberin Devamı

Yemekte neden meyve olmaz?

Yemekle birlikte meyve tüketmek bazı problemlere yol açıyor da ondan. Yemekte ya da yemeğin hemen sonrasında yenilen meyveler midede aşırı asit ortamda mayalanmaya, sonra da fazlaca asit ve gaz üretimine neden oluyor. Hatta bu formantasyonun doğal bir neticesi olarak midede alkol bile üretilebiliyor.
Kısacası yemek sonrası yenen meyve fayda yerine zarar, keyif yerine mutsuzluk oluşturabiliyor. Prensip olarak meyveleri yemekten en az iki saat önce veya sonra yemeyi tercih etmek en doğru yaklaşım.

Trans yağlar bunamayı hızlandırıyor

Trans yağlar belalı yağlar. Sorunlu ve zararlı yağlar. Trans yağların doğal olanları var, yapay olanları var. Sorun doğal olanlarında değil, yapaylarında, yani “sonradan görme” gibi sonradan oluşanlarında.Yapay olanları margarin üretirken, sıvı yağların hidrojenerasyonu sürecinde ya da bitkisel yağ veya margarinlerin yüksek ısıya maruz kalması durumunda ortaya çıkıyor. Bu zararlı yağlar kolesterolü oksitleyerek damar sertliğini kolaylaştırdıkları ve kanserojen nitelik taşıyabildikleri için tehlikeli yağlar grubuna yerleştirildi.Ne var ki mühim bir özellikleri daha var ki hep unutuluyor: Trans yağ asitleri beyin hücrelerinin yapılarını ve sinir kılıflarının oluşumlarını da bozuyor. Hücre duvarında yaptıkları tahribatla sinir hücreleri arasındaki sinyalizasyon (haberleşme) faaliyetlerini bloke edebiliyor. Bu da daha erken bunama, daha fazla Parkinson ve Alzheimer hastalığı riski anlamına geliyor.

Haberin Devamı

Kurt ilacı ile detoks yapılmaz

İşittiğim son şarlatanlık konusunun ne kadar sorunlu bir alana kaydığını ve “detoksçular dikkat etsin” önerisinde ne kadar haklı olduğumu bir kez daha gösterdi.
Detoksu sadece bağırsak temizliği yani “yıkama-yağlama”dan ibaret sanan detoks tüccarları “kolon lavmanı” diye tanımladıkları sağlık yanlışından sonra şimdi de albendazol içeren bir bağırsak kurdu hapını detoks yapanlara tavsiye etmeye başlamışlar.
Şarlatanlığın bu kadarına da pes doğrusu!
Her şeyden önce bağırsak kurdu problemiyle toksin yüklenme arasında herhangi bir ilişki yok.
Ayrıca “kurtlarınızı dökmekle” toksinlerinizden arınma arasında da en ufak bir bağlantı da söz konusu değil.
Diğer taraftan albendezolün ağır karaciğer hasarından alerjik reaksiyonlara kadar bir sürü toksik etkisi var. Kısacası kurt ilacıyla detoks yapılmaz. Aman dikkat!

Haberin Devamı

Grip savar bir tonik

Yaygın kış virüslerinden kolayca uzak durabilmek için basit bir kür veriyoruz. Limonun yüksek C vitamini içeriği ile bağışıklık sistemini güçlendirdiğini, zerdeçalın bağırsak sağlığını korumaya yardımcı olarak kronik hastalıklara karşı koruduğunu ve balın ise güçlü bir anti-inflamatuar olduğunu söyleyebiliriz. Bu besinleri mutfağınızda her zaman bulundurun.
2 çorba kaşığı bal
2 çay kaşığı zerdeçal
1 adet limon suyu + 1 çay bardağı ılık su
Dyt. Müge BAŞER BOZOK

Yazarın Tüm Yazıları