Glutatyon eksilmesi neden önemli?

Glutatyon olağanüstü bir serbest radikal avcısı. Birçok marifetinin yanında oksidatif stres ya da paslanma olarak bilinen yaşlanma ve hastalık davetiyesi tahribata karşı da bizi koruyabiliyor.

Haberin Devamı

Glutatyon sahip olduğumuz muazzam bir güç. Pek çok marifeti var.
Her şeyden evvel bağışıklığımızı güçlendirdiği kesin. Bunu akyuvarlarda antikor üretimini artırarak başarıyor.
Ayrıca akyuvarlara enerji yüklediği, onların gücünü kuvvetini yani kişisel savaşma yeteneklerini artırabileceği de iyi biliniyor.
Glutatyonun anti kanser bir mucize olduğu da kesin. Bunu bağışıklık sistemine sağladığı destekle beceriyor ama “kemoprotektif” yani “toksinlere” ve “kanserojenlere” karşı koruyucu bir özelliğinin olması da muhtemel.
Mesela fareleri kanserojen aflatoksinin etkilerinden koruyabildiği açık ve net olarak gösterilmiş.
Diğer taraftan karaciğerin detoks fonksiyonlarına da olağanüstü yardımları var.
Özellikle ağır metaller gibi toksinlerden arınmayı kolaylaştırıyor.
Bitmedi! Karaciğeri toksik hasarlardan koruyabildiği de kesin.
Örneğin, alkol ve ağrı kesici parasetamolün oluşturduğu akut karaciğer hasarını tedavide de glutatyon kullanılıyor.
Dahası var: Glutatyon tıpkı katalaz, tıpkı süperoksit dismutaz gibi olağanüstü bir serbest radikal avcısı.
Oksidatif stres ya da paslanma olarak bilinen yaşlanma ve hastalık davetiyesi tahribata karşı da
bizi koruyabiliyor.

Haberin Devamı

Glutatyonuna sahip çık!

Bedenimiz yaşlandıkça toksin yükümüz de kanserojen ve mikrobik saldırıların yoğunluğu da artıyor. Ve biz yaşlandıkça –maalesef- bağışıklık sistemimiz ve detoks sistemlerimiz çökmeye başlıyor.
Ve ne yazık ki, yine yaşlandıkça glutatyon üretimimiz de azalıyor. Araştırmalar gençlerde yaşlılara, sağlıklı yaşlılarda ise hasta yaşlılara oranla daha fazla glutatyon rezervinin olduğunu gösteriyor.
Kısacası yaşlanmak ve kronik ve yıpratıcı hastalıklara maruz kalmak glutatyona ihtiyacımızı artırıyor. Peki ne yapacağız? Glutatyon takviyesi yutsak olmaz mı?

Takviye olmaz mı?

Ağız yoluyla kullanılan glutatyon takviyeleri beklenen faydaları vermekten uzak, yani takviye olarak glutatyon hapı yutmanızın pek bir anlamı yok.
Glutatyonun doğrudan kana karışmasını sağlayan ilaçları kullanma zorunluluğumuz var. Bunu da ya damar veya kas içine glutatyonu enjekte ederek ya da dilaltı veya burun damlası şeklinde kullanılabilecek yeni glutatyon ürünleri geliştirerek başarabiliriz.
Şimdilik elimizdeki en etkili ürünlerin damar veya kas içine enjekte edilerek kullanılan glutatyon destekleri olduğunu biliyoruz. Dilaltı glutatyon üretimi konusunda önemli bir mesafe alındığı anlaşılıyor. Peki glutatyonu artırmanın başka yolları var mı?

Haberin Devamı

Glutatyon zengini ilk 10 besin

Glutatyon ve/veya sistein içeriği en yüksek 10 besini aşağıda bulabilirsiniz.
◊ Kuşkonmaz
◊ Avokado
◊ Ispanak
◊ Bamya
◊ Karnabahar
◊ Domates
◊ Havuç
◊ Kavun
◊ Greyfurt
◊ Kabak

Sabah kaçta uyanmalı?

İyi bir gece uykusu keyifli, huzurlu, üretken ama aynı zamanda enerjik bir hayatın olmazsa olmazı. Uyku işinin de küçük ve mühim bazı ayrıntıları olduğu kesin.
Londra’daki Westminster Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada uykudan uyanmak için sabah 07.20’nin sihirli saat olduğu anlaşılmış. Bu araştırmaya katılanlar akşam kaçta yatmış olurlarsa olsunlar sabah 07.20’den önce uyanmışlarsa stres hormonu kortizolün düzeyleri daha sonra uyananlara göre daha yüksek bulunmuş.
Anlaşılan o ki sabah kortizolünü yüksek tutmak isteyenlerin en geç 07.00’de yataklarından fırlamış olmaları gerekiyor. Uyku kalitesini belirleyen çok daha önemli bir ayrıntı var. O da bir hormon. Uyku hormonu.
Adı: Melatonin. Melatonin uykunun sadece süresini değil, kalitesini de etkiliyor, uykuya derinlik ve dinginlik kazandırıyor.

Haberin Devamı

Devreye asetillenmiş sisteini sokun

Glutatyon üç ayrı amino asidin, glutamik asit, glisin ve sisteinin oluşturduğu tripeptit yapıda bir molekül.
Esas iskeleti oluşturan ve ne kadar glutatyon üretileceğini belirleyen ise sistein. Yani glutatyonun iskeleti esas olarak sisteinden oluşuyor.
Bu nedenle de daha çok glutatyon için öncellikle daha çok sistein kazanmamız gerekiyor. Sülfür zengini gıdaların çoğu aynı zamanda sistein zengini.
Ne var ki sistein de kolay çözünebilen bir aminoasit değil. Kan dolaşımına doğrudan girdiğinde parçalanma süreçlerine maruz kalıyor. İşte tam da bu noktada devreye N- asetil sistein takviyeleri giriyor.
Besin takviyesi olarak kullanılan asetile edilmiş sistein, kısa adı ile N-asetil sisteinin çözünebilir yapısı nedeniyle kanda yeniden sisteine dönüştüğü ve glutatyon üretimi için kullanılabildiği anlaşılıyor.
Zaten bu nedenle de glutatyon seviyesinin artırılması istendiğinde acil durumlarda damar veya kas içine enjeksiyonlarla, diğer durumlarda da ağız yoluyla N-asetil sistein takviyelerinden faydalanılıyor.

Yazarın Tüm Yazıları