Glutation olmadan olmaz!

Glutation, en önemli doğal antioksidanlardan biri. Antioksidanların en ustası. Bedenimizdeki diğer antioksidanların hepsinden daha becerikli olduğu da kesin. Onu ben antioksidanlar orkestrasının şefi gibi kabul ediyorum.

Haberin Devamı

Glutation sadece bir antioksidan da değil. Aynı zamanda güçlü bir bağışıklık desteği. Etkili bir enerji yükleyici. Harika bir toksin temizleyici. Kısacası 10 parmağında 10 farklı marifet olan mükemmel bir molekül.
Ne var ki o da biz yaşlandıkça azalan ve hatalarımızdan fazlaca etkilenen nazlı mı nazlı bir madde. Yapısal olarak “sistein, glisin ve glutamin” adı verilen üç farklı aminoasidin bileşiminden üretiliyor ve bedenimizdeki glutation’un önemli bir kısmı kendi imalatımız.
Onu gıdalarla da kazanabiliyoruz ama bu son derece hassas molekül midenin asit ortamda etkinliğini önemli ölçüde kaybediyor.
Ayrıca pek çok sıradan nedenle de süratle azalabiliyor. Her şeyden önce yaşlanmanın kendisi önemli bir problem. Beden yaşlandıkça glutation üretimimiz azalıyor. Stresin, radyasyonun, ağır metallerin, enfeksiyonların, alkolün, ilaçların (özellikle parasetamol içeren ağrı kesiciler, kinolon içeren antibiyotikler, statin içeren kolesterol hapları) vücuttaki glutation miktarını azalttığı kesin.
Peki, ne yapmalıyız? Glutation rezervlerimizi nasıl yüksek tutmalıyız? Yanıtlar için yandaki kutuya göz atmanız gerekiyor.

Haberin Devamı

ÖNEMLİ

Glutation deposu nasıl dolacak?

* Daha sık ve düzenli egzersiz yapın. Düzenli egzersiz mitokondrial sisteminizi aktive ederek glutation zenginliğinizi güçlendirecektir.
* Kükürt zengini gıdalara yüklenin. Soğan ve sarımsak ilk tercihleriniz olsun, listenizde karnabahar, lahana, su teresi de bulunsun.
* Baharata yüklenin. Tarçın, kâküle, zerdeçal, karabiber ilk tercihleriniz olsun.
* Glutation dostu desteklerden istifade edin. C vitamini, alfa lipoik asit N-asetil sistein ilk tercihleriniz olmalı.
* Metil vericilerden destek alın. Folik asit, B6 ve B12 vitaminleri en önemli metilasyon besinleridir.
* Selenyum zengini olmaya çalışın. Selenyum tıpkı alfa lipoik asit ve N-asetil sistein gibidir, glutation geri dönüşümünü destekler.
* Silimarinden istifade edin. Karaciğer dostu olarak bilinen deve dikeninin aktif maddesi silimarin bu gücünü glutation düzeyini artırarak sağlıyor.
* Glutation desteklerinden istifade edin. Glutation aminoasitlerden oluşmuş yapısı nedeniyle midede kolayca parçalanabilen bir madde. Bu nedenle ağız yolu ile kullanıldığında beklenen yararı sağlayamayabiliyor. Ama yine de “ben bu midede parçalanma işini çözdüm” diyen ve ürününü bu şekilde patentleyen iki firma var. Midedeki bu sorun nedeniyle çoğu glutation tutkunu ihtiyaçlarını kas veya damar içi glutation enjeksiyonlarıyla karşılıyorlar.

 

Haberin Devamı

NOT ALIN

Yumurta neden mükemmel bir gıda?

Yumurta, hayatın özünü içinde barındıran, yüksek besin değerine sahip harika bir gıda.
Her şeyden önce çok mühim bir protein kaynağı olduğunu biliyoruz. Biliyoruz ama içinde 300 mg civarında kolesterol olduğu ve bu kolesterolün kan kolesterol seviyelerimizi yükselteceği fikriyle ondan yıllarca uzak durduk.
Neyse ki yumurtadaki kolesterolün kandaki kolesterol seviyelerini artırmadığı, hatta faydalı kolesterol HDL’nin yükselmesini bile sağlayabildiği anlaşılınca yumurta yeniden baş tacımız oldu.
İyi de oldu. Çünkü hem kolay bulunan, fiyatı genelde kabul edilebilir sınırlarda kalan hem de sağlık bakımından mükemmellikler barındıran bir besin o.
Yumurtanın marifetlerinden bazıları şunlar: Kalorisi düşük, bir yumurta ortalama 70-80 kalori civarında enerji veriyor. Kalorisi düşük ama tok tutma gücü fazla bir besin. İçinde 6 gram kaliteli protein, 5 gram sağlıklı yağ var ve bu ikili hem çabuk doymanızı sağlıyor, hem de sizi uzunca bir süre tok tutabiliyor.
Vitamin yapısı da çok iyi. E, B12, B2 vitaminlerinden ve folattan zengin bir yapısı var. D ve K vitaminleri bulundurması da mühim avantajlar. Mineral gücü de dikkat çekici. Selenyum, kalsiyum, çinko zengini.
Az bilinen bir özelliği ise içinde bulunan göz dostu lütein ve zeoksantin isimli maddeler. Bunlar özellikle yaşa bağlı sarı nokta hastalığını önlemede çok etkililer. Beyin için önemli bir madde olan kolinin varlığı da yumurtayı öne çıkarıyor. Kolin B vitaminleriyle beraber gruplandırılan bir besin. Hücre zarının yapımında kullanılıyor. Ayrıca beyindeki sinyal moleküllerinin üretiminde de görev alıyor.
Eğer köy yumurtası bulabilirseniz onların içinde bol miktarda omega-3 de var.
Özeti şu: Kalp damar hastalığı nedeniyle bypass operasyonu geçirmiş, damarları önemli ölçüde tıkalı, ciddi kolesterol dengesizliği problemi olan biri bile olsanız mevcut veriler yumurtadan vazgeçmemeniz gerektiğini gösteriyor. Bu durumda olanlara bile şimdi artık haftada 2-3 adet yumurtaya izin veriliyor. Eğer bu yönde bir sorununuz söz konusu değilse her gün bir yumurtaya evet deniyor.

Haberin Devamı


OKUR SORUSU

Balık yağı mı, keten tohumu yağı mı?

Keten tohumu yağında da balık yağında da doğal omega-3 yağ asitleri var. Ama keten tohumundaki bitkisel, balık yağındaki ise hayvansal omega-3 olarak bilinir. Keten tohumundaki bitkisel omega-3’ün kimyasal adı alfa linoleik asit.
Keten tohumu yağını içtiğinizde en az yarısı kadar alfa linoleik asit de kazanırsınız. Ne var ki bunun ne kadarını bizim bedenlerimize fayda sağlayabilen aktif omega-3 yağ asitlerine, yani EPA ve DHA’ya çevirebileceğimiz sorusunun cevabı bir hayli üzücü. Çünkü ALA’nın karaciğerde EPA ve DHA’ya dönüşebilen miktarları çok ama çok düşük. Dönüşüm oranı EPA’da yüzde 5’ler, DHA’da ise yüzde 1-3’lerle sınırlı.
Bu nedenle keten tohumu yağı balık yağının yerini hiçbir zaman tutamaz, sadece keten tohumu yağı içerek ne bir yetişkinin ne de bir bebeğin omega-3 ihtiyacı (DHA ve EPA) yeterince karşılanır.
Bu nedenle yanıt net: Balık yağı.

 

Haberin Devamı

İYİ HABER

Hassas ve huysuz bağırsağın dost bakterileri

Bağırsaklarımızda 500’ün üzerinde farklı cinsten milyonlarca sağlık dostu probiyotik bakteriyi misafir ediyoruz. Ve onlar sayesinde pek çok sağlık probleminden korunabiliyoruz.
Bu dost bakterilerin ortaklaşa sahip oldukları güçler (bağışıklığı desteklemek, kiloyu, şekeri, tansiyonu dengelemek, kanseri önlemek...) olabildiği gibi her birinin farklılaşıp yetenek kazandığı bazı özel alanlar da söz konusu. Mesela bu bakterilerden bir kısmı “mutsuz bağırsak” veya “sinirsel kolit” olarak bilinen sağlık sorununda size ciddi çözümler, önemli destekler getirebiliyor.
Örneğin içeriğinde laktobasiller, bifidobakteriler ve bazı benzer probiyotikler bulunan özel probiyotik takviyeler bu hastalarda görülen şişkinlik, ishal, kabızlık, karın ağrısı gibi sorunları ciddi ölçülerde azaltabiliyor.
Anlaşılan o ki önümüzdeki dönemde bilim insanlarının ortaya koyacakları verilere dayanarak farklı sorunların çözümünde farklı probiyotikler kullanmaya başlayacağız.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları