Yazlıkçı kafası

Arabalara doluşup eş-dost-akraba topluca yazlığa gitmeler...

Haberin Devamı

O yan yana beton sitelerde akşam balkona kurulup sivrisinekler tatlı tatlı ısırırken karpuz kesmeler...
Gündüz sıcakta tavla oynamalar, okey döndürmeler...
Pijamalar, terlikler, plastik toplar, deniz yatakları...
Yani ailelerin kışlık rutin hallerini yaz olunca yazlığa taşımaları...
Yazlıkları, yazlıkçıları hiçbir zaman anlamadım.
Üç-dört ay boyunca aynı yerde, aynı evde yazın bitmesini beklemek çok sıkıcı geldiği için...
Zaten 80’ler ve 90’lardan bu yana çok değişti yazlıklar da yazlıkçılar da...
Mesela yeni nesil yazlıkçıların anne babalarından çok daha şık bir kabuğu var.
Bir keresinde Alaçatı’daki taş ev mahallelerinden birinde, İstanbullu beş ailenin verdiği ortak partiye katılmış ve yeni nesil yazlıkçı tipini yerinde gözlemlemiştim.
Yeni yazlıkçılar anne babaları gibi tavlacı, okeyci filan değil.
Parti yapmayı seviyorlar. Profesyonel dj’li, bol danslı...
Rakıcı değil, şarapçılar. Pijamacı değil, her daim spor şıklar.
Ayrıca ‘fit’ler.
Sabah erkenden sörfe, koşuya, pilatese; artık bedenleri neye elveriyorsa koşturuyorlar.
Gel gör ki tüm bunlar yine sıkıcı olmalarını değiştirmiyor.
Aynı yer, aynı mekanda yaz boyu kalmak bana hâlâ manasız geliyor.
Bu da benim kafam, napıcan?

 

Haberin Devamı

‘Evlilik yaramış’ kafası

Yazlıkçı kafası

Tarkan, Kıvanç Tatlıtuğ ve Murat Dalkılıç...
Üçü de “evlilik yaramış” kabilesinin son üyeleri.
Bakınız Tarkan stüdyo çıkışı tombiş yanaklarıyla görüntülendi.
Ardından Kıvanç Tatlıtuğ sürat teknesinde sarkık mini göbeğiyle pozlandı.
Aynı şekilde Murat Dalkılıç da sahilde göbeğiyle yuvarlanmak üzereyken...
Aslında bu evlilik yaramış lafı bir yanıyla hayli seksist, erkekleri gereksiz yere yüceltici.
Çünkü sempatiyle karışık bir böbürlenme içeriyor.
“Bak aslanıma evlilik nasıl da yaradı” denilirken, evlilikle beraber rayına girmiş düzenli cinsel yaşama da vurgu yapılıyor.
Bu ayrımcılık yüzündendir ki taze evli bir kadına “evlilik yaramış bacıma” diyeni pek duymuyoruz ya!

 

Haberin Devamı

Bir garip ciciş kafası

Yazlıkçı kafası

Çok izlenen Survivor nihayet bittiğine göre çekirdek çitlerken vakit geçirecek bir şey lazımdı.
İşte o da sosyal medya kuyusunda bulundu:
Esra ve Ceyda Ersoy kardeşler yıllardır özenle sürdürdükleri Cicişler markası için bir başka sosyal medya bilinmezi/fenomeni Taha Özer’le bir süredir “featuring” yapmakta.
Snapchat aleminde olsun, Instagram okyanusunda olsun...
Üçlü bir hafta kadar önce Mykonos’taydı.
Bedenlerine çikolatalar, şampanyalar akıttıkları bir eğlenceyi teşhirlemişlerdi sevenlerine.
Son olarak da özel jetle kutsal topraklara doğru yola çıktılar.
Taha Özer Araplar’ın geleneksel kandora’sını giymişti, kızlar da kara çarşafa bürünmüş ve ayrıca kozmetik çukuruna düşmüşlerdi.
Jetle uçmadan evvel uçakta yaptıkları konuşma ise “Ülkedeki kara bulutlar gitsin” duasından çok, “Allahım bir an önce Hermes çantalarda indirim başlasın” temennisi gibiydi, hayli külttü.
Bu üçlü acilen Survivor yerine yayına girmeli derim.
Böyle lüks bir kafa karışıklığı böyle bir coşma böyle Türk usulü bir Kardashian ruh kardeşliği hiçbir yerde yok.
NOT:
Araplar kandorayı şov için giyenlerden pek hoşlanmıyorlar. Ben hatırlatmış olayım da...

 

Haberin Devamı

‘Sen boğuldun derede’ kafası

Kenan Doğulu’nun İhtimaller’ine ya da Bergüzar Korel’li ‘caz makamından Sezen’ albümüne ihtiyacımız olduğu kadar yazlık bünyelerin ucuz Türkçe popa da ihtiyacı var.
Ki sahillerde delirilsin, ergen ikliminden eski aşklara atarlanılsın...
Derya Uluğ’un Okyanus şarkısı da bu ihtiyaca yıldırım gibi yetişti işte.
Şarkıda über manalı bir “Her yerde okyanus, sen boğuldun derede” lafı var ki, zaten şarkı ondan ibaret!
Dön dön bu şarkıyla çemkir, dön dön bu şarkıyla saçmala çalkala. Serbest yani.

 

Matador Fatih Ürek kafası

Fotoğrafı görünce içimden İspanyolca “Neden?” dedim.
Sonra da Türkçe “Neden olmasın?”
Fatih Ürek eğlenceli bir sahne adamı.
Bence sahnede bu matador kılığının yanı sıra bin tane başka çeşit kılığa da girebilir, coşabilir.
Bu matador imajına neden olan ise bir single çalışmasıymış.
Single’ın adı beni benden aldı: Penaltı ve Gol!

 

 

Yazarın Tüm Yazıları