‘Sığınak’ eğlenceleri ya da: Salla gitsin!

Şehrin yeni bir gizli barı daha oldu, adı Carbon.

Haberin Devamı

Önceki gece gittim, gördüm. Sahnede Baran Bayraktar vardı.
“Salla Gitsin” şarkısıyla tanıdığımız yeni bir şarkıcı.
Baran’ın çıkış şarkısının sözleri tam da şimdiki gece hayatına, ilişki durumlarına pek uygunmuş, bir kuple aktarayım:
“Salla gitsin! Unutuluyor be bir saatten sonra
Kimin aşktan öldü diye yazıyor mezar taşında
Olur böyle şeyler aşkta salla gitsin
Kapatma sakın kapıları yenisi girsin”
DAR ALANDA KISA PASLAŞMALAR
Nişantaşı’ndaki Grey’in alt katına konuşlanmış Carbon, şehrin ilk gizli barı Gizli Kalsın’ın geleneğini sürdürüyor.
Saatler 01.00’e yaklaşırken canlı müzik başlıyor ve eğlence sabaha kadar sürüyor.
İlk gecelerinin çılgın kalabalığına bakılırsa şu gerçek gün gibi ortada:
◊ Tıklım tıkış eğlenmeyi seviyoruz. Ne kadar küçük mekan o kadar dar alanda kısa paslaşmalar.
◊ Gece yarısı illa ki Türkçe müzikle coşmak istiyoruz. Canlı performans ise vazgeçilmez olayımız.
◊ Bu tür küçük barlar bir tür sığınak gibi. Penceresiz, zaman zaman havasız. Ama bunlar kimsenin umurunda değil. Çünkü dış dünyanın dertlerinden soyutlanıyor, başka bir boyuta geçiyorsun. Sanırım herkesi cezbeden esas şey bu.
◊ O yüzden birkaç gizli, küçük barın daha açılması yakındır. Demişti dersiniz, yanağımdan öpersiniz.

 

Haberin Devamı

Arnavutköy’de son durum

Arnavutköy bir ara peş peşe açılan mekanlarla parlamış, sonra durulmuştu.
Şimdi yeniden yükselişte.
Şu günlerde Hudson’ın yanı başına açılan Small ve Pop konuşuluyor.
Ama en çok “Eski Şamdan gibi” denilen Small dillerde.
Bir de Halet-i Ruhiye diye bir kokteyl bar var.
Orası da kokteylleriyle popüler olmuş.
Any ve Hudson ise Arnavutköy’ün klasikleri oldu.
Kendi tarzlarında yollarına devam ediyorlar.

 

Mahallenin dışına çıkmak

Son zamanlarda bir “mahallecilik” ruhu var ya.
Biraz trafik yoğunluğu biraz da “Bilmediğim kalabalıklara karışasım yok” üşengeçliğinden olsa gerek kimse mahallesinden dışarı çıkmıyordu.
Mahallesindeki restoranda yemek yiyor, varsa oradaki barda sosyalleşiyor, sonra yürüyerek eve atıyordu kendini.
Geçenlerde bizim mahalle grubu (evet zamanla öyle grupları oluşuyor insanın) bu rutin zinciri kırmak istedi.
Ve kendimizi içimizden birinin şahane önerisiyle Yedikule’deki Safa Meyhanesi’nde bulduk. 140 yıllık bu meyhaneye ilk kez adım atanımız çoğunluktaydı.
Hepimiz meyhanenin o eski, klasik atmosferine bayıldık.
Eğer mahalleden dışarı çıkmaya niyetliyseniz ve gerçek bir meyhane arıyorsanız Safa aklınızda olsun derim.

 

Haberin Devamı

Bir video 1.8 milyon kelimeye eşdeğer

Bu yazıyı bir videoda okumak ister misiniz?
Yani arkada yazının konusuyla ilgili görüntüler dönerken...
Ve yazıdaki cümleler altyazı halinde videoda akarken...
Sanırım yavaş yavaş olay bu olacak.
Çünkü artık en çok video içerikleri izleniyor.
Facebook’taki haber videoları paylaşım ve beğeni rekoru kırıyor.
Video izlemek kolay ve dikkati daha hızlı odakladığı için...
Önceki gün gazetede düzenlenen dijital seminerde söylediler:
Sosyal medyada bir video 1.8 milyon kelimeye eşdeğermiş.
Hadi bakalım... Bir gün kelimeler de tükenecek mi dersiniz?

Yazarın Tüm Yazıları