Kerem Bürsin’e bravo

Kalıpları tek tek yıkıyorlar.

Haberin Devamı

Yakın zamanda ayrılan Serenay Sarıkaya ve Kerem Bürsin’den bahsediyorum.
İkili ayrılır ayrılmaz bir dedikodu havaya savruluvermişti.
Serenay’ın evli bir iş insanıyla beraber olduğu, bu yüzden Bürsin’den ayrıldığı dedikodusu...
Serenay bu iddiayı kesin bir dille yalanladı.
“Her ilişkinin bitiş sebebi bir başkası olmak zorunda değil” diyerek.
Ardından Kerem Bürsin eski sevgilisine destek verdi.
“Yaşadığımız sürece saygı duyun. Yazılanlar, iddialar doğru değil” diyerek...
Kerem Bürsin’in yaptığını başka hangi Türk erkeği yapardı merak ediyorum.
Tüm dedikodular onu rencide eden bir şekilde çıkmasına rağmen Kerem Bürsin tam aksi davrandı:
Uzun süre beraber olduğu eski sevgilisini koruma altına aldı, ortalığa saçılan tüm iddiaların önüne geçti, “Saçmalayın, yeter artık” dedi, diyebildi.
Bu yüzden Kerem Bürsin’e bravo.
Tipik ve “maço” davranmadığı için...
Saygılı ve centilmence olaya yaklaşabildiği için...
Üstelik tüm bunları ilişkisi henüz yeni bitmesine rağmen yapmayı becerebildiği için...
Marvy’nin
‘Buono’su açıldı
Ülkesi İtalya’yı bırakıp aşkının peşinden San Francisco’ya gitmiş. Bir anda, pat diye.
Bir süre sonra Amerika’da esas mesleği olan avukatlığı yapamayacağını görünce içgüdüsel olarak aşçılığa yönelmiş.
Önce eğitimini almış, sonra da ünlü şeflerle çalışmaya başlamış.
14 yıl sonra radikal bir karar daha verip Roma’ya geri dönmüş.
Kendi restoranını açmak için...
Mutfağının başına geçtiği Glass Hostaria ile tam bir yıl sonra Michelin yıldızını almış.
Ondan sonrası ‘yürü ya kulum’:
Roma’nın tek Michelin yıldızlı şefi olarak peş peşe ödüller, 40 yaşından sonra başladığı aşçılık kariyerinin hızla tescillenmesi, restoranının dolup taşması, yeni ortaklıklar ve şimdi de Roma dışında ilk restoran...
Bir kısmını pembeye boyadığı saçlarıyla bir fantastik film karakteri gibi duran İtalyan şef Cristina Bowerman’in ilham verici hikayesinin kısa özeti böyle...
Roma dışındaki ilk restoran dedim, o zaman hikayeye kaldığım yerden devam edeyim.
Cristina’nın o restoranı İzmir’in Kesre Koyu’ndaki Club Marvy’de cumartesi gecesi açıldı: Buono Italiano.
İstanbul’dan gelen davetli bir grubun katılımıyla gerçekleşen ilk Buono gecesinde Cristina çok heyecanlıydı, tüm masalara tek tek uğrayıp yemekleri nasıl bulduklarını sordu. Türk ve İtalyan mutfaklarının yakınlığından dem vurdu.
Ayrıca Ege otlarını yemeklerine sık sık katacağını da söyledi.
Hem öğle hem de akşam yemeği servisi verecek Cristina’nın Buono’sunun sadece Marvy müşterisine değil, dışarıdan gelenlere de açık olacağını belirteyim.
Amatör bir ‘Game of Thrones’çu
Game of Thrones’un ilk bölümü 2011’in 17 Nisan’ında yayınlanmış.
Kaderin tatlı bir cilvesi işte, ben de geçtiğimiz 17 Nisan’da filan izlemeye başladım diziyi!
Yani final sezonunun başlamasına az kala.
Hızlı bir izlemeyle ikinci sezonun sonuna kadar geldim ama daha çok yolum var, biliyorum.
Şimdi önümde iki seçenek belirdi.
Ya sabredip geri kalan sezonları da hızlı bir şekilde izleyerek final bölümüne yetişeceğim.
Ya da “Aman boş ver” deyip şu 25 dakikalık sezon özetlerine bakıp son duruma hakim olacağım.
Bir yandan da Game of Thrones’un bu kadar çok sevilmesinin nedenini anladım.
Hayır, “İnsana dair her durumu anlatıyor” klişesi değil.
Bir kere entrikanın hası bu dizide var. O herkesi kamçılıyor.
Bir de kendine ait kuralları, ilişkileri, efsaneleri olan bir dünyayı izlemek bulunduğumuz dünyadan “kaçış” imkanı veriyor.
Galiba ikinci duygu en baskın olanı...

Yazarın Tüm Yazıları