İnternette hasılat rekoru kıran o filmi izledim

Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’a suikast girişiminin konu edildiği, son günlerin en çok konuşulan filmi “The Interview”ü internet üzerinden izledim.

Haberin Devamı

Malum, filmin yayınlanmaması için yapımcı Sony Pictures’a hacker’lar siber saldırıda bulunmuş, tehdit etmişti. Bunun üzerine Sony önce filmin gösterimini iptal etti. Sonra bu kararından vazgeçip tam da Noel’de hem bazı sinema salonları hem de internet üzerinden filmi vizyona soktu.
Sonuç? İnternette bir haftada 15 milyon dolar, sinemalardan ise 2.8 milyon dolar hasılat!
Şu anda “The Interview”, Sony’nin internet üzerinden en çok izlenen 1 numaralı filmi. Öyle ki, internet üzerinden en çok gelir getiren film olan “The Hobbit”i filan sollamış durumda.
Nitekim tüm bu siber tehditler, Amerika ile Kuzey Kore arasındaki gerginlik hikayesi, medyada çıkan “Bir film nasıl olur da Amerika’da gösterime giremez, özgürlükler ülkesine böyle bir şey yakışmaz” minvalindeki yazılar, The Interview’ün daha çok merak edilmesine ve haliyle rekor üstüne rekor kırmasına neden oldu.
Sakin sakin vizyona girse bu film bu kadar izlenmez, tantana koparmazdı tabii.
Sonuç olarak siber tehditler filme yaradığına göre pekala reklam için yaratılmış da olabilirler hani. Neden olmasın?

NE ANLATIYOR?

İnternette filmin fiyatı 5 dolarla 14.99 dolar arasında değişiyor. Ben hasılata katkıda bulunmadım, bedava yayınlayan bir sürü site vardı, onlardan birinde izledim. (Filmin pazarlama taktiğine inat.)
Gelelim filmin nasıl olduğuna...
Önce konudan kabaca bahsedeyim.
İki ana karakter var. Dave Skylark adlı talk show’cu ve onun yapımcısı Aaron.
Bir gün Aaron, sürekli ünlüler üzerinden talk show yapmaktan artık sıkıldığını, daha ciddi ve saygın işlere imza atmaları gerektiğini söylüyor Skylark’a.
Ve bekledikleri ciddi röportaj işi ayaklarına geliyor. Kuzey Kore lideri Kim Jong-un bir Skylark hayranı çıkmasın mı! Programı hiç kaçırmadığını açıklıyor bir demecinde.
Bunun üzerine bizim ikili dünyanın konuştuğu bu diktatörle temasa geçiyor ve röportaj teklifinde bulunuyor.
Teklifleri kabul edilince de ver elini Kuzey Kore!

KAPALI KUTU ÜLKEDE İKİ APTAL
Filmin bundan sonrası şöyle bir çizgide ilerlemeye başlıyor:
İki adet, ruhları fena halde ergen ve bir doz aptal Amerikalı’nın hakkında sadece türlü türlü efsaneler duyduğu kapalı kutu ülkedeki maceraları...
Özellikle James Franco’nun canlandırdığı Skylark karakterinin saflıkla aptallık arasında gidip gelen halleri gerçekten bazen komik. Çok tekrarlayınca ise sıkıyor.

YAZININ BUNDAN SONRASI İPUCU İÇERİR!

Peki sonra ne oluyor? Elbette Amerika dolaylı bir yoldan da olsa Kuzey Kore’ye özgürlük getirmiş oluyor.
Sistemi değiştiriyor.
Tam bu sırada Scorpions’ın Wind of Change’i duyuluyor fonda, evlere şenlik!
Aradan zaman geçiyor ve Kuzey Kore’dekilerle artık Skype üzerinden filan konuşulabildiğini görüyoruz.
Yaşasın Amerika!
Malum, Kuzey Kore’de internet kullanımı hali hazırda yasak.

CİNSELLİK BAŞROLDE
Bu arada filmin komedisi çoğunlukla cinsellik esprileri üzerine kurulu.
Bazıları hayli kaba saba, fazla Borat. Bazıları zekice. Eminem’in yer aldığı bölüm mesela komik, ironik.
Bir nokta daha: Sanki bütün karakterler gay gibi! Kuzey Kore liderine zaten böyle bir atıfta bulunuluyor. Direkt öylesin denilmiyor da, olma ihtimalin var, rahat ol diyor film.
Bir yandan da gay görünme korkusu işleniyor. Kısacası filmin eşcinselliğe kafayı taktığı da söylenebilir pekala...

SONUÇ?
Yer yer eğlenceli yer yer absürtlüğünün dozu kaçınca saçmalayan bir film “The Interview”.
Ama daha da ötesi var gibi. Bu film neden yapıldı şu anda?
Hollywood neden böyle bir film yumurtladı?
Galiba esas ona bakmak gerekiyor...

Haberin Devamı

Kuzey Kore’yi en iyi anlatan blog

Haberin Devamı

Filmden sonra insan hakikaten Kuzey Kore’yi daha çok merak ediyor.
İnternette Kuzey Kore’ye dair en iyi Türkçe malzeme şu blog’da: www.celebialper.com
Blog’un yazarı, Kuzey Kore’ye devlet görevlileri gözetiminde yaptığı seyahati uzun uzun anlatmış. Gizlice çektiği fotoğraf ve videolar eşliğinde. Bakmanızı öneririm.
Mesela bana en ilginç gelen şey, sıfır trafik olduğu halde sanki çok trafik varmış gibi koca caddelerde bir sürü trafik polisinin yer alması oldu.
Ayrıca, Kuzey Kore halkına dış dünyaya dair bir sürü yalan söylenmesi.
En baş yalan
şuymuş mesela: Güney Kore halkı, Amerika işgali altında acı çekiyor.

Yazarın Tüm Yazıları