İkinci sezona hazır mısınız

Sanki yazın sezon arası vermiş ve şimdi hepimiz yeniden ikinci sezon için setlere dönmüş gibiyiz.

Haberin Devamı

Set dediğim, dört duvar, yani ev.
Sezon dediğim de karantina, şu sıra başladı başlamak üzere olan, mart-nisan-mayıs aylarında yaşananların ikinci versiyonu.
Kimisi çoktan kapanmıştı zaten. Kimselerle görüşmedi.
Kimisi sonuna kadar direndi, gezip tozayım dedi.
Kimisi orta yolu buldu, azıcık gezdi azıcık kapandı.
Ama mart-nisan aylarındaki vaziyetten çok daha farklı hallerdeyiz tabii:
Marketten alınanları harala gürele yıkama olayı bitti.
◊ Ayakkabıyı, paltoyu havalandırma olayı da...
◊ Şimdi odak bağışıklık sisteminde. Herkes birbirine vitamin öneriyor.
Dün gaza geldim, “koruyucu” dediler diye çinko tableti yuttum bir tane.
Tadı bir süre sonra nasıl fena! 15-20 dakika bir şey yememen gerekiyormuş. Yiyemiyorsun ki zaten, ağzının tadı sonsuza dek kaçıyor.

Haberin Devamı

CANLI YAYIN BİTTİ PODCAST MODA

◊ Instagram canlı yayınları da bitti. Allahtan. Varsa da iki-üç tane. Ama eskisi gibi ilgi çekmiyor. Zaten milletin gözü sabahtan akşama Zoom toplantısı yapmaktan kan çanağına dönmüş, bir de canlı yayın mı izlesin?
Podcast daha moda ama herkes podcast’e sardı.
“Dinledin mi şekerim?” diye başlayan cümlelerin sahipleri bilin ki podcast’çi...
◊ Melikşah-Bartu ikilisi de ikinci sezon karantinası eli kulağındayken geri döndü ama eski havaları yok.
◊ Dizi izlemeler tam gaz ama. Bir dizi bitiyor diğerine başlanıyor. WhatsApp grupları dizi yorumlarıyla dolup taşıyor.

ONLİNE SİPARİŞLERDEYİZ

◊ Dijital yemek servisleri de coşmuş durumda. Şu an bu yazıyı yazarken bile mahallemin sokağından vızır vızır motosikletliler geçiyor. Hepsi başka bir yeme-içme markasının kuryecisi. Ben de söyledim az önce bir yerden, gözüm bir yandan kuryede zaten!
◊ Bu arada geçtiğimiz gün baktım, bizim köşedeki bakkal kapanmış. E adam haklı, hiçbirimiz gidip bir şey almıyoruz ki martın başından beri. Sürekli online siparişlerdeyiz...
◊ Mart ve nisana göre en büyük değişiklik ise şu:
Çevremizde daha çok Covid’e yakalanan duyuyoruz. Kimi hafif kimi ağır.
Bu yüzden, “herkesin Covid’i kendine” gibi bir durum var.

Duble fenalık

Nihal Yalçın’ın çıkışı herkes gibi beni de şaşırttı.
“Çok gaza geliyorsunuz” diyerek, isim vermeden Öykü Karayel’in oyunculuğunu övenler hakkında bir tweet atmıştı ama asıl yazarken kendini gaza getiren kendisi olmuştu sanki.
Çünkü bir dizi ya da oyuncu hakkında herkes yorum yapabilir.
Beğenir de beğenmez de.
Yorum yapmak sadece sektördekilerin tekelinde olan bir şey değildir ki.
Sektördekiler başka bir yerden bakarak yorum yapar. İşin içinde oldukları için.
Ekrandan izleyen ise bambaşka bir yerden...
Nihal Yalçın’ın çıkışı fena olduğu kadar, Öykü Karayel’in oynadığı Meryem rolüne ilk önce kendisinin düşünüldüğü haberlerinin ortaya saçılması duble fenaydı.

Haberin Devamı

Cinsiyet öğrenme partileri

Önce “baby shower” olayı sosyete ve ünlüler arasında manasız şekilde moda oldu. Sonra Instagram fenomeni Büşra Nur Çalar sayesinde, yeni doğan bebek için mevlidin de okutulduğu şatafatlı törenler akım haline geldi.
Şimdi yeni bir şey daha başlamış:
Doğacak çocuğun cinsiyetini öğrenme partileri.
Misal: Geçen hafta bir çift çocuklarının cinsiyetini Ankara’daki Atakule’ye yansıtılan pembe renkle öğrenmiş, sonra partilemiş.
Pembe ve mavinin cinsiyetleri simgeleyen demode kafasını geçelim, o ayrı bir tartışma konusu.
Ama cinsiyeti öğrenince ne oluyor, neden coşuluyor, gerçekten anlamıyorum.
Önemli olan doğacak çocuğun sağlıklı olması değil midir?
Bunca tantana koparmaya, partilemeye ne gerek var?

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları