Funda Arar: Çok üzüldüğüm oldu

Yeni albümü “Arabesk”i iki hafta önce müzikseverlere sunan Funda Arar, Boğaz’ın ortasında Onur Baştürk’ün sorularını yanıtladı.

Haberin Devamı

Funda Arar’la Bebek kıyılarında, önceden ayarladığımız teknenin önünde buluşuyoruz.
Boğaz turu yaparken hem röportajı yapalım hem de ortaya güzel fotoğraflar çıkar diye düşünüyoruz. Ama tabii hesap etmediğimiz bir şey var: Boğaz’ın deli rüzgarı!
Bir ara rüzgar öyle bir esmeye, dalgalar da öyle bir çıldırmaya başlıyor ki, teknenin sallantısından aşağı düşecek gibi oluyoruz! Özellikle fotoğraf çekilirken...
Sağ salim çekim işi bittiğinde ise Funda’nın yeni albümü Arabesk’i dinliyoruz beraber. 11 şarkılık albümde öyle arabesk klasikleri var ki: Mutlu Ol Yeter, Bir Kulunu Çok Sevdim, Tanrı İstemezse, İtirazım Var, İşte Bu Bizim Hikayemiz...
Hepsi ayrı damar hepsi ayrı hüzün tonunda.
Tüm şarkıları şahane seslendirmiş Funda.
Klip çekilen şarkı ise albümün tek yeni şarkısı: Sor.
Son dönemin popüler ismi Eypio’ya ait bestesi.
Funda’yla doğal olarak önce arabeskten başlıyoruz konuşmaya. Ve ilginç itiraflarla sürüyor sohbet. Şimdi buyurun o konuşmaya...
Funda Arar: Çok üzüldüğüm oldu
Fotoğraflar:Murat Şaka

Haberin Devamı

İlk ne zaman dinledin arabeski?

- Arabeskle tanışmam lise çağlarında oldu. O dönem ortalık İbrahim Tatlıses, Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur’la yıkılıyor. Ama ben uzaylı gibi, hiçbirinden haberim yok! Çünkü bizim evde arabesk hiç dinlenmezdi. Hep sanat müziği dinlenirdi. Hatta ilkokula giderken hayli ağır sanat müziği eserlerini çoktan öğrenmiştim.

O dönemde kulağında kalan favori arabesk şarkın hangisiydi?

- Cengiz Kurtoğlu, “Duvardaki Resim”. Şöyleydi ya sözleri “Dün gece resmini öptüm de yattım”. Aşırı romantik.

80’lerdeki arabesk anlayışı başkaydı. Şimdi de arabesk başka bir şekilde sürüyor aslında. Ne dersin?

- Evet, arabesk pop müziğin içinde yine var. Sözlerde, müzikal yapıda. Sadece aranjeler değişti. Poplaştırıldı. Birçok şarkı aslında söz ve müzikal olarak gayet arabesk.

Neden arabeskten vazgeçemiyoruz?

- Acı seviyoruz biz çünkü acı! (gülüyor). Onunla besleniyoruz. Istırap, aşk, gözyaşı... Duygusalız. Tamam eğlenmeyi de seviyoruz, hoplamayı zıplamayı. Ama oynadığımız şarkıların sözleri de bazen acıklı oluyor.

Haberin Devamı

Arabesk şarkılarından albüm yapan başka şarkıcılar da oldu. Tekrara düşmekten çekinmedin mi?

- Yok, her yiğidin ayrı bir yoğurt yiyişi var. Bir şarkıyı on kişi okur, on kişiden de farklı lezzet alırsın. Aslında bu gecikmiş bir albüm. Ben her albümde eski bir arabesk şarkıyı yeniden düzenleyip zaten okuyordum. Bunu yaptığımız için dinleyiciler hep soruyordu, “Hepsini topladığınız bir albüm olacak mı?” diye. En sona ben kalmış oldum. “Herkes yaptı, sen de yaptın” diyen de oldu. Ama yapmam gerektiğini düşünüyordum. Sonuç olarak bu bir merhaba albümü. Eğer sevilirse devamı gelir. Çünkü daha ne repertuvar var bizde...

Çok hüzünlü, duygusal şarkılar söylüyorsun, ama aslında çok matrak, neşeli bir kadınsın.

Haberin Devamı

- Evet gülmeyi, muhabbet etmeyi seven biriyim. Bu duygusal şarkılardan dolayı o yanım pek bilinmiyor. Ama bakma, herkesin hüzünlü, acıdan beslendiği bir yanı var ya...

Öyle zamanların gerçekten oldu mu?

- Evet oldu. Benim de çok üzüldüğüm zamanlar oldu... Hatta bazen orada kalmayı istedim. Çünkü sanat acıyla besleniyor. Çok neşeli, her şey yolundayken bir şeyler üretemiyorsunuz. Dipteyken oluyor o işler. Bu dönemde de üzüldüğüm birçok olay oldu. Özelde yaşadığım şeylerin yanı sıra dünyanın halini zaten görüyoruz. Nelerle karşılaşıyoruz... Bu durumdan çok da çıkartmak istemiyorum kendimi. Bile isteye bunalıma sürüklüyorum kendimi.

Neden?

- Hatta Febyo geçenlerde dedi, “Neyin var senin ya?” diye (gülüyor). Öyle bir ruh halindeyim. Çünkü önümüzde bir albüm var, ona hazırlık yapıyorum şu an. Şarkı yazıyorum. Uzun zamandır bu üretim dönemini öteledim ben. Şimdi o dönemimin geldiğini hissediyorum. Depresyon demeyelim de bu tatlı hüzünlü ruh halinden çok kurtulmak istemiyorum.

Haberin Devamı

O zaman şunu diyebilir miyiz: Bir sanatçı evli ve çok mutlu bir beraberliği olda da sırf üretmek adına o ruh haline girebilir.

- Tabii ki. Çok mutlu beraberlikle ilgisi yok. İstersen o ruh haline hemen girebilirsin. Zaten etrafta bunun için çok da neden var, ararsan (gülüyor).

20’li yaşlarına göre şimdi nasıl bir ruh halindesin?

- O yaşlarda o deli kan durumu var ya. Bazı şeyleri çok da fazla düşünmeden yapıp söylüyorsun. Daha cesaretli oluyorsun. Şu an ise teraziyi biraz daha tartarak hareket ediyorum. Bir de 20’lerinde her şeyi kafaya çok takıyorsun. “O bana bunu dedi” filan. Şimdi daha olgunum, “Aman boşver” diyebiliyorum.

Çocuk sahibi olmak da etkiliyor sanırım...

Haberin Devamı

- Evet, çocuk bu dünyadaki en güzel şey. Keşke her insan yaşayabilse o çocuk sevgisini. Bambaşka... Çocuk sahibi olduktan sonra kendimi daha kadın, daha cazibeli hissettim. Çünkü doğurduktan sonra tamamlanmış oluyorsun. Ruhsal ve bedensel olarak.

İkinci çocuğu düşünüyor musun?

- Şu an düşünemiyorum. Keşke daha erken çocuk sahibi olsaydım. O zaman ikinciyi, üçüncüyü düşünebilirdim. Belli bir yaştan sonra çocuk sahibi olmak zor bence. Çünkü genç yaşta sabrın daha fazla, her şeye yetişebilecek enerjin var.
Funda Arar: Çok üzüldüğüm oldu
O ESKİ DEĞERİ ESKİ SAYGIYI GÖREMİYORUM AÇIKÇASI

◊ Kemal Sunal’a olumsuz bir laf edilince herkes ayağa kalktı. Sence artık onun gibi “ortak değer” haline gelmiş ünlüler kaldı mı?
- Ben çok üzüldüm. Kemal Sunal gerçekten de hepimizin önemli bir değeri. Sunal komedi filmi de yapmıştır ama yaptığı filmlerde toplumsal mesajları da vardır.
O yüzden öyle denilmesine üzüldüm. Ona laf edilince çocukluğumuza dokunulmuş gibi olduk. Hâlâ o filmler çıktığı zaman takılıp izliyoruz. Çünkü değeri var. Ama evet zaman değişti. Her şeyi çok çabuk tüketiyoruz. Eskisi gibi değil. Değer bilinmez oldu.

◊ Bir sanatçı olarak bu üzüyor mu seni?

- Bir sanatçı olarak üzüyor tabii. Başka müzisyen arkadaşlarımızla da konuşuyoruz bunu. Değersizleşti her şey. O eski değeri, eski saygıyı çok göremiyorum açıkçası. Çünkü herkes çok çabuk ulaşıyor her şeye. Çabuk elde ettiklerin o kadar değerli değildir. Zor elde ettiklerin daha vazgeçilmezdir. Her şeyin sosyal medya sayesinde bu kadar açık olması da iyi mi kötü mü bilmiyorum. Bu konuda ikilemdeyim. Çünkü gizem kalmadı. Düşünsene, eski dönemlerde insanların ulaşabileceği mecralar belliydi. Sevdiğin sanatçıyı görmek için ya sinemada filmini izlemek zorundaydın ya da gazinoya gidebilirdin. Şimdi öyle değil ki. Her yerde her şey var. 


FEBYO’NUN DiREKT MESAJLARINA BAKMAM

Sosyal medyanın esiri olduk. Artık sosyal medya ilişkileri de çok etkiliyor. Ne düşünüyorsun?

- Aslında sosyal medyaya eğlenceli bir şey olarak bakmak lazım. Bütün hayatı kapsamamalı. Ama düşünsene, fotoğraf için giyinenler var. İnsanların yediğini içtiğini sergilediği bir alana dönüştü. Kadın erkek ilişkisi olarak, evet biraz da sakat...

Mesela Febyo’nun Instagram hesabındaki direkt mesajlara bakmak ister misin?

- Yoo, hiç işim olmaz öyle şeylerle (kahkahalarla gülüyor). Hiç bakmam. Bana da bakanın gözünü oyarım!

Güvendiğin için mi yoksa “Beni ilgilendirmez” mi diyorsun?

- Tabii ki güvendiğim için. Ama ben kendime yediremem. Şüphelensem bile bakmam. O muhakkak ki bir açık verecektir, DM’ye gerek yok! Mutlaka bir yerden kokusu çıkar.

Bu gurur mu yoksa karakterinden dolayı mı?

- Benim karakterim böyle. Gurur da var biraz. Elbette güven de var. Ama evet çevremde şunu çok duyuyorum, “Onu beğenmişsin, neden takip ediyorsun, o kim?” filan....Funda Arar: Çok üzüldüğüm olduEVLENME, iLLA EVLENMEK ZORUNDA DEGiLSiN

Ünlüler dünyasında peş peşe boşanmaların yanı sıra birbirinin ardından söylemediğini bırakmayan çiftler de görüyoruz. Siz Febyo’yla istikrarlı bir ilişkinin içindesiniz. Bu açıdan Arzum Onan-Mehmet Aslantuğ çiftine de benzetiyorum ikinizi. Bir sırrınız, formülünüz var mı?

- Formül, sır değil de bence şöyle bir şey var: Bir ilişkide ya da evlilikte anlaşamadığın, kavga ettiğin zamanlar olmuyor mu? Elbette oluyor. Herkesin oluyordur. Hayat bu.

Hiçbir şey güllük gülistanlık değil. “Aman çok neşeliyiz, çok güzeliz” demek de sıkıcı bir yaşam yani. Böyle bir hayat yok. Hayatın siyahı, beyazı, grisi var.

İdare ediyorsun. Ayrıca karşılıklı saygı da önemli. Bir de kişilerin karakterleri.

Mesela bence bazı karakterler uzun ömürlü ilişkiye müsait değil. O tarz kişilerin evlenmemeleri gerekiyor. Yapıyorlar, deniyorlar, yine olmuyor. Şaşırıyorum.

Bırak, evlenme. İlla evlenmek zorunda değilsin. Mutsuz olacaksan, ardından bir de çocuk dünyaya getireceksin...

İyi düşünmek lazım...

Sırf çocuk sahibi olayım, olmadı sonra boşanırım diyen kadınlar biliyorum...

- O biraz bencillik bence. Çocuk, anne ve babasıyla beraber büyürse daha sağlıklı olur diye düşünüyorum. Bir de sevdiğin insandan çocuğun olsun istersin.

Âşık olduğun birinden. Diğer türlüsü bana tuhaf geliyor. Ya da çok mu duygusal bakıyorum acaba?

“YEDİK İÇTİK, ADAM ÖDESİN”Cİ DEĞİLİMDİR

Bir erkekte en sevmediğin şey nedir?

- Yalan diyeceğim, ama çok klasik olacak.

Mesela yemekte hesabı ödemeyen erkeğe takılır mısın?

- Ben “Yedik içtik, adam ödesin”ci değilimdir. Hiç buna takılmam.

Esas şuna takılırım. Kendini başka türlü gösteren erkeklere. Mesela adam çulsuzdur, ama başka gösterir kendini. Böyle adamlar var.

Erkeklerle ilgili son soru: Febyo slip mayo giysin ister misin?

- İstemem. Hoş durmuyor ya. Çok iç çamaşırı gibi!

Peki Febyo sana karışır mı giyim konusunda?

- Yok, hiç karışmaz. Fikrini söyler ama. Dekolte konularında hiçbir şey demez. “Şu kısa değil mi?” diye söylenir ya bazı erkekler. O da beni biliyor sonuçta. Sahne sanatçısıyım. Karışmaz hiç.

TACİZ OLAYI BAŞIMA GELMEDİ, ŞANSLIYIM

◊ Müzik sektöründe hiç taciz olayı duydun mu? Ya da senin başına hiç geldi mi?
- Allah’a çok şükür öyle bir şey başıma gelmedi. Belki de şanslıyım. Benim karşıma çıkan insanlar hep iyi insanlardı. Birinin başına gelen taciz olayına ise hiç şahit olmadım. Ama böyle şehir efsaneleri vardır ya. Hep söylenilir...
Bir yandan da iş ortamında özellikle kadınlar tacizi sezgileriyle anlar. Bakışlardan anlar. İlla tensel bir temasa gerek yok. Erkeğin yaklaşımından anlayabilir ve bunu görüp set çekebilirsin. Sonuçta her yerde mesafe önemli. Hele ki iş ortamında daha fazla. Çünkü senin samimiyetini yanlış anlayan insanlar olabilir.

  

 

SON 24 SAATTE YAŞANANLAR

Yazarın Tüm Yazıları