Cannes’daki yaz balosu ya da: Ağa takıldık bir kere!

Hayatımda ilk kez hayli aristokrat bir baloya katıldım ve artık ukalalık yapabilirim: Nerede o eski balolar bebeğim?

Haberin Devamı

Gördüğüm o ki; 21. yüzyıl balosu romantik değil, sosyal çevre, iş ve dibine kadar eğlence odaklı.
Yeni zenginler için önemli olan sosyal ağ.
İşte geçen cumartesi yaklaşık 20 Türk’le beraber iştirak ettiğim prensesi, CEO’su bol yaz balosundan pırıltılı izlenimler...
Cannes’daki yaz balosu ya da: Ağa takıldık bir kere
Balo deyince aklınıza ne geliyor?
Şık elbiseleriyle göz kamaştıran kadınlar, smokinleriyle kendinden emin erkekler, tüm bunlara eşlik eden vals ve tabii sarayı andıran gayet lüks bir ortam değil mi?
“Balo” deyince hafızaya kazınmış, hafiften masal tipi görseller az çok bundan ibaret.
Geçen hafta cumartesi Cannes’da bir yaz balosuna katıldım.
Fransızca resmi adıyla, Bal de l’Ete.
Evet, kadınların elbiseleri çok şıktı.
Evet, erkeklerin smokinleri çok yakışıklıydı.
Majestic Barriere Oteli’nin ortamı da sarayı andırıyordu.
Ama işte şu an 21. yüzyıldaydık ve o masal tipi balolar geçmişte kalmıştı.
Dolayısıyla vals yapan romantikler yoktu.
DJ müziğiyle coşma vardı.
“Ne iş yapıyorsun?” sorusu, karşınızdakinin ismi ve ülkesi öğrenildikten sonra sorulacak en önemli soruydu.
Kimi bir şirkette üst düzey yönetici kimi banka sahibiydi.
Bazıları ise hiçbir şey yapmıyordu, sadece zengindi.
(Gerçi paranoyak bir Türk olarak “Acaba doğru mu söylüyorlar?” diye düşünmedim değil, itiraflayayım bunu da.
Baloda bir araya gelen bu yeni yüzyıl insanlarının amacı eğlence olduğu kadar belli bir ağa (hadi İngilizcesini de kullanıp ‘network’ diyelim) girmek ve artık hep orada nefes almaktı aynı zamanda.

HER ŞEYİN BİR BEDELİ VAR Cannes’daki yaz balosu ya da: Ağa takıldık bir kere
Bunun için tek bir baloya katılmak yetmiyor tabii.
Yılda iki kez yapılan (biri kış diğeri yaz) bu balolara gitmek ve oradaki sosyalleşmeyi istikrarlı hale getirmek gerekiyor.
Her seferinde katılım bedelini ödeyerek (tüm aktivitelere katılınırsa toplamı 800 euro).

PRENSES BENİ AZARLADI
Onur komitesinde Monaco Prensi Albert, Robert Redford ve Roberto Cavalli’nin de yer aldığı Bal de l’Ete’yi organize eden kişi ise yine aristokrat kategoriden:
Malta Prensesi Catherine Collonna de Stigliano.
Kendisi biraz otoriter bir prenses.
Fotoğraf çektirmek için yemek öncesi ayağa kalktığımızda bizi sert bir şekilde uyardı mesela, “Lütfen yerinize oturun” diye.
Böylece her gün Başbakan tarafından azar yediğim(iz) yetmiyormuş gibi bir de Monarşi tarafından höt zötlenmiş oldum.

İLERİDE İSTANBUL’DA YAPILABİLİR
Beni Cannes’daki baloya davet eden ise Gizem Engin’di.
Bal de l’Ete’nin Türkiye Komitesi’nin başında o var.
Baloya gitmek isteyen Türkler onunla iletişime geçmek zorunda. Halen IBM’de çalışan Gizem Engin ilk kez üç yıl önce katılmış bu balo serisine.
Gerisini onun ağzından dinleyelim:
* Prenses Catherine ve Hintli Prens Ranjit ile elektriğimiz çok tuttu. Katıldığım ilk balonun ertesinde görüşmelerimiz telefonla devam etti. Bir süre sonra Türkiye komite üyesi olmam konusunda hemfikir oldular ve bu da beni çok sevindirdi.
* Komite üyeliği söz konusu olduğunda aklıma ilk gelen şey bu baloyu günün birinde İstanbul’a taşımak ve balodan elde edilen gelirin ülkemize aktarılmasını sağlamaktı.
Bu fikrimi Prenses ile paylaştım. Kendisi İstanbul’a hiç gelmemiş. Ama inanılmaz güzellikte bir şehir olduğunu hep duymuş. Yakın zamanda Prenses İstanbul’a gelecek ve birlikte mekân seçimi yapağız. Bence İstanbul bu balo için biçilmiş kaftan. Balo davetlilerinin de ara ara ağızlarını arıyorum, birçoğu İstanbul’a gerek iş gerekse seyahat amaçlı defalarca gelmiş ve aşık olmuşlar.
* Balo İstanbul’da yapılırsa çok ses getirecek. Bağışların yanı sıra balo katılımcıları arasında yer alan büyük yatırımcıların da farklı projelere imza atabileceğini düşünüyorum.
* Evet, bu balo aynı zamanda bir sosyal ağ. Katılıyorum.
Tüm katılımcılar kariyerinde önemli yerlere gelmiş insanlar. Dolayısıyla çevre hepsi için çok önemli.
İlk sorulan soru nerelisin, ikinci soru ise ne iş yapıyorsun. Herkes fikir alışverişinde bulunuyor, bunun yanı sıra çeşitli yatırımlar ve ortaklıklar da hep gündemde.

Cannes’daki yaz balosu ya da: Ağa takıldık bir kere

Yazarın Tüm Yazıları