Bu kibirli sözler hiç olmamış

Rap magazini tam gaz!

Haberin Devamı

Bakınız, geçen haftanın çok konuşulan/tıklanan ismi Norm Ender, Posta’dan Oya Çınar’a verdiği röportajda Ben Fero ve Ezhel’e bombalar/füzeler yağdırmış, şöyle diyor:
“Örnek alacaksan Ceza’yı, Cartel’i, Sagopa’yı, beni örnek alacaksın.
Rap’i popüler yapacaksan da Demet Akalın sözleriyle, pop sözleriyle işi ucuzlaştırmayacaksın. Buna birinin dur demesi gerekiyordu...
Bundan sonra ne olacağı onlara bağlı.
Yok abi biz daha tokadı yemedik diyorlarsa kendileri bilir.”
Keşke Norm Ender, Ben Fero ve Ezhel’i sadece şarkısında gagalayıp eleştirmekle yetinseydi. Olay böyle daha cool olacaktı.
Çünkü...
◊ Bu aşırı kibirli sözler, bu aşırı otoriter tavır hiç olmamış, hiç yakışmamış.
◊ Dahası kimse kimseyi örnek almak zorunda değil!
◊ İsteyen istediği şekilde söz yazar, müzik yapar; sana ne kime ne?
◊ Herhangi bir türün sahibi, efendisi gibi davranmak ultra itici bir durum. Rap derneği başkanı mısın yani?
◊ Bir de bu sözlerden maalesef kıskançlık akıyor. Onların başarısını apaçık kıskanmış.
◊ Ayrıca bir yaman çelişki: Bu atışmayla gündeme gelmek belli ki hoşuna gidiyor.

Bir festivalcinin notları
Arkadaşlarım cuma akşamüstü dedi ki, “Hadi kalk festivale gidiyoruz.”
Festival dedikleri üç günlük Big Burn festivali.
Kalktık gittik, sabaha kadar festivalcilik oynadık.
İşte başıma gelenler:
◊ Festival Şile’deydi. Tabii bunu yolda giderken daha iyi algılamış oldum!
Çünkü Şile’ye yıllardır gitmiyormuşum. Meğer hayli uzakmış! Dile kolay, Avrupa Yakası’ndan iki buçuk saatin sonunda ulaştık festival alanına.
◊ Woodyville adında, bungalovların olduğu, hayli büyük ve nefis bir plajda yapılıyordu Big Burn. Zaten onca yolun sonunda plaja indiğimde “Oh be!” dedim.
Bir de gün batımına denk geldik, enfesti.
◊ Denizin hemen dibinde güvenlik görevlileri vardı. Denize girilmesin diye. Aslında insanlar gündüz denize girmiş. Akşamüstü olunca niye girilmesin istenmiş, hiç anlayamadım.
◊ Tam 4 tane sahne kurmuşlar. İki tanesi orman tarafında. Diğer ikisi plajda.
Sahneler arasında gidip gelmek hem keyifli hem de sürekli oradan oraya yüründüğü için yorucuydu. Festivalcilik zor iş!
◊ Bir ara Ayşe Hatun Önal ve Tuba Ünsal’la karşılaştık. Beraber gelmişler. İkisiyle de “proje” muhabbeti yaptık. İşte özet: Tuba, Netflix’in yeni bir projesinde rol alacakmış. Ayşe Hatun da eylüle bir single çıkarıyormuş.
◊ Festivali takip edenler arasında turistler de vardı. Çoğunluk nereden gelmişti söyleyeyim: İran ve Beyrut.
◊ Biz sabaha karşı alandan çıkarken hâlâ akın akın insan geliyordu, “Şaka mı bu?” diye sayıkladım. Meğer sabah 06’da çıkacak olan Damian Lazarus’u dinlemeye geliyorlarmış. Festivalci insan DJ’ine aşırı sadık, kayda geçsin...

Konser öncesi  loca kavgası
Cumartesi gecesi de Bodrum’daki Caresse Oteli’nde Kenan Doğulu konserine uğradı sosyal kelebek bünye (evet, hafta sonu daldan dala/savrula savrula bir halim vardı).
Neler oldu KD konserinde? Özet geçeyim:
◊ Maalesef konserin başlangıcına loca kavgası damga vurdu. İki kalabalık grup sahne önündeki loca için kavga edip durdu, arkadakiler de uzun süre onları seyretti.
◊ Bir ara seyirciler masalara vurarak, ıslıklayarak bu loca kavgasını protesto etti.
◊ Kenan da kavganın bitmesini, herkesin yerine oturmasını bekledi. Bu yüzden konser geç başladı.
◊ Türkler ve loca zihniyeti üzerine acilen bir tez yazılmalı.
◊ Deniz üzerine kurulan sahne ve tabii her şeye rağmen Kenan gerçekten çok iyiydi.
◊ Hayır, Beren Saat’i göremedim.

Yazarın Tüm Yazıları