Türkiye, çocuklar konusunda tercihini yapmalı

Kültür Bakanlığı tarafından düzenlenen Çocuk ve İlk Gençlik Kitapları Forumu her çevreden yazar, yayıncı ve okurun katılımıyla oldukça renkli bir organizasyon oldu. Öncelikle bakanlığın çocuk ve gençlere eğilmiş olması, herkesin düşüncesini rahatça ifade etmesi takdire şayandı. Çocuk Vakfı'nın kurucularından Mustafa Ruhi Şirin'in "Türkiye, çocuklar konusunda tercihini yapmalı" cümlesi toplantının özeti gibiydi.

Haberin Devamı

Türkiye’de çocuk yazını her ne kadar ilerlemiş olsa da bu alan hızlıca kirlenmeye de açık. Kimi çevreler çocuklara kitap yazmayı ‘kolay iş’ gibi görüyor, kimileri ise bir 'kariyer basamağı' sayıyor. İlginç bir fikir bulunca çocuklara yazmanın ‘çocuk oyuncağı’ olduğunu düşünüyor. Oysaki çocuklar için yazmak çok ciddi bir uğraştır ve adanmışlık gerektirir.

Bu çerçevede elbette ki ‘iyi kitap’ ile ‘kötü kitap’ ayrımı da çok önemlidir. Benim Forum’da yapılan konuşmalarda asıl dikkat kesildiğim konulardan biri de buydu. Ambalajı güzel her kitap ‘iyi kitap’ mıdır?

Konuşmacılardan bazıları ısrarla “Psikologlar kitapları denetleyemez” görüşünü savundu. Elbette ki bu haksız bir görüş değil. Ancak yazarlar da biraz psikoloji okuyarak, ‘çocuğa görelilik’ kavramını düşünerek yazsa olmaz mı? Belki de ben uzun yıllardır aile-çocuk yazıları yazdığımdan, sık sık uzmanlarla bir araya geldiğimden çocuk psikolojisi bilmenin çok önemli olduğunu düşünüyor olabilirim. Ancak psikoloji bilmek, edebiyatı kısırlaştırmaz, aksine zenginleştirir. Çünkü edebiyatı zenginleştiren aslında sözcükleri kullanma becerisi ve derinliğidir. Her türlü anlam, sözcüklerin kıvrak kullanımıyla mükemmel ifade edilebilir.

Haberin Devamı

Söyleşi sırasında “Kitapların çocuklara zarar vereceğine inanmıyorum” görüşünü öne sürenler de oldu. Merak ediyorum kitapların çocuklara yarar sağlayacağına inanılıyor da zarar verebileceğine neden inanılmıyor? ‘Çok yönlü okuma’ ile ‘tek yönlü okuma’ arasındaki farkı bile düşünmeden böylesine hızlı hükümler aslında sadece çocuklara değil, edebiyata da zarar verebilir. Sonuç olarak ne söylediğimiz önemlidir. İster bir kitapta, ister bir çizgi filmde, ister bir resimde… Bunu anlamak için de medya okuryazarlığı bilmek gerekir. Bugün bir çocuk çizgi filmden, bilgisayar oyunundan veya televizyon dizisinden olumlu veya olumsuz etkilenebiliyorsa, kitaptan da pekâlâ olumlu veya olumsuz etkilenebilir. Kaldı ki, edebiyat iyiliğe hizmet etmeyecekse neden var? Bu karmaşık ve sorunlarla dolu dünyaya çözüm üretmeyecekse, umut olmayacaksa neden var? Çocuk kitapları iyilik için yazılmalıdır.

Haberin Devamı

Çocuk ve İlk Gençlik Kitapları Forumu iki gün sürdü ve oldukça etkileyici konuşmalar oldu. Ben de gerçekten öneri sunan, kayda değer konuşmalardan önemli olanları ise sizin için derledim.

ÇOCUK KİTAPLARI YÜKSEK BİR SORUMLULUĞU GEREKTİRİR

Yazar Yalvaç Ural çocuk edebiyatı yazarlarına yönelik bir konuşma yaptı ve dikkate değer cümleler kurdu: “Çocuk edebiyatı, yazarların sorumsuzca yazdığı, parasını verip kitap bastırdığı, edebiyatı bir kazanç kapısı olarak gördüğü bir alan olmamalıdır. Çocuk kitapları yüksek bir sorumluluğu gerektirir. Son zamanlarda çocuklara şiddet, gerilim, aksiyon ve korku dolu kitaplar sunuluyor. Çocukları popüler kültür ögelerinden kurtarmamız lazım.”

Haberin Devamı

Akademisyen yazar Fatih Erdoğan ise çocuk kitaplarındaki editöryal çalışmanın önemine dikkat çekerek “Önüne gelen çocuk kitabı yazıyor eleştirisi doğru mu?” diye sordu.

ÇOCUK KÜLTÜRÜ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ KURULMALI

Çocuk Vakfı’nın kurucularından olan Mustafa Ruhi Şirin ise değerler eğitimi kitaplarıyla ilgili bir eleştiriyi gündeme getirdi ve bir ‘çocuk kültürü araştırmaları merkezi’ kurulması gerektiğini ifade etti: “Son zamanlarda değerler eğitimiyle ilgili çok sıkıntılı kitaplar var. Maalesef çocuklar okuma kültürü içinde bile ayrıştı. Türkiye’de dört ayrı yazar tipi var: Geleneksel çocuk yazarları, didaktik (daha çok öğretmen) yazarlar, hem çocuklar hem de yetişkinler için yazanlar ve çocuk bakışı olan yenilikçi yazarlar… Bunların içinde en önemli olan kuşkusuz ki, çocuk bakışı olan yenilikçi yazarlardır. Çocuk kültürü araştırmaları merkezi kurulmalıdır. Yerli bir edebiyatın nasıl olacağı düşünülmelidir.”

Haberin Devamı

Çocuklarla ilgili hiçbir şeyde olduğu gibi kitaplar konusunda da çocukların fikrinin sorulmadığını ifade eden Mevlâna İdris Zengin ise “Çocuklar sıradan hayatın dışına çıkmak istiyor, büyükler ise onları sıradan okul hayatı içinde formatlamak istiyor. Kitaplar konusunda çocukların fikirleri hiç sorulmuyor. Bizim kitaplardaki nitelik sorununu çözmemiz gerekiyor. Son zamanlarda kitaplardaki psikolog damgalı, psikolojik onaydan geçtiği söylenen kitaplar gerçekten iyi kitaplar mıdır?” dedi.

Prof. Dr. Mübeccel Gönen, özellikle okul öncesi çağ çocuklarının kitaba bakışını psikolojik açıdan değerlendirdi ve konuya bilimsel açıdan oldukça önemli bir katkı sağladı: “Çocuklar, kitaplardan aldıkları bilgilerle hayata olgun bir başlangıç yaparlar. Edebiyat, duyguları içerir. Kısa çocukluk dönemi, kötü eserlerle geçiştirilmemelidir. Yazıyla kaliteli etkileşime girmek, çocukların okuma alışkanlığını geliştirir. Çocukların yazı bilgisini geliştirmesi, okuma ve anlama becerilerini geliştirmelerini de sağlar.”

Haberin Devamı

KİTAPLARIN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ VARDIR

Editör ve yazar Ebru Akkaş Kuseyri yaptığı etkileyici konuşmada tek tipin yeryüzünde hiçbir zaman varlık gösteremediğini ifade etti ve “Çeşitlilik, çok kültürlülük iyidir. Tek kültür, doğamıza bile uygun değil, ama üzerimizde bir tek kültür baskısı var. Bizler kitaplarda ölüm, engellilik, kendinden farklı olana saygı duyma, dinsel ve mezhepsel farklılıkları göremiyoruz. Çifte standartlar kalkmalı, olgular üzerinden hareket edilmeli. Herkesin varlığı ve biricikliği önemli. Farklı temalar ve farklı konular iyi metinlerle okura ulaşmalı” dedi. Bu cümlelerden de anlaşılacağı üzere kitap içerikleri elbette ki çok çok önemli. Örneğin bugün cinsiyetçilikten dem vuruyoruz. Acaba kitaplarda kaç tane cinsiyetçi söylem var ve bu söylemler hangi çocuklar tarafından okunarak içselleştiriliyor? Bir kitapta cinsiyetçi bir söylemi olağan gören bir çocuk acaba sosyal hayatında da bunun normal olduğunu düşünüyor mu?

Çocuk edebiyatının önemli isimlerinden Behiç Ak ise “Çocuk kitabı, yan etkiler yaratabilir. Hatta bazı hikâyeler öylesine etkiler yaratır ki, çocukları kışkırtır ve çocuk, sonucunu hızla ve kendi düşleriyle tamamlamak ister. Çocuk kitapları aynı zamanda büyükler için de yazılır. Kitaplar ‘çocukça’ değil de ‘çocuklar için’ yazılmalıdır. Özellikle okul öncesi çocuklar için yazılan öykülerin çocuğun değiştirebileceği öyküler olması önemlidir. Kitaplarda ‘resim okuma’ da çok önemlidir. Resmin, kavramlardan önce gelen bir okuma biçimi olduğunu söylemek lazım” diyerek resimle kitabın bir bütün olduğunu ifade etti.

Psikolog Özlem Mumcuoğlu da ‘iyileştiren edebiyat’ kavramından söz etti ve “Kitapların iyileştirici gücü vardır. Kitap okuyan çocuklarda dil gelişimi çok hızlı olur. Kardeş kıskançlığı, sünnet, mülteciler, savaşlar, özel bölgelerle ilgili kitaplar artmalı. Oyun özgürleştirir, kitaplar iyileştirir” dedi. Bu sözler de çocuklar için olan kitaplara, edebiyata nasıl bakmamız gerektiğini ve kitabın gücünü ortaya koyan önemli sözlerdi.

KİTAP OKUMAK BİR İHTİYACA DÖNÜŞMELİ

Yazar Şafak Tavkul “Çocukların çoklu medya okuryazarı olması gerekir” görüşünü savunarak önemli bir konuyu gündeme getirdi: “Klasikler yaşa göre okutulmalı. Çocuk, kitaptan yoksun büyüyorsa ve bu onun için bir ihtiyaca dönüşmüyorsa, çocuk gelecekte de zaman kitap okumayan biri haline geliyor. Evrensel olmak adına kitaplardaki karakterleri herkesin anlayacağı sıradan karakterler üzerine kurguluyoruz. Oysaki insanları yerelleştiren özellikleri vardır. Olayın sırrı, insan hikâyelerindedir. Çocuk kitaplarında yerel motifler kullanılmalı. Evrensele ancak böyle ulaşabiliriz. Ayrıca çocukların çoklu medya okuryazarı olması gerekir. Okur, maruz kalan mıdır yoksa seçen midir? Her gülünç olay mizah mıdır? Ve çocuklar kitap okuma eylemini zorunluluktan yapıyorsa bu büyük bir sorun demektir.”

Prof. Dr. Müdriye Yıldız Bıçakçı ise “Çocuk kitabı, çocuğu tanımak için bir yoldur. Dil gelişimi sorunu olan çocukların aileleri mutlaka çocukla kitap okumayı denemeli. Bebek kütüphaneleri çok önemli” diyerek kitapların çocuklar üzerindeki etkilerini bir kez daha gündeme taşıdı. Bu cümleler aslında edebiyatçılarla çocuk gelişimcilerin, psikologların vb. bir uzlaşıya varması açısından da önemli. Hiçbir edebiyatçı psikolojik altyapıdan korkmamalı. Bu edebiyatı kısıtlamaz, zenginleştirir.

EĞİTİMCİLER EĞİTİLMELİ

Yazar Mine Soysal öğretmenlerin ve anne babaların yeteri kadar okumadıklarından dem vurarak okurların sorunlarına değinirken “Liseden okur olarak mezun olanların sayısı çok az. Eğitici kitapla, edebiyat kitapları ayrıştırmalı. Çocuklara anadil zevki kazandırma becerisi düşük. Bu çerçevede eğitimcilerin eğitilmesi çok önemli. Medyanın gücünü edebiyata odaklamak zorundayız. Çocuk kitaplarıyla çocuk edebiyatını ayırmamız gerekiyor” dedi. Burada iki önemli nokta var: Biri çocuklara anadil zevki kazandırmak vurgusu diğeri ise eğitici kitaplarla edebiyat kitaplarının ayrışması gerektiği.

Prof. Dr. Selçuk Şirin son yıllardaki ‘etkileşimli okumak’ sözcüğünü eleştirerek bu sözcüğün toplumda bir karşılığı olmadığından söz etti ve “Özellikle okul öncesi dönemde çocukla konuşarak, sohbet ederek okumak çok önemli. Kitap okumayı yeniden kavramsallaştırmak gerekir” diyerek ‘konuşarak okumak’ kavramının ‘etkileşimli okumak’ kavramı yerine kullanılması gerektiğini ifade etti.

Tüm bu görüşler elbette ki çocuk ve gençlik edebiyatına katkıdır, okumaya katkıdır. Günümüzde iyi kitapla kötü kitabın birbirine karıştığı, çocukların sanki bir skor tamamlama yarışına sokularak “En çok kitap okuyan çocuk” övgülerine boğulduğu bir ortamda “Bizim çocuk rekor kırdı, bu ay 40 kitap okudu” gibi cümleler çocuğu okuryazar yapar mı? Kitabın niteliğine değil de sayısına odaklanıldığı bir ortamda çocukların kitap okumayı kendileri için değil, öğretmenin veya velinin gözüne girmek için, övgü almak için yaptığı bir eyleme dönüşmesi, çocuğu edebi zevke yönlendirebilir mi? Hem edebiyatçılar hem yayınevleri hem psikologlar hem de aileler ve öğretmenler kitap okuma konusunda üstüne düşenleri yapmalı, iyi edebiyat için birbirine tepki duymadan daha çok kafa yormalı.

Yazarın Tüm Yazıları