Gardırobun içinde günde 9 saat flüt çalıştım

“Tuhaf Geliyor” adlı şarkısı ile ses getiren İrfan Özata, tüm bestelerde kendi imzası olan “Yazı Tura” adlı albümünü çıkardı. Özata, şarkı söylemenin yanında üflemeli çalgılarda tam bir virtüöz. Her gün 10 saatini işine ayıran ünlü müzisyenin elini enstrüman olarak kullanıp çaldığı melodiler Sezen Aksu’nun albümünde de kullanıldı.

Haberin Devamı

Gardırobun içinde günde 9 saat flüt çalıştım

*Çok küçük yaşlarda müzikle tanışmışsın. Biraz o hikayeyi dinleyelim senden. Ve sanırım diyar diyar gezmişsin...
- Küçük yaşlarda müziğe şarkı söyleyerek başladım. Ordu, Antakya, 6 yıl Hakkari, Manisa Demirci, Balıkesir Bigadiç, Bursa ve İstanbul’u gezdim. Müzisyenliğim nedeniyle de Türkiye ve üstüne bir sürü ülke gezdim. Kendimi de bu yüzden “gezgin” diye adlandırıyorum.
*Çocukken bu kadar farklı okullarda okumak uyum problemi yapıyor ve müzisyenliğe yansıyor mu?
- Evet, yansıyor. Daha uyumlu oluyorsun. O kadar çok insan tanıdım ki... Tam “sen benim kankamsın” derken, yolcu ettiler beni. Sürekli giden oldum.
*Müziğe ilk başlayışını hatırlıyor musun?
- Aslında ilk klavyeyle başladım. Sonra babam org ve ardından darbuka aldı. Darbukadan sonra da bağlama çalmayı öğrendim. Evde misafirlere sürekli şarkı söylüyordum. Babam, “İrfan music box gibidir, parayı atın şarkı söyler” derdi.
*Bursa’ya gittiğinde müzik okumaya karar vermiş miydin?
- Ben hep şarkı söyledim, küçük küçük her şeyi çaldım ama güzel sanatlar lisesine gitmeden önce aşırı bir futbol merakım vardı. Bütün günüm kulağımda müzik çalar ve top oynayarak geçerken bir seçim yapmam gerekiyordu ve ben müziği seçtim.


FETTAH CAN
SAYESİNDE İNSAN TANIDIM

*Diğer derslerle pek aran yoktu sanırım?
- Babam bir gün gelip, “Sen bütün gün tıngır mıngır tepemizde bağırıp çağırıyorsun. Güzel sanatlara gitmek ister misin” dedi. Ben de hemen “Gideyim” dedim. Zaten diğer dersleri sevmiyordum. Sadece müzik dersinde parmak kaldırıyordum ve güzel sanatlara girdikten sonra hayatım tamamen değişti. Yan flüt çalmaya başladım. Önce istemesem de sonradan o kadar sevdim ki o enstrümanı, gardıroba girip, hurçları çıkarıp günde 9 saat çalıştım 2 yıl boyunca, hiç çıkmadım.
*Neden gardıroba giriyordun?
- Dışarıda çalınca çok ses çıkıyordu. Yukarıdaki insanlar çok rahatsız oluyordu. 4 sene boyunca klasik müzik konserleri verdim, senfoni orkestrasında çaldım.
*Sezen Aksu, Ziynet Sali, Yeni Türkü gibi isimlerle çalışmışsın. Onlarla yollarınız nasıl kesişti?
- Bursa’da her yerde çaldıktan sonra İstanbul’a geldim. Taksim’de birkaç barda çalmaya başladım derken ismim duyuldu ve herkes “Bana da çalar mısın” demeye başladı. Yan flüt ve saksafon çalıyordum. Bir gün yolda giderken Fettah Can gördü beni ve seslendi. “Arnavutköy’de bir mekanda çalıyorum, gel oraya, hem sana bir şarkı söyleteyim hem de enstrüman çal” dedi. Onun sayesinde çok insan tanıdım. Sonra beni Kutsi aradı ve Kutsi’ye çaldım, ardından Ziynet’le çalıştım. 9 yıl kadar da Yeni Türkü’ye çaldım. Jehan Barbur ile de bir caz projesi yaptık.

Gardırobun içinde günde 9 saat flüt çalıştım

SEZEN AKSU’NUN ALBÜMÜNDE ELİMLE ÇALDIM

*Sezen Aksu ile yolun nasıl kesişti?
- Aykut Gürel aradı, “Sezen’e çalar mısın” diye sordu. “Abi karıştırmış olmayasın” dedim. “Yok yok senin çalman çok hoşuma gidiyor” dedi. Hemen yanına gittim. 15 gün boyunca provaları yaptık, sonra da Harbiye konserlerinde bir yaz boyunca beraber sahneye çıktık.
*Sezen Aksu senin elini müzik aleti olarak kullanmana hayran kalmış. Nasıl buldun bu ilginç yöntemi?
- Aslında okuldayken flütün sapını çıkarıp, arkasından değişik bir flüt sesi çıkarıyordum, sonra başlığını ters çevirip klarnet yaptım. Bir gün öyle çalmaya başladım. Sonra derste çok sıkılıp kağıt çalmaya başladım. Bir defa da elimin açık ve perdeli olduğunu görüp, üfleyerek çalmaya başladım. Sezen Aksu’nun albümüne de böyle çaldım.
*O günü biraz anlatsana...
- Bir aranjör arkadaşım aradı, “Sezen Hanım çağırıyor, onun albümünde bir şarkı var. Küçük bir şey çalar mısın” dedi. Ben de flüt ya da saksafon sanıyorum, “Çalarım tabii” dedim. “İyi o zaman enstrümanını almadan gel” dedi, “Ben ne çalacağım” diye sorunca elimle çalacağımı söyledi.

 

Haberin Devamı

HELYUM, BEYAZ’DAN ÖNCE BENDE VARDI

Haberin Devamı

*Instagram ve Vine videolarından bahsedelim biraz...
- Vine’a Türkiye’de ilk başlayanlardanım.
*Helyum uygulaması Beyaz’dan önce sende mi vardı?
- Evet. Türkiye’de ilk çıkaran benim. Bir sabah kahvaltıda indirdiğim uygulamalara bakıyordum. Şahin Irmak ve Gökhan Şahin ile oturuyorduk. Uygulamada surat değişiyordu falan, yaptım hoşuma gitti, Instagram’a koydum. Sonra onu skeç haline getirdik.

 

OYUNCULUK YAPABİLİRİM

*Oyunculuk yapmayı düşünüyor musun?
- Yaparım. Birçok yer gördüm, birçok insan tanıdım. Hepsinden bir şeyler aldım. 8,5 sene oyuncu bir kız arkadaşım vardı. Ondan çok şey öğrendim. Biraz da içimde var herhalde, taklit yapıyorum sürekli.
*Teklif gelirse hayır demezsin yani?
- Demem, yalan söylemeyeyim.

 

Haberin Devamı

BİRİ BENİ KEŞFEDECEK DİYE BEKLEDİM


*“Yazı Tura”ya gelelim. Albüm nasıl oldu?
- Yıllardır birçok sanatçıya çalıyorum. Hepsi sahnelerinde ara verip bana üç beş şarkı söyletmişlerdir. Her bir sanatçıya çalarken birileri çıktı ve “Sen çok güzel şarkı söylüyorsun, niçin albümün yok” dediler. Yıllarca böyle konuşuldu bu. Ben de biri beni keşfedecek, bulacak diye bekledim.
*Uzun süre piyasada olmana ve bestelerin olmasına rağmen ilk albümün bile çok geç oldu. Neden bu kadar bekledin?
- Çalıştığım sanatçılardan birçok insan, “Bekle ben sana albüm yapacağım” dedi. Altı sene bekledim, kimse yapmadı. Bekletmelerinin sebebini de şöyle düşünüyorum; kalifiye bir eleman var arkalarında, sesinize bakıyor, kulağınıza bakıyor, geldiğiniz zaman hiçbir şeye bakmanıza gerek yok. Vokal yapıyor, dört tane saz çalıyor. Sanırım gitmemi istemediler. O yüzden kimse yanaşmadı.
*Sonra nasıl gelişti olaylar?
- Sonra ben delirdim. “Madem söylüyorsunuz yapın, yapmayacaksınız da söz vermeyin” dedim. Hepsiyle çalışmayı bıraktım. Ve kendime albümüm için çalışabilecek 11 kişi seçtim. Bir toplantı düzenledim. “Arkadaşlar ben bir albüm yapmak istiyorum. Ama bunu bir şirketle yapmak istemiyorum. Çünkü çok sanatçıya çaldım ve bütün şirketlerden korkuyorum, kime güveneceğimi bilmiyorum, sadece size güveniyorum” dedim. Herkes “Biz bu işin arkasındayız” dedi. Üç buçuk sene uğraştım ilk albümüm için. İnce eleyip sık dokudum. İsmail Tunçbilek’e, Volkan Öktem’e çaldırmak hayalimdi. Dedeler diyoruz ya, bir şarkıda mesela sırf dedelere çaldırdım.

 

Haberin Devamı

ALBÜM PARAMI TIRNAKLARIMLA KAZIYARAK KAZANDIM

◊Albüm parasını nereden buldun?
- Her türlü yere gittim, her yerde çaldım. Hiç ayırt etmedim. Yeri geldi düğünlerde sahneye çıktım, yeri geldi caz çaldım.
◊Yeni çıkan maxi single’dan biraz bahsedelim...
- Beş şarkıdan oluşuyor. Bütün besteler bana ait. Beş şarkımız var. İkisi slow, üçü hızlı.
◊Çıkış şarkısı hangisi?
- “Örf”. Sözlerini Yazgın Kaçak yazdı. Bestesini ben yaptım.
◊Klip nasıl oldu?
- Sedat Doğan çekti. Belinda diye Meksikalı bir kız arkadaşımız oynadı. Bir ayrılıktan bahsediyor.

 

HER GÜN 10 SAATİM MÜZİKLE GEÇİYOR

*Sosyal hayatın nasıl bu arada?
- Çok sosyal bir adam değilim, kapanıp çalışıyorum. Evin üst katına bir stüdyo yaptım, uyanınca oraya çıkıyorum.
*Kaç saatin müzikle geçiyor?
- 10 saat diyebilirim. Eskileri dinliyor, sürekli repertuvar yapıyorum.
*Bu durum özel hayatını nasıl etkiliyor?
- Olumsuz etkiliyor tabii.
*Sevgilin var mı?
- Şu an yok.
*Ne kadar sürdü peki en uzun ilişkin?
- 8,5 sene sürdü.

 

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları