‘Yaramaz’ olan çocuk mu?

“DÜZ duvara tırmanır, düzeni bozar, ses çıkarır, duvarları çizer, üstünü kirletir, arkadaşlarıyla kavga eder.”

Haberin Devamı

Bütün bunları yapan çocuklara komşusu, ailesi, öğretmeni hep birlikte ‘yaramazlık’ damgasını vurur. Yaklaşık 50 yıldır çocuklarla çalışan, oyun terapisinin dünyadaki en önemli isimlerinden biri olan Prof. Dr. Byron Norton’a göre, her davranışın arkasında bir ihtiyaç; gelişim psikoloğu Dr. Aletha Solter’e göre de ihtiyaçların bir sinyali var.

‘Yaramaz’ olan çocuk mu

ÇOCUKLARLA İLİŞKİ KURMALI

Uzun yıllar çocuklarla çalışan bu iki uzman, yaramazlığın aslında anne-baba ve öğretmenlerin etiketlemesi sonucunda ortaya çıktığı düşüncesinde. Uzmanlara göre, anne-babalar ya da öğretmenler çocukların ihtiyaçlarını anlamayıp iletişim kurmadığında onlar da ya donarak ya da agresif hareketlerle kendini gösterebiliyor.

Haberin Devamı

Byron Norton, çocuklarla ilgili davranış sorunlarının en önemli anahtarını “onlarla ilişki kurmak” olarak nitelendirip, şu ipuçlarını veriyor:

“Onlara iyi bakın. Bu sadece ihtiyaçlarını gidermek için değil, şefkat için de şart. Aileyle beraber olmaya çocukların çok ihtiyacı var. Ona güven verin. ‘Yanımda güvendesin, sakinim, sen de sakinsin’ mesajını iletin. Göz kontağı kurun, dokunun. Öğretmenler de çocuğun hayatında çok önemli. Öğretmenin çocukla ilgilenmesi, ona sevdiğini göstermesi, zaman zaman ‘Sen benim için değerlisin’ demesi gerek. Onu zorlamamalı, eleştirmemeli, cesaretlendirmeli. En iyi öğrenme stilini bulması için ona yardım etmeli”.

İHTİYAÇLARI KARŞILANMALI

“Yaramaz çocuk yoktur, istenmeyen davranış vardır” diyen Dr. Aletha Solter de çocukların davranışlarının arkasında mutlaka geçerli bir neden olduğu ve sevgiyle bu sorunların üstesinden gelineceği düşüncesinde:

“Çocuklar dikkat çekmek istediğinde ilk olarak ihtiyacı karşılanmayan ne var, ona bakmalı. Aç mı, ilgi mi istiyor, ilişki kurmaya mı çabalıyor, bunu araştırmalı. Çocuklar ihtiyaçlarını erteleyemez. Zamanla anne-babalarından sınırlamaları öğrenirler. Bu yüzden onlarla iletişim halinde olmalı. Böylelikle çocukların inatlaşmaları, direnmeleri ve sorunları da engellenir”.

Haberin Devamı

‘Yaramaz’ olan çocuk mu

OKULLAR ÖĞRETMENE YATIRIM YAPMALI

Her iki uzmanla yakından çalışan psikolog Nilüfer Devecigil’in ailelere önerisi ise şöyle:

“Duvara resim yaptığı, çamurlu ayakkabılarıyla girdiği için tepki gösterildiğinde çocuğun o kuralı anlaması için yaşı küçük olabilir. Bazı çocuklar donarak, hiç hareket etmeyerek, bazıları da kendini yerden yere atarak tepki gösterebilir. Biz uzmanlar buna ‘özregülasyon becerisi’ deriz, yani sakinleşme becerisini kazanamamıştır. Küçükken ilkel ve duygusal beynimizi, yetişkinken de beynin daha farklı bölgelerini kullanırız. Çocukların sakinleşme becerisi yoktur, bunu ebeveynlerinden öğrenirler. Bazı yetişkinler onlara ‘şımarma’ diyor. Çocuklar duygularıyla baş etme becerisi olmadığı, yani özregülasyon becerisini kazanmadığı için yaramaz diye damgalanıyor. Bazı okullarda da benzer sistem görülebiliyor. Öğretmenin bedeni çocukları etkileyebiliyor. Depresif ve sert ise kelimelere dökmese de çocukta özregülasyon sorunu varsa, sıkıntı yaşanıyor. Çocuk ya adeta donuyor, tepki vermiyor ya da agresif oluyor. Agresif çocuğa yaramaz, diğerine de tembel damgası vuruluyor. Oysa ikisi de bir travmanın tetiklenmesi sonucu yaşanıyor. Sorun çocukta değil, öğretmende de olabilir. Öğretmenin kendi travmasıyla baş etmesi gerekiyor ki çocuklara bunu yansıtmasın. Okulların öğretmene yatırım yapması şart”.

Haberin Devamı

ÇOCUKLARA SAĞLIKLI SINIR KOYMALI

“ÇOCUKLARA daha küçük yaştan itibaren sağlıklı sınır koymalı. Örneğin yemekten sonra ders çalışma zamanı olduğunu bilmeli. Onlara sınır koyduktan sonra küçük olduğu, sistemi kendine regüle edemediği için zorlanabilir, agresifleşip, donabilir. Bağırıp çağırarak çocuğa esas beceri verilmez. Bazen çocuk agresif davranış sergilediğinde sanılıyor ki yetişkinleri kızdırmak ya da sözlerini dinlememek için bunu yapıyor. Oysa sakinleşme becerisini çocuğun kazanması zaman alır. Ebeveynlerin sakinliğiyle bu becerileri öğrenir. Çocuklar okullara birçok geçmişten geliyor, anne-baba sürekli çocuğa bağırırsa özregülasyonu gelişmeden büyür, sınıf içinde nasıl duracağını bilmez ve hep öyle kalır.

Yazarın Tüm Yazıları