Türkiye'nin en önemli problemi öğretmen eğitimi

BU yıl ilk kez düzenlenen “Türkiye’nin 500 büyük hizmet ihracatçısı” araştırması kapsamında eğitim dalında şampiyon olan Bahçeşehir Üniversitesi’nin (BAU) ödülünü geçtiğimiz günlerde alan Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Enver Yücel, eğitim sektörünün en önemli isimlerinden biri.

Haberin Devamı

Girişimcilik denince ilk akla gelen, yurtiçi ve dışında yaptığı eğitim yatırımlarıyla farklı bir çizgi izleyen Yücel ile sektörü konuştuk: Türkiye’nin eğitimdeki en önemli problemi öğretmen yetiştirilmesi ve eğitimi. Müfredat, sınav sistemi, çok şey değişiyor. Ama bunların değişimiyle eğitim iyi olacak diye bir şey yok. Müfredat iyi değil ancak öğretmeniniz çok iyiyse hiç sorun değil. Müfredatınız iyi, öğretmeniniz iyi değilse çok zor. Demek ki eğitimde birinci konu, öğretmen. Biz iyi öğretmenler yetiştirmeliyiz. Var olan öğretmenleri iyi eğitmeliyiz. Müfredat değişimi olsa da, eğer öğretmenler bu müfredatla eğitilemezse, yetiştirilemezse işimiz çok zor. Anlayışımızın değişmesi şart, ona göre öğretmen yetiştirmeliyiz.

EĞİTİMDE İLK ÖDÜL BİZE VERİLDİ

Haberin Devamı

TİM ihracat yapanları ödüllendirdi. Bugüne kadar giyim, kuşam, tekstil, sanayi, endüstri alanlarında ödüller verildi, sıralamalar yapıldı. Bu yıl ilk kez eğitim alanında bir ödül verildi bize. Bu şu demek: Üniversiteler yurtdışından buraya yabancı öğrenci nasıl getirdi ve ülkeye ne kazandırdı? Dünyada öğrenci hareketliliği her geçen yıl artıyor. Eğitim bir sektör olduğuna göre ülkeler bu hareketlilikten döviz elde etmek, bu yolla para kazanmak istiyor. Bunu en iyi yapan ülkelerden biri, İngiltere. Milyarlarca dolarlık gelir elde ediliyor. Türkiye’de şu anda yüzbinlerce öğrenci yurtdışından geliyor. Bundan 20 sene önce bu binler civarıydı. Çünküo zamanlar vakıf üniversiteleri de bu kadar yoktu. Biz de 10-12 yıldır binlerce yabancı öğrenciyi ülkemize getiriyoruz. Şu anda Erasmus haricinde 104 ülkeden 3 bin yabancı öğrenci, üniversitemizde eğitim hizmeti alıyor. Ekonomistlere göre bir yabancı öğrencinin bir ülkeye bıraktığı döviz 35-40 bin dolar civarında. Yılda yüz binlerce ülkeye döviz kazandırıyoruz. Biz de bu ödülü bunun için aldık. Ayrıca bu yabancı öğrenciler sadece bize döviz kazandırmıyor, ülkenin kültürünü de tanıtmış, Türkçe’yi öğretmiş oluyoruz. Geçen yıl terör nedeniyle azalır diye korktuk, sorun yaşamadık. Ama artış da olmadı. Daha çok Ortadoğu, Balkanlar, Rusya, Ukrayna’dan öğrenci alıyoruz. Avrupa’dan da gelen var ama bunların sayısı az. Amerika’dan bizde çok öğrenci var. 60’a yakın öğrencimiz eğitim görüyor. Güney Afrika’dan 70’e yakın öğrenci var.

Haberin Devamı

İstanbul, Washington, Berlin, Gürcistan Batum’da üniversitemiz bulunuyor. Bu sene Kıbrıs’ta bir üniversite açıyoruz. Ayrıca merkezlerimiz de var. İtalya, Toronto, Hong-Kong’da eğitim kurumlarımız, ofislerimiz bulunuyor. Üniversiteyi global hale getirmek istiyoruz. Dünyadaki üniversiteleşmede bizim de var olduğumuzu, markamızın olduğunu anlatmak istiyoruz. Bugünkü üniversite anlayışı artık değişti, değişmesi de lazım. Amerika bunu 50 yıl önce görmüş. Öğrencilerini uluslararasılaştırmak, dünyayı tanımak, global dünyanın birer insanı yapmak hedefiyle üniversitelerini açmışlar. Artık bu çağda aynı kampusta kalmak çok doğru değil. Eğer öğrenci mimarlık eğitimi alacaksa, bir bölümünü gitsin Berlin’de okusun. Roma’da üç ayını geçirsin. Dünya vatandaşı, global olabilme ve kültürleri tanımak için, yol bu. Bunu da en iyi zaten Avrupa Birliği Erasmus’la yapmış, yapmaya çalışıyor. Biz de bu anlayışla çıktık. Ama bu merkezlerle yetinmedik. O ülke yasalarına göre birer üniversite kurduk. Amerika’daki üniversitemizde 37 ülkeden öğrencimiz var. Berlin’de daha yeniyiz. Amacımız global bir anlayış ve kültürle hareket eden bir yapı olmak.

Haberin Devamı

7 BİN ÇALIŞANIMIZ VAR

Kolejlerimiz dahil 7 bin çalışanımız var. Bahçeşehir Koleji’nin bu sene 81 noktada kampusu bulunacak. 49 yıllık Uğur’u okullaştırdık, 35 kampusumuz olacak. Uğur ile Bahçeşehir’in hepsinin anlayışı, kültürü farklı. Nasıl bugün diğer alanlarda da bir rekabet varsa, Bahçeşehir’le Uğur arasında da bir rekabet söz konusu. Bu rekabetin de zaten olmasını istiyorum. İkisinin ayrı anlayışı, yatırımı, ayrı bir müfredata bakış açısı var. 11 sene önce kurduğumuz bir fen ve teknoloji lisesinin sayısını da 6’ya çıkaracağız. Bunun anlayışı da, öğrencisi de, müfredatı da farklı.

EĞİTİMLE BÜYÜDÜM

Benim aşağı yukarı 40 yılım geçti bu sektörde. Çok çalışıyorum. Bugün iyi ki biz bu alanda bir iş başlatmışız, gelişiyoruz diyorum. Çünkü bugün dünyanın en önemli sektörü eğitim oldu. Dünya barışı için de, Türk ekonomisinin kalkınması için de öncelikli lokomotif sektör eğitim. Bir ülke, eğitimi eğer lokomotif sektör görmüyorsa onun gelişmesi mümkün değil. Türkiye bugün büyümek, zenginleşmek isteyen, gelişmekte olan bir ülke. Bunun tek yolu teknoloji üretmek, satmak. O zaman da eğitimsel içeriğine dönmeliyiz. Eğitim seferberliği işte buradan başlar. Eğitimi nasıl yapmalıyız ki; birlikte yaşam kültürüne sahip olsun ve zenginleşsin bu ülke. Başka türlü biz zenginleşemeyiz. Türkiye’nin tarımsal olarak sattığı ürünler ortada. İhracat ettiği ürünlerin durumu da görülüyor. Daha fazla üretmemiz lazım. Onun da yolu eğitim. Zorunlu eğitimi 12 değil 23 yıla da çıkarsanız, eğer içeriği doğru ve düzgün değilse çok fazla bir yararı yok, sadece para kaybıdır. Bizim içeriğine dönmemiz, bu yüzyıla hitap eden eğitim içerikleriyle yapmamız lazım. Bugünkü Milli Eğitim Bakanlığı’nın müfredat değişimindeki içerik bir noktada beni sevindirdi. Orada STEM anlayışı ve kültürü geliyor. Eğer biz çocuklarımıza bu söylenenleri yapabilirsek, ona göre tabi öğretmen ve araç-gereç yetiştirebilirsek, STEM kültürüyle bir öğrenciye eğitim-öğretim olanakları sunabilirsek. O zaman çıktılarımız da ona göre olacaktır.

Yazarın Tüm Yazıları