İhracatta tahsilat sorunu başladı

Önce, bir okuyucunun yorumunu paylaşarak başlayayım ki, son dönemin gündemdeki konusu olduğu için özellikle seçtim.

Haberin Devamı

Tekstil ihracatçısı olduğunu belirten okuyucum, özetle şunları yazıyor: “İhracat yaptığımız ülkelerde bir süredir tahsilatta gecikmeler yaşıyoruz. Vadeler uzadı, 150 günü bile geçti. Önümüzdeki dönemde sattığımız malın parasını alamamaktan endişe ediyoruz. İç piyasa zaten malum, ihracatı da durdurursak kapıya kilit vurmak zorunda kalacağız. Ne yapacağımızı bilemez hale geldik.”
Durum tespiti yapalım: Türkiye’nin, Avrupa Birliği ülkelerine ihracatı, toplam ihracatın yüzde 45’ine yakın. Bu ülkeler de son yıllarda küresel krizle boğuşuyor. Diğer taraftan Türkiye’nin ihracatı da düşüyor. Bu yılın 7 ayında, ihracat yüzde 8,8 gerileyerek, 85 milyar dolar olarak gerçekleşti. Aynı dönemde Avrupa Birliği ülkelerine olan ihracatımız da yüzde 13 geriledi, 35 milyar dolar oldu.
Hal böyle olunca, ihracatçıların hem satış hem de tahsilat sorunu yaşamaları doğal. Görünen o ki, bu ülkelerdeki kriz bir süre daha devam edecek ve ihracatçılarımız da bundan nasibini alacak. Buraya kadar garip bir durum yok.

Haberin Devamı


İHRACATÇI NE YAPMALI?


Açıkçası asıl garipsediğim, halen eski yöntemlerle ihracat yapılmaya çalışılması. Yani, bu ülkelerde kriz yokmuş gibi mal satılıp, karşılığında da tahsilat yapılacağının beklenmesi. Ne yapılması mı gerekiyor? Basit; böyle ortamlarda ihracatçının elini güçlendirecek birtakım enstrümanları kullanması gerekiyor. Bunlar ne mi? Faktoring ve alacak sigortası.
Şöyle anlatayım: İhracatçı şirket, yurtdışına yapacağı ihracattan doğan alacağı için faktoring şirketi ile çalışıyor. Böylece alacağını hem garanti ediyor hem de tahsilat gibi işlerle uğraşmıyor. İhracat yapılan ülkede kriz olması, alacağın ödenmemesi ya da vadenin uzaması gibi olası durumlarda faktoring şirketi, vade tarihinden 90 gün sonra ihracatçıya ödemeyi yapıyor. Yani sorumluluk şirketin ve yasal süreçler ihracatçıyı bağlamıyor.
Peki, perde arkasında iş nasıl yürüyor? Bu konu ihracatçıyı ilgilendirmese de anlatayım: Türkiye’deki faktoring şirketi de yurtdışındaki faktoring şirketleri ile çalışıp, alacağını garantiliyor. Yurtdışındaki faktoring şirketleri de alacaklarının ödenmeme riskine karşı alacak sigortası yaptırıyor. Sistem bu kadar basit. Öğrendiğime göre de, ihracat faktoringi sayesinde geçen yıl, 20 milyar liralık ihracata aracılık edilmiş ve ihracatçıların alacağına yüzde 100 garanti verilmiş.

Haberin Devamı


TAHSİLAT 150 GÜNÜ GEÇTİ


Bitmedi; son dönemde ihracatçılar, Türk Eximbank’ın Kısa Vadeli İhracat Kredi Sigortası hizmetinden faktoring sistemi aracılığıyla da faydalanabiliyor. Bu sayede Eximbank’ın sigorta poliçesi, ihracat alacaklarının teminatı olarak kabul ediliyor.
Açıkça söyleyeyim, bugün halen, faktoringin ne olduğunu bilmeyen, sistemin nasıl yürüdüğünden bihaber; ama ‘oraya mı mal satsak, bu ülkeye mi ihracat yapsak, paramızı alabilir miyiz?’ diye kara kara düşünen kesimler var. Eminim birileri, ‘faktoring, sigorta falan bunlar iyi de kardeşim, maliyeti artırıyor, zaten üç kuruş kazanıyoruz’ diyecektir. O zaman da Allah’a emanet malı göndereceksin; artık, 150 günde mi tahsilat yaparsın, hiç mi yapamazsın; diyecek bir şey yok. Zaten üç kuruş kazanıyorsun, onu da alamazsın olur biter.

Yazarın Tüm Yazıları