Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan GümüşYazarın Tüm Yazıları

S-400 baskısı nereye kadar

ABD’nin Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 füzeleriyle ilgili baskısının arttığı bir haftayı geride bırakıyoruz. Bir yanda Amerikalı yetkililer Amerikan yapımı Patriot füze sisteminin satılması için Ankara’da temaslarda bulunurken öte yandan Washington’dan ‘S-400 gelirse F-35’leri unutun’ ve ‘Yeni yaptırımlar gelebilir’ diye açıklamalar geliyor.

Haberin Devamı

Aslında bugünkü bunalımın tohumları yıllar önce atıldı ve yeşermeye başlayan güvensizlik ortamı bir zamanlar Sovyetlere karşı gelişen ABD-Türkiye ortaklığını da test ediyor.

Nedenine gelince... Türkiye, NATO müttefiki olmasına rağmen ABD’den silah ve askeri teçhizat alma konusunda sıkıntı yaşayan bir ülke. Ankara, daha Obama döneminden beri hava savunma sistemini güçlendirmek için ABD’den Patriot satılması ve teknik özelliklerinin de paylaşılmasına dair talepte bulundu. Ancak isteği karşılık bulmadı.

GEÇ GELEN TEKLİF

ÖTE yandan Suriye iç savaşıyla yaşanmaya başlayan gelişmeler de iki ülke ilişkilerini zorlu bir sınav maratonuna soktu. Washington, Suriye’de terör örgütü DEAŞ ile mücadelede Türkiye’yi değil, terör örgütü PKK’nın uzantısı olan YPG’nin ana unsur olduğu SDG’yi seçti.

Haberin Devamı

Türkiye’nin ulusal güvenlik tehdidi olarak algıladığı PKK/YPG neredeyse tam teçhizatlı bir kara ordusuna dönüşürken sonuçta tüm bunlar iki müttefikin birbirine daha kuşkuyla yaklaşmasına neden oldu. 15 Temmuz darbe girişimi ise Ankara cephesinde şüpheciliği arttıran bir diğer unsur oldu.

ABD-Türkiye ilişkileri gerilimli bir hal alırken Rusya ise bu dönemde Suriye’ye askeri müdahalede bulunarak dengelerin değişmesinin yolunu açtı. Bir diğer gelişme ise Türkiye ile Rusya arasında patlak veren uçak kriziydi. Kriz zamanla aşılırken Türkiye’nin Moskova’dan S-400 füze savunma sistemi alma konusunda pazarlığı da hızlandı.

Ve geçen yaz bu alımın yapıldığının teyit edilmesinden aylar sonra aralık ayında ABD Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’ye 3.5 milyar dolarlık Patriot satışı için onay verildiğini duyurdu.

İKİSİ BİRDEN OLMAZ MI

TRUMP’ın 2017’de göreve gelmesinden beri Türkiye ile ilişkilerde inişli-çıkışlı bir dönem yaşanıyor. İş adamı kökenli Trump, uluslararası ilişkilerde ticari faydaları gözeten bir başkan.

ABD yönetimi açısından Türkiye’ye Patriot satılmasının iki önemli unsuru var. Biri askeri ve siyasi boyutu.

Patriot alarak Türkiye, Batı sistemine askeri anlamda entegre olmaya devam edeceği gibi, Rusya’nın ekseninden de uzak tutulmuş olacak.

Haberin Devamı

Diğeri ise ticari boyutu. Ankara, gelecekte de ABD’ye bağımlı bir müşteri olmaya devam edeceği gibi, benzer alımlar yapmak isteyen diğer ülkelere de kötü emsal teşkil etmeyecek.

O halde şu soru akıllara gelebilir. “Türkiye, hem S-400, hem Patriot alamaz mı?” ABD, Türkiye’ye yerleştirilecek S-400’ler ile Rusya’nın ABD’nin son teknoloji ürünü F-35 uçakları ile ilgili casusluk yapabileceğini öne sürüyor. Açıklamalardan da Washington’ın S-400 alımına toptan karşı çıktığı anlaşılıyor.

YAPTIRIM TEHDİDİ

NİTEKİM ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Robert Palladino’nun “Türkiye’yi, Rusya’dan S-400 satın alması durumunda F-35 programına katılımının yeniden değerlendirilmesine neden olacağı ve gelecekteki diğer potansiyel silah transferini riske sokacağı konusunda açıkça uyardık. Ayrıca, Amerika Düşmanlarına Yaptırımlarla Mücadele Yasası (CAATSA) kapsamında S-400 alımına dahil olan devlet veya özel tüm kurum ve kişilerin potansiyel yaptırımlara maruz kalabileceğini de ifade ettik” sözleri buna işaret ediyor.

Haberin Devamı

Türkiye, ABD için kritik bir müttefik. İncirlik üssünün yanı sıra Malatya-Kürecik’e konuşlandırılmasına izin verdiği radarla ABD’nin uzun menzilli balistik füze kalkanına destek veriyor.

Ve şimdi Türkiye bir seçime zorlanıyor.

Bir yanda müttefiki ABD, öte yanda Astana süreciyle Suriye’de ortak olduğu Rusya, orta yerde de milli çıkarları.

Aslında şunu da sormak lazım. ABD, Türkiye’nin, hasım gördüğü Rusya eksenine çekilmesinden rahatsızlık duyarken S-400 konusunda yaptığı baskı ve tehditlerle Türkiye’yi giderek daha fazla Moskova’nın çekim alanına itmiş olmuyor mu? Sanırım bu durumda en iyisi uzlaşma formülü arayışlarına devam etmek.

Yazarın Tüm Yazıları