Üç yanlış bir doğruya götürür

Hata yapmaktan korkanların başına ne geldiğini hepimiz biliyoruz. Onları kısa çalıların Tanrısı Güdük yönetiyor.

Haberin Devamı

Bir şey yapamamaktan, elleri kolları dilleri bağlı insanların yere bakarak gezindiği bir ülkesi var.
Güya her şey huzurlu ve barış içinde orada.
Fakat gel gör ki, ne hızlı çarpan bir kalp ne de bir buluş.
Öyle gelmiş öyle gidiyorlar.
Hani yolda dümdüz yürüyüp, hiçbir yere uğramayan, sağa sola sapmayanlar vardır, öyle bir yolculuk bunlarınkisi.
Hata yaparım diye ödleri koptuğundan, hiç sınırlarına gitmemişler.
Merkezlerinde bir karargah kurmuş, oradan ‘aman ha’ sloganıyla yönetiliyorlar.
Halbuki hata yapılan, yapıldıkça insanı çoğaltan, zenginleştiren ve bambaşka ihtimallerle buluşturan bir şeydir.
Okulların ve eğitimin insana en zarar veren yanı bu bence.
Hata, yanlış, üç yanlışın götürdüğü bir doğru.
Hayatta üç yanlış bir doğruyu götürmez, üç yanlış bir doğruya götürür.
Kırmızıyla işaretlenen sınav kağıtları. Yapış yapış kelimeler diyarı.
Zayıf kelimesi, yetersiz kelimesi, tembel kelimesi.
Bir çocuğun ruhuna basılan damgalar, budamalar.
Aile de hataya yer vermek istemiyor.
İyi niyetle örülen bütün bu korumacı ağlar, insana en büyük hapishanesini hazırlıyor.
Eğer çocuksanız ve şu an bunu okuyorsanız hata yapmaktan korkmayın.
Eğer gençseniz ve bunu okuyorsanız hata yapmaktan korkmayın.
Eğer artık büyümüş kocaman olmuş ve etrafınızda oturmuş bir imajınız varsa, poponuzu kaldırıp hata yapmaktan korkmayın. Hatalar iyidir.
Ne zaman hata yapsam, bir karın ağrısıyla beraber kocaman bir nokta çıkageliyor.
Noktalıyorum bir şeyi. Ve büyük harfle yeni şeyler yazmaya başlıyorum.
O yazdığım şeyden daha güzel bir cümle oluyor yenisi. Daha cesur, daha bilge. Bir baykuş gibi geceliyorum o gece.
Bir dalda oturup, hatama bakıyorum 360 derece etrafında dönerek.
Bu onun etrafında son dönüşüm oluyor. Alacağımı alıyorum ve bir daha hiç görüşmüyoruz.
Görüşürsek de, tanımazlıktan gelmiyorum.
Gidip merhaba diyorum. Ne de olsa eski hukukumuz var. Hatalar bize sınırları gösterir. Aynaları kendimize, hayatımıza döndürür.
Düşündürüp, buldurur. Yenileniriz.
Kendimizle ve başkalarıyla tanışırız. Bir şey görürüz. Bir resim.
Oradaki fazlalığı ve eksiği buluruz. Hatalar bizi azaltır gibi gösterirken çoğaltır.
Bir sonraki sefer için işimizi kolaylaştırır. Bir sonraki sefer için üzerimize bir zırh atar.
Zımparalar bizi. İnsan kendini olmuş bitmiş, katılaşmış bir şey gibi gördüğünde, hatadan korkar.
Ödü kopar. Dağılacağını zanneder.
Hatanın onu yere düşen birer biblo gibi kıracağını öngörür. Halbuki biz hamurdanız.
Dünyanın en kolay şekil alabilen şeylerinden biriyiz.
Hata bizi kırmak bize yeni bir şekle girmek için fırsat sunar.
Başımızı eğse ve bulutlandırsa da bizi, hata yapmaktan korkmayalım.
Hataları duvar gibi görelim. Hımm demek o yöne gidemiyormuşum, gitmemeliymişim duvarları.
O olmazsa yolculuk olmaz. Hep düz gidilen bir yokuş gibi terletir hayat.
İnsan risk aldığında, cesareti ve cüreti olduğunda genişler, yol bir anda çatallanır. Bir sürü gideceğin yerin olur.
Güdük Tanrısı yönetmesin seni, güdük kalırsın valla.

Yazarın Tüm Yazıları