Kahramanım Sümeyye Balcı

Her akşam yatmadan kendime sorduğum bir soru var: Bugün ne karşılaşma yaşadın? Kim sana sanki uzaklardan haber getiren bir ulak gibiydi? Kim içinde uyuyan bir şeyi, hafifçe dürtüp uyandırdı?

Haberin Devamı


Her gün kolayca cevap veremiyorum. Bazı günlerse Sümeyye Balcı gibi müthiş biri çıkageliyor.
Sümeyye’nin doğuştan kolları yok ve hem engellilerde hem de normallerde dünya şampiyonu milli yüzücümüz.
Hemen insanın aklına ‘nasıl oluyor’ sorusu geliyor.
Açın dinleyin TED konuşmasında, anlatmış hikayesini.
Nasıl evde destek gördüğünü, okulda nasıl ayrık otu gibi dışlandığını.
Karanlıkta uyanıp, daha iyi yüzmek için, kendini attığı buz gibi havuz sularını...
İçi fıkır fıkır, resimler çizip sergiler bile açmış.
Bizim ellerimizle yaptığımız şeyleri ayaklarıyla yapıyor. Makyaj dahil, yemek dahil.
Kadınlar gününde, Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘Sınır Tanımayan Kadınlar’ sohbetinde Derya Matraş bizi bir araya getirdi.
Sümeyye’nin, TED konuşmasının adı ‘Kanatlarım var’dı.
Bunu duyduğumda gözlerim doldu hemen.
Bu ilham veren, güçlü kız, bu yüzünde gülümsemesiyle hayata her sabah çiçek gibi açılan ruh, şarkımın ismini koymuş konuşmasına.
Bundan daha güzel ne olabilir benim için bilmiyorum.
Kendime de sarıldım içimden. Sümeyye’yle sarılıp, beraber söyledik şarkıyı.
Sümeyye’nin, bebekliğinden beri ‘yapabilirsin’ diyen bir annesi var. Ellerinden öperim.
Kızı ona 3.5 yaşındayken ‘Anne benim kollarım ne zaman çıkacak’ diye sorduğunda, yüreğine taşı basıp ‘hiçbir zaman’ diyebilmiş ve onunla yüzme yarışlarında dünyayı gezmiş o müthiş kadın.
Bir anne, nasıl da karanlığı aydınlatıp, çocuğunun hayatına güneş olabiliyor bunu gördüm Sümeyye’yle annesinde.
Sümeyye’nin ‘Onunla konuşmayın çocuklar’ diyen bir öğretmeni olmuş.
Ne yazık ki, çocuklarımızın en başta ruhlarını, yüreklerini emanet ettiğimiz öğretmenler, bazen onlarda en büyük yaraları açabiliyor.
Yeri gelir, öğretmenler çocuklardan çok şey öğrenir.
Kucak açmak kollarınla değil, yüreğinle yaptığın bir şeydir.
Hepimiz ortalamada 20 sene okula gideriz.
Ne güzel oyun oynuyorken, sıralara oturur öğretmenin yazdığını kağıda geçiririz.
Bu koca yıllar içinde, bir ya da iki öğretmen dokunur bize ve o dokunuş sihirlidir.
Bizi okuma aşığı yapabilir, müzikten nefret ettirebilirler.
‘Sen, sen olarak tastamamsın ve çok da kıymetlisin’ diyen bir öğretmenden kutsal ne olabilir.
Keşke öğretmenlerimizi, çocuklara bunu söyleyebilen kalplere dönüştürebilsek.
Hepimiz en az bir kere rastlasak onlara.
İki kolu olmadan suya atlayan o küçük kızı düşündüm.
İçindeki gücü.
12 saatte öğrenmiş yüzmeyi.
O yüzme antrenörünün de ellerinden öpmeli.
Karada yapamadığını, belki de suda yapmış.
Sudaki hızını, gücünü, şampiyonluğunu keşfetmiş.
Keşke hepimiz, nerede parladığımızı, hangi nehirden akıp gidebildiğimizi bulsak Sümeyye gibi.
Gözlerinde merak, bana dönüp ‘Şarkılarım var ama bir tek size söylerim, sesim çok kötü’ dedi.
Senin şarkın her yerden duyuluyor demedim, tamam sadece bana söylesin onu.
Dünyaya diyeceğini demiş zaten.
Güzel Sümeyye, sen hepimize, bütün kadınlara ve çocuklara ilhamsın artık.
Yüreğinle kucaklayacağın nice zaferin olsun.
Seni çok seviyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları