Müstahak bile olsa, ayıptır !

Haberin Devamı

A Millî Futbol Takımımız,

“Avrupa Kupası Finallerine doğrudan katılıyor” diye,

üzülecek halimiz yok; hayırlı olsun !

Biz emeğe, tere, yorgunluğa, ay-yıldızlı formaya saygı duyarız.

“Keşke bir tek evladımız ölmeseydi de

biz de Avrupa Şampiyonası'na gitmeseydik” diyeni, zaten alnından öper bu millet.

Emeği geçen herkese teşekkür etmesini de biliriz.

Ama 78 milyonla alay edilmesine gönlümüz razı değil.

İddiaya göre, tarihin en astronomik ücretini alıyorsunuz.

Doğrudur, değildir;

Sözleşmenizde, “açıklanamaz…” notu olduğu konuşuluyor kulaktan kulağa.

Bu memleketin vergi mükellefleri kaç para aldığınızı bilmiyor.

Merak edip de soran gazeteciyi;

“sen muhasebeci misin ?” diye azarlıyorsunuz.

Top oynamadığınız maçta,

Haberin Devamı

bir penaltı yetişiyor imdadınıza, “Çek”leri yeniyorsunuz…

Son maçtan bir gece önce, Ukrayna – İspanya maçının skoru size çalışıyor;

“Ukrayna, İspanya karşısındaki 1-0'lık yenilgiyle,

en iyi 3'üncü sıralamasında 13 puanda kalıp, finallere doğrudan katılma şansını yitiriyor.

Ama, “finallere doğrudan katılmak için kendi göbeğinizi kesmeniz” bile yetmiyor;

hâlâ ihtimal hesaplarına ve 3 koşulun birden yerine gelmesine muhtaç haldesiniz.

Kısmete bak ki, futbol tarihinin en berbat Hollanda’sı evinde 3 yiyor,

Kazakistan 9 maçtan sonra ilk defa, hem de deplasmanda kazanıyor…

İki maç üst üste aynı takımı sürmüyorsunuz sahaya,

Ne bir oyun plânı, ne bir oyun düzeni hissediliyor,

Kader maçına forvetsiz çıkıyorsunuz…

Milli takım kampında,

takım arkadaşının ağzına silah sokan adamı parlatıyorsunuz ve

kurtarıcı diye oyuna aldığınız futbolcu,

göz göre göre adamın baldırına basıp kırmızı kart görüyor.

Nihayet, “prostat zoru”yla, 89. Dakikada 1-0’ı buluyorsunuz.

Sonra… Sanki biz uzayda yaşıyormuşuz gibi, meydanlarda bir poz bir poz !

“Biz bitti demeden bitmez…” diye çalım atmalar…

Haberin Devamı

Belki, “müstahaktır bu necip millete” diyorsunuz içinizden;

siyaset arenasının skorlarına bakıp.

“Balık hafızalıdır ve alışıktır önüne her konulanı yemeye…” diye

kırılıp dökülenleri önemsemiyor da olabilirsiniz.

Bu yüzden, basın toplantısındaki,

"Ben ve futbolcularımız hiç olmadığımız kadar mütevazı olacağız” söylemini

“bir lütûf mu, yoksa bir umut işareti olarak mı algılamalıyım ?”; açıkçası bilemedim…

Birbirimizi sevmek zorunda değiliz Sayın Terim.

Ama toplumsal ilişkilerde saygı, bir kırılma noktasıdır.

Biz “herşeye rağmen, saygı duymaya çalışıyoruz” Size;

Siz de biraz bize saygı duyun.

Salak yerine koymayın milleti…

Ayıptır !

Yazarın Tüm Yazıları