“Larry” ile aramız bozuk !

Sosyal medyanın ayrı bir dili olduğunu, yaşanan her gün ile birlikte, tekrar tekrar öğreniyoruz. Yıllar önce, sürekli büyük harf kullanmanın, “bağırmak” olduğu İlk hatırlatıldığında, “bu yaştan sonra, yeni bir alfabe ile tanışıyoruz, haydi hayırlısı…” diye iç geçirmiştim.

Haberin Devamı

“Slm nbr cnm” türünden kısaltmalara, “syg” şeklindeki imzalara, standart emojilere, sizi hiç tanımayan birinin; “…merhaba” diye lâfa girip, “sevgiler…” diye bitirdiği “resmî yazışmalar”a zaman içinde alıştık.

 

Geleceğin iletişim modeli, bundan da beter olacak sanırım. “Sözcük”ler önemini yitirdikçe, “hemhâl” olmanın lezzeti de kayboluyor. “Enter çocukları”, teknolojinin de şiddetli desteği ve hattâ imrendirmesiyle, sadece tuşların üzerinde geçirecekleri bir hayat hazırlıyorlar kendileri için; ya da “dokunma”nın, sadece, parmak ucuyla ekrana temas etmekten ibaret sanıldığı günlere demleniyorlar.

 

Bizim kuşağımız, bu “yeni normal”e ne kadar yaklaşabilirse, hayata da ancak o kadar tutunabilecek. Bir tek, “tercihlerin vazgeçişleri kovaladığı” kaçışlar, “eskilerin kendi sosyal getto”sunda nefes almasına imkân verecek gibi görünüyor. Yani “uzak durmaya çalıştıklarınız ve sakındıklarınız”, “küçük huzur bahçeleri”nde yaşamanıza ne kadar izin verirse o kadar.

 

Haberin Devamı

Bu “yeni düzen”e ayak uydurmak, bir dizi “yeni yetkinlik” sorunu mudur ? Bir bakıma “evet…” Yetkin olmaya hiç ihtiyaç duymadan, bu oyunu götürmek mümkün mü peki ? Ne yazık ki, bu sorunun yanıtı da, “evet !” “Vasat sıradanlığı” da sollayan ve yükselmeye devam eden “hoyrat sıradanlık”, “cilve yap” denilen devenin, “30 dükkân yıkması”na benzer bir çalımla, devire devire, kendine her gün biraz daha yer açıyor.

 

İşte tam bu noktada, aslında “tek yönlü” iletişimin doruğunu parlatan “sosyal ve sanal medya”nın gizli kuralını ifşâ etmek gerekiyor: A, B ile monolog yapmaktadır; özgür, hoyrat, kuralsız, fütursuz… B de A ile monolog yapmaktadır; özgür, hoyrat, kuralsız, fütursuz… Üstelik, her ikisi de estetik kaygıdan uzak… Ama vahim olan, “2 ‘monolog’tan 1 ‘diyalog’ çıkmaz” çaresizliğinin, kimsenin umurunda bile olmamasıdır.

 

Haberin Devamı

70’li yıllarda, “Monopoly”nin kapağında, “Aile Zekâ Oyunu” yazardı da, aklımızca hafife alır ve gülerdik. O yıllar, bizim zekâmızı “satranç” ile parlattığımızı sandığımız yıllardı. Bugün baktım; bu yazıyı değiştirmişler; artık “Emlâk Ticareti Oyunu” yazıyor. Bu değişiklik, “emlâk ticareti”nin kazanımları,  “zekâya yatırım yapmanın kazanımları”ndan fazla olduğu için mi gerçekleşti, yoksa, oyunun zaten ‘zar öncelikli bir şans bulmacası’ olduğu mu anlaşıldı, onu bilemiyorum ama, “o tanıtım cümlesinin ‘ilk Türkçe versiyonuyla tanışmış benim kuşağım”, İşimizin epeyce zorlaştığını anlamak zorunda.

 

Bakın, bu gerçek bana,  pazartesi yazımı, twitter’de takipçilerimle paylaşmaya kalktığımda, bir daha hatırlatıldı. 140 karakter sınırını aştığımı fark etmeden “Tweetle” butonunu tıklayınca, uyarıldım çünkü…  Bilgisayar ekranında beliren ve kırmızı bantla çivilenen cümle aynen şöyleydi: “Tweetin 140 karakteri aştı. Daha zeki olman gerekiyor…” Nasıl mahcup oldum bilemezsiniz ?  Mart 2016 itibariyle, 310 milyon aktif kullanıcısı olan bir platformun orta yerinde, “Larry”den kim “lâf işitmek” ister ?

 

Haberin Devamı

Ama kabahatin hepsi de bende değildi canım ! “Eyyyy twitter…” demek geldi içimden; “Sen benim zekâmla uğraşacağına, biraz Türkçe öğrenmeyi denesen, nasıl olur ?”

Yazarın Tüm Yazıları