“Lâfın düzünden anlamayanlar için…”

Hiç hayret etmedim ! Açıkcası, “ben, bu hakikati neden daha önce fark etmedim” diye hayıflandım. Medyanın herşeyi bu kadar “ters-yüz “ ettiği bir ülkede, haftada 2 gün, okunsun diye, saf saf “düz-yazı”lar yazıyorum. Bugün, son yazımı, kelimesine dokunmadan, “lâfın düzünden anlamayanlar için…” (sondan başa doğru okunacak şekilde) “ters”inden yazmak geldi aklıma. Fotoğrafları da baş aşağı basmalarını rica ettim ama bilmiyorum; yaparlar mı ? Ben de basılınca-basılırsa göreceğim. Gelmesi gereken açıklama gelmezse, bir sonraki yazıda, “iki ters bir yüz…” deneyeceğim.

“Tantalos’un Tartaros’una düşesiceler…”

Bütün zamanların en büyük “Antik Ege” bedduasını hatırlıyorum :

Çetin Altan Usta’dan öğrendiğim, böyle durumlarda, sebep olanlar için,

“Thales’in Miletos’u”nda vaziyet böyle Efendim…

Yüzümde muzır bir tebessüm, son paragrafa geçiyorum.

“üstünde biraz düşünülse, dibiyle, koçanıyla neler neler yapılır kim bilir ?”

“bir biletle bunlar yapılabildiğine göre” diyorum,

Elimde, “Dip Koçanlı Giriş Bileti”nin “bilet tarafı”; Hayalhânem,  beni biraz daha zorluyor !

Orkestrası ve Fazıl Say’ ile buluşturuyorum, vs. vs. vs…”

giydiriyorum. Kâhinlerle tanıştırıyorum. Gece, misafirleri anfi tiyatro’da ‘Viyana Oda

Apollon Tapınağı’nı da kapsayan bir tur düzenliyorum. İsteyenlere, dönem kostümleri

ediyorum. Yatırıyorum, ‘antik dönem yemekleri’yle doyuruyorum. Miletos’u, Didyma’yı,

Efes Havalimanına ve Kuşadası Marina’ya getirilen dünyanın zenginlerini buraya transfer

Bu karelere bakarken, “hayalbâz” tarafım, “…hemen Kervansaray’ı butik bir otele çeviriyor.

Yazımın ekindeki fotoğrafları, 600 yıllık bu “Kervansaray”da çekiyorum...

dönüştürülmüş; WC tabelası da aynı yerde…

Kervansarayın girişi, çay – kahve içilebilecek ve sözde alışveriş yapılabilecek bir mahalle

15. yüzyıldır…” diye tariflenen “Kervansaray”, giriş kapısının hemen solunda yer alıyor.

tiyatronun hemen önündedir. Menteşe Beyi İlyas Bey tarafından yaptırılmıştır. Yapım dönemi

alarak giriyorsunuz. Resmî web sitesinde, “…Miletos Antik Kent kalıntılarının içinde antik

Bakanlığın “Filozofların Şehri Milet” dediği “Örenyeri”ne, 10 TL verip, “Dip Koçanlı Giriş Bileti”

yorumladığı, (bir köşe yazısına sığamayacak kadar derin)  Thales…

olanların, aynı öyküyü, onun sırtından, “opsiyon piyasasının da kurucusu…” şeklinde

için bu işe giriştim’ diyerek, kazandığı serveti fakir-fukaraya dağıtan kişi… Biraz fesat

geometri ile uğraşıp, felsefe ile ilgilenip, istesem de para kazanamayacağımı söylediğiniz

yağhane varsa hepsini kiralayan ve hemşehrilerine, ‘bir işe yaramayan matematik ve

Aristoteles’e göre, “zeytinin bol olacağı seneyi önceden tahmin ederek, civarda ne kadar

“gündemde ve güncel” de üstelik…

ülkenin türkülerini yapanlar kanunlarını yapanlardan daha değerlidir” söylemiyle,

Thales, “Felsefeci, Bilge, Matematikçi, Geometrici, hattâ Astronom...” Ama en önemlisi, "bir

Şadan Gökovalı Hoca’nın 1968 tarihli çalışması hâlâ, en doyurucu el kitabıdır.

Thales” ile, “hemşehrimiz” diye, gevrek gevrek övünürüz. Meraklısı için ekleyelim; bu konuda

Batı Felsefesi’nin  ilk filozofu kabul edilen, “Miletos Okulu”nun ilk temsilcisi olan “Milet’li

(kanımca Thales ilk filozoftu) diye yanıtlar. Bizler de, bu bilgiye dayanarak, 7 Bilgeler’in ve

zaman ortaya çıkmaya başladı filozoflar?) diye sorar ve “Thales, ut opinor, primus…”

Çicero, Hortensius adlı eserinde (fragman 52'de) “Quando philosophi esse coeperunt ?” (ne

sayılan bu dönemde yaşayan “Yedi Bilge”, “İlk Öğütçüler” olmak sıfatıyla çıkar karşımıza…

M.Ö. 600-500’lerde, yani bilimin, gerçek anlamda doğuşunu müjdeleyen ve “Altın Çağ”