Kaç paralık yazı?

EFENDİM, “köşe yazıları, geri bildirimler ile yaşar...” Bütün katkılar, başımızın üstündedir. Bu ayrıntı, pazartesi günkü yazım için de geçerli!

Haberin Devamı

Tabii artık, “sosyal medya” da bu resmin içinde. Haliyle, daha “hızlı ve etkili dönüşler” alınabiliyor. Yazdıklarıma, facebook’ta, benim sayfamda ve özellikle “Kültürparkadokunma” grubunda (kendi içinde tutarlı ve açıklanabilir ama...) dozu hayli yüksek yüklenmeler var; görenler olmuştur. İçlerinde, “fazla kaale almayınız, neticede Nihat Demirkol...” derken, sözcüğü yanlış yazanlar da mevcut. (“kale almak”, 2 “a” ile yazılmaz malûmunuz). Yaşar Aksoy Ustamız gibi, GÖZLEM’e bir kahve içmeye davet etmek yerine, (bir ömür ve hâlâ her hafta sonu uyku tulumunda uyuyan benim gibi bir kampçı için...) “Nihat Beyefendi, kentin bir köşesinde azıcık yeşil kalmasını isteyen, hümanist, gönüllü isimsiz hemşehrileri değil, kendisinin de içinde bulunduğu egemen kent oligarşisini tarif etmiş. Bayıldım doğrusu...” diyecek kadar açık sözlüler de... Bazıları için ise, “nezaketlerini çok çabuk kaybediyorlar da cesaretlerini de bu kadar çabuk kaybetmeleri hazin!” diyebiliyorum sadece... “Bu yazıyı yazmak için kaç para aldın?” diye soracağına, “acaba bu yazı kaç para eder?” cümlesinin arkasına saklanmışlar çünkü...

Haberin Devamı

Bu yakışıksız iddianın aksine, “yazının 5 para etmez olduğu”nu düşünenlerden, hatırı sayılır bir eleştiri aldı görüşlerim. Kuşkusuz, değerli okuyucu ile her konuda aynı düşünmek zorunda değiliz. Ama bu farklılığımızı, “her koşulda düzeyli bir alış-verişe dönüştürebileceğimize yönelik inancım, zedelenmese” iyiydi... Kendi adıma, “grup psikolojisi”nin, ne kadar hızla ve ne kadar yanlış noktalara savrulabileceğini (tekrar) görmek açısından önemli bir turnusol oldu.

Düşünün ki, “yakın dost, çok eskiden beri hukukumuz olan, sadık okuyucu, ciğerimi bilen...” kontenjanından olanlar bile, en iyi ihtimalle, “suskun” kaldılar. “Olumlu ya da olumsuz” hiçbir görüş bildirmediler; yorum yapmadılar... Herhalde, “kırmayalım, bir de biz sıkıştırmayalım” fikri ağır bastı. Özellikle birkaç kişiden, “-bir dakika arkadaşlar, bugüne kadar ki düşünceleri şunlardır... Yazıp-çizdikleri ortada... Bir fırsat versek de derdini anlatsa...- demelerini beklemedim” dersem; yalan olur... Sadece, yine birkaç kişinin, “-bunu size yakıştıramadım- lezzetindeki yadırgama, hayret ve sitem”lerinin, beni iyi tanımaktan ve bana duydukları güvenden kaynaklandığını hissettim ki, bu yaklaşıma şükran duymamak mümkün değil...

Haberin Devamı

Bendeniz, “okuyucunun da yazar kadar sorumluluğu olduğu”na inanırım. Ve bana göre, bu sorumluluğa, “söylenmeden önce, okumak, anlamak, araştırmak, bir mazi, çizgi ve duruş tahlili yapmak” dahil olmalıdır. Tuhaflığa bakınız ki, yazımın içerdiği mesajları, “her zaman olduğu gibi, gerçek muhatapları ve üstüne alınması gerekenler” almadı da görüşlerim, “algıda seçici, aceleci, samimi ve telâşlı bir grup hemşehri”ye malzeme oluverdi. (Bu yazıyı yazdığım dakikalarda, gelen telefondaki, “biz sizi tanıyoruz; keşke ‘gerçek zamanlı’ bir yanıt verseydiniz” mesajını da ekleyivereyim...)

Yazının muhatabı, “kültürparkadokunma” inisiyatifi değildir, nokta! Sosyal medyada sadece “kopyala-yapıştır” ile ürettiğini zanneden, “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluveren” münferit kullanıcılara armağan edilmiştir... Ben “6 Eylül’deki toplantıya katılmak için hazırlanırken”, (-TV’de Fuarın duvarı yıkılmamalı- diye konuştuğumuz hafta...) bir anda karşı tarafta buldum kendimi... Yazımın, “ne çukurla, ne duvarla ne de Yeni Fuar projesi”yle uzak yakın ilgisi yoktur! Sadece Kültürpark’ın, “güçlü sponsorlar eliyle panayır olmaktan kurtarılması” ve yerel basınını bile kaptıran İzmirli girişimcilerin taciz edilerek, bu (bir nev’i) konsorsiyuma davet edilmesi ana fikriyle kaleme alınmıştır. Ve bu sebeple “Sponsora değil, sadece Başkan’a teşekkür edilmiştir...” Oysa, İzmir’de, Aziz Başkanı alkışlayacak en son köşe yazarı benim! Vakti olan dostlara, Hürriyet arşivindeki “ağır muhalif” yazılarıma şöyle bir göz atmalarını öneriyorum. Yazılarımı sürekli takip edenler, “AKM otoparkından, Tramvay’a kadar” hemen her “mucizesi”ne karşı olduğumu bilirler...

Haberin Devamı

Elmayla armudu ayırmaya bir davetti bu yazı... Aksine hepsi birbirine karıştı. “Fuar’ın, panayır olarak, pislik içinde ve gustosuz bir halde nefes alıp vermesine karşıyım; karşı olmayı da sürdüreceğim... ‘Basit, doğal, yeşil, sakin ve akıllı projeler’ ve büyük işler için çok para lâzım; Belediyenin aklı da parası da yetmez bu ufka... İzmirli, -elin oğlu gelip üstüne oturmasın- istiyorsa, mutlaka elini cebine atacak...” demekti derdimiz; demek ki anlatmayı beceremedim.

“...Hepsi aynı çöplükten yazıyorlar...” diyenlere de yazımı, “...temelsiz, taraflı bir ayraç...” olarak görenlere de samimiyetle, “kendisine hiç bohem olmayan kötü sözler söyledim” diyenlere de hepsine, herkese teşekkür ediyorum... “Köşe yazıları” geri bildirimler ile yaşar; doğruya da böyle ulaşılır. Sadece, hatırlatmak isterim ki, Aziz Başkan, “inatlaşılarak sonuç alınacak bir -seçilmiş- değildir...” “kültürparkadokunma” inisiyatifi, bu işin yönünü ancak çok sakin ve güçlü bir iletişimle değiştirebilir. Kolaylıklar diliyorum.

Haberin Devamı

Kendi adıma konuyu zamana bırakmak en iyisi gibi... Çünkü İzmir için, “birlikte yapabileceğimiz, daha çok şey var...” Aşağıdaki linkte, GEZİ zamanında (Haziran 2013’te) yazılmış, “matrak, uçuk–kaçık ve aykırı” bir yazımı bulacaksınız. Aklınıza yatarsa, şu işe beraber el atalım mı?
(http://www.hurriyet.com.tr/kordon-da-9-cadirlik-surekli-bir-kamping-dusluyorum-23551612)

Yazarın Tüm Yazıları