İzmir için hangi sayı daha önemli

İZMİR Festivali’nde 2. gece...

Haberin Devamı

 


“Festival”de 32, “Beste Yarışması”nda geride bırakılmış 10 koca yıl.
İzmir Festival Orkestrası’nın şefi; organizasyonla yaşıt: 32 yaşında...
50 yaş altı bestecilere açık yarışmaya, 7 eser katılmış.
Seçici Kurul, bunlardan 3 “Piyano Konçertosu”nu finalist olarak belirlemiş.
Besteler ilk kez seslendiriliyor. Yani nerdeyse “3 prömiyer”.
Eserleri fevkalâde yorumlayan 3 piyanist de 30 yaşın altında.
Finalde yarışan konçertoların bestecileri; 27 yaşında, 26 yaşında... Kazanan eserin bestecisi 20 yaşında...
İzmir’de, “Mozart Oratoryosu”ndan sonra, bir hafta geçmeden 2. “Dünya Prömiyeri”...
Doğal olarak yarışma, ardında 3 derece bırakmış: “1, 2 ve 3...”
Cümle içinde, bir çırpıda kullanılan “bu sayılar”dan, acaba hangisi daha önemli?
İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nın (İKSEV), kurucu başkanı Dr. Nejat F. Eczacıbaşı adına, 1996’dan bu yana iki yılda bir düzenlediği “Ulusal Beste Yarışması”nın 10’uncusu, “Piyano Konçertosu” dalında yapıldı. Gürer Aykal, Turgay Erdener, Rengim Gökmen, Gülsin Onay, Hasan Uçarsu, Serdar Yalçın, İdil Biret ve Yarışma Genel Sekreteri Serdar Ongurlar’dan oluşan Seçici Kurul’un finale bıraktığı eserler yarıştı, çarşamba akşamı... İKSEV’in ikinci kez uyguladığı, finale kalan eserlerin (bu yıl için konçertoların), “Yarışma Konseri”nde seslendirilerek, katılımcı oylama (seçici kurul, orkestra, seyirci) ile derecelendirilmesi yöntemi, tutmuş görünüyor, kusursuz bir organizasyondu.
Başar Can Kıvrak tarafından seslendirilen, “...Orkestra Şefi Prof. Sabriye Bekirova’ya ve de her bir ezgiyi ve varlığımızı doğuran kutsal coğrafyamıza ve onun zengin müzik hazinesine ithaf edilmiştir...” notuyla sunulan, Bogatay Köprülü’ye ait “Piyano Konçertosu” üçüncü oldu. Cem Oslu’nun “Piyano Konçertosu” ki, besteci eseri, “...Geleneksel üç bölümlü formun aksine, baştan sona tek solukta çalınacak bu konçertoda temalar birbirine sıkıca bağlanmış, iç içe geçmiş şekilde gelişir. Armonik ve tınısal olarak geniş bir yelpazeye sahiptir. Epik bir anlatımı olan bu eserde doğuşlarına, birbirleriyle etkileşimlerine ve değişimlerine tanık olacağımız melodiler, hayatta tecrübe ettiğimiz etkileşimleri, değişimleri ve bunların yaşattığı yoğun duyguları tasvir eder...” diye anlatıyor, ikinciliği aldı.
Doğaç İşbilen’in bestelediği; “...Geleneksel bir üslûpta yazılmış olan ve Türk ezgileri barındıran”, 3 bölümlü (Allegro Animato – Adagio – Presto) “Piyano Konçertosu” ise geceden, alkışlarla “1 numara” olarak ayrıldı... Doğaç İşbilen, 1998 doğumlu. Eğitimine, 2010 yılında H.Ü. Ankara Devlet Konservatuarı “obua bölümü”nde başlamış. Eğitimi süresince birçok orkestra ile çeşitli konserlere katılmış. 2017’de obua eğitimine son vererek, aynı okulun, kazandığı “Kompozisyon Bölümü”nde eğitimini sürdürüyormuş...
Ortada bir yarışma varsa, mutlaka “kazanan ve kaybeden taraflar” da olacak demektir. Ama çarşamba gecesi böyle olmadı sanki... Konserden sonra hemen herkes, “üç konçertonun da çok beğenildiğini, bunun sık rastlanan bir durum olmadığını, bestelerin ve bestecilerin önünün açık olduğunu...” fısıldaşıyordu. Bu güçlü kanıya, şu samimi gözlemimi eklemek isterim:
“Evet, 3 eseri sıralamak çok kolay olmadı. Hattâ hangisi kazansa, yadırganmayacaktı belki de... Ama birinci olan konçertoyu, piyanist Kenan Tatlıcı’nın, yorumu, heyecanı ve içsel yolculuğunu tuşlara yansıtma becerisiyle -kopartıp- aldığını söylemeden geçmek, sanatçıya haksızlık olur”. Diğer yandan, kuliste, koridorlarda ve provada, besteci ve yorumcuların, “yaşlarının getirdiği dinamizm ile sanatçı tavrının estetik zarafeti”ni buluşturdurduklarını görmek, altı çizilmesi gereken “olgun ve hoş” bir ayrıntıydı.
Narlıdere Huzurevi’nin duvarında, “gerçekliğine hep inandığım” bir Uygur atasözü yazılıdır:
“Yaşlı yok düzen yok!”
Ama sahneden, yarışmayı takdim ettiğim mikrofonun bulunduğu yerden; genç kuşağın, yetişen sanatçılarına bakınca, şu cümleyi de mırıldanmadan geçemedim:
“Genç var, umut var!”
Bu umudun tazelenmesine fırsat veren İKSEV’e şükranlarımı sunuyorum.

Yazarın Tüm Yazıları