“Feyzi Bey” İzmir Millî Kütüphane’de

ARKASINDA hiç “veliaht” bırakmadı! Hemen hemen bütün “virtüöz”ler gibi, sadece bir yol ve bir “tavır” bıraktı...

Haberin Devamı


Türk musikîsi’nin “netâmeli ve reddedilmiş” sazı piyano’yu, önce Münir Nureddin Bey’in “kabul ve himâyesi”yle konser salonlarına, sonra da İstanbul Radyosu’nda pazar sabahları yayınlanan “Piyano ile Saz Eserleri” programındaki “emsalsiz” icrasıyla, bütün Türkiye’ye kabul ettirdi...
Amerika’da yaşamış bir sanatçı olsaydı, hayatı ve parmakları, şimdiye kadar çoktan edebiyata ve sinemaya taşınmış olurdu.
Ama, bırakınız üniversite ve konservatuvar kütüphanelerini, “Ulusal Tez Merkezi”mizde bile, (karşılaştırmalı bir çalışma hariç...) Feyzi Aslangil hakkında tek bir yayın bile bulunmuyor.
Bu eksik ve ayıbı biraz olsun “hafifletebilmek” için, araştırmaya; notlarımızı, biriktirdiklerimizi, bilgi, belge, fotoğraf ve anıları bir araya getirmeye ve yayına hazırlamaya gayret ediyoruz.
Diğer yandan, 2013’ten beri, MÜZİKSEV’in misyonerliğinde başlayan ve “Usta’ya saygı” idealine adanmış “sohbet ve resital”leri, meraklısıyla, farklı salonlarda buluşturmaya çalışıyoruz.
İzmir’de tomurcuklanan bu heyecan, 2019’da, “başka şehir ve ülkelerin vefa ve misafirperverliği”ne emanet edilecek.
Ama yıl bitmeden, “çok özel bir mekân”da ağırlayacağız, Feyzi Bey’i...
“Nihat Demirkol’dan Feyzi Aslangil’e Mektuplar”, 13 Aralık günü saat 17.00’de, İzmir Millî Kütüphane’nin “tarihle tütsülenmiş salonu”nda, “Geleneksel Perşembe Konferansları”nın konuğu olacak.
Zarfa ve mazrufa göz atıp, sohbet edeceğiz; piyano ile saz eserlerini seslendirip, alaturka doğaçlamalar yapacağız...
Kapılarını, resmen 6 Temmuz 1912’de okuyuculara açan “İzmir Millî Kütüphane”nin yeni binasına geçtikten sonraki açılışı, Cumhuriyet’in 10’uncu yılına ve 31 Ekim 1933’e rastlar. Yani varlığı, “sembollerle örülmüştür.” Son yıllarda, bu sembollere, “bilinç, aydınlık ve miras”a sahip çıkan ısrarıyla, “Perşembe Konferansları” da eklendi.
“...Türkiye’de özel girişimle kurulan, kurulduğu tarihten beri ‘Millî’ unvanını taşıyan ‘gözbebeğimiz’, 1978’den beri, ‘Millî Kütüphane Vakfı’ tarafından yönetiliyor... (Mimar) Kemâlettin, Vedat ve Tahsin Sermet Bey’lerin elinde serpilen neo-klasik Türk Mimarisi’nin en seçkin örneklerinden biri olan Kütüphane ve Sinema (Elhamra) binaları, (maalesef yıkılmış olanlar da dahil...) Büyük ve Küçük Kardıçalı iş hanları, Borsa binası ve İş Bankası’nın eski binası ile birlikte, İzmir’in tarihi eser niteliği taşıyan, en orijinal yapıları arasındadır. Kaldı ki, Kütüphanede bulunan (Hamidiye Sanayi Mektebi öğretmenlerinden Giritli İbrahim Bey tarafından II. Meşrutiyet döneminde gürgenden yapılmış...) eski ahşap kitap dolaplarının da her biri, sanat eseri değerdedir...”
Bir başka deyişle gayretimiz, (yazının en başındaki ‘yol’ vurgusunu hatırlatarak...) “musikî ve mimari” gözlüğünden bakınca, “tarzı var, ama tavrı yok” hafifliğinden sıyrılıp, “biricik” olanları buluşturmak içindir. Bu vesileyle, Millî Kütüphane Vakfı Başkanı, değerli dost Ulvi Puğ’un desteklerini de burada anmak isterim. Kütüphane’nin “gazete arşivleri” olmasaydı, Millî Kütüphane raflarına, bir “Feyzi Aslangil Kitabı” armağan edebilmek projesi, kuşkusuz böyle hızlı olgunlaşamazdı. Dolayısıyla, bahse konu resital, bir anlamda, “şükran ziyareti”dir.
Hani denk gelirse, “bekleriz” efendim...

Yazarın Tüm Yazıları