Yabancı istihbaratla ilişkili bir yapı, samimi tarikatları rahatsız etmez mi?

15 Temmuz darbe girişiminin dördüncü yılında tartışma konularından birisi de, devlet kadrolarında FETÖ’den boşalan yerleri başka tarikat ya da cemaatin doldurup doldurmadığı tartışması oldu. Marmara İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Köse’nin, “Bir FETÖ gitti bin FETÖ geliyor” uyarısıydı sebebi. İlahiyat Dekanları Konseyi’nin de aynı çerçevede açıklaması, özellikle bu tür tartışmalarda adı geçen tarikat, cemaat ve yapılara bağlı kişiler ile onlara bağlı sosyal medya hesaplarının akıldışı, ahlakdışı tepkisiyle karşılaştı.

Haberin Devamı

Kimse, “Tarikat olmasın, cemaat olmasın” demediği halde ilahiyatçı hocaları, “dinsiz, münkir, cemaat, tarikat, ehl-i sünnet düşmanı” ilan edilip, eşlerine çocuklarına varıncaya kadar küfür ettiler.

Böylelerinin inancını sorgulamak da kimseye düşmez ama ahlak yoksunu oldukları açık.

Yabancı istihbaratla ilişkili bir yapı, samimi tarikatları rahatsız etmez mi

Neyse biz konumuza dönelim...

Temelde uyarı yapılan konu, FETÖ gibi devletin içine sızmaya çalışan, devletin kanunu yerine liderinin talimatına bakacak, hatta bir gün ihanetin içinde yer alacak, bazıları da yabancı istihbarat ile ilişkisi olan yapılardı.

DİYANETİN RAPORUNDAKİ UYARILAR!

Kim bunlar diye sorduğunuzu biliyorum...

Haberin Devamı

Kaynağımız, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “Türkiye’deki Dinî-Sosyal Teşekküller, Geleneksel Dinî-Kültürel Oluşumlar ve Yeni Dinî Akımlar” raporu olacak.

Eminim konuyu takip edenlerden bazıları belki de, “Diyanet’in böyle bir raporu yok” diyecek.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “35. İl Müftüleri İstişare Toplantısı Tutanakları” kitabı bu konudaki araştırmaları, böyle bir raporun varlığını şu cümlelerle kayda geçirmiş: “Dini-Sosyal Teşekküller, Geleneksel Dini-Kültürel Oluşumlar ve Yeni Dini Akımlar Araştırması kapsamında Türkiye’de dini alanda faaliyet gösteren bütün yapıların incelemeye alındığı ve inceleme sonucunda raporlar hazırlandığı...”

Nitekim aynı toplantıda, din istismarı ile mücadele kapsamında, “Olağanüstü Din Şûrası”nın gerçekleştirildiği, “Kendi Dilinden FETÖ (Örgütlü din istismarı), FETÖ-PDY Dini ve Psiko-Sosyal Çalıştayı”nın yapıldığı da tutanaklarda yer almış.

İlgili tüm kurumlar ve şahısların bildiği hatta ilk başta raporda adı geçen gruplara sızdırılan üzerinde “Gizli” ibaresi bulunun bu araştırma yapılmış, basılmış ama resmen kabul edilmemiş.

Sadece, “Bir FETÖ gitti bin FETÖ geliyor” diyen ilahiyatçının 15 Temmuz gününden bu yana nasıl linç edildiğini, itibarsızlaştırmak için atılmadık iftira ve yalanı görünce Diyanet’in bu raporu resmen kabullenmediğini anlarsınız.

Haberin Devamı

Tekrar ediyorum, kökleri bin yıla giden, devlet ile siyaset ile mesafeli olan, para pul işlerinden, lüks yaşamdan uzak duran, gizli hiçbir amacı olmayan, kökleri bu toprakların derinlerinde bulunan imanı geliştirmek ve ibadet dışında amacı olmayan tarikatlara kimsenin bir sözü olamaz.

Zaten, Diyanet’in raporunda da bu ayrım, “Ülkemizde faaliyet gösteren bu yapıların bir kısmı, İslam tarihi boyunca var olan geleneksel teşekküllerin devamı niteliğinde, diğer bir kısmı ise sosyo-politik şartların ortaya çıkardığı yeni hareketlerdir. Bunların yanında henüz kurumsal yapısını tamamlamamış, bir şahsın etrafında toplanan bireysel hareketler de söz konusudur” cümlesiyle yapılıyor.

Haberin Devamı

Yabancı istihbaratla ilişkili bir yapı, samimi tarikatları rahatsız etmez mi

CEMAAT VE İSTİHBARAT

Geçen yıl basına yansıyan raporda, onlarca, tarikat, cemaat, hareket, yapı, gruptan söz ediliyor. Basına yansıyan hatta kitap olarak piyasada satılan, tasavvuf geleneğinden gelen, üzerinde hiç kimsenin tartışması olmayan tarikatlarla ilgili olumlu tespitler yapılırken, bir cemaat için şu uyarılar yapılıyor.

“Süleymancıların, Kuran kurslarına Diyanet’in ismini kullanarak yardım topladıkları, cenazelerde para karşılığı Kuran okuma ve ıskat hususlarında da oldukça aktif davrandıkları bilinmektedir. Süleymancılarla ilgili olarak, onların, birtakım yabancı istihbarat örgütleriyle bağlantısı olduğu iddialarının ciddiye alınması ve yeni bir FETÖ ile karşılaşmamak için gerekli incelemelerin yapılması, üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. 

Haberin Devamı

Zira uzun yıllar cemaat bünyesinde çalışmış, içyüzlerine vâkıf olduktan sonra onlardan ayrılmış olan ve cemaat içinde “Kozan imamı” olarak bilinen Mustafa Akyıldız, oluşumun din anlayışı ve yapılanmasıyla ilgili oldukça ciddi iddialarda bulunmaktadır. Buna göre cemaatin Türkiye genelinde bölgeler bazında “kolordu kumandanlığı” ismi altında yapılandıkları öne sürülmektedir. Cemaat hakkında dile getirilen bir başka iddia da 16 yıldır derin güçler tarafından kontrol altında tutulduğudur.

Sırlarını açığa vuran ya da kendilerine hasım gördükleri kimseler için (yetmiş bin kuru fasulye okuyarak) beddua seansları düzenledikleri, menfaatleri icabı çok kolay yalan söyleyip iftirada bulundukları öne sürülmektedir.”

Haberin Devamı

Böyle bir rapor var mı, yazılan çizilenler doğru mu çokça tartışıldı eminim çok da tartışılacak. Bu alandaki araştırma hakkında eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, bir açıklamasında şunları söylemişti: “İstihbari bir dille yazılan raporun bizimle alakası yoktu. Biz o dönem cemaat/tarikatları anlamak, aynı hatalara düşmemek için  bir çaba içindeydik. O çabaları birileri bir rapora dönüştürmüşse onu bilmem.”

Zaten raporun gündeme gelmesi de kendisinden sonraki dönemdir.

‘UYARMAK GÖREVİMİZ’

Nİtekim, raporun tutanaklara girdiği Ankara’da düzenlenen 35. İl Müftüleri İstişare Toplantısı’nın bitiminde Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın okuduğu sonuç bildirgesinde konuya şöyle değinildi:

“Yıllarca insanlarımızın saf dinî duygularını kirli emellerine alet eden dış güdümlü bir suç ve terör örgütü olan FETÖ; itikadi, ameli ve ahlâkî bir sapma hareketidir. Bu hain şebekenin, Allah ve peygamber tasavvurunu, İslami kavramları, insani ve vicdani değerleri tahrif, tahrip ve istismar ederek başta yüce dinimiz olmak üzere vatanımıza, birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize, istiklal ve istikbalimize kastettiği gerçeği her türlü izahtan varestedir.

Bu gerçeğin farkında olarak Diyanet İşleri Başkanlığı, insanlarımızın iyi niyet ve temiz duygularını istismar edenlere, İslam’ın kavramlarını kullanarak bozgunculuk yapanlara, yanlış bilgilerle din konusunda toplumumuzu ayrıştırma ve aldatmaya yönelik bütün söylem ve faaliyetlere karşı üzerine düşen sorumlulukları yapmaya ve milletimizi bilgilendirmeye devam edecektir. Bu bağlamda, dinimizi karanlık emellerine ve menfaatlerine alet edenlere, birlik ve beraberliğimizi, huzur ve kardeşliğimizi hedef alanlara karşı hep beraber daha dikkatli olmak, ihmal edilemez bir sorumluluktur.”

Mehmet Görmez’in de dediği çerçevede, “tarikat ve cemaatleri anlamak, aynı hatalara düşmemek için” bu araştırmalar bir rapora dönüşmüşse içeriğinde yazılanları herkesin dikkatli okuması gerekir. Bu rapordaki ifadeler bence herkesi rahatsız etmeli. Elbette bu konuda uyarı yapması, tedbir alması gereken devletin yetkili organlarıdır ama ikinci olarak asla böyle bir ilişkisi olmayan ve bunu tasvip etmeyen tarikatlar ve cemaatler olmadır.

Yazarın Tüm Yazıları