Dijital bilgi hazinesi

9.Yüzyıl’da yaşayan Harizmî ve İbn Sa’d gibi isimler, bilimsel başarılarının günün birinde herkese açık dev bir ‘dijital bilgi hazinesi’ne dönüşeceğini hayal etmişler midir acaba?

Haberin Devamı

DİJİTAL DÜNYANIN ATALARINDAN

847 yılı civarında vefat eden Harizmî, tüm dünyada algortimanın (cebirin) kurucusu kabul edilir. Hatta “algoritma” kelimesi bile Al-Kharizmi (Alkarizmi, algorizmi) isminden gelir. Harizmî’nin bilimsel başarılarıyla farklı bir aşamaya geçen algoritma, günümüzde kullandığımız bilgisayar yazılımlarının temelini oluşturur. Yani, 21.Yüzyıl’da uçuşa geçen dijital devrim, Harizmî’ye çok şey borçlu.

ANSİKLOPEDİ TÜRÜNÜN ERKEN ÖRNEKLERİ

Harizmî ile aynı yıllarda yaşamış olan İbn Sa’d’ın (ö.845) yazdığı Kitabü’t-Tabakati’l-Kebir ise, biyografik ansiklopedilerde önemli bir dönüm noktasıdır. Onun ardından gelen Cahiz, Dineverî, Yakut el-Hamevî gibi nice isimler, zoolojiden biyolojiye, coğrafyadan edebiyata kadar farklı alanlarda ansiklopedik eserler kaleme aldılar. İslam medeniyetinin adım adım zenginleşen ansiklopedileri, 15.Yüzyıl’da 65 ciltlik devasa içeriğe ulaştıktan sonra bayrağı 17.Yüzyıl’da Batı devralacaktır.

Haberin Devamı

BİLGİSAYARLARDAN ÖNCE BATI’NIN İSLAM ANSİKLOPEDİLERİ

Batı’da Leibniz (ö.1716) bilgisayarın öncüllerinden mekanik hesap makinesini geliştirirken, ileride yazılımlara dönüşecek matematik buluşlarını ortaya koyuyordu. Onun Newton’la yarışan başarıları yanında “Ansiklopedistler” hareketi Bilimsel Devrim’in önemli unsurlarındandı. Aynı Batı, The Encyclopedia of Islam’ı yayınlanmaya ise 1908’de başladı. Şarkiyatçıların bu eseri sadece Batı’da okunmamış, Müslüman araştırmacıları da etkilemiştir. Hatta Türkiye’de MEB tarafından yayınlanan “İslam Ansiklopedisi” (1940-1987) bunun bazı eklemeler ve değişikliklerle yayınlanmış bir çevirisidir. Ne var ki bu çeviri-uyarlama ansiklopedi, daha tamamlanmadan Batı’nın gerisinde kalmıştı bile… Çünkü The Encylopedia of Islam, yeni bir anlayışla baştan yazılıyordu (1960-2007).

ANSİKLOPEDİNİN GETİRDİĞİ BİLİMSEL GELİŞİM

1980’li yıllar bilgisayar çağının yükselişine tanıklık ederken 1983’te Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) yeni bir ansiklopedinin, yani TDV İslam Ansiklopedisi’nin (DİA) çalışmalarını başlattı. Hedef, İslami ilimler, Müslüman ülkelerin tarihi, kültürü ve coğrafyası gibi konuları kapsayan, yaklaşık 16.000 maddelik tamamen özgün bir ansiklopediydi.

Haberin Devamı

Elbette böyle büyük ölçekli bir çalışma yeni ihtiyaçları beraberinde getirdi. Ansiklopedinin yazımı İSAM, İslam Araştırmaları Merkezi’nin kuruluşuyla birlikte yürüdü. Bu doğrultuda 1984’te özel bir kütüphane kuruldu. Tabii yazılan her yeni maddeyle ilgili kaynak belgeler de eklenince zamanla muazzam bir bilgi-belge dağı oluştu. Neyse ki kütüphanecilik ve arşivcilikle ilgili ileri yazılımların kullanımı bu zorluğu bir birikime dönüştürdü: Ansiklopedi tamamlandığında, Türkiye’nin en büyük akademik dijital bilgi-belge arşivi de kullanıma hazırdı.

VAKIF GELENEĞİ DİJİTAL DÜNYADA!

44 ciltlik ansiklopedinin yayını, projenin 30. yılında, yani 2013’te tamamlanırken TDV çok kritik bir karar aldı. Böylece ansiklopedinin tamamı ücretsiz olarak internetten erişime açıldı! Hem de kullanıcıların aradıklarını kolayca bulmalarına; seçtikleri maddeleri-sayfaları bilgisayarlarına indirmelerine olanak verecek şekilde. Üstelik tüm bunlar için herhangi bir abonelik veya kayıt zorunluluğu; ülke veya zaman sınırlaması da konulmadı. Bu yönüyle www.islamansiklopedisi.info kendi alanında Türkiye’nin ve dünyanın en geniş kapsamlı, ücretsiz akademik kaynağı. Diğer bir deyişle, herkese açık bir dijital bilgi hazinesi.

Haberin Devamı

BİLGİNİN DEMOKRATİKLEŞMESİ

Ansiklopedinin serbest erişime açılması kararı, bunun bir ‘vakıf’ hizmeti olduğu, dolayısıyla herkesin serbestçe ve ücretsiz yararlanması gerektiği inancına dayanıyordu. Teknolojiyle vakıf geleneğinin birleşimi, ortaya örnek bir ‘bilgiye demokratik erişim’ projesi çıkarmış oldu. Üstelik burada sözünü ettiğimiz niteliksiz, şüpheli bilgiler içeren bir site değil... İslamiyet’le ilgili hemen her konuya değinen, yerli-yabancı 2000 uzmanın ortak eseri olan güvenilir bir kaynak.

ARAŞTIRMACILARA HIZ VE KOLAYLIK

İSAM, ayrıca ansiklopedi maddelerin yazımında yararlanılan binlerce belgeyi de kullanıma açtı -ki bu dünyada eşine zor rastlanır bir kolaylık-. Ayrıca Türkiye’de ilahiyat alanında kaleme alınmış 40 binin üzerinde akademik makale ve bildiriye http://www.isam.org.tr/ adresinden ulaşmak mümkün. Üstelik bunlar ilgili kuruluşlardan izin alınarak yayınlanıyor. Ayrıca… Sosyal bilimlerde -kongre ve sempozyum bildirilerini de içeren- 500.000 makalelik veri tabanında araştırma yapılabiliyor. Aynı adresten, Osmanlı Kadı sicilleri, Salnameler gibi arşiv malzemelerine tek tıkla erişmek, hatta kimilerinde kelime tabanlı arama yapmak da yine serbest ve ücretsiz. Elbette tüm bunlar, araştırmacılar için muazzam bir zaman ve para tasarrufu demek.

Haberin Devamı

BAŞARILI BİR ÖRNEK VE GELECEK

Tüm İSAM yöneticileri ve uzmanları, yenilikçi çalışmaları için övgüyü ziyadesiyle hak ediyor. Ancak bu yazının asıl amacı methiye değil; özgün bir bilim projesinin zincirleme katkısını anlatmak. Ve tabii yeni girişimlere ilham vermek. Örneğin İSAM, Türkiye’de tüm üniversitelerde şu anda yazılmakta olan ilahiyat tezlerinin künyelerine ve durumlarına erişim sağlıyor. Bu da akademisyenlerin birbirlerinden ve süregiden projelerinden anında haberdar olması demek. Peki ya diğer bilim dalları? Aynı kolaylık neden fen bilimleri alanında olmasın? Bu doğrultuda YÖK, tüm bilimlerde devam eden tezler için böyle veri tabanları oluşturabilir. Ayrıca TÜBİTAK’ın akademik makaleleri barındıran Ulakbim DergiPark’ı daha verimli çalışabilir.

Haberin Devamı

Tabii aslında saydıklarımızdan çok daha temel ihtiyaçlar da var… En başta Milli Kütüphane’nin ve Kültür (ve Turizm) Bakanlığı’nın açık erişimli hizmetleri geliştirilmeli. Türkiye, pek çok konuda özgün ihtisas ansiklopedilerine ve güvenilir dijital bilgi kaynaklarına muhtaç. Bunun için devlet, meslek kuruluşları, üniversiteler ve vakıflar iş birliği yapmalı. Ne kadar güç görünse de bu yazıda örnek verdiğimiz projeler, tüm bunların başarılabileceğini gösteriyor. Belli mi olur… Bizim Farabî’yi, İbn Sa’d’ı, Leibniz’i andığımız gibi gelecekte birileri de bu tür projelerle ortaya çıkacak bilimsel başarıları anarlar.

Yazarın Tüm Yazıları