Suriye’de Özel Kuvvet harekâtı

Kilis’e artık her gün düşen, can alan IŞİD bombaları Türkiye’yi “tüm alternatifleri masanın üzerine” koymaya zorladı.

Haberin Devamı

Ne demek bu?

Askeri seçenekler demek, Suriye sınırı içindeki IŞİD hedeflerinin sadece topçular tarafından değil başka birlikler tarafından da vurulması ihtimali demek.

Dün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu açıklamayı yaptıktan sonra bir de “Şu anda bununla ilgili tüm operasyonlar acımasız bir şekilde sürmektedir” dedi.

Bunun anlamı siz bu yazıyı okuduğunuz, ya da Erdoğan dün bu sözleri ettiği sırada o operasyonların sürüyor olması dahi olabilir.

Erdoğan 3 Mayıs günü Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile birlikte Ankara’daki Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı teftiş etti; Başkomutan sıfatıyla.

Yeni Şafak gazetesi 8 Mayıs’ta, Özel Kuvvet komandolarının bir gece önce Suriye’ye sızarak IŞİD hedeflerine yönelik bir “keşif ve hazırlık” harekâtı yaptığını duyurdu.

Haberde harekâtın ABD ve Rusya’ya önceden duyurulduğu da yazıyordu.

Hemen ardından hem İncirlik’ten kalkan ABD uçakları, hem Türk topçusunun Katar’daki ortak komuta merkezinden yönlendirilen harekâtıyla IŞİD’e ait füze rampalarının vurulduğu ve 103 militanın öldürüldüğü duyuruldu.

The Wall Street Journal gazetesi dün Amerikan kaynaklarına dayanarak Türk özel kuvvetlerinin Suriye de pek de “alışılmadık” bir operasyon yaptıklarını yazdı.

Haberin Devamı

CNN Türk’ten Hande Fırat ise askeri kaynaklara dayanarak, böyle bir özel kuvvet harekatının olmadığını, çünkü böyle bir kararın alınmamış olduğu bilgisini aktardı; Ankara mutfağında bir şeyler pişiyor ama, orası kesin.

Dün, Erdoğan “acımasız bir şekilde sürmekte” olan operasyonlardan söz etti.

Erdoğan bu açıklamayı dün öğleden sonra, sabah gelen NATO açıklamasından birkaç saat sonra yaptı.

Batının askeri örgütü NATO’nun Genel Sekreteri Jens Stoltenberg yazılı açıklamasında özellikle Kilis’e değinmiş, örgütün Türkiye’ye yönelik bu saldırının karşısında yekvücut durduğunu ilan etmişti.

Bu aşamada şu önemli saptamayı yapmamız gerekiyor.

Türkiye’nin Suriye siyaseti bakımından F-16’ların Rus Su-24 uçağını 24 Kasım 2015’te sınır ihlali yaptığı için düşürmüş olması bir dönüm noktasıdır.

Sadece Türk uçaklarının artık Suriye hava sahasının yanına yaklaşamıyor oluşu nedeniyle değil; o sadece bir sonuçtur.

Ama o tarihten itibaren Türkiye’nin Suriye siyaseti, ağırlıkla NATO’yla bağlantılı hale gelmiştir; kötü bir şey diye söylemiyorum, ama Rusya’ya karşı korunma çerçevesinde öyledir.

Türkiye zaten İncirlik üssünü ABD-öncülüğünde IŞİD’e karşı oluşturulan “koalisyonun” parçası olarak açmış durumda; buradan sadece hava ile sınırlı kalmayacak özel operasyonların yapılacağı anlaşılıyor.

Tabii Suriye’ye sadece Amerikan, Rus, Fransız ve şimdi Türk özel kuvvet komandolarının girip çıkması söz konusu değil.

İran özel kuvvetleri hem de uzun bir süredir, hem de yüksek sayılarda oradalar.

İran Devrim Muhafızlarının dış operasyonlar gücü Kudüs Tugaylarının başındaki Tümgeneral Kasım Süleymani’nin bir süredir karargâhını Bağdat’tan Şam’a taşıdığı bildiriliyor.

Bu güce bağlı bir tuğgeneral, bir albay ve bir binbaşının geçtiğimiz günlerde Halep yakınlarındaki Han Tuman bölgesinde Suriye’deki muhalif silahlı güçlerden Fetih Ordusu ile girdikleri çatışmada öldürüldüğü haberi vardı.

İran Suriye’de, özellikle de Halep çevresinde o kadar asker ve subay kaybetti ki, İran basınında Halep “ikinci Kerbela” olarak anılmaya, eleştirilmeye başladı.

Erdoğan’ın dünkü konuşmasında Kilis’e saldırıların “üç beş teröristin şımarıklığı değil, tarihi hesaplaşmanın parçası” olarak nitelemesi de dikkat çekicidir.

IŞİD’e karşı koalisyon güçleri sadece Suriye’de değil, Irak’ta da ciddi bir operasyona hazırlanıyorlar.

Nasıl Suriye’de çatışmalar Halep civarında yoğunlaşıyor, ateşi Kilis’e vuruyorsa, Irak’ta da güneyde IŞİD işgal ve baskısı altındaki El Ambar vilayetinde yoğunlaşıyor.

Asıl hedeflerse IŞİD’in Suriye karargâhı Rakka ve Irak karargâhı Musul.

ABD Başkanı Barack Obama’nın en son “daha alınacak çok yol var” açıklamasından sonra, belli ki daha Rakka ve Musul’a zaman var.

Ama çatışma sertleşiyor ve belli ki, Türkiye bu kavgada daha aktif olarak yer alacak.

Ne kadar aktif olacağı biraz da Rusya ile ilişkilerin seyrine bağlı ama anlaşılan IŞİD ortak parantezinde bir zemin arayışı var.

Bunun sonuçlarını önümüzdeki günlerde yeni askeri operasyonlar türünden görebiliriz.

Yazarın Tüm Yazıları