İşte Rakka senaryoları: Türkiye dışlanıyor mu?

Dün, 20 Mart’ta İngiliz Reuters haber ajansı, Rusya’nın Suriye’nin Afrin şehri yakınlarında PKK’nın Suriye kolu YPG’ye eğitim vermek üzere bir üs kuracağı iddiasını haber yaptı. Rusya kısa süre sonra bu haberi yalanladı.

Haberin Devamı

Afrin dediğiniz Hatay’ın Kırıkhan ilçesi merkezine 45, Kilis şehir merkezine 30 kilometre uzaklıktadır, burnumuzun dibi sayılır yani.

Ardından bir de Beyrut mahreçli olarak buram buram propaganda kokan bir başka Reuters haberi geldi: YPG silahlı güçlerini 100 bine çıkarmayı amaçlıyordu. (kıyas için Alman ordusunun 90 bin, İtalyan ordusunun 99 bin, İsrail ordusunun 176 bin askerden oluştuğunu hatırlatalım.)

Bu haberler geldiği sırada üst düzey bir resmi kaynakla Türkiye’nin en son 7-8 Mart’ta Antalya’da ABD ve Rusya’ya sunulan Türkiye’nin Rakka planı konusunda olumlu, ya da olumsuz bir cevap olup olmadığını konuşuyorduk.

Malum, geçen hafta Antalya toplantısının da ne ABD, ne de Rusya’yı Türkiye’nin Rakka planına ikna edebilmiş göründüğünü yazarken, henüz bir yanıt gelmediğini de yazmıştık.

Haberin Devamı

O haber hala gelmemişti dün itibarıyla.

Türkiye’nin Rakka önerisi malum: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hem önceki ABD Başkanı Barack Obama’ya, hem de Donald Trump’a YPG’yi bırakmaları halinde Rakka’yı IŞİD’den birlikte almayı önerdiği biliniyor.

Üstelik Antalya toplantısının hemen ardından Rusya da, ABD’de Ankara’nın planına rağbet etmediklerini yeterince açık gösterdiler. Hatta ABD Merkezi Komutanlık (CENTCOM) Suriye’ye topçu birliği sevk ederek, bu konuda da NATO ortağı Türkiye’ye muhtaç olmadığını göstermek istedi.

Ankara’da hükümetin tutumu ise ABD Başkanı Trump’ın resmi açıklamasını bekleme yönünde. Tabi bu bekleyişin 16 Nisan referandumu süreciyle örtüştüğünü de göz ardı etmemek lazım. Çünkü Türkiye’nin Rakka harekâtına katılıp katılmamasının AK Parti hükümeti açısından bir siyasi değeri de olacaktır tabii ki.

Yani zamana karşı da bir yarış var.

Bugün baharın başlangıcı Nevruz, sıcak günler kapıda. Ve Rakka operasyonu daha fazla gecikirse, mesela Mayıs başını aşarsa, Suriye’nin sıcağında özellikle kara birlikleri açısından harekât daha zor hale gelecek, askeri değerlendirmeler bu yönde.

Eğer Trump aksine karar vermezse ve Türkiye’nin önerisi –bu haliyle ya da revize edilmiş halde- artık resmen kabul görmez ise, geriye Rakka’nın IŞİD’ten alınması için iki ana senaryo kalıyor:

Haberin Devamı

1- RAKKA’YA ABD-YPG HAMLESİ:

Rusya desteğindeki Suriye rejim güçleri Rakka harekâtını ABD öncülüğündeki güçlere bırakarak, Fırat’ın batı yakası boyunca güneydoğuya, Deyrizzor’a yönelebilirler. Bu harekâtı Palmira’dan gelecek güçlerle Irak’a doğru sürdürebilirler.

Bu durumda 2014 Ocak ayından beri IŞİD’in elinde olan Rakka’ya yönelik harekatı CENTCOM ana gövdesini YPG’nin oluşturduğu Suriye demokratik Güçleri (SDG) ile sürdürecek gibi görünüyor. CENTCOM 2014 sonbaharında Kobani’nin IŞİD eline geçmemesi harekatından bu yana YPG ile çalışıyor; Haseki ve en son 2016 Ağustos ayında Münbiç bu şekilde IŞİD’ten alındı.

Zaten Amerikalıların Türk önerisine yanaşmamasının bir nedeni de iki yılda oluşturulan harekât planının değiştirilmesinin zaman ve bütçe maliyetlerine ve belki de yeni bir “aşırılıkçı” dalgaya yol açacağı endişesi.

Haberin Devamı

Kâğıt üzerinde bu harekâta Türkiye’nin de katılması önünde engel yok Amerikalılara göre, ancak kırmızıçizgisini YPG olarak belirleyen hükümeti bunu kabul etme ihtimali görünmüyor.

Ancak bu yolla Rakka düşse dahi Arap nüfusa sahip şehrin kontrolünde YPG’nin olmayacağı, buna SDG İÇİNDEKİ Arap unsurların da karşı çıktığı Amerikalılarca ifade ediliyor.

2- RAKKA’YA RUSYA-SURİYE-YPG HAMLESİ:

Rusya desteğindeki Suriye rejim güçleri Münbiç’ten doğuya ilerleyip Rakka’ya ilerlemeye karar verebilir.

Bu durumda iki alt senaryodan birisi gerçekleşir.

Birinci alt senaryoda IŞİD (tıpkı Fırat Kalkanı operasyonunda Cerablus’ta yaptığı üzere) Rakka’yı boşaltma, ya da (El-Bab’ta yaptığı üzere) çarpışarak (muhtemelen Deyrizzor ve Irak yönüne) çekilme yoluna gidebilir. Bu durumda zaten toprağın sahibi olan Suriye rejim güçleri Rakka’ya girer ve ABD karışmaz.

Haberin Devamı

İkinci alt senaryoda IŞİD ne de olsa siyasi merkezi saydığı Rakka’da direnme yolunu seçebilir.

Bu durumda ABD Rusya ve Rusya’nın desteğindeki Suriye ordusuyla yüz yüze gelmek istemeyecektir; muhtemelen açık işbirliğine de girmeyebilir, ama kesinlikle işine engel olmayacaktır.

Ancak bu durumda daha fazla kara gücüne ihtiyaç duran Rusya destekli Suriye rejimi YPG’nin bağlı olduğu PKK’nın Suriye kolu PYD ile anlaşma yoluna gidebilir. YPG milisleri yine IŞİD’e karşı, ama bu defa ABD değil, Suriye-Rusya saflarında savaşmaya başlayabilirler.

Böyle bir harekâta Türkiye ne davet edilecek, ne de zaten katılmak isteyecektir.

Bu iki senaryoda da Türkiye’ye önemli bir rol düşmediği görülebiliyor. Bu belki hükümetin Suriye siyasetinin bir adım daha gerilediği anlamına gelebilir, ama Türkiye’nin Suriye iç savaşına daha fazla dahil olmamasını sağlaması bakımından hayırlı bir gelişme de sayılabilir.

Haberin Devamı

Ancak şu anda masada olan bu iki senaryoda da çok önemli bir eksiklik, açık bulunduğuna dikkat çekmek de gerekiyor. Mutlaka hesaba katılması gereken o unsur İran.

Devrim Muhafızlarının Dış Harekat Birimi olan, başında Kasım Süleymani’nin bulunduğu Kudüs Gücü’nün yanı sıra çok sayıda Şii milis örgütü ve İran yanlısı Lübnan Hizbullahı, hep birlikte Suriye (ve Irak) sahasında o ülke ordusu dışında en etkili kara gücünü oluşturuyor.

Esad rejimine birlikte destek olan iki ülke olarak Rusya’nın İran ile ilişkileri iyi ama bu çıkarlarının birebir örtüştüğü anlamına gelmiyor.

Örneğin Hizbullah ve Şii militanlar Golan tepeleri yakınlarında görünür görünmez İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu soluğu Moskova’da aldı ve Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’den İran’ı sınırlarından uzak tutmasını istedi.

Ama dün 20 Mart’ta Rusya, İsrail’e sert bir protesto notası vererek bir önceki gün İsrail jetlerinin Palmira yakınlarındaki Rus birliklerine çok yakın mesafede Şii milisleri vurmasını kınadı, tekrarlanmamasını istedi.

Daha fazla ayrıntı vermek mümkün ama gerek yok, mesela anlaşıldı sanırım.

Suriye’deki manzara yeni gelişmelerle birlikte daha da karmaşıklaşırken Ankara’daki sessiz bekleyiş Rakka harekatının dışında kalma ihtimali gölgesinde devam ediyor.

Yazarın Tüm Yazıları