Yarınlarımızda Atatürk var!

“Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kafidir.”

Haberin Devamı

Bugün 10 Kasım. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümü. O’nun değerini son yıllarda çok daha iyi anlıyoruz ne güzel ki. Özellikle Suriye merkezinde kurgulanan Ortadoğu’ya yönelik dış politika yıllar sonra Mustafa Kemal’in yüksek öngörüsüyle oluşturduğu yörüngeyle buluşmaya başladı. ‘Dahi Devlet Adamı’ nın yukarıdaki satırları oluşturan anlamlı veciz sözü, vazgeçilemeyecek gerçeklerin altını kapkalın harflerle çiziyor aslında.

Yarınlarımızda Atatürk var

Aradan bir asır geçmesine rağmen Ortadoğu’ya yönelik planlar değişmemiş, dış güçler kimi bölge güçleriyle bir olup, kafalarındaki sınırları çizmek isterken, elimizdeki sapasağlam kaynağın değerini anlıyor olmamız son derece yerinde. Ve de anlamlı elbette. Atatürk’ün çizdiği kararlı iç ve dış politikalar sayesinde Türkiye bugün çağdaş, modern ve laik, sosyal bir hukuk devleti. Kadınlarımız haklarına kavuşmuş, eğitimdeki fırsat eşitliği sayesinde Anadolu’nun herhangi bir yerinde yetişen, okuyan çocuklarımız memleketin en güzide koltuklarına oturabiliyorlar.

Haberin Devamı

Yarınlarımızda Atatürk var

Öylesine sağlam bir cumhuriyet kurmuş ki Ulu Önder, on yıllardır türlü badirelerden geçen bu memleket asla ve kat’a yıkılamıyor. Yeter ki bizler içeride bir olalım, birlik olalım. İşte bu yüzdendir ki O’na, silah ve siyaset arkadaşlarına minnettarlığımız her geçen yıl katlanarak artıyor. Anıtkabir her milli bayramlarda doluyor, taşıyor. Bu karşı koyulamayacak içten, yürekten gelen bir halk sevgisi işte. Ulu Önder’i yine O’nun veciz sözüyle anmak gerekiyor bu özel günde. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin yarınları Atatürk’te gizlidir. Sen çok yaşa ATAM!

‘Benim naciz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.’

 

Haberin Devamı

İSTANBUL’DA, PEOPLE’DA!

İstanbul’un gece hayatında son birkaç yıldır canlı müzik furyası rüzgarı esmekte. Rüzgar yerine fırtına desek daha doğru olur aslında. Taksim’in kimi mekanlarında yıllardır devam ediyordu zaten ama özellikle geçtiğimiz yıl Cihangir’de boy gösteren Hazine’nin her gün programına canlı müzik koyması, bu alandaki kaliteli arayışı da farklı bir boyuta getirdi. Eğlencenin boyutu değişti, çeşitliliği arttı. Boğaz hattında Gizli Kalsın, Bebek’te küçük büyük birkaç mekan, Nişantaşı, Ataşehir derken İstanbul’da canlı müzikle eğlenme dönemi altın hatta pırlanta çağını yaşıyor diyebiliriz. Bu furyaya son olarak Taksim, Elmadağ’da birkaç hafta önce kapılarını açan People da katıldı.

Haberin Devamı

Yarınlarımızda Atatürk var

Pazar akşamları hariç haftanın her günü kaliteli canlı performansa imza atıyor mekan. Mehmet Erdem, Nükhet Duru, Cenk Erdem, Barbaros, Selen Servi bu şahane ve eğlendiren isimlerden sadece bir kaçı. Dediğim gibi önceleri sadece Beyoğlu ara sokaklarından yükselen canlı müzik sesleri şimdilerde müziğimizin zirvesine kurulan isimlerle çok daha kaliteli bir hal aldı. Böylelikle bar şarkıcısı tanımlaması da tarihe karışıyor aslında. People gibi, Hazine gibi ambiyansı Londra’daki ya da Paris’teki bir restaurantı andıran, şık ve modern mekanlarda sahne almak prestij olarak değerlendiriliyor.  Bu anlayışın yerleşmesi İstanbul’un gece hayatının kaliteli bir seviyeye gelmesi açısından da son derece mühim. Zira dünya metropolüne de böylesi atılımcı işletmelerin varlığı yakışıyor. Avrupa’dan ve Amerika’dan gelecek yemek ve müzik kalitesinden anlayan yabancı konuklarımızın daha da fazlalaşmasıyla bu tür mekanlarımız ve eğlence anlayışımız daha da coşacak, dünya çapında marka olacak. Buna yürekten inanıyorum.

 

Yazarın Tüm Yazıları