Turizm sektörü pes etmiyor

Hepimizin bildiği gibi ülkemize gelen turist sayısındaki düşüşle turizm ve yeme-içme sektörü darboğazda. Ancak her şeye karşın yeni yatırımlar da devam ediyor. Türkiye’nin yaşanan zor günlerin ardından yeniden cazibe merkezi olacağına inanan iki grup tarafından kentin iki farklı noktasında, beş yıldızlı oteller açıldı.

Haberin Devamı

Sultanahmet’in en yenisi: AJWA

Tarihi Yarımada’nın ilk beş yıldızlı oteli AJWA Sultanahmet’te kapılarını açtı.
Projenin ardında Azerbaycan uyruklu işadamı 12 Group’un sahibi Abu Bakr var.
Bir zamanlar Aziyade Otel olan binayı satın almışlar ve üç yıl süren restorasyonun ardından da kendi grup şirketlerinden Gülab Mimarlık Ofisi’nin tasarımıyla artisanal bir otele dönüştürülmüş.
Selçuklu, Osmanlı ve bu topraklarda yaşamış birçok kültürden esinlenen otelin her köşesi en son teknolojiyle donatılmış.
Topkapı restoratörlerinin yaptığı kalem işleri, ahşap ve sedef kakmalı koltuklar, Azerbaycanlı sanatçıların resimleri, İznik çinileri, tavan işlemeleri, özellikle de Azerbaycan’dan özel olarak getirilen el dokuması ipek halılar çok etkileyici.
AJWA Sultanahmet, 12 Group’un Turizm ve Eğitim Yatırımlarından Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi, deneyimli otelci Selim Geçit’e teslim edilmiş.
Geçit, turizmle ilgili her türlü olumsuz koşullara karşın geleceğe umutla bakıyor.
Tarihi Yarımada’ya uyumlu, ev sıcaklığında ama her türlü lükse sahip bir otel yaratmışlar.
Huzur duygusu vermek için otelde müzik çalınmıyor.
Müzik yerine su sesi, kuş sesi gibi doğal efektler kullanılıyor.
AJWA’nın geleneksel hamam kültürünü teknolojiyle birleştiren buhar odası, masaj ve yüzme havuzdan oluşan modern bir spa’sı da var...

Haberin Devamı

Kapadokya sırada

AJWA Hotel, Sultanahmet’ten sonra ikinci otel yatırımı için Kapadokya’yı seçmiş.
Gülab Mimarlık ekibinin projesiyle 1400’lü yıllarda inşa edilmiş geleneksel bir kervansarayın restore edilerek tasarlandığı AJWA Hotel Kapadokya, Ürgüp’te yıl sonuna doğru hizmet vermeye başlayacakmış.

 

Beş yıldızlı sade lüks: FaIrmont Hotel

Yüz yıllık bir geçmişe sahip, New York’taki The Plaza, Londra’daki The Savoy, Şangay’daki Peace gibi yapıları bünyesinde barındıran Fairmont zinciri, Türkiye’deki ilk otelini Mecidiyeköy’de açtı.
Sade lüks diye tanımlayabileceğim, yalın bir dekorasyon anlayışının hakim olduğu otel, Wilson Associates tarafından tasarlanmış.
Ama kimi renkler, yastık gibi objelerle geleneksel kültürümüze de atıf yapılmış.
Fairmont Quasar İstanbul’un genel müdürlüğünü Kai Winkler üstlenmiş.
Pazarlama ve iletişim direktörü ise Esin Sungur.
2012-2015 yılları arasında Bodrum Kempinski Hotel Barbaros Bay’in genel müdürü olan Winkler, tekrar Türkiye’ye dönmekten çok mutlu. “İçinde bulunduğumuz şehir ve kültürle yakın bağları olan yenilikçi konseptler ve özgün hizmetlerle, İstanbul’da fark yaratan bir marka olmayı hedefliyoruz” diyor.
Kentin iş merkezinin kalbinde ‘Anları anılara dönüştürmek’ sloganıyla yola çıkan Fairmont, dileriz İstanbul’un iz bırakan kalıcı otellerinden olur...

Haberin Devamı

Lezzet istasyonları

Fairmont Quasar’ın Stations adlı restoranında Doğu ve Batı mutfakları bir araya getirilmiş. Şefler yemekleri açık mutfakta konukların önünde hazırlıyor.
Otelin ‘executive chef’i Sedat Buğday oteli dolaştığım gün minik bir tadım da yaptırdı. Trüf mantarlı çorba, ispir fasulyesi ve dana kaburgayı bugüne dek yediğim en iyi örnekler arasında sayabilirim.

Gerçek İtalyan Trattoria’sı

Türkiye’de İtalyan mutfağı her zaman sevilir. Ancak gerçek İtalyan lezzetlerini sunan restoranların sayısı çok fazla değildir. Geçen hafta Eataly ‘executive chef’i Claudio Chinali’nin yemekleri yaptığı ‘Pop-up’ La Trattoria’ya gittiğimde kendimi birkaç saatliğine İtalya’ya ışınlanmış gibi hissettim.  Sarımsaklı yer elması çorbasıyla başlayan yemeğimizi Bologna usulü kızarmış hamur ve turşuyla gelen İtalyan et çeşitleri, bolognese soslu tagliatelle ve Genovese usulü dana yanakla sonlandırdık. Şef Claudio gerçek anne yemekleriyle muhteşem bir şölen yaşatıyor. Keşke bu restoran sürekli olsa...

Haberin Devamı

Azerbaycan mutfağı: Zeferan Restoran

AJWA Hotel Sultanahmet’in üst katında tarihi yarımada manzarasına sahip Zeferan Restoran’da geleneksel Azerbaycan yemekleri sunuluyor.
Ancak Zeferan sıradan bir otel restoranı değil. Başlı başına keşfedilmesi gereken bir lezzet durağı.
Beluga havyar tabağı, tavuk ciğeri pate, Azerbaycan mantıları düşberre, gürze, kutap çeşitleri, şah pilavı, tavuk levengi ve lüle, tike gibi kebap çeşitlerinin her biri çok başarılı.
Bizim mutfağımızda olduğu gibi Azerbaycan mutfağında da hamur işleri, et yemekleri ve kebaplar önemli yer tutuyor.
Pirinç kültürü de çok gelişmiş. Şef Ramin 50’den fazla pilav çeşitleri olduğunu söylüyor.
Zeferan alkolsüz bir restoran.
Yemeklerin yanında şerbetler, taze meyve suları ve kokteylleri sunuluyor.
Bir gastronomik deneyim yaşamak, komşu ülke mutfağını en otantik haliyle tanımak isterseniz mutlaka yolunuzu düşürün derim...

Yazarın Tüm Yazıları