Mikla ve Gürs yüzümüzü güldürdü

The World’s 50 Best Restaurants (Dünyanın En İyi 50 Restoranı) listesine Türkiye’den Mikla’nın girmesi hepimizi gururlandırdı.

Haberin Devamı


Mikla ve Gürs yüzümüzü güldürdü


Mehmet Gürs’ün 2005 yılında açtığı Mikla, 10’uncu yılında ilk kez listeye 97’nci sıradan girmiş, 2016’da ise 41 basamak atlayarak listenin 56’ncı sırasına oturmuştu.
2017’de 51’inci sırada yer almayı başardı. Üç yıl dünyanın en iyi 51-100 restoranı arasında yer aldıktan sonra bu yıl “İlk 50” listesinin 44’üncü sırasına ulaştı.
“The World’s 50 Best Restaurants” listesinde olmanın ülke gastronomisine katkısı büyük. Şimdi dünyayı yemek için dolaşan, keşifler peşindeki yeme-içme tutkunlarının, yazarlarının çok daha fazla radarında olacak İstanbul.
Ancak her yıl listede olmak, yerini korumak, daha üst sıralara çıkmak büyük çaba gerektiriyor. Mehmet Gürs başta olmak üzere tüm Mikla ekibi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdi. Bir hikayesi, felsefesi olan restoran yarattılar.
“Yeni Anadolu Mutfağı” konsepti için Anadolu’nun dört bir yanından toplanan ürünler, yemeğe ve doğaya saygı niteliğinde düzenlenen “Yedi” etkinliklerinin, dünyanın dört bir yanından davet edilen şeflerin, yeme-içme yazarlarının katkısı da var.
Ancak daha da ileriye gitmek, Türkiye’yi gastronomisiyle cazibe merkezi bir ülke haline getirmek, Türkiye’den daha çok restoranın listede olması için bireysel çabaların yanı sıra devletin bunu bir politika olarak benimseyip desteklemesi gerekiyor. Son dönemde İskandinav ülkeleri, Peru, Avustralya mutfaklarının ön plana çıkmasında sahip oldukları iyi restoranlar kadar ayrılan devlet bütçelerinin
payı büyük...

Mikla ve Gürs yüzümüzü güldürdü


YENİ RESTORAN KUZEYDE

Mehmet Gürs’ün anne vatanı Finlandiya’dır. Bir yıllık bir çalışmanın ardından kısa bir süre önce Helsinki’de Andrea adlı 90 kişilik bir restoran açtı.
Gürs, ağırlıklı olarak İskandinavya malzemelerini kullandıklarını ama içine biraz da Türkiye’den teknikler ve tatlar kattıklarını söylüyor.
İsotlu ren geyiği yüreği, sumaklı herring, sumak ve yaban turplu at tartar menüde yer alan yemekler arasındaymış.
Mutfak ekibini kurmuş ama Gürs en az ayda bir gidecekmiş. Hiç kuşkum yok, lezzet ve kalite çıtasının yüksek olduğu bir yer olacaktır...

Haberin Devamı

Massimo Bottura

Haberin Devamı

Massimo Bottura geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Modena’daki restoranı Osteria Francescana ile listenin birinci sırasındaki yerini korudu. Bottura’nın yıldızı her geçen gün yükseliyor. Başarılarını gördükçe dünyanın en iyi şefinin İstanbul’da açtığı restoranının kıymetini nasıl bilemediğimiz aklıma gelir ve üzülürüm...

Mikla ve Gürs yüzümüzü güldürdü

Alaçatı’nın yenisi Sota

Sota, haziran başında Viento Otel’in avlusunda açılmış. Adı gibi tam sotaya çekilmiş bir yer, Alaçatı’nın kaosunu hissetmiyorsunuz.
İzmirli ünlü şef Osman Sezener’in danışmanlığını yaptığı ve menüsünü tasarladığı deniz kabuklularının ağırlıklı olarak menüde yer aldığı Sota, bu yıl Alaçatı’da beni en çok heyecanlandıran yerler arasında. İşletmesini Kadir Bilgitay’ın üstlendiği, mutfağın başında Ramazan şefin olduğu restoranın servis ekibi de çok başarılı.
İstiridye, levrek ceviche, Antep fıstıklı, portakal soslu ahtapot, bebek kalamar dolması, soslu kum midyesi, karavida, ızgara mavi yengeç ve deniz ürünlü arpa şehriye pilavı ne denediysek lezzetliydi.
Türk kahveli, pişmaniyeli panna cotta da başarılı ve lezzetli bir yorumlama olmuş. Fiyat-kalite dengesi de korunmuş.
Canlı müzikte de mekânın ruhuna ve tarzına çok uyan bir seçim yapılmış. Çok iyi bir yorumcu olan Özge Zarin sahne almıştı bayramın ilk gecesi.
Umarım Sota her açıdan kalitesini korur hatta daha da geliştirir de Alaçatı’nın klasikleri arasına girer. Osman Sezener’in yaz sonunda İzmir’de açacağı restoranı da merakla bekliyorum...

Haberin Devamı

Mikla ve Gürs yüzümüzü güldürdü

Eski günlerdeki gibi

Sakin bir sokak arasında avlulu serin taş evler... Tertemiz, beyaz örtülü yalın döşenmiş odalar... Komşu evlerden gelen sohbet sesleri, kuş cıvıltıları...
Bayram tatili sırasında Reisdere köyünde konakladığım Safi bana Alaçatı’nın 10-15 yıl önceki halini hatırlattı.
Safi Otel’in başında işini aşkla yapan Hande Macunluoğlu Öztürk var. Safi’ye sadece zarif kahvaltı sofrası, akşamüstü beş çayı atıştırmalıkları için bile gidilir.
Lavantalı zeytinyağı, ekşi maya Germiyan ekmeği, peynirli poğaça, pişi, avokadolu çılbır ve menemenin tadı hâlâ damağımda.
Çeşme’nin en eski göçmen köyü olan Reisdere, Arnavut kaldırımlarıyla henüz köy havasını kaybetmemiş.
Şimdilik tam sakin bir kaçış noktası ama çevresinde de görülecek, keşfedilecek yer var. Alaçatı’nın kalabalığına hem uzak hem yakın olmak isteyenler için ideal.
Safi’de bizim yaptığımız gibi oda kahvaltı konaklanabiliyor ama “Başka Bir Ege Keşfi” adlı bir program da hazırlamışlar.
Urla’da zeytinyağı ve enginar tadımı, bağ turu, Nuran Erden’in resimlediği evlerle ünlü Germiyan köyü, Alaçatı pazarı, Kolburano’s Restoran ve Safi’de göçmen mutfağından yemeklerin sunulduğu öğle yemeğini içeren 2 günlük paket gezi program da alabiliyorsunuz.
Eğer en az 6 kişilik bir grup yaparsanız...

Haberin Devamı

Mikla ve Gürs yüzümüzü güldürdü

Momo’ya yeni şef

İki yıl önce açılan, eğlencesi ile konuşulan Momo bu yıl yemekleriyle de iddialı olmaya karar vermiş olmalı ki mutfağının başına ünlü İtalyan şef Carlo Bernardini gelmiş.
22 yıldır Türkiye’de yaşayan, daha çok özel davetler için sofralar hazırlayan Carlo’nun yemekleri her zaman iyidir, malzemenin en iyisini kullanır. Makarnalarının tadına doyum olmaz.
Bu kez de küçük porsiyonlarla menüden birçok yemeği denedik. Taze kuşkonmaz ve fesleğenli domates püresi eşliğinde gelen burrata, ricotta ile doldurulmuş kabak çiçeği kızartması, mantarlı etli ravioli, deniz ürünlü risotto ve domates, kereviz sapı, enginar püresi eşliğinde yavaş pişmiş deniz levreği çok iyiydi.

Haberin Devamı

Paradiso Beach

Alaçatı’yı her ziyaret edişimde mutlaka bir ‘beach club’ı deniyorum. Bu kez de Paradiso Beach’e gittik. Delikli Koy’da yer alan Paradiso Beach çok geniş bir alana yayıldığı için insanlar birbirinin üzerinden atlayarak denize ulaşmıyor.
Paradiso’nun sahipleri Reha Dinçer ve Begüm Başar 1800 kişi kapasiteli tesiste rahatlığı ön plana alan bir yapı kurmuş.
DJ performansları ve konserler olacakmış yaz boyunca.
Plajda yemek servisi kolay değildir ama 300 kişilik bir restoranları da var.
İskandinav tarzı tasarlanmış 6 tane de sade lüks bungalovları bulunuyor, konaklamak isteyenler için plaja tepeden bakan bir noktada...

İlk 10

1- Osteria Francescana, Modena/İtalya
2- El Celler de Can Roca, Girona/İspanya
3- Mirazur, Menton/Fransa
4- Eleven Madison Park, New York/ABD
5- Gaggan, Bangkok/Tayland
6- Central, Lima/Peru
7- Maido, Lima/Peru
8- Arpége, Paris/Fransa
9- Mugaritz, San Sebastian/İspanya
10- Asador Etxebarri, İspanya

Yazarın Tüm Yazıları