Yeni Türkiye’de yükselmek için ilahiyat okuyun gençler!

‘Doğru’ kanallardan ilerlerseniz hayal ettiğiniz her şey olabilirsiniz.
Eğitimmiş, uzmanlıkmış hak getire!
Son yıllarda neler görmedik...
Beden eğitimi öğretmeni başhekim mi yapılmadı?
Hayvanat bahçesi müdürü TÜBİTAK’a müdür mü olmadı?
PTT Genel Müdürü Tenis Federasyonu’nun tepe mevkisine mi oturmadı?
Vaktiyle Su Ürünleri Hali müdür yardımcılığı yapan, İETT Genel Müdürlüğü’nde çalışan, Tekirdağ Gençlik ve Spor il müdürü olan güreş hakemi Şehir Tiyatroları Müdürlüğü’ne mi atanmadı?

*

2008’de İslam Enstitüsü mezunu biri, Mezarlıklar Müdürlüğü, İtfaiye Daire Başkanlığı, Katı Atık Yönetimi Şube Müdürlüğü’nde çalıştıktan sonra İstanbul Kent Orkestrası Müdürlüğü’ne getirildiğinde şaşırmıştık.
Artık sıradanlaştı.

*

Son bomba, Mardin Artuklu Üniversitesi’nde patladı. Arkeoloji bölüm başkanı Yrd. Doç. Dr. Güner Coşkunsu’nun yerine İlahiyat Fakültesi mezunu Mehmet Akbaş atandı.
Üniversitenin sosyal bilimler kürsülerine son dönemde ilahiyat mezunu kadroların alındığı herkesin malumu.
Bilim veya meslek etiğini arayın ki bulasınız.

*

Bu üniversitede epeydir sular durulmuyor.
Arkeologlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Binnur Çelebi, Coşkunsu’nun bölüm başkanı iken türlü psikolojik baskı ve mobbing uygulamalarına maruz kaldığını, ruhen ve bedenen yıpratıldığını, üstüne üstlük görevinden alınarak yerine işin uzmanı olmayan bir tarihçinin atandığını anlatıyor.
Bu yetmez gibi, Coşkunsu’nun bilimsel araştırma başvurularına da ket vurulmuş, önü tıkanmış.
Geçtiğimiz kasım ayında ‘Haksız ekonomik çıkar sağlamak, ihaleye fesat karıştırmak, gizleme ve değiştirme, görevi kötüye kullanma’ suçlamalarıyla Artuklu Üniversitesi’nde 68 kişi gözaltına alındığında Rektör Prof. Dr. Serdar Bedii Omay’ın yerine de İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Ağırakça getirilmişti.
Bu çalkalanmalar sırasında Coşkunsu’nun eski görevine iade edilmesi beklenirken, istifa eden tarihçinin yerine bir İlahiyat Fakültesi mezunu atandı.

*

AKP döneminde üniversite sayılarında artış olmadı mı?
Buralardaki kadrolaşmayı, sindirme politikalarını duymadık mı?
‘Her ile bir üniversite’ sloganı başta kulağa hoş gelse de bu nicelik beraberinde niteliksiz kadroları getirmedi mi?
Kirlenme ve yozlaşmadan her yer gibi üniversitelerin de nasibini aldığı aşikâr.
Bir üniversitenin mesela iki dergisi var; buralarda sürekli birbirlerine atıf yapıyorlar. Bu atıflar doçent olmayı kolaylaştırıyor mesela.
Ya da bir örnek daha...
YÖK uluslarası geçerliliği olan IELTS sınavının denkliğini cemaatin gençleri faydalanmasın diye kaldırmadı mı?

*

Velhasılıkelam gençler...
Bu ülkede iyi bir yerlere gelmek istiyorsanız, müspet ilimleri falan boş verin.
Büyük düşünün, gidin ilahiyat okuyun...
Bu yolla Arkeoloji Bölüm Başkanı da olursunuz, Şehir Tiyatroları’na müdür de, TÜBİTAK’a başkan da.
Hiç olmadı vaiz olursunuz; vaiz maaşı öğretmen maaşını sollamış.
Ya da hangi merdivene göz koyduysanız, bir koşu tırmanırsınız.
Sınırınız uzay olsun.
Hatta o bile olmasın...
Yarın öbür gün -olur ya- uzaya insan gönderecek olursa bu idare, ilahiyatçıdan başkasını bindirmezler o mekiğe.
Hadi yolunuz açık olsun!